edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI

Birlik ve Liderlik Hayalleri

Birlik ve liderlik, tabiatta toplu halde yaşayan canlıların meselesi olsa gerek. Bitkiler dışında, yer değiştirme yeteneğine sahip ve toplu yaşayan canlılar, uzaktan yanyana gibi gözüken yaşamlarını, tabiatın öngördüğü şekilde örgenleyerek, bir “toplum” şeklinde sürdürüyorlar. İnsanın tabiatta geçirdiği tarih öncesi dönemleri, çeşitli antropoloji okulları, yine çeşitli şekillerde açıklıyorlar. Ancak ister tarih öncesi çağlarda, isterse insanın tabiattan sıyrılıp çıktığı, görece yakın zamanlarda, onun toplumsal bir varlık olduğundan kimse kuşku duymuyor.

Fakat insanın tabiattan sıyrılıp çıkması, kasabalar şehirler kurması, yollar, binalar ve köprüler inşa etmesi, onun toplumsal varlık niteliğinde belli değişimlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu süreci üretim ilişkileriyle açıklamak mümkündür.

Başlangıçta, tabiat karşısında varolmak amacıyla toplu davranışlar sergilediğini, bu sayede toplumsallaştığını varsayabileceğimiz insanoğlu, günümüzde kendi türdeşine karşı bir varolma savaşı veriyor. Sınıf gerçeğiyle örtüşen bu durum dolayısıyla, genel geçer “insani” bir “birlik” ten söz etmenin mümkün olmadığı açıktır. Fakat böylesi bir durumda gönül isterki, öncelikle altta kalanların, mazlumların görkemli bir birliğinden söz edilebilsin. Ama ne yazık ki, dünya mazlumlarının en modern, en örgütlü, en bağımsız, en, en, en kesimini oluşturan, uluslararası işçi sınıfının, ne yerel ne de evrensel bir birliğinden söz edemiyoruz. Demek ki, “birlik” meselesi üzerinde, alışageldik tartışma zeminlerinin dışına çıkarak, meselenin pedagojisini farklı açılardan irdelemek gerekiyor.

Birlik meselesinin salt siyasi bir amaç olarak ele alınması, siyasetin bütün insan varlığını kavradığı yanılsamasıyla içiçe geçmiş görünüyor. On yıllardır ülkemizde ve dünyanın başka yerlerinde birlik meselesinin sıkça gündeme getirildiği, sayısız toplantı, platform, çalışma grubu, forum, vs. düzenlendi, düzenleniyor. Ama geleneksel siyasi bakış açısı, ister kendisini “sol” isterse başka bir ideolojiyle (idebilim) tanımlasın, bu konudaki başarısızlığını görmezden gelmekte inat ediyor. İşin içine sadece kör inadın girmesi bile, meselenin siyasetten çok daha öte alanları kapsadığının bir göstergesidir.

Oysa “birlik” siyasi olduğu kadar, ahlâki bir meseledir. Hatta, maddi çıkar ve sınıf ortaklığına rağmen, kendi aralarında birlik oluşturamayan insanların, ahlâktan başka bir sorunsalı yoktur. Maddenin ve maddi koşulların “birliği” dayatmasına rağmen, bir araya gelemeyen çevreler “sol” olduklarını iddia etseler dahi, bu zaaflarını ahlâk dışında bir gerekçeyle açıklamak mümkün değildir. Maddenin ahlâki talebini, siyasi kamuflajla geçiştirmek ve ahlâki talebin yerine getirilmeyişini, siyasi gerekçelerle açıklayarak, sözde haklı çıkmak, kötü bir siyasi gelenektir. Ve bu gelenekten asla mutluluk doğmaz.

AYDINLANMA AHLÂKI VE BİRLİK

Tarihsel bir ketgori olarak “entelektualizm”i  doğuran Batı Aydınlanması, insanın tabiattan hızla sıyrıldığı, şehirleşmenin yoğunlaştığı, metropol hayatın ve Avrupa’da modern sınıfların oluştuğu bir dönemi gösteriyor. Bu türlü bir arka plan eşliğinde Aydınlanma düşüncesi, hayatın her alanında olduğu gibi, ahlâk alanında da aklın temellendirici ve üstün varsayılan niteliklerini esas almıştır. Aydınlanmanın, aceleci ve kaba bir biçimde ahlâkı derhal kategorize ederek, onu “akıl”  ve “vahiy” ikilemine sıkıştırdığını görüyoruz. Bilindiği gibi Aydınlanma, ağırlıklı olarak Tanrı fikrini yadsıyan ve salt akılda temellendirilen “rasyonel” bir ahlâk üretmeye çalışmıştır.  Aydınlanma, Tanrı fikrini de insan aklının türettiği kanısındadır, öyleyse sonuçta vahiy de insan aklının dolaylı bir verisidir. Bu durumda dindarlar için de, “vahiy” ahlâkını restore etmek mümkündür. Protestanlık özelinde vahiy ahlâkının akılla restore edildiğini söyleyebiliyoruz. Bu anlamda ister akılda, isterse vahiyde temellendirisin, Aydınlanma ahlâkı, sonuçta entellektüel (intellegie / akli) bir ahlâktır.

Aslında bütün bu faaliyet, ahlâkı kilise ve Tanrı egemenliğinden kurtarırken, onu gündelik siyasetin ve kapitalist çıkarların hizmetine sunma çabasından başka bir şey değildir. Entellektüel (rasyonel) ahlâk bir “çıkar” ahlakıdır. Bunun pratik sonucu ise ahlâk’ın doğrudan tasfiyesinden başka bir şey değildir. Çünkü ister sınıf çıkarı, isterse başka tür bir çıkar üzerinde ahlâkın temellendirilmesi nitelik olarak mümkün değildir. “Ahlâk” ve “çıkar” kavramlarının birlikte kullanımı, bize sadece bir “oxymoron” sunar. Oysa  üzerinde ahlâkın temellendirileceği tek ilke “özveri” olabilir / olmalıdır.

BİRLİĞİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: ENTELEKTÜEL BAKIŞ

Tarihte “entelektüel bakış” kavramına Almanların ve Aydınlanmanın önemli düşünürü Hegel’de rastlıyoruz. Dünyayı akılla kavrama, akılda temellendirme, akılla anlamlandırma çabaları “entelektüel bakış”ın çeşitli türlerini ve imkânlarını sunuyor.

Toplum ve birey hayatı üzerinde bir takım iddialar ve belirlemeler yapan ideoloji olgusuyla da, Aydınlanma sürecinde karşılaşıyoruz. Hayata karşı entelektüel bakış’ın kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan ideolojiler, sayıca, entelektüel bakış tarzı kadar, hâttâ bir anlamda akla güvenen / aklına güvenen insan sayısı kadar çokturlar. İşte modern zamanlardaki bütün birlik tasarımlarının çöktüğü nokta burasıdır. Tarihte entelektüellerin kalıcı ve hakiki bir birliğe imza attıkları görülmemiştir.

 

 

Fransız devriminden itibaren entelektüel yapıların, örgüt ve partilerin başını çektiği siyasi hareketler, içyüzünde bir enelektüel boğazlaşması şeklinde cereyan etmiştir. Aydınlanma’nın en sağından, en soluna kadar dünya siyasetine tarih içinde armağan ettiği gelenek, adına entelektüel denilen akılcı insanların birbirini boğazlama geleneğidir. Aklın kibiri, tek tek insanların bünyesinde kendi kendisini yokedegelmiştir. Akıl o denli güçlü bir kibir kaynağıdır ki, bir atalar sözüne göre: Tanrı bütün insanların aklını almış, sonra yeniden kendilerine akıl vermeyi vâdettiğinde, herkes koşa koşa kendi eski aklını geri almaya çalışmıştır. O nedenle entelektüel bakış “birlik” önündeki en büyük engeldir. Batı Aydınlanması’nın entelektüel birliği ülkemizde de birçok çevre tarafından sayısız kez denenmesine rağmen, sonucun iflas olmadığını kanıtlayan bir örneğe rastlayamıyoruz. İşte ÖDP’ sinden TKP’ sine kadar sol dünyamız. Siyasi söylemlerin arkasına sığınarak, niçin birlik olamadıklarını, bize yıllarca ve kendilerince haklı nedenlerle anlatabilirler. Ama “birlik başarısızlığı” konusundaki hiçbir siyasi gerekçe bizi tatmin etmeyecektir, çünkü siyasi değil, etik bir meseleyle karşı karşıyayız. On yıllardır Batı Aydınlanmasın’dan alınan feyz buraya kadar...

Batı düşünce tarihinin siyasi temelde önerdiği akıl birliği yerine, Batı dillerinde karşılığı olmayan etik çıkışlı bir kavramı öneriyoruz: Gönül          

GÖNÜL BİRLİĞİ       

Birlik konusunda batılı aklın kibirine karşı, gönlün alçaklığına ihtiyaç vardır. Alçak gönüllülük, bazılarının kötü bir espri anlayışıyla vurguladığı  “alçaklık” değildir elbette. İnatla kötü espri yapmaya devam edenler için “yüce gönüllülük” deyimini de kullanabiliriz.

Yüce gönüllülük, “entelektüel bakış”ın, aklın, didaktik öğrenmenin dışına taşan bir insan edimidir. Bu nedenle yüce gönüllü davranış, ideoloji (idebilim) okullarında, Aydınlanma sürecinde öğrenilemez. Onu fedakâr annelerin “iyi insan ol evladım” öğüdünden edinmek mümkündür. Sadece bu kadar...

Birlik, alçak gönüllü insanların “gönül birliği” olarak mevcut değilse, onu bu yüzyılda tesis etmenin bir başka imkanı zor görünüyor. 12 Eylül zülmünden sonra bütün ideolojik yapıların dağıldığına tanık olduk. Aradan geçen zorlu yıllar ve hayatın pratiği bir tek şeyi kanıtladı: Zamanında “feodal arkadaşlık” olarak küçümsenen ve dışlanan ilişkiler, birçok hırpalanmış insanın, bu süreçteki son dayanağı olarak yaşama tutunmalarını sağladı. Bugün aynı çevrelerin sahip olabildiği küçük çaplı birlikteliklere, kalıcı dostluklara damgasını vuran, ideolojik örgüt bağları değil, anılan zorlu yıllarda ortaya çıkan “gönül birliği” dir. Ülkemizde batılı ideolojiyle ortaya çıkan farklı siyasi fraksiyonların, mazlumların ahlâki birliğini ertelemesine rağmen, hayat, bir gün gönül birliğini dayatmıştır, dayatmaktadır.

Düşünülmesi gereken şudur: Gönül birliğinde sınıfta kalan bir insan veya insanlarla, ideolojik birlik kurmak mümkün müdür?

GÜÇ İSTENCİ, İKTİDAR, LİDERLİK

Nietzsche’ ye göre: “entelektualizm aşılması gereken bir kavramdır.”  Düşünce tarihinde “güç istenci” ile entelektualizmin içiçe geçtiği sayısız örnekle karşılaşıyoruz. Aklın kendine olan güveni arttıkça, güç talebinde bulunması kaçınılmaz görünüyor. Akıl sayesinde kendisini evrenin merkezine yerleştiren ve buna “Hümanizm” ideolojisiyle meşruiyet kazandıran Batı medeniyeti, güç istencini aklın meşru talebi olarak tanıtıyor.  Peki güç nerede bulunur? Diye sorulduğunda ise, iktidar ve liderlik konumlarının güç içeren mevziler olduğunu görüyoruz. Herhangi bir şekilde iktidar olanların da, kendi iktidarlarını pekiştirmek yönünde, sıkça akıl propagandası yapmalarının bir rastlantı olmadığını anlıyoruz.

Siyaset alanında aklın kutsanmasına yönelik her propagandanın, aslında “ben çok akıllıyım, bu nedenle iktidar ve liderlik benim hakkım” şeklinde bir alt metin içerdiğine kuşku yoktur. Ama nedense alternatif yazarlarımız, solcularımız meselenin bu yanına fazla değinmezler. Anlaşılan, siyasete bulaşan her akıl, kendisine liderlik ve iktidar vehmetmekten geri duramamaktadır. Siyasi terminolojide hizipçilik, sekterlik, ilkeli birlik, ilkelerde birlik, vb. ifadelerle talep edilen şey, kendi aklının tanınması ve bu sayede güç’ün kendi tarafına teslim edilmesinden başka bir şey değildir. Sözümona modern siyasetin sunduğu, bu “güç kültürü”  birleştirci değil, ayırıcı ve atomize edicidir. Ülkemizde ve dünyada mazlumların maruz kaldığı pratik bunu gösteriyor.

Tam da bu noktada alternatif olarak, bir “yüce gönüllülük” kültürüne gereksinim duyduğumuzu söyleyebiliyoruz. Kendi aklına ve fikrine rağmen, kendinden yetersiz olduğunu varsaydığı bir başkasını, başkaca meziyetleri dolayısıyla lider olarak kabul etmeden, birlik mümkün değildir.

“Alçak gönül”, herkesin güç istencinden uzak durduğu ve sonuçta güç istenci’nin bir yakartop gibi, kimseninin eline almak istemediği bir kültür ortamının anahtarı olsa gerek. Çokca sanıldığının tersine, lider de mükemmel olmak zorunda değildir. Burada liderliği, mükkemmel olmadığı halde, güç istenci denilen yakartopu özveriyle eline alma kültürü olarak anlayabiliriz. Bütün alçak gönüllülerin, bu yakartoptan uzaklaştıkça, birliğe yaklaşma imkanı bulacaklarına kuşku yoktur. Sonuçta lider, modern siyasetin öngördüğü bir egemen değil, ahlakın öngördüğü gönüllü bir kurban durumuna indirgenmek durumundadır. Bu çıkarımların alışageldik modernist batılı siyaset açısından hiçbir karşılığı olmadığını biliyoruz. Ama alışageldik siyasetle işte buraya kadar.

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 646739 ziyaretçi (1187872 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol