edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI

Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru

Hemen belirtmeliyim ki, başlıktaki “çağdaş” sıfatını, tarihte ileri bir aşamanın ifadesi olarak değil, miladi takvim açısından, içinde bulunduğumuz zaman dilimine vurgu yapmak amacıyla kullanıyorum.

İlerleme fikrinin çeşitli türleri, tarım toplumunun, tarihte “geri” bir aşamayı temsil ettiği konusunda ortak kanıya sahiptirler. Toplumlar ilkel istasyonlardan daha gelişmiş istasyonlara doğru yol alan bir trenin vagonları gibi tasarlandığında, toprağa bağımlı bir hayat sürmek, geri bir istasyonda duraksamak şeklinde anlaşılıyor. Bu anlayış doğrultusunda trenin öndeki vagonları, örneğin, “orta Avrupa ülkeleri ve kuzey Amerika, çoktan sanayi ve sanayi ötesi üretim süreçlerine ulaşmışlar, toprağa bağımlı bir hayat süren köylülüğü tasfiye ederek, tarihin ön saflarında yer almışlardır, vs.”  

Sömürge ve yarısömürge halklarının, kalkınma ve ilerleme adına maruz kaldığı tabiat düşmanı propaganda budur. Daha güzel bir hayatın, adalet ve özgürlük yerine, enerji, kâğıt, demir, kablo, haberleşme uydusu, moloz ve çöp üretmekten geçtiği yanılsaması bilinçlere kazınır. Böylece, ekonomik bağımlılığın katlanılır doğal bir durum olarak algılanması, teknolojik bağımlılığın maddi, yadsınamaz gerçekleriyle pekiştirilir.

Tarihin belli bir döneminde sadece orta Avrupa’yla sınırlı bir coğrafyada (kapitalizmin bir verisi olarak) ortaya çıkan sanayi devrimi, köylülüğü geriletmiş veya tarımda kapitalizmi ikame etmiş olabilir. Ama dünyanın başka coğrafyalarında bu süreci tersinden yaşamak, hiçbir zaman kapitalizmi geliştirmeyecektir. Yani sömürge veya yarı sömürge bir ülkede, durup dururken köylülüğün ve tarım üretiminin tasfiyesi asla metropol kapitalizminin gelişmesi sonucunu doğurmaz. Bizde Demirel ve benzerlerinin kalkınma adına her fırsatta dile getirdiği, ülkede tarım nüfusunun azaltılması gerektiği savı, göç, sefalet ve şehirlerin köyleşmesinden başka bir sonuç doğurmamıştır, doğuramaz. Çünkü, bilindiği gibi Avrupa’da köylü nüfüsün azalması, köyün şehre göçüyle değil, şehirli sermayenin köylere giderek, tarımı da kapitalistleştirmesiyle mümkün olmuştur. Sadece belli bir yüzyılda, belli bir coğrafyaya özgü bu basit gerçeği aklımızda tutarak devam ediyoruz.

İNSANLIĞIN KADERİ OLARAK TARIM

Tarih yazıcılarının yorumularına baktığımızda, tarımın, insanların yaşayabilmek için geliştirdikleri ilk etkin üretim biçimi olduğunu görüyoruz. İnsanoğlu toprağı kendi iradesiyle ekip biçmezden önce yaşamak için edilgin bir tavır sergiliyordu.

Tabiatta kendiliğinden yetişen bitki ve meyveleri toplamak, serbest halde gezinen mevcut hayvanları avlamak, vb. edilgin bir yaşam mücadelesiydi. İnsanın toprağı ekip biçmesi, tabiata karşı bağımlılık durumunu azaltarak, onun tabiat üzerinde etkin ve müdahil olmasının başlangıcı sayılabilir.

Ekip biçilen toprak artık “kendinde şey” konumundan çıkmış ve “insan için şey” konumuna dönüşmüştür. Toprak, bu haliyle aynı zamanda insanın ilk öğretmeni ve onun yetiştiricisidir. İnsan, tabiatta insan gibi yaşamayı topraktan öğrenmiştir.

Öyle ki, bugün dilimizde “kültür” şeklinde telaffuz ettiğimiz sözcük, bilindiği gibi latince “ekmek” anlamına gelen a-cultura kökünden gelmektedir. Yani bir yere, bir toprak parçasına bir şey ekmek. Demek ki, ekip biçme faaliyeti aynı zamanda insanın tarih boyunca bir kültür varlığına dönüşmesini mümkün kılmıştır. Bu anlamda Mısır’dan, Sümer’den, Hint’ten, Çin’den, Antik Yunan’a kadar bütün medeniyetlerin temelinde tarım yatmaktadır. Ve eğer beslenmek canlıların yaşamı için bir zorunluluksa, tarım, insan denilen canlı türünün ezeli ve ebedi kaderidir, nokta.

İnsanın tarım üretimine geçmesi, aynı zamanda sulama ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Sümerlerin, su kanalları inşa etmek konusunda gösterdiği başarı, tarımsal üretimde başlı başına büyük bir aşamadır. İ.Ö. 3000’lerde inşa edilen ve bugün hâlâ Mezopotamya’da kullanılabilir durumdaki bu kanalları tasarlayan akıl, atomu parçalamasıyla övünen günümüzün kibirli aklından hiç de geri değildir.       

Tarımda sulama tekniğinin gelişmesiyle birlikte, artık-ürün miktarında ciddi bir artış söz konusu olmuştu. Artık-ürünün çoğalmasıyla birlikte, medeniyetin diğer unsurlarının geliştirilebilmesi için gerekli artık-zamanın kapıları da, hızla aralanmaya başlıyordu. İnsanın, hayati gereksinimi olan miktardan daha fazlasını üretebilme yeteneği, sulu tarımla birlikte sistematik olarak artan ve giderek biriken zenginliklerin kaynağıydı. Doğal olarak, köleci toplum yapısının gelişmesi, sınıfsal işbölümünün oluşması gibi olgular da, artık-ürün sürecinin hızıyla ilgi içerisinde belirginleşiyordu. Bu durum karşısında zenginliğin adil paylaşımı için gerek tarihte, gerekse günümüzde çeşitli tez ve öneriler geliştirilebilir, geliştirilmiştir. Bunlar, meselenin bilinen ve üzerinde çokça durulan yanları. Ben bundan öte, insanın tarım toplumundan günümüze dek, değişen zenginlik kavrayışı ve bu zenginlik kavrayışının ahlaki ilgileri üzerinde de durulması gerektiği kanaatindeyim.

 

 

 

TİNSEL DEĞER KAYNAĞI OLARAK TOPRAK

Antik Yunan’da, hatta yalnızca Yunan’da değil, çeşitli Asya ve Kuzey Afrika toplumlarında da ticaret, bezirganlık küçümsenir, nüfusun tarımla uğraşan kesimi yüceltilirdi. Tarımla uğraşmak özgür ve erdemli insanlara yakışan bir iş olarak anlaşılırdı. Bugün bazı köşe yazarlarının “köylü taburları” deyimiyle küçümsediği ve birkaçbin yıllık bir geleneği temsil eden askerlik türü, tarımla uğraşan görece özgür bireylerin el üstünde tutulduğu bir sistemdi. Tarım bir anlamda Antik dünyanın askerlik okulu biçiminde anlaşılıyordu. Buna karşılık tüccar ve tefeci sınıfı, kaypak ve para fetişine bağımlı tutsak bir ruhu yansıtıyordu. Sonraki yüzyıllarda bile, çokca bilindiği gibi İbn-i Haldun’a göre tecimle uğraşanlar, toplumun en aşağı kesimini oluşturmaktaydı.

Demek ki, o yüzyıllarda dahi, hayatın devamı için üretim yapan insanlarla, bu üretimin üzerinden aracılık yaparak rant elde edenler arasında, toplumsal bilince yansıyan ahlaki bir farklılık oluşmuştu.

Eğer insanın yaptığı işle, kişiliği, karakteri ve dünya görüşü arasında bir ilişki varsa, toprak bu karakterin oluşması için en sağlam ve güvenli zemini teşkil eder. Toprağı ekip biçmek en başta sabır ister. Buğday tohumunun filize, filizin fideye, fidenin başağa dönüşmesi, hasat, mahsulün işlenmesi ve en sonunda soframıza nimet olarak gelmesi bir yıl alır. Açık havada ve çeşitli tabiat koşulları altında sabırla geçen bir emek yılı... İnsan için bundan daha büyük, daha uzun bir terbiye süreci yoktur. Köylünün böylesi bir terbiyeyle ortaya koyduğu emeği, ucuza kaptırmak istememesinden daha doğal ne olabilir. Ne var ki, kapitalizm koşullarında paranın efendileri ve şehirli tüccar karşısında, çaresizliğini çeşitli akıl oyunlarıyla gidermeye çalışan köylü, burjuvazi tarafından kurnazlıkla suçlanagelmiştir.

Açık havada toprakla uğraşmak, bugün kent yaşamının yadırgadığı bambaşka bir vücut dili ve davranış şekli geliştirir. Az ve öz konuşmak, idareli ve kanaatkâr beslenmek, hız ve süratten kaçınmak, az harcamak, dolayısıyla az tüketmek, teknolojik tüketim unsurlarına prim vermemek veya geç intibak etmek, vb. köylülüğün ana karakteristiğini oluşturur.

Aslında binlerce yıllık yüksek bir değerler sistemi içeren bu karakter, modern yüzyıllarda kapitalizmin vahşice saldırdığı ana hedeflerden birisidir. Ne yazık ki, ilerleme fikrinin cazibesine kapıldığımız dönemlerde, bizler dahi köylülüğü yukardaki geleneksel değerleri dolayısıyla yerden yere vurmaktan geri durmadık.

Evet tarım üretimi hiçbir zaman sanayi üretiminin hızına yetişemez (yetişmesi de gerekmiyor aslında.) Bu anlamda köylülüğün tasfiye edilmesi, sözde kapitalist “ilerlemenin” önünü açsa bile, sosyalizmin doğumunu garanti etmezdi, edemezdi. “Milli demokratik devrim” projesi dahi, köylülüğün tasfiyesi üzerinden kutsanmış bir sanayii toplumunu hedefliyordu sonuçta.

Nitekim, bugün ülkemizde köylülüğün tasfiye süreci hızlanmıştır. Fakat buna rağmen tasfiye edilen, boşaltılan köylerin yerine başka bir şey konulamaması kriminal- sosyolojik bir krizden başka ne ifade ediyor?

Köylülük bir yaşam biçimi olarak günümüzde töre cinayeti, kan davası gibi yıkıcı değersizliklerin kaynağıdır. Fakat yakından baktığımızda, kapitalist tüketim değerlerinin, bu kesim üzerindeki provakatif etkisininin, anılan günahları azdırdığından da kuşku duymamak gerekiyor.

MADDİ DEĞER OLARAK TOPRAK

Kapitalist kitlesel üretimin, sayısız reklam ve propagandayla, yapay biçimde oluşturduğu ve topluma dayattığı sözde ihtiyaç kalemlerini, ciddi bir tasnif ve sıralamaya tabi tutmamız gerekiyor. Bu aynı zamanda insana haz veren sahte ve hakiki tüketim unsurlarının birbirlerinden ayıklanmasını da içermelidir.

Kimi zaman olağan ve basit yaşantılarımız hakkında sorulan sorulara, cevap vermekte zorlandığımızı farkeder ve şaşırırız. Örneğin: insanın eşine, sevgilisine bir çiçekçiden çiçek alarak hediye etmesi olağandır. Mevcut tüketim süreci böyle öngörüyor. Ama hergün yediğimiz, limon, portakal, malta eriği, kestane, taze ceviz gibi yemişlerden bir tanesini evdeki saksıya dikip, fide haline getirmek ve sevdiğimiz birisine, içinde erik fidesi olan bir saksı hediye etmek, niçin çoğumuzun aklına gelmiyor, niçin böyle bir geleneğimiz yok? Bu şaşırtıcıdır.

Kapitalizm insanın tabiattan “sıyrılıp çıkması” demektir. Bunu insanlıktan çıkmak olarak da okuyabiliriz. Ama eğer olası bir kollektivizm dahi, sovyet örneğinde olduğu gibi, bu tabiattan “sıyrılıp çıkma” sürecini devam ettirecekse, bizce fazla yaşama şansı yoktur.

Yani rock müziği, kola tüketiminden ayrıştırmak gibi bir şeyden söz ediyorum.  Temizlik malzemesi olarak çivit ve soda’nın, badana malzemesi olarak kireç’in yeniden keşfi gerekiyor. Hafta sonları kitleler halinde Hollwood filmlerine ayırdığımız süre kadar, etrafı denizlerle çevrili bu ülkede, kitleler halinde daha ucuza sandal kiralayıp yaz kış kürek çekme hazzından söz ediyorum. Ailelerimizin büyük şehirlere göç amacıyla terk ettiği köylerimize, artık daha sık gitmek gerektiğinden, o köylerde turist gibi dolaşmak yerine, kitleler halinde Anadolu’ya yayılarak, iki evlek bostan yetiştirmek hazzından söz ediyorum.

İster kapitalizm, isterse herhangi tür bir kollektivizm koşullarında olsun, bunları yalnız bireysel maddi bir uğraşı olarak değil, kitlesel ahlâki bir tavır olarak içimize sindirmek zorundayız gibime geliyor. Ebedi bir hayat alanı gibi sunulan metropollerin, daha bu kuşaklar hayattayken bile, çökme ihtimalinin olduğu gözardı edilmemelidir. Bugün ABD’de bile, örneğin Seattle yakınlarında, kitlesel işten çıkartmalar nedeniyle hayalet şehirler oluşurken, hangi metropol ebedi bir yaşam alanı olabilir?        

Aslında insanın hakiki tüketim ihtiyaçları ile, üretim araçlarının mülkiyet biçimi arasında herhangi bir bağıntı yoktur. Ancak herhangi bir üretim aracına sahip olanlar, ürettikleri şeyin ille de bir tüketim gereksinimini karşıladığı iddiasındadırlar. Fakat toprak; sadece toprak bu kuralın dışındadır. Toprakta üretilen ve üreyen her şey mutlaka hayat için gerekli olan bir gereksinime cevap verir. Bu anlamda toprağın maddi değeri ile yaşamın; canlı hayatın maddi değeri özdeştir. Bir şeftali ağacı, bir torna tezgahından kıymetlidir.

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645977 ziyaretçi (1186996 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol