Söyleşi

                              ATTİLA İLHAN

 

 

  

 

 

Yeni Metod: 'Darbe' İçin 'Halkı Kullanmak!'...

3 Temmuz 2002

 

 

 

Reklâmcılığı meslek olarak seçtikten sonra, 'sönmüş yanardağ' kısırlığına -ve tabii yavanlığına- düşen, şair dostum, bir tarihte demiş ki:

 

 

 

''...reklâmcılık ve pazarlamacılık, malı 'kaktırmak' için, onun güzelliğinden ya da iyiliğinden çok; bol yalan söyleyerek, müşterinin (tüketicinin) zaaflarını 'kullanır': bu 'malı alırlarsa', yorulmayacaklardır, ufukları son derece genişleyecek; adamakıllı kârlı çıkacaklardır, vs!..''

 

 

 

Oysa bu, 'kuyruklu' yalan: daha çok para verirsiniz, malın kullanış süresi, tersine kısalır; ufkunuz açılmaz, daralır; kârınız, avuntunuzdan ibarettir. Haysiyet sahibi o müthiş hikâyeci, 'reklâmcının' mesleğinden söz ederken, kitabının adını boşuna mı ''Ben Bir Kiralık Kaatilim!'' koymuştu: Sermâye, onu 'kiralar', tüketicinin 'zaaflarını' kullanarak yalanlarla onun aleyhine -fakat sermayedarın lehine- bir sonucu -istemeyerek de olsa- benimsemesini sağlar! (Uğur Özakıncı, 'Ben Bir Kiralık Kaatilim', Hikâyeler, Otopsi Yayınevi, Ağustos 2000)

 

 

 

Hayrola, Reklamcılık ve Pazarlama tekniklerini mi tartışacağız? Elbette hayır! ABD 'nin Lâtin Amerika 'da, -tabii, başka yerlerde de- halkın oylarıyla iktidara gelmiş yönetimleri, askeri darbesiz devirme yöntemleri, tıpatıp, Reklâm ve Pazarlamacılık yöntemlerini andırıyor da, lâfa o sebepten bu taraftan girdik: seçmen, ulusal bir petrol politikası güden; madenlerde, çokuluslu (aslında ABD 'li) şirketlerin ayağına basan; kamudan yana bir başkanı mı seçti, yandı; hele gelişmekte olan bir ülkeyse, çok geçmeden, 'Beşinci Kol' tam yolla çalışmaya başlar: başkan 'despot'un tekidir, hatta 'hırsız'dır; daha doğrusu, ne isterseniz odur; onun yerine siz, aslında feşmekânı seçmeliydiniz, çünkü o 'Liberal', 'Batılı', üstelik 'aydın' bir siyaset adamıdır ki, 'Washington' ı dünyanın başkenti olarak görür, ki önemli olan da budur...

 

 

 

Bildiğiniz 'komplo', şimdi yine Venezüella 'nın halk tarafından seçilmiş Başkanı Hugo Chavez aleyhine, tekrar tıkır tıkır işliyor: onun ne kadar genel, ne kadar kullanışlı bir 'reçete' olduğunu; 'Operation Condor / Akbaba Harekâtı' nı hiç aratmadığını, ister misiniz başka ve 'ecnebi' bir kalemden, İgnatio Romanet 'den okuyalım?..

 

 

 

'Sivil toplum', nasıl bir 'koalisyon'?

 

 

 

''...önce Katolik Kilisesi'ni (bilhassa OPUS DEİ'nin temsil ettiğini); finans oligarşisini, işverenleri, 'beyaz' Burjuvazi'yi ve çürük (elde edilmiş) bir sendika konfederasyonunu içeren bir 'zenginler koalisyonu' oluşturup; kendisine 'Sivil Toplum' adını yakıştırıyor. Daha sonra büyük Media -gazete, radyo ve televizyon- sahipleri, aralarında Mafia benzeri bir anlaşma gerçekleştirip, 'Sivil Toplum'u savunmak amacıyla, içlerinden hangisi Başkan'a (hükümete) karşı kampanya açarsa, hepsinin onu destekleyeceği konusunda, mutâbık kalıyorlar...''

 

 

 

''...Media'lar, yalanın hiçbir türlüsünü kullanmaktan kaçınmaksızın; kamuoyunu, -sözgelişi- 'Chavez Diktatör!' saplantısını sürekli işleyip, işi kızıştırıyor; hatta cezaevinde pek bir fikir suçlusu bulunmadığı halde, 'Chavez Hitler' diye yaygarayı basmakta tereddüt etmiyorlar; hepsinin ağzında, aynı slogan: 'Onu devirmeliyiz!'..''

 

 

 

''...mal mülk sahipleri, (toplumun varlıklı kesimi), halkın demokratik oylarıyla seçilmiş bir başkanı devirmeye kalkışmış olmuyorlar mı; Media'lar, 'Halk' gibi, 'Demokrasi' gibi, 'Hürriyet' gibi kavramları, tekrarlaya tekrarlaya, adeta kendilerinden geçiyorlar; sokaklarda gösteriler örgütleyip, hükümetin buna yönelteceği en küçük bir eleştiriyi, 'söz hürriyetine ağır saldırı' şeklinde uluslararası kuruluşlara yansıtıyor ve kınıyorlar; yeniden isyan grevlerini tahrik edip, Başkanlık Sarayı'na saldırıyı ve Hükümet Darbesi'ni kışkırtıyorlar...''

 

 

 

''...Media'lar, propagandaya doğal eğilimleri dolayısıyla; adına 11 Nisan'da 'Hükümet Darbesi'nin yapıldığı 'hayali halk'la; Hugo Chavez'i, kırk sekiz saat zarfında yeniden iktidar koltuğuna oturtan 'sahici halkı' birbirine karıştırmışlardı; fakat pişmanlıkları, ne kadar kısa sürdü: şu anda Venezüella'da bütün gazete, radyo ve televizyonlar, onlara tanınmış garip ve anlaşılmaz bir bağışıklıktan yararlanarak; eskisinin birkaç misli bir yırtıcılıkla, her türlü yalanı ve iftirayı kullanıp, demokratik bir yönetime karşı, şimdiye kadar hiçbir ülkede benzeri görülmemiş bir 'yıpratma operasyonu'nu sürdürüyorlar: genel bir lâkaytlık ortamında, bu defa 'kusursuz bir cürüm' (un crime parfait) işlemeyi, başarmak niyetindedirler...'' (Le Monde Diplomatique, Haziran 2002, S. 1)

 

 

 

Türk, gözünü dört aç!

 

 

 

İgnatio Romanet 'nin, derli toplu sergilediği 'komplo'yu; biliyorsunuz Erol Manisalı, 'Sessiz Darbe' diye isimlendirdi: doğru da yaptı! İki yıl öncesine gelinceye kadar, nedense ABD 'nin benzerlik olmadığı halde, ısrarla Latin Amerika ülkelerine benzetmekte ısrar ettiği Türkiye 'de, aynı hazırlık ustalıkla yürütülmekte; daha da kötüsü, Türkiye 'nin 'sivilleştiği', halka -en önemlisi 'enâyi' aydınlara- 'yutturulmakta' idi.

 

 

Ülkemizdeki 'rejim'in, hanidir yaşadığı 'oligarşi' den (Burjuvazi+Bürokrasi) kurtulup; demokratlaşıp 'sivilleşmesi', elbette bir zorunluluktur, Türkiye 'de 'Sosyalist Sol' , -yalnızca o- üç çeyrek yüzyıldır bunun mücadelesini yapıyor; bu yüzden de, başı belâdan kurtulamıyor ama, o başka, ecnebi parasıyla örgütlenmiş sözde 'sivil toplum' kuruluşlarının oluşturacağı, sahte 'koalisyonlar'la, 'ecnebi'nin çıkarına, 'sessiz sedasız darbe' örgütlemek, üstelik bunun için 'halkı kullanmak' başka!

 

 

 

Türk, gözünü dört aç!