edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Psikanalist Kimdir?
Psikanalist Kimdir?*
Dr. Talat Parman


 

Psikanalist kimdir sorusu birçok açıdan ele alınabilir. Önce psikanalist nasıl olunur diye sorulabilir. Bu sorunun psikanalist olmanın resmi prosedürünü açıklamakla verilecek bir yanıtı vardır. Ayrıca, psikanalist olmak ne anlama gelir ve hatta psikanalist neden olunur gibi sorular da konunun açılımı için gereklidir.
Bir psikanalist olarak psikanalistin kim olduğuna dair bir yazı yazmayı istemek bir meydan okumadır. Bu meydan okuma anlamını ancak, bu satırların yazarının herhangi bir psikanalistten değil de, bir psikanalist olarak kendisinden söz etmesiyle bulabilir. Oysa psikanalist kendisinden söz edilebilir mi?
Analize aldığım kişilerden biri bana şöyle diyordu; Ben nereye konuşuyorum? İşte bu soruyu bir başka biçimde Georges Favez sorar: Psikanalist, nerdesin? Favez psikanalisti önce hekimler, psikiyatrlar ve nöro-psikiyatrlar arasında arar; ruh hastalıkları üzerinde bilgi sahibi olmanın psikanalist olmak için bir avantaj olduğunu düşünür ama, Freud’ün iyi bir psikanalist olmak için tıp eğitiminin çok iyi bir başlangıç olmadığını söylediğini hatırlar. Sonra filozofların arasına bakar psikanalisti bulmak için; bilgi birikimlerinin ve insan bilimleri arasında en önde yer almak savlarının onları psikanalistlere yaklaştırdığını düşünür, ancak felsefi bakış açıları psikanaliz pratiği için hayal kırıcıdır.
Psikanalisti bulmakta güçlük çeken Favez sonunda onu saklandığı yerde, o çok şaşırtıcı ve gerçek ötesi konumda, analizden geçenin arkasında bir koltuğa oturmuş olarak bulur! Birçok açıdan saklanmaktadır analist, hem görüş açısının dışındadır görünmez, hem de hayatından hiç söz etmez. Kendisi ile ilgili olarak verebileceği tek yanıt buradayım, arkanızda oturuyorum ve sizi dinliyorumdur. Analizdeki kişi arkasında oturan, saklanmış, görmediği bir kişiyi konuşur. Sanki bir saklambaç oyunudur söz konusu olan. Psikanalist saklanan ama bulunmayandır. Oyunu anlamlı kılan onun bulunmamasıdır. Onsuz oyun olmaz. Ancak onun bu konumunun tanınması oyunu bitirir, anlamsız kılar. Hamlet’in ilk cümlesi Kim var orada?dır. Bu soru psikanalitik süreç içersinde hem en temel, hem de en sorulmaması gereken sorudur. Psikanalisti psikanalist olarak tanımlamak, analitik konumda fantazmdan çıkmanın yani analizi bitirmenin tek yoludur. Klasik anlamda analizin sonu aslında aktarımın sonudur. Yani, analizden geçenin analistinden arzuladığı kişiyi yaratma hayalinin sonudur. Bir anlamda çocukluğun da sonudur. Psikanalist bu çocukça oyuna katılan, bulunmayacağını bile bile saklambaç oynayan kişidir. Peki, neden yapar bunu? Sahi, neden psikanalist olunur?
Bu sorunun yanıtını, ilk psikanalist Sigmund Freud’ün yaşamında arayabiliriz. Freud psikanalizi, orta yaş krizi sırasında ve gerek babasının ölümünün, gerekse sigaranın neden olduğu kalp rahatsızlığının iyice canlandırdığı depresif bir ruh hali içinde yaratmıştır. 23 Ekim 1896’da babası Jacob bir kaç ay süren bir hastalık sonucu ölür. Freud babasının ölümünden kısa süre sonra bir rüya görür. Rüyasında garlardaki bekleme salonlarında görülen Lütfen sigara içmeyiniz yazılarını andıran bir yazı vardır: Lütfen gözünüzü/gözlerinizi kapayınız. Freud bir süredir uyguladığı otoanalizi sayesinde rüyasının anlamını çözmeye çalışır. Tekil olarak kullanıldığında göz kapamak Almancada göz yummak, müsamaha göstermek anlamına gelir ki oğul tarafından saygı görmemeye göz yummak olarak değerlendirilebilir. Aynı kelime çoğul olarak ise Sigmund’un babasına karşı yerine getirdiği son vazifesini, ölünün gözlerini kapamasını çağrıştırmaktadır. Ayrıca yazının yeri ve bizzat kendisi de anlamlıdır. Gar Freud’ün tren fobisine bir göndermedir; sigara içme yasağı, Freud’ün 1894 baharında geçirdiği kalp krizini çağrıştırır ki, bu olay Freud’a ölümsüz olmadığını göstermiştir. Bu anlamda, trene yetişmemekten korkma, ölümle randevuyu erkene almaktan korkmak olarak yorumlanabilir.
Freud, Rüyaların Yorumu  adlı kitabının 1908’deki ikinci basımının önsözünde “Bu kitabın benim için çok ayrı bir önemi olduğunu kitap bittikten sonra farkettim: Anladım ki analizimin bir parçasıdır; babamın ölümüne, bir insanın yaşamının en acı olayına gösterdiğim bir tepkidir”der. Fakat Freud, hem sevdiği hem de nefret ettiği babasının ölümüne tuttuğu yas dolayımı ile, yaklaşan kendi ölümünün de yasını tutmaya başlar. Ufukta görünen ölüm onu trajik bir seçim karşısında bırakır; boyun eğmek ya da yaratmak. Oysa bu kez yaratma süreci öncekilerden daha uzun sürecektir. Entelektüel bir çıkmazda olan Freud’un morali de bozuktur. 1897’nin ilkbaharında artık evlerine yerleşen baldızı Minna ile ilk kez kısa bir yolculuğa çıkar, ve aynı yılın 28 Eylül günü trenle gece yolculuğu yaparak dostu Fliess’i görmeye, onunla konuşmaya, onu dinlemeye gider. Hikâyenin bundan sonrasını, Freud’un kısa bir süre sonra Oedipus kompleksinin evrenselliğini keşfettiğini biliyoruz.
Psikanaliz bugün de, gerek kuramsal içeriğinde gerekse tekniğinde bir takım depresif öğeler içermektedir. Analistin kendi hakkında susması, en az analizden geçenin kendisinden söz etmesi kadar zorlu bir sınavdır. Psikanalist analizden geçenin nefretinin hedefi olmaya katlanabilmelidir; onun tarafından bütünüyle tüketilmek, bitirilmek fantazmına dayanmak zorundadır. René Char İstihkamcılar şiirinde “Gerçeğe iki kıyı gerekir; biri gitmek bir de dönmek için” der. İşte analizden geçenin böylesi bir iç yolculukta dönüşünü garanti eden analistin varlığıdır. Analist seans sırasında hastanın ızdırabını anlama kapasitesini uyanık tutmalıdır. Oysa hangi analist kişisel sorunları ile sarsılmış olmasına karşın,  kendini hastası için sürekli kullanılabilir (disponsible) tutmanın zorluğunu yaşamamıştır? Böyle durumlarda iyiden iyiye hisseder yalnızlığını. Freud, koltuğunu hastalarının arkasına yerleştirmek kararını nasıl aldığını anlatır; kendini hem hastalarına, hem de kendine karşı daha açık hale getirmenin, onların görme alanından çıkmakla mümkün olduğunu düşünmüştür. Ancak, yine de arkaik nesnelerinin sureti olan o ünlü heykelciklerini görebileceği ve elinin ulaşabileceği bir mesafeye yerleştirmekten kendini alamamıştır.
Analistin Ben’i, bu depresif duruma karşı sürekli bir mücadele içindedir. Ölüm itkisi seansların stereotipik yapısında gizlidir; sabit saatler, kas gevşekliğinin olabildiğince sağlanması, dış dünyadan soyutlanma... Koltuk ve divanın simgelediği bu yapay atmosferde ölüm her zaman vardır. Ölüm, yani analizanın ve analistin ölümü hep gündemdedir. Oysa, çocukluk anılarının analiz sırasında hatırlanması ve yeniden yaşanması zamanın inkarı, dolayısı ile ölümün inkarı anlamına gelir. Yani geçmişin, geçmiş olanın inkarıdır söz konusu olan. Ama kendi içinde bir paradoks içerir bu durum, çünkü geçmişi hatırlamak aynı zamanda, gelecek olanı, yani ölümü de kabul etmek demektir. Bu paradoksa ise ancak psikanalitik durumun gerçek ötesi (déréel) niteliği ile tahammül edilebilir.
Evet, psikanaliz gerçek ötesi bir konum sunar, ama onu mümkün kılan da zaten budur. Psikanalizde söz konusu olan, bu gerçek ötesi konuma rağmen, hayattır. İnsan hayattır ve ölümdür, her zaman önümüzde olan ve sürekli sorularla dolu olan yaşamın sonu olarak ölümdür. Bu açıdan psikanalitik süreci de anlamlandıran tek şey sonudur. Tıpkı yaşamı anlamlandıranın ölüm olması gibi.
Analist koltuk yanlızlığı deneyiminde kendi üzerine düşünmenin ve ilerlemenin yeni bir fırsatını elde etmektedir. Kendi analizi sırasında bir başka yalnızlığı, divan üzerindeki yanlızlığı yaşamak fırsatını elde etmiştir. Analistinin varlığı onun narsissik güvencesi olmuş ve onun önünde, hem olduğu ve dahil olduğu, hem de dahil olmadığı ilk sahneye (scéne primitive) şahit olan çocuğun ödipiyen yalnızlığını yeniden yaşamak şansını elde etmiştir. Bu anlamda psikanaliz yalnız olabilmeyi öğrenmektir.
Freud’ün psikanalizi bulduğu yıllar elbette özel yaşamının, çok önemli olaylarla çalkalandığı bir dönemdir; ancak unutmamak gerekir ki aynı zamanda içinde yaşadığı dünya da çok önemli bir dönemecin eşiğindeydi. Artık bir yüzyıl bitmekte, ufukta bambaşka bir toplumsal yapıyı muştalayan yirminci yüzyıl gözükmektedir. Öyleyse, Freud’ün ölüm içtepisine verdiği önem, yalnızca onun dünya savaşının eşiğinde olmaktan dolayı yaşadığı karamsarlıktan değil, ama aynı zamanda gelişini haber veren kaotik ve şiddet dolu modern dünyanın ruhsal kimlik kavramını bütünüyle değiştireceğini görmesindendir.
Kristeva’nın belirttiği gibi, melankoli eğer yirminci yüzyılın hastalığı haline gelmişse, bu günümüzün toplumsal yapısında simgesel bağların kopmasındandır. Üstelik şu anda eşiğinde bulunduğumuz yüzyıl ve hatta binyıl sonunun, toplumsal dokuda yarattığı dağılma, psikanalizi hem mümkün hem de zorunlu kılar. Psikanalizden geçme arzusu bu dağılmanın yarattığı depresif duruma karşı son ve belki de tek anlamlı çabadır. Bu anlamda psikanalizin tek gerçek endikasyonu depresyondur diyebiliriz.
Yeniden en başta sorduğumuz soruya dönelim: psikanalist nasıl olunur? Analist olmanın analizden geçme şartına bağlı olduğunu biliyoruz. Ama bu şart yeterli değildir. Her analizden geçen analist olmuyorsa ya da olamıyorsa, analistlerin analizden geçmek dışında başka ortak noktaları olması gerekir. Bunlardan biri analistlerin o ünlü narsisizmidir. Analist olacakların narsisizminin daha başlangıçta kuvvetli olduğu düşünülebilir. Üstelik analitik süreç yalnızlığı ve iç tatminleri öylesine artırır ki bu da bireyin dış yatırımlarının azalması sonucunu doğurur. Ancak analistin narsisizmi çelişmeli olarak, kendi üzerine değil de başkası üzerine yönelmiştir. Analistleri birleştiren bir diğer ortak nokta, her analistin yeni bir aile hikâyesini benimsemesidir. Başka bir deyişle analist olmanın yolu yeni bir soy zincirini kabul etmekten geçer. Ancak analistlerin en önemli ortak noktaları, şüphesiz analizlerinin bitmemiş olmasıdır. Freud, Ferenczi’ye yazdığı 1937 tarihli Biten analiz, bitmeyen analiz başlıklı yanıtta “Analistler hiç bir zaman kendi kişiliklerinde, hastalarını ulaştırmaya çalıştıkları ruhsal olgunluk düzeyine ulaşamazlar” der ve şöyle ekler “Kişisel analizin yarattığı etkiler analizin sonlanması ile bitmez. Ben’deki değişiklikler sonra da sürer, analizden geçeni analist yapan da budur.” Evet, bu değişiklikler devam eder ve senfoni hep bitmemiş kalır. Bitmeyen, analiz değil analistin kendisidir. Manet Ben hep aynı natürmort’u yapıyorum der. Analist de hep aynı kişiyi analiz eder.
Öyleyse psikanalist kimdir sorusunun olası tek yanıtı bir totolojiden öteye gidemez; “psikanalist psikanalisttir”.
Bu yazıda psikanalistin kim olduğunu anlamaya çalışmak hedeflendi. Belki de en iyisi sözü analizden geçenlere vermek ve onlardan analistlerini tarif etmelerini istemek.
Fransız psikanalisti Annie Anzieu analizini bitiren bir hastasının kendisine şöyle dediğini aktarır: Bir analist görmeye geldim, bir insanla karşılaştım. Anzieu’nün hastası analistini insan olarak tanımladığı anda analizini bitirmiştir. Kanadalı psikanalist Claude Brodeur’e ise, yine analizini sonlandıran bir hastası şunları söylemiştir: Sizinle aşk dolu diyemeyeceğim ama, sevgi dolu bir ilişki yaşadım. Ve devam etmiştir. Ancak sanırım, sizi sokakta görsem tanımam, siz de beni tanıyamazsınız herhalde. İşte Brodeur’ün hastası hem analitik gerçeğin sokaktaki gerçeğin çok dışında bir yerde olduğunu belirtmekte hem de analistin tanımazlığına ve bulunmazlığına işaret etmektedir. Aynı şekilde Claude Brodeur analistin hastası tarafından gri bir adam olarak tanımlandığını da aktarır. Evet, analist gri olmayı bilen kişidir.
Analizanları analistleri böyle görürler. Analistler de bitmeyen analizleri ile hep aynı kişiyi analiz ederek o uzun ve yalnız yolculuklarına devam ederler. Peki, ne öğrenirler hastalarından, o arada kendilerinden? Ya da, psikanaliz pratiği insanlar hakkında ne öğretir?
Bu soruya da yanıtı bırakalım André Malraux versin. Drôme köyünün papazı günah çıkarmak size insanlar hakkında ne öğretti? sorusunu önce hiç bir şey diye yanıtlar, ama sonra ekler. Yine de, insanların sanıldığından da fazla mutsuz olduklarını ve en önemlisi büyük insan olmadığını...


Yararlanılan Kaynaklar
Anzieu Annie Le psychanalyste dans son fauteuil in Etre Psychanalyste, Dunod, 1976, Paris.
Anzieu Didier Devenir psychanalyste aujourd’hui in Etre Psychanalyste, Dunod, 1976, Paris.
Brodeur Claude Profil d’un psychanalyste, Le Coq-Héron, No: 101, 1987, Paris.
Brodeur Claude Fins d’analyse, Le Coq-Héron, No: 101, 1987, Paris.
Favez Georges Psychanalyste où es-tu? Privat, 1986, Toulouse.
Freud Sigmund Die endliche und die unendliche Analyse (1937) Frans. Çev. RFP, 1938-1939, 10-11, No.1, s 3-33.
Kristeva Julia Les abîmes de l’âme. Magazine Littéraire, No: 244, 1987, Paris.
Malraux André Antimémoires, Gallimard, 1967, Paris.


İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645127 ziyaretçi (1185016 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol