TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
Eğitim yönetiminin gelişmesi yönetim kuramlarının gelişmesiyle paralel olmuştur. Geliştirilen bütün yönetim kuramları farklı biçimlerde eğitim yönetimini etkilemiştir. Yönetim kuramlarının neler olduğu incelenecek olursa, çeşitli yazarların yönetim düşüncesinin gelişimini farklı şekillerde sınıflandırdığı görülür.
Başaran, yönetimin gelişimini yedi ana gurupta incelemiştir. Bu guruplar sırasıyla; ataerkil yönetim, yapısal kuramlar, yönetsel kuramlar, nicel kuramlar, davranışsal kuramlar ve olumsallık kuramıdır (Başaran, 1984:13-41).
Bursalıoğlu ise, eski kuramlar, yeni kuramlar ve daha yeni yaklaşımlar olarak yönetim kuramlarını üç ana gurupta incelemiştir(Bursalıoğlu, 1997:17-59). Eski kuramlar gurubunda, bilimsel işletme, yönetim süreçleri, bürokratik örgüt, yönetimin formülleştirilmesi ve dinamik yönetim kuramlarını incelemiştir. Yeni kuramlar gurubunda; insan ilişkileri, işbirliği, rasyonel karar, sosyal sistem, hizmetlerin takası, örgütte uyum gibi kuramları incelemiştir. Daha yeni yaklaşımlar gurubunda ise; enformasyon kuramı, sibernetik, operasyonel araştırma, genel sistem kuramı, açık sistem kuramı gibi kuramları incelemiştir.
Bedeian a göer ise yönetim biliminin gelişimini dört ana gurupta toplamak mümkündür. Bu guruplar; bilimsel yönetim öncesi dönem, bilimsel yönetim kuramı, yönetsel davranış kuramı ve modern yönetim kuramlarıdır(Özdemir, 1995:214)
Owens, yönetim biliminin gelişmesini, klasik örgütsel kuramlar, insanilişkileri yaklaşımları ve örgütsel davranış akımları şeklinde sınıflandırmaktadır (Owens,1991:45-70)
Son yıllarda ise yönetim kuramlarının üzerinde durduğu konular, örgütsel davranış, insan ilişkileri, örgüt iklimi, örgütsel yenileşme gibi konulardır.
Buna paralel olarak Japonyada gelişen bir yönetim biçimi, Japonya’yı gelişmiş ülkelerin önüne çıkarmayı başarmıştır. Bu yönetim biçimi “Toplam Kalite Yönetimi” diye anılmaktadır. Bu yönetim biçiminin ilk öncüleri Shewhart, Deming, Juran ve Feigenbaun’dur. Japonya II. Dünya savaşından sonra Deming’in ilkelerini uygulayarak kalkınmıştır.
Toplam kalite yönetiminde temel koşul mevcut durumu kabul etmeyip sürekli olarak örgütü daha ileriye götürmektir. Dikkat edilmesi gereken şey sonuçlar değil süreçlerdir.
TKY nin temelini sürekli gelişme, ilk defa ve her zaman doğruyu yapma ve müşterilerin doyumu önemlidir. Bunlar gerçekleştirilirken üretim ve hizmet sektörüne katılan insanların doyumu da ön plana çıkmaktadır.
Bir örgütte kaliteye ulaşabilmek için örgüt işgörenlerinin tamamının “başarıya giden yolun kaliteden geçtiğini” bilmesi gereklidir. Kalite ürün veya hizmetin üretiminden sonra kontrolüne dayanmamaktadır. Mal veya hizmet üretildikten sonra onda birtakım eksiklikler bulmak örgüt açısından pek bir şey ifade etmez. Önemli olan mal veya hizmeti üretirken hatasız üretmektir. Böylece üretim maliyeti de düşürülebilir.
TKY otokontrola dayalı bir yapılanmayı öngörmektedir. Üretilen mal veya hizmetin kalitesi, o mal veya hizmet üretilirken üretenler tarafından kontrol edilir. Böylece ölçülemeyen kalitesizlik maliyetleri de ortadan kaldırılır.
Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi
Şüphesiz ki bu yeni gelişen yönetim biçimi birçok ülkede eğitim örgütlerini de etkilemiş ve eğitimde toplam kalite yönetimi diye yeni bir kavram ortaya çıkmıştır. Bu kavram TKY nin eğitime uygulanmasıyla birlikte gelişmeye başlamıştır.
Öğretmenlerin işlerinden, çocukların öğrenmeden zevk almalarını sağlayarak ortak amaç için, insan materyal ve metotlar ağının hep birlikte işe koşulması Deming’in yeni yönetim teorisinin dayanağını oluşturmaktadır (Horine,1993:34). Deming’in yönetim teorisinin merkezini psikoloji, bilim, değişme ve sistemler teorisi terimleri hakkında derin bilgi sahibi olmak oluşturmaktadır.
Derin bilgi kavramı eğitim liderlerine “bir sistemde yönetimin, okullara uygun değerlendirmeye sahip olmaları gerektiğini, ve bir okul sisteminin hangi değişmelerden etkileneceğini anlamalarının gerektiğini, insanların görünürde hangi psikolojiye ihtiyaçlarının olduğunu anlaması gerektiğini ve hangi bilgiyi sağlayacağını önceden bilmeleri gerektiğini” önermektedir (Horine,1993:32).
Ürettiği ürün insanların davranışlarındaki olumlu değişmeler olarak görülen eğitim kurumlarında kalite ve verimliliğin arttırılması bugün ülkemizin ana problemlerinden biridir. Klasik yönetim anlayışıyla yönetilen eğitim kurumlarındaki kaliteyi ve verimliliği arttırabilmek için TKY bir çıkış yolu olabilir. Ancak burada karşımıza kar amaçlı mal üreten örgütlerde uygulanan ve ekonomik bir sistem olan TKY ni kar amacı olmayan, hizmet üreten ve sosyal bir sistem olan eğitime uygulama zorluğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye bir taraftan eğitim sisteminin sayısal olarak genişletilmesi için çaba harcarken diğer yandan toplumun sürekli olarak değişen bilgi ihtiyacını karşılayabilmek için eğitim sistemini geliştirmek zorundadır(Karip 1996:245). Eğitim sisteminin geliştirilmesi gerektiğini birçok bilimadamı ile birlikte sistemin içindeki yöneticilerde kabul etmektedir.
Bugünün insanı bilime dayalı bir toplum düzeni içinde, bilimin ürünü, yöntemi ve uygulamalarından yararlanarak yaşamı zenginleştirmek durumundadır. Bu ise toplumun gelişmişlik düzeyiyle paralellik gösterir. Gelişmiş bir toplum olmanın en önemli koşulu ise bilimin ürünü ve yöntemlerini insanlara kazandırmaktır. Bu demektir ki hem bireyin modern bir yaşam sürmesini sağlamak hem de toplumun gelişmesini ve sürekliliğini güvence altına almak, bilimsel bilgi ve tekniklerden yararlanan bir eğitim sistemini gerektirmektedir. Nicel ve nitel olarak eğitimin sürekli geliştirilmesinde ve güncelleştirilmesinde TKY önemli bir rol oynayabilir. Çağımızın temel gereksinimleri olan yaratıcılık, yenilik, değişim, uyum, hız ve estetik anlayışı TKY nin özünde mevcuttur.
Çevresel sistemlerdeki değişmelerden etkilenen eğitim sistemi yeni bir yaklaşım olan TKY den etkilenebilir mi? Geleneksel bilgiye dayalı eğitim anlayışından, temelinde insan felsefesi yatan ancak ekonomik bir sistem olan TKY ne geçilebilir mi?
Eğitim sistemindeki uygulamalarla öğretmenlerin, yöneticilerin ve tüm eğitim çalışanlarının sürekli geliştirilmesi ve yeni bilgilerle donatılması imkansızdır. Türk Eğitim Sistemindeki hizmetiçi eğitim programları incelendiğinde bu gerçek açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. TKY nin bir ilkesi olan “sürekli geliştirme” ilkesiyle eğitim işgörenleri sürekli geliştirilebilir.
Deming’in ilkelerinden bir tanesi “devamlı gelişme” dir. Eğitimciler için devamlı gelişmeye doğru gitme eğitim sisteminin bütün birimlerinin, öğretme metotları, yönetimsel uygulamalar ve beslenme hizmetlerinin kaliteye doğru gelişmesi anlamına gelmektedir.
Deming’in incelemelerinin birçoğu insanlarla ilgili değilde sistemlerin örgütlenmeleri ile ilgili problemlerdir. Deming, problemlerin aşağı yukarı %95’inin işgörenlerden değil de sistemden kaynaklandığını ve yönetimin sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. İşgörenler sistemin sınırlamaları içinde kesinlikle yıpratıcı olan işlerini en iyi şekilde yapmaktadırlar(Deming, 1993).
Eğitim çevresi, öğretmenler, anababalar ve bütün öğrenciler sistemi korumak ve geliştirmek için sistemin karar verme sürecinde bir girdi olarak destek rolü oynar(Bayless, Massaro and Bayless 1991).
Türk Eğitim Sisteminde Toplam Kalite Yönetimi
MEB’nın toplam kalite yönetimine bakışı incelendiği zaman hiçte iyi olmayan bir tablonun ortaya çıktığı görülmektedir. II. Dünya Savaşından sonra japonyada uygulanmaya başlayan ve 80’li yıllarda Amarika’da yaygınlaşan TKY Türkiye’ye ancak 90’lı yıllarda girmeye başladığını görmekteyiz. Ancak MEB. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da maalesef geç kalmış durumdadır.
MEB’nın 1998 ve 1999 yılları hizmetiçi eğitim planları incelendiğinde eğitimde TKY ile ilgili 1998 yılında 6 hizmetiçi eğitim faaliyeti düzenlenmesini planladığı ve bu faaliyetlerde toplam 450 kişinin bu konuda hizmetiçi eğitimden geçirilmesini öngördüğü (MEB 1998 yılı Hizmetiçi Eğitim Planı), aynı şekilde; 1999 yılında 10 faaliyet planlandığı bu faaliyetlerin 7 sinde 410 kişinin hizmetiçi eğitimden geçmesinin öngörüldüğü 3 faaliyetin katılımcı sayısının ise belirsiz olduğu (MEB 1999 yılı Hizmetiçi Eğitim Planı), açık bir şekilde görülmektedir.
Türk Eğitim Sisteminin eğitimde TKY uygulamalarına başlaması nicel olarak çok yetersiz olduğu yukarıdaki verilerden açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu nicel yetersizliğin yanında nitel yönden yeterliği ise tartışmaya açıktır.
80’li yılların kalite yılları, 90’lı yılların yeniden yapılanma yılları, 2000’li yılların ise hız yılları olarak (Gates,1999:13) tanımlandığı bir ortamda, 2000’e çeyrek kala Türk milli eğitimi hala çağın 80’li yıllarında geziyor ise o ülkenin eğitim sisteminden fazla bir şey beklememek gerekir. Japonya artık toplam kalite yönetimini bırakmış ve “sıfır hata yönetimine” geçmiştir. Yani ürettiği mal ve hizmeti sıfır hatalı olarak talep eden kişilere sunmaya başlamıştır.
Kötü bir strateji sağlanan bilgiyi etkisiz kılar, kusurlu uygulama iyi bir stratejinin başarısız görünmesine neden olur (Gates,1999:23). MEB’nın dünyada gelişimini tamamlayan TKY ni eğitimde uygulamaya geç başlaması kötü bir strateji olarak tanımlanabilir. Yinede bunu göz ardı edecek olursak, ME personelini TKY hakkında bilgilendirecek hizmetiçi eğitim kurs ve seminerleri düzenlemesini iyi bir strateji olarak ele alabiliriz. Ancak bu defa da açılan bu kurs ve seminerlerin nicel olarak yetersizliği karşımıza çıkmakta, uygulamanın kusurlu yapıldığı açıkça görülmektedir. Bu da stratejinin başarısız olmasına neden olur.
Sonuç olarak bütün bunların önüne geçebilmek için Bakanlık Merkez örgütünün üst düzey yönetimi tarafından TKY ile ilgili yeni stratejilerin belirlenmesi, bu stratejiler belirlenirken de çağın gerektirdiği yeni teknolojilerden yararlanılacak şekilde strateji belirlenmesi gerekmektedir. Bu ise bilgisayarı, Milli Eğitim örgütü içinde etkili bir şekilde kullanılması ile gerçekleştirilebilir. Bilgisayarın etkili bir şekilde kullanılması; birçok okulda var olan bilgisayarların sadece öğrenci kayıtlarının tutulmasında, ders programlarının yapılmasında ve muhasebe işlemlerinin yapılmasında kullanılacağı anlamına gelmemektedir. Bilgisayarlar yoluyla yeni bilgilere en kısa zamanda ulaşmak bilgisayarı etkili kullanmaktır. Bu da Milli Eğitim örgütünün merkez ve taşra teşkilatları ve bütün bağlı okullar da dahil olmak üzere internete ulaşabilmesi ve örgütün ihtiyacı olan her türlü bilgiye buradan ulaşması anlamına gelmektedir.