edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ

EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ*

Fatih TEPEBAŞILI**

ÖZET

Almanya’da yetmişli yıllardan sonra ortaya çıkan Alımlama Estetiği (Jauss, Iser), öncelikle

edebiyat eleştirisini daha sonra ise edebiyat eğitimini etkilemiştir. Yalnız bunun modellenmesi

farklı farklı olmuştur. H.Weinrich, G. Fricke, K. Fingerhut, G. Waldmann’ın da aralarında yer

aldığı değişik isimler birbirleriyle bazen keşisen bazen ayrışan ama aynı yaklaşım çerçevesinde

edebiyat eğitimi modelleri geliştirmişlerdir. Çalışmamızda, bunlardan G. Waldmann’ın modeli

eleştirel olarak ortaya konmaya çalışılacaktır

Anahtar Kelimeler: Alımama Estetiği, Edebiyat Öğretimi, Üretim ve Davranış Odaklılık,

Günter. Waldmann

ABTRACT

The receptions aesthetics, emerged in the years after 1970, had an effect primarliy on literary

crticism and subsequently on teaching literature. However, there appeared different models for it.

Certain figures, such as H.Weinrich, G. Fricke, K. Fingerhut, G. Waldmann, developed literature

teaching models within the frame of the same approach with sametimes intersection and

sometimes differing studies. In this article, Waldmann’s model is going to be discussed

Keywords: Receptions Aesthetics, Teaching Literature, Günter Waldmann

Edebiyat ile eğitimin ilişkisi farklı biçimlerde de olsa geçen yüzyıllara kadar

uzanır. Örneğin J. G. Herder’in 1796’da lise öğrencilerine yaptığı konuşmada

(Paefgen 1999: 2), “ruhun ifadesi” saydığı güzel konuşmaya verdiği önemden

dolayı, öğrencilerin ana dillerini mükemmel öğrenmelerini ister. Güzel

metinlerin sesli okunması, ezberlenmesi ve bunların sunulması beklentisini taşır.

Öğrenciler Almancayı doğru ve güzel konuşup ve yazmalıdırlar. Böylelikle

düşünce eğitimi, fantezilerin beslenmesi, duyguların uyandırılması ve nihayet

“ulusal karakterin” ortaya çıkarılması mümkün olacaktır.

Aydınlanma döneminde de edebiyattan özellikle halkın eğitimi açısından

sorumluluk beklenir. Bu yüzden Horaz’a ait, edebiyatın hem eğlendirici hem

eğitici olması görüşü (prodesse et delectare) oldukça yaygındır ve hala da

geçerliliğini korumaktadır (Böing 1973: 367).

Edebiyat ile eğitim arasındaki söz konusu ilişki genellikle değişen toplumsal

koşullar çerçevesinde yeniden tanımlanmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrası

Alman okullarında geçerli olan yaklaşımlar bunun tipik göstergesi sayılır1.

Savaş sonrasından 1965’e kadar uzanan ilk döneme yön veren isim Robert

Ulshöfer’dir (Methodik des Deutschunterrichts, Stuttgart 1962). Nazi

döneminde parti propagandasının aracı haline getirilen uygulamaların etkisini

silmek, biraz da öğrencilere ileriki yaşamları için yardımcı olmak ve yol

göstermek amaçlanır. Alman Anayasasındaki temel ilkelerden (örneğin

* VI. Dil, Yazın, Deyişbilim Sempozyumu 1-2 Haziran 2006, Süleyman Demirel Üni., Isparta

** Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi

1 Söz konusu yaklaşımlar için Nayhauss (1995), Fingerhut (1996), Belgrad –Melenk (1996), Kreft

(1982), Paefgen (1999)

Fatih TEPEBAŞILI

606

özgürlüğün doğru olarak kullanılması, topluma karşı ortak sorumluluk gibi)

hareket edilir (Nayhauss 1995: 126). Alman okul çeşitleri (Realschule,

Volksschule veya Gymnasium) bu dönemdeki edebiyat eğitimini

yönlendirmiştir. Bu yüzden yöntem, bazen estetik kaygıların, bazen felsefi

tutumların (Varoluş Felsefesi) bazen de dinsel, hümanist veya kültür bilgisi

geleneklerinden beslenen yaklaşımların etkisinde kalmıştır (Kreft 1982)

Edebiyat öğretiminin bilinci olarak algılanan (Nayhauss 1995: 130) ikinci

dönemin (1966-1970) etkili ismi Hermann Helmers’tir (Didaktik der deutschen

Sprache 1966). Helmers’in amacı “eleştirel (fakat alımlayıcı olmayan), tarihsel

(fakat mitolojileştirmeyen), kapsamlı (bütün okul türleri ve basamakları için

geçerli) ve sistematik (öğrenme alanlarına göre terminoloji ve yapı gösteren)

olmaktır. Bu amaçlar için “Lesen Darstellen Begreifen” (Hirschgraben Verl)

veya “schwarz auf weiss” (Schroedel Verl) gibi değişik ders kitapları

yayınlanmıştır.

Marksist ideolojinin egemen olduğu üçüncü dönem (1970-1974) kısaca

“Bremer Kollektif” olarak bilinir ve Eleştirel Kuramdan (Frankfurt Okulu)

etkiler taşır. “Theoriebildung des kritischen Deutschunterrichts” isimli eser

Heinz Ide’nin öncülüğünde hazırlanmıştır. Almanya’nın toplumsal gelişimiyle

ders konuları, yöntemleri, araçları ve biçimlerine ilişkin kararlar arasında yakın

bir ilişki görülür. “Bremer Kollektif”in karşı çıktığı olgunlaştırma (gerekli

çalışma yeteneğinin üretimi) sosyalizasyon (kurallara bağlı davranışların üretimi)

ve doktrinleştirme (uyumlu yanlış bilincin üretimi anlamında) ve elemedir

(Öğrenci materyalinin farklı toplumsal hiyerarşiye ayrıştırılması). Öğrenciler,

bunların yerine burjuva toplumunun kendilerini nasıl yönlendirdiklerini

kavramak yeteneğini kazanmalıdırlar (Nayhauss 1995: 137).

68 Öğrenci Olaylarının etkilediği kurumların başında Germanistik2 gelir.

Üniversite öğrencileri kendilerine öğretilen konu ve yöntemlere karşı çıkarlar.

Gerçeklikle bağlantısı bulunmadığı ve öğrencileri yaşama hazırlamaması gibi

gerekçeler ileri sürerler. Durum bu dönemde yazılmış romanlara bile konu olur

(Örneğin Uwe Timm’in “Heisser Sommer” romanı). Tartışmaların sonucunda

Alman Dili ve Edebiyatı, çalışma sahasını oldukça genişletti, ilgisini edebiyat

bilimi ile diğer bilim dallarının (sosyoloji, psikoloji, tarih) kesiştiği alanlara

kaydırdı.

Yaşanan bu süreçte, edebiyat kuramı açısından, okuyucunun varlığı

keşfedildi. Okur, yazınsal iletişimin ayrılmaz bir unsuru, tamamlayıcısı olarak

algılanmaya başlandı. Jauss ve Iser tarafından temsil edilen “Konstanz

Okulunun” çalışmaları kısaca Alımlama Estetiği olarak bilinir. Söz konusu

yaklaşım “Yazınbilim ve dolayısıyla yazın eğitiminde “dönüm noktası” yaratan

bir çabadır” (Polat 1995: 109, ayrıca Polat 2006)

Ortaya çıkan edebiyat öğretimine ilişkin bütün okullar ve üniversiteler için

geçerli modelleri Fingerhut tarihselci olmayan bir bakışla şöyle özetler (1996:

55/56):

2“Schlägt die Germanistik tot, färbt die blaue Blume rot” (Germanistiği öldürün, mavi çiçeği

kızıllaştırın).

Edebiyat Öğretiminde Waldmann Modeli

607

1-Pedagoji odaklı yaklaşım: Üniversite ve okulları kapsar. Tek yönlü bilgi

aktarımı, daha doğrusu öğretim amaçlanır. Algı ve öğrenme psikoloji gibi yardımcı

bilimlere başvurulur ve pedagoji ağırlıklıdır. Betimleyici oyun, yazınsal yazma,

radyo ve televizyon oyunlarının sahnelenmesi (böylelikle yorumu gibi) araçlar

kullanır. Edebiyat derslerinde pedagojik yenilikler, örneğin yeni teknikler veya yeni

çalışma yöntemleri (medya metinleri) getirilir.

2-İkinci grupta yer alan edebiyat öğretmenleri bir öğretmenden çok

akademisyen edasına bürünürler. Çalışma konuları arasında gençlik araştırmaları,

okuma veya okur araştırmaları, kadın araştırmaları, çocuk ve gençlik araştırmaları

yer alır. Öğretmenler kendilerini uzman edebiyat bilimcileri olarak görür.

Okullarda edebiyatın rolü iyice gerilere itilir.

3- Üçüncü yaklaşımlar ise ikisi arasında bir yerde durur. Pedagoji, psikoloji ve

farklı bilim dalları arasında bir görünüm çizer. Geliştirilmeye çalışılan sorular

meslek ve diğer derslerde edebiyata geleneksel olarak veya yeniden yüklenilen

işlevlerden çıkarılmalıdır. Eğitmenler, öğrencilerin, yazınsal eserlerden ve

eleştirmelerin çalışmalarından nasıl yararlandıklarını sınamaya çalışır, çünkü onlar,

günlük yaşamlarında her ikisiyle aynı oranda karşılaşırlar. Psikoloji ve pedagoji

kökenli yöntemleri edebiyata uygulamaya çalışırlar. Çalışmaları ne dil ne edebiyat

kapsamında genelde kültürel ağırlıklıdır.

Bu değişimler sonradan “Üretimsel ve Davranışsal Yöntem” diye bilinen

çalışmaların ortaya çıkmasına yol açtı. 70’li yıllarda başlayan çalışmalar 80’li

yıllarda bütünsel bir görünüm kazandı. Zaman içinde modellerde kendi içinde

bazı değişimler gözlemlenebilir (örneğin Waldmann’a ait model). Üretimsel ve

davranış odaklı bu yöntemi tek bir isime bağlamak doğru sayılmaz. Bu alanda

çoğu zaman birbirlerini tamamlayan pek çok isim vardır. Bunlar arasında G.

Waldmann, K. Spinner, G. Haas, K. H. Fingerhut, J. Kreft gibi isimler yer alır.

Waldmann (konuyla ilgili yayınları 1979, 1998, 1999), sistemini yazınsal

iletişimin temel unsurlarına (yani okur, metin ve yazarlara ilişkin) yapılmış

çalışmalar çerçevesinde tanımlamaya çalışır. Dolayısıyla kuramsal yönden

eklektik bir niteliğe sahiptir.

-Okur: Üretim ve Davranış Odaklı Edebiyat Eğitiminin temellerinden

birisini Gadamer oluşturur. Okuma, anlama ile ilgili bir süreç olduğu için,

yazınsal iletişimin adresine yönelik olarak hermeneutik bir yaklaşımın felsefi

anlamda temelini oluşturur. Klasik hermeneutik, metinlerde yatan veya

bulunduğu varsayılan anlamları ortaya çıkarmaya çalışan bir “yorum” öğretisidir.

Nayhauss’a göre Gadamer, “hermeneutik” kavramıyla anlama yöntemini kast

etmez, ona göre hermeneutik “anlama sürecinin bağımlı olduğu koşulların

aydınlatılmasıdır. Hermeneutik için söz konusu olan yalnızca kültürel mirasın

insanı nasıl etkilediğidir (Nayhauss 1995: 139).

Dolayısıyla tarihsellik, anlama sürecinde de önemli bir unsurdur. Edebi

metnin içerdiği anlamı bir defada tüketilebilecek mutlak bir bilgi değildir.

“Okurun sahip olduğu anlama ufku ile eserin tarihsellik ufku her defasında

yeniden buluşur, geçmiş ve şimdiki zaman birbirine iç içe geçerek “ufuk

kaynaşması” ortaya çıkar (Nayhauss 1995: 140).

Fatih TEPEBAŞILI

608

Okurun başka bir ifadeyle yorumcunun görevi, “metinle bir diyalog

kurmaktır”, diyaloga giren kişilerin “kendi kişisel görüşlerinin dışındaki

görüşlere açık olmaları (Sayın 1999: 46), gerektiğinde alışılmış düşünce ve

davranış biçimlerini eleştirecek ve kendilerini değiştirecek kadar özgür” olmaları

istenir (Nayhauss 1995: 46).

Bir eserin yorumu, geçmiş ile günümüz arasındaki diyalogda yatar. Eserin

söylemek istediğini, kendi geçmişimize ilişkin sorularla ilintilidir. Bizim gibi eser

de kendi geçmişi ile diyalog içinde bulunur. Bu açık uçlar, anlamayı da açık uçlu

kılarlar. Anlam hep yenilenir, geçmişle günümüz veya günümüz ile geçmiş

arasında canlı bir bağ kurulur. Anlam, öznenin ufku ile eserin ufkunun karıştığı

bir yerde bulunur. Ufuk karışımı ile girdiğimiz dünya “ayrılıştan” çok geri

dönüşü ifade eder (Eagleton 1988: 37).

Yazınsal alımlama kuramını biçimlendiren Konstanz Okulunun3

temsilcilerinden Jauss’a göre eserin ve okurun ufukları sürekli karşılaşmalıdır

(beklenti ufku, ufuk karşılaşması). Iser’e göre ise okur, eserin yazım anında göz

önünde tutulmuş bir unsurdur. Bu yüzden yazarın boş bıraktığı alanları okur

tarafından doldurulur. Dolayısıyla eser veya anlamı sabit değildir. Bir okur

olarak öğrencilerin de yazınsal eserleri okuma, değerlendirme gibi etkinliklerde

bulunma hakkı vardır. Waldmann bu gerçeği hayata geçirmek, öğrencilerin

duyarlılıklarını bu anlamda geliştirmeye çalışır.

Yazar: Waldmann’a göre yazınsal süreç iyi anlaşılmalıdır. Bunun için Eco,

Barthes, Nietzsche gibi isimlere başvurarak yazarların iki yönünü ortaya kor

(1999: 8-9): Buna göre yazarlar “dahi” veya “üstün nitelikli varlıklar” değildirler.

Eco’nun ifadesiyle “dehanın yüzde onu sezgi (inspirasyon) yüzde doksanı ise

transprasyondur”. Yazarlar büyük zahmetlere katlanarak gece gündüz çalışan

kimselerdir. Yaşamlarını sanata adayarak gözlemler yaparlar, notlar alarak,

araştırma ve gezilerde bulunurlar. Emek ve sanatsal uğraşının meyvesi eserleri,

toplanılan bu bilgilerin üzerinde çalışılması sayesinde ortaya çıkmıştır.

Diğer taraftan yazarın kişi olarak kimliği değil, “yazarlık işlevi” önemlidir

(Waldmann 1999: . Bir metnin bir yazar tarafından seçilmişliği veya

üretilmişliği ve bunun özellikleri söz konusudur. Yani yazar bir metni ortaya

koymuştur, metnini yaratırken, ona kendine has özellikler yüklemiştir. Bu

anlamda eser kendi içinde bir bütündür.

Yaşadıkları, gördükleri, karşılaştıkları yazarların bir şekilde sanatını da etkiler.

Ayrıca onlar önceden var olan metinlerden de yararlanabilirler.

Waldmann’a göre dil “farklılıkların oluşturduğu bir sistemdir” (1998: 491).

Saussure’e kadar uzanan (Derrida’ya ait) bu düşünceyi böyle ifade eder. Dil gibi

yazınsal eserler de farklılıkların oluşturduğu bir sistemdir. Dolayısıyla bu tür

metinler öncelikle dışsal farklılıklara sahiptirler, bunlar onları diğer metin

türlerinden ayırır. İçsel farklılıklar ise değişik yazınsal niteliklerin toplamını

3 Nayhauss’a göre Alımlama estetiği üç açıdan edebiyat öğretimi için önemlidir. 1-Edebiyat

simulasyon alanıdır. Metnin alımlanması okura bağımlı olduğu için okurlar ister istemez kendi

deneyimlerine başvururlar. 2-Metinlerin anlamlarının açık olması. 3-Tarihsellik kategorisi (1995:

144).

Edebiyat Öğretiminde Waldmann Modeli

609

kapsar. Sözgelimi zaman ve mekan anlayışı, anlatım biçimleri, bakış açısı vs..

Bunlar eşzamanlı (yani belirli bir dönemde), artzamanlı (yani kullanılan türle

ilgili çok eski dönemlere uzanma) olabilir.

Waldmann’a göre (1998: 493) yazınsal metinleri kendi kendisiyle

açıklayamayız, çünkü kendisiyle özdeş değillerdir. Her metin döneminin veya

geçmişin pek çok metnini içerirler. Dolayısıyla metinlerarasılık söz konusudur.

Metin: Gönderim açısından yazınsal metinler kullanımlık metinlerden ayrılır.

Kullanımlık metinleri belirleyen gönderimde bulundukları gerçeklerdir4.

Bunların gerçeklik ölçütü nesnel, bilgi verici, anlattıkları gerçeğe uygun

olmalarıdır. Gazetede yer alan haber, ancak söz konusu olay kapsamında

nitelendirilebilir.

Bu açıdan yazınsal metinler kurmacadırlar. Gönderim ancak kendi

kendilerine olduğu için, otonomdurlar, kendi kurallarına sahiptirler. Yazınsal

eserin ne olduğu ise bir yazarın burada anlattığı gerçekliği üretmesiyle ve bir

okurun bunu alımlamasıyla tanımlanabilir (Waldmann 1998: 489).

Waldmann’ın yazınsal metinleri kullanımlık metinlerden ayırırken kullandığı

diğer unsur ise Rus Biçimcilerine ait “Yabancılaştırma” kavramıdır: Şklovski’ye

göre yazınsal eserler, nesneleri yabancılaştırarak, biçimlerini daha da

karmaşıklaştırarak algılamayı güçleştirirler ve algılama süresini uzatırlar. Konulan

veya getirilen bu yazınsal engeller, aslında bilinci daha canlı kılmak içindir.

Gerçekliği anlatma tarzı ve yolları, tüketim yönü ağır basan otomatik veya

bilinçsiz algılamanın önüne geçer. Başka bir ifadeyle insanın ilk defa karşılaştığı

kişi ve nesnelere gösterdiği dikkat ile neredeyse her gün karşılaştıklarıyla aynı

değildir5.

Yabancılaşma kavramını edebiyata aktaran Şiklovski’nin düşüncesini

paylaşan Waldmann, edebiyatın hem biçimsel yönden hem de içerik açısından

yabancılaştırmasından bahseder. Ona göre biçimsel yabancılaştırma sayesinde

yazınsal metinler diğer metinlerden ayrılırlar. Konuyu anlamak için gündelik

dilin mahiyeti iyi kavranılmalıdır. Çünkü günlük dil basitleştirir, genelleştirir ve

şemalaştırır (Waldmann 1999: 4):

4Yazınsal olmayan metinlerde bilgiler kavramlarla, yanlış anlamalara yol açmayacak biçimde,

olabildiğince nesnel ve yansız olarak sunulur. Buna karşın yazınsal metinler büyük bir öznellik

içinde, dolaylı, biçimsel açıdan kurgulanmış, ifadelerin çağrışımsal gücüne dayanan özelliklere

sahiptir (Ehlers 1996: 41/42).

5“Algılamanın genel yasalarını incelersek, eylemlerin, alışkanlık haline gelir gelmez

otomatikleştiklerini de görürüz. Böylece bütün alışkanlıklarımız bilinçdışı ve otomatik bir ortama

kayarlar” (Şkloski 2003: 70). Bu durum sanat için de geçerlidir: “İşte, yaşam duygusunu vermek,

nesneleri hissettirmek, taşın taştan olduğunu duyurmak için, sanat dediğimiz şey vardır. Sanatın

amacı , nesne duygusunu, görünen şey olarak vermektir, tanınan, bilinen olarak değil; sanatın

tekniği nesneleri farklılaştırma (yabancılaştırma), biçimi anlaşılmaz kılma, algılamanın güçlüğünü

ve süresini artırma tekniğidir. Sanatta algılama edimi, kendi başına bir erektir ve uzatılması gerekir;

sanat, nesnelerin oluşunu hissetme aracıdır; daha önce “olmuş”olanın, sanat için önemi yoktur”

(Şklovski 2003: 72).

Fatih TEPEBAŞILI

610

-Günlük dilde anlamayı zorlaştıracak unsurlardan çekinilir. Alışılmadık ve

fazla tanınmayan sözcüklerden ve karışık cümle yapılarından sakınılır. Yaratıcı ve

doğal olsa bile entelektüel derinlik ve zenginlik içermez.

-Günlük dilin başka bir yönü ise “genelleştirici” olmasıdır. Örneğin belirli bir

konuda konuşulduğunda, çoğu zaman hemen konuya ilişkin genellemeler aktarılır.

-Buna yakın diğer nitelik ise günlük dilde kullanılan “şematik” unsurlardır.

Konuya ilişkin basma kalıp ifadeler, deyimler veya sloganların çabucak söz konusu

edilmesini içerir. Örneğin “biz bize benzeriz” veya “şu bizim medya” gibi.

Yazınsal türler için geçerli olmayan bir durum. Örneğin şiir dili, günlük

dilden oldukça farklıdır. Bunun için geçerli araçlar gelişmiştir. Anlam bilgisi

alanında tekrarlar, leitmotifler, metaforlar; cümle dizimi alanında cümle

unsurlarının yerini değiştirme veya karşılaştırmalar gibi.

Yazınsal bir eser olarak yapılandırılan şiirin dili gündelik dile göre daha fazla

iyi ve kötü değildir, olsa olsa farklıdır. Bu yönleriyle karşılaştırılmamalıdırlar.

Gündelik dile göre şiirin dili yine kendi kendisiyle açıklanabilir. Aynısı tiyatro ve

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645058 ziyaretçi (1184861 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol