edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  => Bedevilik-Barbarlık ve İnsanlk Tarihi-Sina Akşin
  => Tarih Felsefesi-Dr. Ali Şeriati
  => Görüşlerim-Sultan Galiyev
  => Kemal Tahir'in felsefi düşüncesi ve Devlet Ana
  => Sanat Anlayışım-Orhan Kemal
  => Çağın Dini: Humanizm-Cemil Meriç
  => Demokrasi Demopedidir-Cemil Meriç
  => Demokrasi Paradigması ve Sonrasız Modernlik-Yiğit Tuncay
  => Karl Popper'in Bilim Felsefesi-Hasan Engin Şener
  => Cemil Meriç'in Dil ve Edebiyat Üzerine Düşünceleri- Arş. Gör. Oğuzhan KARABURGU
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 1-Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 2- Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 3- Refik Ahmet Sevengil
  => Gizli Halk Musikisinin Hakiki Karakteri Dindışıdır-Vahid Lütfi Salcı
  => YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE- R. FİLİZOK
  => AŞK[1] (Amour)-Elisabeth Sayın
  => Dil Bilimi Terimleri-Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => BİR METİN yahut EDEBÎ ESER LİSE VE ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE NASIL İNCELENMELİ? -Anne-Marie ALBİSSON
  => DİL İLE BİLDİRİŞİMİN (communication) TEMEL ELEMENTLERİ-Prof. Dr Rıza FİLİZOK
  => BYRON, LAMARTİNE-Jale Parla
  => TAHİR ALANGU’NUN FOLKLOR ANLAYIŞI
  => HİKAYECİLİK DERSLERİ
  => TÜRKİYE’DE DENEME VE ELEŞTİRİNİN GELİŞİMİNDE ORHAN BURİAN’IN YERİ (tez)
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME
  => YAZI DEVRİMİNİN ÖYKÜSÜ
  => CUMHURIYET DÖNEM! TÜRK ŞİİRİ VE BEHCET NECATIGiL
  => ROMANLARDA 27 MAYIS İHTİLÂLİ
  => HİLMİ YAVUZ ŞİİRİNE METİN-MERKEZLİ BİR BAKIŞ
  => YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN ROMANLARINDA CİNSELLİK
  => KİRALIK KONAK’TA MADAME BOVARY
  => ADNAN BENK VE TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ NURİ AKSU-tez
  => GELENEKSEL ROMANA KARŞI ROMAN: ANTİ ROMAN
  => ROMANININ TARİHSEL BOYUTU ÜZERİNE BİR İNCELEME Sedat ...
  => XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATINDA VOLTAİRE VE ROUSSEAU ÇEVİRİLERİ
  => AHMET VEFİK PAŞA’NIN ÇEVİRİLERİNDE OSMANLILAŞAN MOLİÈRE
  => Osmanlı Dönemİ Türk Romanının Başlangıcında Beş Eser
  => Kıbrıs Türk Edebiyatı
  => Halide Edib-Adıvar Döneminde ve Romanında Feminizm
  => ERKEN DÖNEM TÜRK EDEBİYATINDA KÖYLÜLER
  => TÜRK GÖÇER ŞAİRLERİNE AİT ESERLER
  => KARŞILAŞTIRMALI EDEBİYAT BİLİMİ ve BİR UYGULAMA
  => SAFAHAT’TA EDEBİYATA AİT UNSURLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME Abdullah ...
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME Ersin ÖZARSLAN*
  => SÖZ VE ÖZ
  => BATI TRAKYA TÜRK EDEBİYATI
  => YAVUZ BÜLENT BAKİLER’İN, “ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE” ŞİİRİNE EDEBÎ
  => TANPINAR’IN ŞİİR ANLAYIŞI VE ŞİİRİNİN KAYNAKLARI
  => Bir Cumhuriyet Kadını Şükûfe Nihal
  => KUVAYI MİLLİYE HAREKETİNE YÖNELTİLEN İTHAMLAR
  => MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİNDE FRANSIZ GAZETECİNİN MUSTAFA KEMAL İLE TEMAS VE GÖRÜŞMELERİ
  => YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ
  => RUSLARIN TÜRK TOPRAKLARI ÜZERİNDE YAYILMASI
  => BİR ÇAĞDAŞLAŞMA MODELİ OLARAK ATATÜRKÇÜLÜK
  => Mâni ve Bilmecelerimizde Geçen Meyve Adlarının Türkçe’deki Kullanımları Üzerine Bazı Tespitler
  => Şerif Benekçi’nin Romanlarında İnsan ve Toplum
  => A. Nihat Asya’nın Şiirlerinde Ölüm Kavramının Kullanımları Üzerine
  => Zafer HanIm’In AŞk-I Vatan RomanIBaĞlamInda KadIn
  => DİLBİLİM TARİHİNE BİR BAKIŞ
  => DİLBİLİM ARAŞTIRMALARI
  => DİLBİLİM (Linguistics)
  => Edebiyat Teorileri
  => EDEBİYAT TEORİSİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
  => HALK EVLERİNİN KURULUŞU VE ÇALIŞMALARI
  => Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri
  => BİLİM FELSEFESİ Prof.Dr. Mustafa Ergün
  => EDEBÎ METİNLER IŞIĞINDA DOĞU KÜLTÜRLERİNİN BATIYA ETKİLERİ VE BATIDA TÜRK İMGESİ ∗
  => ZİYA PAŞA’NIN “ŞİİR ve İNŞÂ” MAKALESİ Ali DONBAY
  => TATAR EDEBİYATININ GELİŞİMİ
  => OSMANLI ŞİİRİNE SANAT ONTOLOJİSİYLE YAKLAŞMAK ÜZERİNE
  => SÜLEYMAN NAZİF’E GÖRE İRAN EDEBİYATININ EDEBİYATIMIZA TESİRİ
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME -
  => ÖZNE KARAKTER NESNE KARAKTER Agusto Boal
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And 2
  => DOĞU VE BATI KÜLTÜRLERİNDE DÜŞSEL YARATIKLAR Enis Batur
  => TANPINAR ÜZERİNE NOTLAR Selahattin Hilav
  => DÖRT BİN YIL ÖNCE TÜRKLERDE TİYATRO Refik Ahmet Sevengil
  => SELÇUKLU TÜRKLERİNDE DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ANADOLU'DA DİNİ TEMAŞA Refik Ahmet Sevengil
  => OSMANLILARDA DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama 2
  => ELEŞTİRİ VE HİCİV Johann Gottfried Herder
  => ROMAN Octavio Paz
  => YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => YENİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => HALK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => DİL SORUNLARI
  => ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ARAŞTIRMALARI
  => MAKALELER
  => edebiyat tezler
  => İNCELEME ARAŞTIRMA
  => İNCELEME
  => Medeniyetin Demir Pençesi Eksen Çağı
  => DEDE KORKUT DOSYASI
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 1
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 2
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 3
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 4
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 5
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 6
  => Halk Şiiri, Gerçeküstücülük, Destan.
  => En Uzun Gece: Sahte Bir Roman - İzzet Harun Akçay
  => ARAŞTIRMACILAR İÇİN KAYNAKLAR
  => DOĞU EDEBİYATI
  => DOĞU EDEBİYATI - KİTAPLIK
  => TÜRK LEHÇELERİ ÇEVİRİ SÖZLÜĞÜ
  => İLETİŞİM ÇAĞINDA AŞIKLIK GELENEĞİNİN GELECEĞİ
  => ÂŞIK EDEBİYATI BÜTÜNÜ İÇİNDE SİVAS'TA VE ADANA'DA ÂŞIKLIK GELENEĞİNİN ORTAK VE FARKLI YANLARI
  => Türkiyat Araştırmaları 1
  => Türkiyat Araştırmaları 2
  => Türkiyat Araştırmaları
  => Türkiyat Araştırmaları 4
  => Türkiyat Araştırmaları 5
  => Bir Toplum Mimarı Olarak Yahya Kemal
  => Tanzimat Romanlarında Melodramın İdeolojik İşlevleri
  => Söz Sanatları Bakımından ‘Parçalı Ham’ Şiirler
  => İNCELEMELER.
  => İNCELEME..
  => İNCELEME...
  => İNCELEME....
  => İNCELEME.....
  => İNCELEME ŞİİR
  => İNCELEMELER.....
  => İNCELEMELER.,
  => İNCELEMELER,.
  => Edebiyat Sosyolojisi
  => Sosyalist Realizm Kavramının Ortaya Çıkış Süreci
  => toplumcu gerçekçilik
  => PEYAMİ SAFA.
  => Yeni Türk Edebiyatı
  => YENİ TÜRK A. İLHAN İÇERİKLİ
  => hilmi yavuz.
  => Behçet Necatigil
  => araştırmalar.1
  => ARAŞTIRMALAR 2
  => araştırma,
  => Türk Dili ve Edebiyatı,
  => 1919-1928 ARASI TÜRK ROMANINDA YAPI VE TEMA
  => Bilgisayar Öyküleri
  => Yayın
  => ROMAN,
  => ROMAN,,
  => ROMAN.
  => ROMAN..
  => şiir,
  => şiir,,
  => hikaye*
  => arş
  => arş1
  => arş2
  => arş4
  => arş6
  => arş7
  => arş8
  => arş9
  => edebiyat tarihinde realizm romantizm kavramı
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI 1
  => KLASİK TÜRK EDEBİYATI
  => TÜRK DEBİYATI İNCELEME
  => DEDE KORKUT DOSYASI.
  => açık arşiv
  => edebiyat arşiv
  => Kuruluş Devrini Konu Alan Romanlar Üzerine
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Bir Toplum Mimarı Olarak Yahya Kemal

Bir Toplum Mimarı Olarak Yahya Kemal

Tuğrul Tanyol


Bir zamanlar “aklımla Yahya Kemal’i, kalbimle Ahmet Haşim’i seviyorum,” gibilerinden bir söz etmiştim. Bu söz o günlerde nasıl da doğru gibi gelmişti bana. Ya zaman değişti, ya da üstat Necatigil’in dediği gibi, “Biz çok şeyi vakit yok, pek kısa geçiyoruz.”
Sevdiğimiz şairlerin, yazarların çoğu kulaktan dolma gibi. Genel düşünceleri, yargıları, başkalarının söylediklerini kendimizinmiş gibi yineleyip duruyoruz. Oysa bir gün bir el bir sayfayı çeviriyor ve belki de ilk kez kendi gözlerimizle dünyaya bakmaya başlıyoruz. Yine de aklım bana şunu da söylemeliydi: “Neden bugüne dek Yahya Kemal’le ilgili düşündün de Haşim hakkında tek satır olsun yazmadın?”
Açıkçası Haşim’in çok büyük bir şair sayılması için Türkçe şiirin o günlerde oldukça kurak bir dönemden geçiyor olması gerekir. Kuşkusuz ortada “O Belde” gibi bir şaheser var, kuşkusuz “Merdiven” gibi, “Bahçe” gibi çok güzel birkaç şiir var... gerisi çoklukla sıradan şiirlerin sonundaki bir iki dize. Dikkat edilirse Haşim’den söz ettiğimizde hep o bir iki dizeyi yineleyip onun ne kadar mükemmel bir şair olduğunu söyleriz. Yine de Haşim’in şiirimizin bir kanadı üzerindeki etkisi büyük. Yahya Kemal’deki epik ve retoriksel tavra karşı Haşim’in lirik çizgide kalması modern şiirimizin oluşumunda önemli bir yolu canlı kılmış, Necip Fazıl ve Tarancı gibi ustalar üzerinden bu yol daha ilerilere doğru götürülmüştür. Orhan Veli, Haşim’le ilgili bu gerçeği görmüş olmalı. Onun “Havuz”uyla dalga geçerken, Yahya Kemal’e duyduğu saygıdır belki üstadı onun cenazesine gitmeye niyetlendiren. (Cahit Tanyol’un Pera Palas’a o günkü ziyareti onu bu zoraki niyetinden caydırmış olmalı ki daldıkları söyleşi Tanyol’un da cenazeye gidemeyişi ile sonlanmış.) Ne yazık ki okumayan bir toplum olarak günümüzü anlamadığımız kadar geçmişi de yeniden yorumlamakta yetersiz kalıyoruz. Üstelik bunu şair milleti olarak da yapabiliyoruz. Bir zamanlar birisi hakkında söylenenleri doğruymuş gibi onyıllarca yinelemek başka nasıl açıklanabilir ki?
Artık kalbimle de aklımla da Yahya Kemal’i, Haşim’e tercih ettiğimi söyleyebilirim. Babamın 1940’larda geçirdiği dönüşümü geçirir gibiyim sanki. Kuşkusuz Yahya Kemal’e daha az hayran biçimde ve onu bir şiir tanrısı olarak görmeden. Çünkü şiirimiz o günden bu yana büyük bir yol aldı ve en az Yahya Kemal düzeyinde hatta onun düzeyini geçen şairler yetiştirdik. Kuşkusuz daha önceleri de yazdığım gibi Yahya Kemal’i altımızdan çeksek hepimiz Tantalos’un boşlukta duran kayasına döneriz. Yahya Kemal’in yarattığı şiir dilinin çocukları olarak ona hak edilmiş saygıyı ödemeye mecburuz. Ne var ki edebiyatımızın eleştirel yetersizliği sahte tanrılara tapıyor olmamız gerçeğini değiştirmiyor. Garip, II. Yeni ve 80 dönemi şairleri, kendi duruşlarını belirlemek için bir ölçüde daha önceki dönemleri değerlendirmişlerdir, ama fazla eleştirel olmadan. Nedense bizim şiirimiz son derece dost ve kadirbilir bir şiir olmuştur.

Yahya Kemal bir tanrı yerine konulduğundan onun her şiirinde bir başka nadide güzellik, bir hikmet bulunur. Oysa onu havada tutan kanatlarından arındırdığımızda ortaya çıkan şair sureti ötekilerden pek de farklı değildir. Birkaç ana çizgiyi çizelim onun şiiriyle ilgili.
Yukarda da söylediğim gibi o her şeyden önce modern Türkçeyi hazırlamış olan kişidir. Bir şair olarak görevini yapmış ve bize yazacağımız bir dil hazırlamıştır. Kuşkusuz bu dili o yaratmış değildir, Garipçilerin çok sonraları ileri süreceği “sokaktaki adam”ın dilini o yıllar önce kullanmaya başlamıştır. Kuşkusuz Orhan Veli bundan bunu ve başka şeyleri de anlıyordu, ama Yahya Kemal’in dili sokaktakilerin olmasa bile evdeki sıradan insanların diliydi ve o insanlar sokağa çıktıklarında da aynı dili konuşuyorlardı. Yalnızca şiir değil, bir önceki dönemde yazılan düzyazı diline de baktığımızda Yahya Kemal’in ne denli üstün bir iş başarmış olduğunu görebiliriz. Bu dilin oluşumunda Akif’in hakkını da yememek gerekir sanırım. Ne de olsa bana göre Yahya Kemal bir ölçüde Akif’in oğludur, her ne kadar kendini Hamit’e yakın hissetse de.
İkinci önemli nokta Yahya Kemal’in bir şair olmanın sınırlarını zorlayarak bir tarih ve toplum mimarı olmasıdır. Kuşkusuz tarih mimarı olunmaz, ama tarih, belirlenmek istenen toplum için yeniden yorumlandığında işe bir tür mimarlık da girer sanırım. Yahya Kemal 1071’i tarihimizin başlangıcı alarak bizi Asya’daki kardeşlerimizden ayırdı. Bu son derece bilinçli seçilmiş bir tarihtir ve gerçekten de Anadolu Türkleri burada tarihlerini Asya’daki öteki Türklerden ayırmışlardır. Bize uzanan yol Anadolu Selçuklularından başlar ve dilimiz Yunus’un diliyle huzur bulur.
Toplum mimarlığı ise Cumhuriyetimize denk düşen bir çalışmadır. Yahya Kemal’in şiirlerindeki tavrı, dil, kültür, coğrafya ve inanç açısından ele alındığında Cumhuriyetin yaratmaya çalıştığı toplum biçimi ile mükemmel bir biçimde örtüşür. Cumhuriyetin kurucularının söyledikleri ile yaptıkları bir ölçüde ters düşmüştür. Bir yandan Osmanlı ile bağları yokmuş gibi görünüp Osmanlı kalmayı sürdürdüler. Ulus devlet kurduklarını ileri sürüp kurucu unsur olarak Türklük yerine Müslümanlığı koydular, yani ümmet kavramından uzaklaşmadan onun adını millete çevirdiler. Gayrimüslimlerin, itiraf edilmese bile işlerlikte Türk sayılmamaları, aslında ümmetin parçası olmamalarından kaynaklanmaktaydı. Bu aslında büyük bir ikiyüzlülük gibi görünebilir, çünkü Osmanlı’nın tutumu daha samimidir. Ulus oluşturmak gibi bir amacı olmayan imparatorluk büyük ölçüde bir milletler ve ümmetler topluluğu olarak çalışmaktaydı. Buradan bir millet oluştururken tarih hızlandırılmak istenmiş ve eldeki tek bilinç İslam olduğundan, burjuvasız burjuva toplumuna biçilen ideoloji ters bir biçimde milliyetçilik olamamıştır. Daha en baştan laik olamayacak bir yapı ancak daha sonradan anayasaya yerleştirilen bir ilke ile laikleştirilmeye çalışılmıştır. Milliyetçilik her zaman dini kullanmıştır, ama dinsel bir birlikten millet ve milliyetçilik yaratılmasının mümkün olamayacağı ancak 80 küsur yıl sonra Türkiye’de kanıtlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında Cumhuriyetimiz, Türklük ve Müslümanlığı eşanlamlı kullanması nedeniyle millet oluşturmada başarısız olmuştur diyebiliriz. Kuşkusuz kendini Türk’ten çok Müslüman olarak tanımlayan bir halkla oluşturulacak bir milli yapı başarılması zor bir işti. Niyet belki yanlış değildi, ama sonraki 80 yılın müsrif bir biçimde kullanıldığı da açıktır.
Peki, Yahya Kemal bu sürecin neresinde duruyor? Her tarafında diyebiliriz. Bu sürecin neredeyse ideolojik mimarıdır o. Ortaya konan yapıyı onun şiirlerinin bütününde görmek mümkünse de, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” neredeyse bir manifesto niteliğindedir. Şiirin tamamının bu gözle okunmasını salık vererek en vurucu birkaç bölümü alta alıyorum.

Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
……..
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.
……..
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr’i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü’min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
……..
Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
……..

Ama belki de ne demek istediğimizi en iyi anlatacak dizeler şunlar:

Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses;
……….
Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine

Kuşkusuz Yahya Kemal Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tüm denemelere açık olmamıştır. Ziya Gökalp’ten miras Türkçülük, ya da Güneş Dil Teorisi gibi bazı tuhaflıkların neden geçici oldukları, Yahya Kemal’in şiirlerinde yer almamalarıyla gayet iyi anlaşılabilir. Kısaca şunu diyebiliriz belki: Türkiye Cumhuriyeti Yahya Kemal’in şiirinde(n) vücut bulmuştur.

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645784 ziyaretçi (1186317 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol