ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN EPİSTEMOLOJİK
İNANÇLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN
İNCELENMESİ*
Sursan Erkan EROĞLU**
Kemal GÜVEN***
ÖZET
Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları bazı değişkenler(cinsiyet,
bölüm, sınıf düzeyi, ebeveynlerin eğitim durumu ve geldikleri yerleşim yeri) açısından
incelenmiştir. Araştırma tarama modelinde olup kullanılan yöntem Survey Tarama Modelinin bir
alt yöntemi olan ilişkisel taramadır. Bu araştırmada epistemolojik inançlar, değişkenler açısından
betimlenmiş ve daha sonra bu iki değişken arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu araştırmanın
evreni, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencileridir. Çalışma evreni ise bu fakültede
bulunan bölümlerdeki 1. ve 4. sınıflardan tesadüfi küme örnekleme yoluyla seçilmiştir. Verilerin
toplanmasında Schommer(1990) tarafından geliştirilen Epistemolojik İnançlar Ölçeği ve kişisel
bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançlarının bazı
değişkenlere göre değişiklikler gösterdiği ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Epistemoloji, İnançlar, Epistemolojik İnançlar
ABSTRACT
In this research, university students’ epistemological beliefs were observed according to some
variables(sex, department, class level, educational situation of parents and residence). Research is
Survey model. Epistemological beliefs were described according to variables and then teh relation
between these variables were observed. The scope of this study is students inSelçuk University
Faculty of Education. Study scope was chosen from freshman and senior students in this faculty
by random sampling method.Epistmological Belief Scale which was developed by
Schommer(1990) and personal data form were used in order to gain data. In this research it is
revealed that the epistemological beliefs of university students show differences according to
some variables.
Keywords: Epistemology, Beliefs, Epistemological Beliefs
GİRİŞ
Bilginin ne olduğu konusu ilk çağlardan günümüze kadar filozofların,
eğitimcilerin, bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Öyle ki içinde bulunduğumuz
çağ, bilgiye erişimin çok hızlı olması nedeniyle bilgi çağı; bu çağda varlığını
sürdüren topluluklar da bilgi toplumu olarak anılmaya başlanmıştır. Yeni bir
toplum yapısı olarak bilgi toplumu bir günde meydana gelen bir olgu değildir.
Bilgi toplumu da her sosyal olgu gibi bir süreçten sonra oluşmaya başlamıştır.
Sanayi devrimi ve sanayi toplumunun insanlığa getirdiği köklü değişim ve
dönüşümlere benzer bir süreç de, günümüzde yaşanmaktadır. 20. yüzyılın son
* Bu makale “Üniversite Öğrencilerinin Epistemolojik İnançlarının Bazı Değişkenler açısından
İncelenmesi(Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Örneği)” isimli tezin özetidir.
** Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
*** Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Sursan Erkan EROĞLU – Kemal GÜVEN
296
çeyreği, bu dönüşümün başladığı dönem olmuştur. Teknolojide yaşanan hızlı
gelişme ve değişmeler, insanların yaşam biçimini etkileyerek, bilgi toplumuna
dönüşümün çok kısa sürede gerçekleşmesi yönünde bir sonuç doğurmuştur.
Bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüzde, toplumların gelişiminde en
önemli unsur şüphesiz ki eğitimli insanlar ve eğitimli iş gücüdür. Çünkü bilgi,
nitelikli ve eğitimli kişiler tarafından üretilmekte, ancak bu üretim kapasitesine
sahip olan toplumlar ayakta kalabilmektedir. Eğitim, insan topluluklarının
yaşamlarının giderek bilgi ve iletişime dayandığı 21. yüzyılda, önemi daha da
artan bir alandır. Toplumların yaşamlarının giderek bilgi ve iletişime dayandığı
bu yüzyılda, nitelikli insan gücü arayışı, dikkatleri ekonomik, sosyal ve politik
olarak toplumun diğer tüm alanlarıyla organik ve işlevsel bağları bulunan
eğitime yöneltmiştir. Bilgi toplumu olabilmek ve gelişmeleri yakından takip
edebilmek adına eğitimin önemi iyice ortaya çıkmıştır. Eğitim sisteminin
başarısının, büyük ölçüde bu sistemi işleten öğretmenlerin niteliklerine bağlı
olduğu günümüzde yaygın kabul gören bir görüştür. Dolayısıyla toplumların
ihtiyaç duyduğu rekabet ortamlarının vazgeçilmez unsuru olan nitelikli insan
gücünün sağlanmasında önemli rol oynayan öğretmenler, her zaman ilgi odağı
olmuş ve öğretmenlerin yetiştirilmesine ilişkin tüm dünyada sayısız araştırmalar
yapılmıştır.
Bireylerin hayatları süresince aldıkları tüm kararların ve sergiledikleri tüm
davranışların sebeplerinin sahip oldukları inançlar olduğu söylenebilir (Hofer ve
Pintrich, 1997; Pajares, 1992). İnançlar, bireyin yaşamda karşılaştığı her türden
olay, olgu, kişi ya da nesneyi nasıl algıladığını, anlamlandırdığını ve ona karşı
nasıl davrandığını belirleyen, birey tarafından kuşku duymaksızın doğru olduğu
varsayılan içsel kabuller ya da önermeler olarak algılanmaktadır. Bununla birlikte
inancın ne olduğunun tek ve açık bir tanımını yapmak oldukça zordur. Ancak,
bu yöndeki bir çaba eninde sonunda inançla, bilgi arasındaki ayırıma gelip
dayanmak durumundadır (Deryakulu, 2004).
Bireylerin inançlarının, düşünce ve davranışları üzerinde sahip olduğu etki,
eğitimcilerin birçok farklı kategorideki inançları, öğrenme ve öğretim süreçleri
açısından dikkate almalarını zorunlu kılmıştır. Eğitim alanındaki çeşitli kuramlar
zaman zaman farklı türdeki inançları ön plana çıkarmış ve eğitim
araştırmalarının konusu haline getirmiştir. Bu inançlardan biri olan
epistemolojik inançlar da bu çerçevede kritik öneme sahiptir ve öğretmen
adaylarının davranışlarını ve yargılarını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu etkinin
ne gibi sonuçlar doğurduğu araştırılmaya değer bir merak konusu olmuştur
(Deryakulu, 2004).
Son yıllarda öğretmen eğitimindeki araştırmalar da, öğretmenlerin sınıf içi
davranış ve öğretim becerilerini incelemekten, düşünce inançlarını incelemeye
doğru bir yönelim göstermiştir. Öğretmenlerin sahip oldukları inançlardan
bilginin ve öğrenmenin doğasına ilişkin olanlar, diğer bir ifadeyle epistemolojik
inançlar, hangi öğretme yöntem ve tekniklerinin kullanılacağı, sınıfın nasıl
yönetileceği, öğrenmede neye odaklanılacağı gibi öğretmenlerin sınıf içindeki
eğitim ve öğretim etkinliklerini büyük oranda etkilemektedir. Eğitim konusunda
gerçekleştirilecek reformlara engel oluşturan sebeplerin temelinde de büyük
Üniversite Öğrencilerinin Epistemolojik İnançlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
297
oranda öğretmenlerin değişime ne derece eğilimli olduklarını belirleyen inançları
yatmaktadır. Bu nedenle, öğretmen eğitimindeki programların düzenlenmesinde
ve uygulanmasında öğretmen adaylarının epistemolojik inançlarının bilinmesi
önemli görünmektedir (Öngen,2003).
Epistemolojik inançlar genel olarak bireylerin; bilginin ne olduğu
konusundaki fikri, bilme ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili öznel
inançlarıdırlar. Bu inançlar gelecekteki öğretmenlerin program geliştirirken
yapacakları etkinlikleri bütünüyle etkileyeceğini tanımında barındırmaktadır.
Açıktır ki öğretmenlerin içinde bulundukları program sistemi, onların sahip
oldukları inançlar tarafından etkilenip, yönlendirilecektir. Son yıllarda eğitimciler
arasında üniversite öğrencilerinin epistemolojik gelişimleri ve inançlarına yönelik
gittikçe artan bir ilgi söz konusudur. Bunun nedeni bir bireysel farklılık alanı
olarak kabul edilen epistemolojik inançların, öğrenme, öğretim süreçleri ve bu
süreçlerin olmazsa olmazı program geliştirme üzerinde oldukça önemli etkileri
olduğunun araştırma sonuçlarına bağlı olarak ortaya konulmuş olmasıdır
(Deryakulu, 2004).
Bu durumu dikkate alan MEB son dönemde eğitim sisteminde bir takım
değişikler yapmaya çalışmaktadır ki bu değişikliklerin en büyük kısmı da
program geliştirme ile ilgilidir. Daha önce var olan klasik pozitivist yaklaşım
yerini güncel post-pozitivist yaklaşıma yani yapılandırmacı yaklaşıma bırakmaya
başlamıştır. Yeni programın uygulandığı pilot okullarda artık öğrenci merkezli
ve öğrencinin faal olarak eğitim sürecine katıldığı eğitim ortamı
amaçlanmaktadır. Pilot okullardaki bu yeni programın işlerliği yapılan anket
çalışmaları ve öğretmenlerden alınan dönütlerle değerlendirilmektedir.
Yapılandırmacı sistem eğitim sürecindeki önemli unsurları ortaya çıkarmaya
başlamıştır. Eğitim süreci uygulayıcı, program ve öğrenciden oluşan süreçtir. Bu
süreçte programı uygulayacak öğretmenler önem kazanmaktadır. Bu programın
uygulamasına yönelik inançları önem kazanmaktadır. Programın başarıyla
uygulanabilmesi için programı uygulayacak kişinin programa yönelik inançlarına
bağlıdır. Buradan hareketle eğitim bilimleri alanında yapılan araştırmalar da
öğretmenin eğitimi ve niteliğini artırmaktan daha ziyade öğretmenlerin
inançlarına yöneliktir. Bu inançlardan en önemlisi de bilginin doğasına ilişkin
inançlar olarak açıklanabilecek epistemolojik inançlardır. Bu nedenle geleceğin
öğretmeni olacak öğretmen adaylarının epistemolojik inançlarının gelişim
düzeyini incelemek önem kazanmıştır.
Problem Cümlesi
Üniversite öğrencilerinin, cinsiyet, bölüm, sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim
düzeylerine ve geldiği yerleşim yerine göre epistemolojik inançları farklılaşmakta
mıdır?
Alt Problemler
Temel problem cümlesine bağlı kalarak geliştirilen alt problemler aşağıdaki
gibi sıralanmıştır:
Sursan Erkan EROĞLU – Kemal GÜVEN
298
1. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları genel olarak ne
düzeydedir?
2. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, cinsiyetlerine göre
farklılaşmakta mıdır?
3. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, bölümlerine göre
farklılaşmakta mıdır?
4. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, sınıf düzeylerine göre
farklılaşmakta mıdır?
5. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, baba eğitim düzeyine
göre farklılaşmakta mıdır?
6. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, anne eğitim düzeyine
göre farklılaşmakta mıdır?
7. Üniversite öğrencilerinin epistemolojik inançları, geldikleri yerleşim yeri
türüne göre farklılaşmakta mıdır?
YÖNTEM
Araştırma Modeli: Bu araştırma, ilişkisel tarama modeliyle
gerçekleştirilmiştir.
Evren ve Örneklem: Bu araştırmanın evreni, 2003–2004 eğitim öğretim
döneminde, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören
öğrencilerdir. Araştırma örnekleminin belirlenmesinde adı geçen fakültedeki
tüm bölümler listelenmiş, daha sonra Random (şans yoluyla) yolla 7 tane bölüm
seçilmiştir. Yapılan tesadüfî küme örneklemeye Bilgisayar ve Öğretim
Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü, İlköğretim
Matematik Öğretmenliği Bölümü, Türkçe Öğretmenliği Bölümü, Psikolojik
Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü, İngilizce Eğitimi Bölümü ve Fen Bilgisi
Eğitimi Bölümü girmiştir. Bu bölümlerdeki ilgili sınıflara grup olarak
araştırmanın ölçme aracı uygulanmıştır. Bu yönüyle araştırmada oransız küme
örnekleme yaklaşımı uygulanmıştır.
Veri Toplama Araçları: Bu araştırmada gerekli bilgileri toplamak amacıyla,
Kişisel Bilgi Formu ve Epistemolojik İnanç Ölçeği kullanılmıştır.
Epistemolojik İnanç Ölçeği
Araştırmada, öğrencilerin epistemolojik inançlarını ölçmek amacıyla
Schommer (1990) tarafından geliştirilen ve Deryakulu ve Büyüköztürk (2002)
tarafından Türk Üniversite öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirliği saptanan
Epistemolojik İnanç Ölçeği (EİÖ) kullanılmıştır. Özgün ölçek “Sabit Yetenek”,
“Öğrenme Hemen Gerçekleşir”, “Bilgi Basittir” ve “Bilgi Kesindir” olmak
üzere dört faktörden oluşmaktadır. Ölçek Türkiye’ye uyarlandığında kültürel
farklılıklardan dolayı “Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna İnanç”(ÖÇBOİ),
“Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna İnanç”(ÖYBOİ) ve “Tek Bir
Doğrunun Var Olduğuna İnanç”(TBDVOİ) olmak üzere üç faktörden
oluşmaktadır. Ölçek, (1) Kesinlikle Katılmıyorum ile (5) Kesinlikle Katılıyorum
arasında değişen 5 dereceli Likert tipi bir ölçektir. Ölçekten alınan puanların
değerlendirilmesi faktör bazında yapılmakta, ölçeğin tümünden alınan puanlar
kullanılmamaktadır. Ölçeğin “Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna İnanç” adlı
Üniversite Öğrencilerinin Epistemolojik İnançlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
299
faktöründe 17’si olumsuz, 1’i olumlu toplam 18 madde bulunmaktadır. Bu
faktörde yer alan örnek bir madde şöyledir; “Eğer biri bir şeyi kısa bir sürede
anlayamıyorsa anlamak için çaba sarf etmeyi sürdürmelidir”. Ölçeğin
“Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna İnanç” adlı ikinci faktöründe hepsi
olumlu toplam 9 madde yer almaktadır. Bu faktörde yer alan örnek bir madde
şöyledir; “Gerçekten zeki olan öğrencilerin okulda başarılı olmaları için çok
çalı8_J_B@.+A,şmalarına gerek yoktur”. Ölçeğin “Tek bir Doğrunun Var Olduğuna İnanç”
adlı üçüncü faktöründe ise hepsi olumlu 8 madde bulunmaktadır. Bu faktörde
yer alan örnek bir madde şöyledir; “Fen Bilgisi derslerinin en iyi tarafı, çoğu
problemin tek bir doğru yanıtının olmasıdır”. Ölçeğin her bir faktöründen
alınan yüksek puan, bireyin o faktöre ilişkin olgunlaşmış / gelişmiş
(sophisticated) inançlara sahip olduğunu göstermektedir. Özgün ölçeğin test
tekrar test güvenirliği .74’tür, faktörlerin güvenirlik katsayıları ise .85 ile .63
arasında değişmektedir (Schommer, 1993). Uyarlanan 35 maddelik ölçeğin
Cronbach Alpha iç tutarlık katsayıları birinci faktör için .83, ikinci faktör için
.62, üçüncü faktör için .59 ve ölçeğin bütünü için ise .71 olarak hesaplanmıştır
(Deryakulu ve Büyüköztürk, 2002).
BULGULAR
Birinci alt probleme ait aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Tablo
1’de verilmiştir.
Tablo 1. Öğrencilerin Epistemolojik İnanç Düzeylerinin aritmetik ortalama
ve standart sapma değerleri
N X Std. Sapma
Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna İnanç 624 36,18 8,446
Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna İnanç 624 18,44 5,002
Tek Bir Doğrunun Var Olduğuna İnanç 624 25,75 5,611
Öğrencilerin epistemolojik inanç düzeyinin genel olarak ne durumda olduğu
boyutlara göre bakıldığında ÖÇBOİ boyutunda ortalamanın 36,18 olduğu
görülmektedir. Ölçeğin bu boyutunda 17’si olumsuz, 1’i olumlu toplam 18
madde bulunmaktadır. Buradan alınacak en yüksek puan 90; en düşük puan da
18’dir. ÖÇBOİ boyutunda alınabilecek en yüksek puanın 90 ve ortalamanın
36,18 olduğu göz önüne alınırsa öğrencilerin öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna
dair inançlarının düşük durumda olduğu görülmektedir. ÖYBOİ boyutunda ise
ortalama 18,44’tür. Ölçeğin bu boyutunda hepsi olumlu toplam 9 madde yer
almaktadır. Bu boyutta alınabilecek en yüksek puan 45’ken en düşük puan ise
9’dur. ÖYBOİ boyutunda alınabilecek en yüksek puanın 45 ve ortalamanın
18,44 olduğu g