edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  => ÖSS TÜRKÇE KONULARI
  => EDEBİYAT BİLGİLERİ
  => Edebiyat Terimleri Sözlüğü -edebiyatokyanus
  => Edebiyat Terimleri Sözlüğü 2- edebiyatokyanus
  => Osmanlıca Terimler Sözlüğü-edebiyatokyanus
  => Edebiyat Bilgileri-Anlatım Türleri
  => Kompozisyon Bilgisi-Sözlü Anlatım
  => Kompozisyon Bilgisi-Yazılı Anlatım
  => Dilimizi Niçin Doğru kullanmalıyız?-Prof. Dr Rıza Filizok
  => Batı Edebiyatı
  => TÜRK EDEBİYATINDA TÜRLER
  => TÜRK EDEBİYATINDA AKIMLAR
  => DİVAN EDEBİYATI
  => TÜRK HALK EDEBİYATI
  => DOĞRU YAZMAK
  => TÜRK EDEBYATINDA DÖNEMLER
  => TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ
  => Türk Edebiyatında Düzyazı
  => ANLATIM BİÇİMLERİ
  => Anlatım Birimleri
  => Cumhuriyet Döneminde Roman
  => Millî Edebiyatta Roman ve Öykü
  => EDEBÎ TÜRLERDEN YARARLANMA GıyasettinAYTAŞ
  => Eski Türk Edebiyatından Yeni Türk Edebiyatına Geçiş
  => GÖRÜNTÜLÜ ÖSS HAZIRLIK
  => Türk Edebiyatında Şiir
  => ARUZ TARİHÇE VEZİN KALIPLARI,ÖRNEKLER
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Şiir
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öteki Türler
  => Dünya Tarihi Çağdaş
  => Edebiyat İncelemelerinde Yöntem
  => Türkiye'de yayınlanan edebiyat dergileri
  => FELSEFE SÖZLÜĞÜ FELSEFE TARİHİ
  => Türkçe Belgeseli
  => Belgesel Destanlarımız - Çanakkale
  => Mustafa Kemal -belgesel
  => Türkçe Sözlük
  => "A" harfiyle başlayan atasözleri
  => "B" harfiyle başlayan atasözleri
  => C- Ç " harfleriyle başlayan atasözleri
  => D-E" harfleriyle başlayan atasözleri
  => F -G-H" harfleriyle başlayan atasözleri
  => I-İ-K " harfleriyle başlayan atasözleri
  => L-M-N" harfleriyle başlayan atasözleri
  => O-Ö-P-R " harfleriyle başlayan atasözleri
  => S-Ş" harfleriyle başlayan atasözleri
  => T-U-Ü -V" harfleriyle başlayan atasözleri
  => Y- Z " harfleriyle başlayan atasözleri
  => A" harfiyle başlayan deyimler
  => "B" harfiyle başlayan deyimler
  => C- Ç " harfleriyle başlayan deyimler
  => "D" harfiyle başlayan deyimler
  => "E- F " harfleriyle başlayan deyimler
  => G" harfiyle başlayan deyimler
  => H" harfiyle başlayan deyimler
  => " I - İ " harfleriyle başlayan deyimler
  => "K" harfiyle başlayan deyimler
  => "L-M-N" harfleriyle başlayan deyimler
  => "O-Ö" harfleriyle başlayan deyimler
  => P-R" harfleriyle başlayan deyimler
  => S-Ş" harfiyle başlayan deyimler
  => T-U-Ü" harfleriyle başlayan deyimler
  => "V-Y-Z" harfleriyle başlayan deyimler
  => MESLEKLER (ÖSS) REHBERİ
  => öss edebiyat soru bankası
  => Geçmiş Yıllarda Çıkmış Tüm ÖYS Edebiyat Soruları
  => İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
  => ÖSS MATEMATİK GEOMETRİ FİZİK VİDEO DERSLERİ
  => Türk Edebiyatı Tarihi Ders Notları
  => Osmanlıca Sözlük
  => Mitoloji Sözlüğü
  => Atatürk Sayfaları
  => divan şairleri şiirleri
  => halk şiiri şairleri
  => Hikâye Antolojisi
  => Dünya Şiiri Antolojisi
  => Türk Halk Şiiri Antolojisi
  => Türk Şiiri Antolojisi
  => Divan Şiiri Antolojisi
  => QZANLAR - ESER -HAKKINDA
  => Yazarlar
  => Şairlerimiz -şiir antolojisi-
  => Şiir Atlası -dünya şaiirleri-
  => Çocuklara Şiirler
  => Şairler Yaşamöyküleri
  => Halk Şiiri
  => SÖZLÜKLER, dil yardımcıları
  => 9. sınıf edebiyat konuları 1
  => 9.sınıf edb konuları 2
  => 9 edb. konuları 3
  => Bilme bakış (sesli)
  => Ortaöğretim (Radyo) Ekonomi
  => (Radyo) Felsefe
  => (Radyo) Hukuk
  => (Radyo) Psikoloji
  => (Radyo) Sosyoloji
  => (Radyo) Tarih
  => (Radyo) >>T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük
  => Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı
  => OSMANLI TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ
  => İL TANITIMLARI (görüntülü)
  => MÜZELER
  => BAŞLICA EDEBİ AKIMLAR
  => ELEŞTİRİ SÖZLÜĞÜ
  => SÖZLÜKLER
  => Dil Edebiyat Bulmaca
  => Öss Puan Hesaplama
  => ÖSS'ye Hazırlanmanın Püf Noktaları video
  => Karagöz ile Hacivat Gölge Oyunu video
  => Ders Notları - edebiyat fakültesi
  => DİL EDEBİYAT SUNU DERS NOTLARI 625
  => DİL EDEBİYAT SUNU DERS NOTLARI
  => Atatürk Sayfaları.
  => Türk Dünyası Müzikleri
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
TÜRK EDEBİYATINDA TÜRLER

 



Tanım:

·  Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir. Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir. Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir.

Türler

·  Edebiyat türlerini önce ikiye ayırmak mümkün. Birincisi nazım, ikincisi nesir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebi ürünlerdir. Ya da kısaca bütün şiir ve şiirler metinlerdir. Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır. Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel oarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini. Roman, öykü, tiyatro, deneme gibi.

ŞİİR

·  Dilin anlam, ses ve ritim ögelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.

Lirik şiir

·  Edebi türlerin en sanatsal, en katışıksız, en yoğun olanı lirik şiirdir. Estetik haz vermenin dışında hiçbir amaç taşımaz. Lirik şiiri destan, eleji, ağıt, mesnevi, dramatik şiir ve felsefi şiir izler.

Destan

·  Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Yunanca "espos" sözcüğünden gelmektedir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir.

·  Destanların ortak özellikleri:
Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir. Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur. Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer. Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır. Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır. Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır. Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir. Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur. Öykü içinde öyküye yer verilir.Törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hakimdir. Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır.

Sözlü destanlar

·  Yazının henüz bulunmadığı ve yaygınlaşmadığı bir kültürde doğan ve kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilen destanlardır. Ozan ve şarkıcıların değişik zamanlarda söylediği şarkı ve şiirlerin bütünleşmesi ve işlenmesiyle oluşturulurlar. Örnekler:

·  Gılgameş: MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Bilinen en eski destandır. Babil ve Akad toplumlarınca da benimsenmiştir. Ama bugüne kalan en eksiksiz biçimi Sümer toplumunda ortaya çıkmıştır. Zalim Uruk kralı Gılgameş’in ölümsüzlük arayışını anlatır. Gılgameş ve arkadaşı Enkidu ile birlikte uzun arayışlardan sonra ölümsüzlük otunu bulur, ama bir yılana kaptırır.

·  Ilyada ve Odysseia: MÖ 11-12’nci yüzyıllarda geçtiği sanılmaktadır. Homeros destanları olarak bilinirler. Yunan Yarımadası’ndaki Akhalar’ın, Anadolu’daki İon krallıklarına saldırısı ve Akha kral ve prenslerinin daha sonraki serüvenleri anlatılır. Özellikle Odysseia, Yunan Tragedyası ve Batı edebiyatının önemli bir kaynağıdır.

·  Diğerleri: Eski İngilizce halk destanı Beowulf, Eski Almanca Heldenlieder (kahramanlık türküleri), Almanca Nibelungenlied , Kudrunlied, Fransa'da Chanson de Geste (kahramanlık şarkısı), Chanson de Roland (Frank kralı Charlemagne’ın savaşlarını anlatır), İspanya’da El Cantar de Mio Cid, Hindistan'da Mahabharata, Ramayana, Japonya’da Heike Monogatari.

Edebi destanlar

·  Belirli bir yazar tarafından eski örneklere uygun olarak ve okunmak üzere kaleme alınmış destanlardır.
Örnekler:

·  Vergilius’un Aeneis’i: MÖ 29-19’uncu yüzyılları kapsar. Troyalı Aeneias’in uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Latin ülkesine gelerek Lavinium kentini kurması anlatılır. Lavinium sonradan Alba Langa ve Roma kentlerinin yerine kurulan ilk kenttir.

·  Milton’un Paradise Lost’u: İnsanın cennetten kovuluşu ve tanrının şeytanla mücadelesini anlatır.

·  Dante’nin La Divina Commedia’sı (İlahi Komedya) MS 1310-1321, Ariosto’nun Orlando Furioso’su (Çılgın Orlando) 1532, Camoes’in Os Lusidas’ı 1572.

 


Türk edebiyatında destan

·  Asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk boyları arasında zengin bir destan geleneği vardır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Altay Türkleri arasında söylenmektedir. V. Radlov tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir.
Saka Destanı, İskit Türkleri’ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmud’u Divanü Lugati-t-Türk adlı eserinde yer almıştır.
Oğuz Kağan Destanı 14’üncü yüzyılda derlenmiş özet nitelikte bir metindir. Oğuz Kağan’ın doğumu ve üstün nitelikleri, askeri başarıları ve ülkeyi oğulları arasında pay edişi anlatılır.
Oğuz Türkleri’nden günümüze gelen tek destan metni ise
Dede Korkut Kitabı’dır. Bayındır Han soyundan geldikleri sanılan Akkoyunlular’ın egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu’daki olaylar ve Müslüman Oğuzlar’ın yaşamı anlatılır. Göktürk Destanları çeşitli parçalardan oluşmuştur. Bozkurt parçasında Göktürkler’in bir boz kurdun soyundan geldikleri, Ergenekon parçasında ise Ergenkon’a sığınmaları, çoğalıp buraya sığmayınca dağı eriterek dış dünyaya çıkmaları anlatılır. Köroğlu parçasında, göçebe Oğuzlar’ın Horasan ve Hazar’da İranlılarla savaşlarından sözedilir.
Manas Destanı’nda Kırgız Türkleri'nin putperest Kalmuk ve Çinliler’le savaşları vardır.
Cengiz Han Destanı, Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurların yaşadığı bölgelerdeki olayları anlatır.
Timur Destanı, Timur’un savaşları ve kişiliğine yer verir. Danişmend Gazi Destanı’nda Türklerin Anadolu’yu ele geçirmeleri anlatılır.
Battal Gazi Destanı’nda da Anadolu’daki Türk-Bizans savaşları yer alır.

AĞIT

·  Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü. Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder. Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir.
Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçe’de 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler. Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir. Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir.

MESNEVİ

·  Özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan şiir biçimidir. Arapça’da "müzdevice" denilen mesnevi türü ilk olarak 10’uncu yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatına girişi 11’inci yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar. Her beytinin ayrı uyaklı olması yazma kolaylığı sağlar. Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır. Mesnevi bir eser başlıca tevhid, münacat, na’t, miraciye bölümlerinden oluşur. Mesneviler aşk mesnevileri, dinsel-tasavvufi mesneviler, ahlaksal ve öğretici mesneviler, savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir. Mevlana Celaleddin Rumi’nin altı ciltlik tasavvufi yapıtı da "Mesnevi" adını taşımaktadır.

 


ELEJİ

·  Tanınmış bir kişinin, bir arkadaşın ya da sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü anlatan lirik şiir türüdür. Genel anlamda, insanın ölümlülüğü temasını işleyen, birbirini izleyen bir vurgulu iki vurgusuz heceli ayaklardan oluşan beşli ve altılı ölçüyle yazılan ve konuyla sınırlı olmayan şiire verilen addır. Modern batı edebiyatında bu terim şiirin içeriğinden çok ölçüsünü belirtir. Alman edebiyatında ölçü özelliği öne çıkarken, ingiliz edebiyatında şiir türü olarak tanınır. Örneğin, Milton’un okul arkadaşı Edward King’in ölümü üzerine yazdığı "Lycidas" (1838) bu kapsamdadır. Eleji, modern şiirde de sık rastlanan önemi bir şiirsel anlatım biçimidir.

NESİR: Düz yazı

ROMAN

·  Belli bir tarihsel ya da coğrafi çevre içindeki belli bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, bu insan ya da insanların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen ve belli bir uzunluğu aşan anlatılar için kullanılan edebi terimdir. Edebi türler içinde en yenisidir. Çünkü matbaanın bulunması ve kentsoylu bir okur kitlesinin ortaya çıkmasından sonra gelişmiştir.

·  Aslında tanımlanması en zor edebi türdür. Gelişmesini tamamlamamış tek türdür denebilir. Bunun bir nedeni romanın tarihsel koşullara bağlı olması, diğer nedeni ise yazarına geniş bir özgürlük ve deney alanı bırakmasındandır. Romanın ataları arasında nesirsel özellikler taşıyan Petronius’un Satyricon (1’inci yüzyıl) ve Apuleius’un Metamorphoseon’u (2’nci yüzyıl) gösterilir.
Roman düzyazıyla yazılır. Anlatılan olaylar kahramanlık öyküleri değil, sıradan insanların günlük yaşantılarıdır. Anlatılan olaylar, saraylar ve savaş alanları gibi destansı mekanlarda değil, sokaklar, evler, meyhaneler gibi sıradan mekanlarda geçer. Olaylara yön veren tanrılar değil, kişilerin kendi tutum, davranış, duygu ve düşünceleridir. Kullanılan dil, nazım türlerinde olduğu gibi ağdalı değil günlük ve sıradandır.

·  Roman tarihe en bağlı edebiyat türüdür. Toplumsal, politik olaylar gelişmelerle de yakın ilişkidedir. Romanın tarihe bağlı oluşu, çok köklü bir geçmişi olmayan yeni bir sınıfın, yani burjuvazinin kendine tarih içinde bir geçmiş, şimdi ve gelecek kurma çabasından doğmuş olmasında yatar. 18. yüzyıl romanlarının çoğu, burjuvazinin aristokrasiye karşı mücadelesinde kullanılmak üzere kaleme alınmış metinler gibidir.
Roman, işte bu nedenle, felsefe ve sanattan boş inançları kovmak ve bunların yerine akıl ve gerçeği geçirmek isteyen bir kültürel dönüşümün ürünüdür. Bu nedenle toplumların gelişimine, yani tarihe kopmaz biçimde bağlıdır. İnsanı, öncelikle toplumsal ve tarihsel bir varlık olarak konu alan ilk sanat türüdür.

 


Roman türleri

·  Romanlar konu, üslup, yazıldığı dönem bakımından çeşitli türlere ayrılabilir.

Üslup bakımından "romantik roman", "gerçekçi roman", "doğalcı roman", "estetik roman", "izlenimci roman", "dışavurumcu roman", "yeni roman" türleri sayılabilir.

Romantik roman

·  Kişilerin duygularını, arzularını, düşüncelerini yalnızca kendilerine ait, içten gelen doğal ve gerçek olgular gibi görür. Örneğin Sir Walter Scott’un tarihsel romanları, Jean Jack Rousseau’nun eserleri ve Goethe’nin Genç Verther’in Acıları romanı gibi.
Gerçekçi roman

·  Romantik romandan ayrı olarak kuru ve kuşkucu bir anlatım ve düşünce yapısı taşır. Balzac ve Stendhal’in romanları bu üsluptadır.
Doğalcı roman

·  Üslup bakımından gerçekçi romana benzer. Olanın olduğu gibi yazılmasını öngörür. Emile Zola ve Maupassant romanları doğalcı romanlardır.
Estetik roman

·  Belli biçim ve anlatım kaygıları ile yazılmış romanlardır. Gustave Flaubert estetik romanın en önemli yazarıdır.
İzlenimci roman

·  Diğer üsluplardan ayrı olarak eşyanın ve dış olayların kendi nesnel gerçeklikleriyle insanların bunları algılama biçimleri arasındaki farkları ortaya çıkarmaya yönelir. Yani dış gerçeklerden çok, duyu ve duygulara, iç yaşantının betimlenmesine öncelik verir. Ford Madox Ford’un romanları izlenimciliğin en sistemli ürünleridir.
Dışavurumcu roman

·  20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Dışavurumculuk toplumsal kimliklerin reddedilmesi ve insan yaşamını belirleyen toplum karşıtı ya da uygarlık karşıtı güçlerin öne çıkarılmasıyla belirlenir. Dışavurumculuk, şiddetli, fırtınalı ve tanımsız duyguları vurgulamasıyla, abartma, karikatürleştirme, çarpıtma ve soyutlama tekniklerinden yararlanmasıyla bir tür "yeni romantizm" olarak da değerlendirilir. Dostoyevski, Kafka, Beckett ve Brecth’in romanları bu türün örneklerindendir.
Yeni roman

·  Aslında dışavurumculuğun izlerini taşır. Özellikle 1930 sonrasında ilk örnekleri görülmeye başlandı. Kendisinden önceki akımlardan hiçbirine benzemeyen, yazma deneyini, hatta romanın olanaksızlığını romanın asıl konusu haline getiren romanlardır. Yeni roman, yazma eyleminin kendisini sorgulamaya yönelir. Alain Robbe-Grillet, Michel Butor, Claude Simon, Philippe Soller, Julio Cortazar gibi yazarlar bunu denemişlerdir.

Konusu bakımından roman "tarihsel roman", "pikaresk roman", "duygusal roman", "gotik roman", "ruhbilimsel roman", "töre romanı", "oluşum romanı" türlerine ayrılır.

Tarihsel roman

·  Uzak bir geçmişte yaşanan olayları konu alır. Ama tarihten daha derinlerde yatan insanla ilgili daha evresel bir gerçeği araştırmak amacıyla da yazılmış olabililer. Tarihi romanların örnekleri arasında Walter Scott’un romanlarını, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını, Stendhal’in Parma Manastarı’nı sayabiliriz.
Pikaresk roman

·  İsmini, İspanyolca alt tabakadan serüvenci ya da serseri anlamına gelen sözcükten alır. Çoğunlukla ahlaksız, rezil bir kahramanın başıboş gezginlik yaşamında yaşadığı olayları gevşek ve rahat bir üslupla anlatır. Bu türün önemli örnekleri arasında Lesage’nin Gil Blas de Santilane’ın Serüvenleri, Defoe’nun Talihli Metres’i, Thomas Mann’ın Dolandırıcı Felix Krull’un İtirafları’nı sayabiliriz.
Duygusal roman

·  İnsanın duygusal yaşamını yüksek ve özenli bir üslupla betimleyen romanlardır. Bazen bu türde yazarın kendi duygularıyla, okurun duygularını sömürmesi ön plana çıkar. Laurence Sterne’in Fransa ve İtalya’da Hissi Seyahat adlı eseri, Rousseau’nun romanları, Madame de La Fayette’in Prenses de Cleves’i bu türe örnek gösterilebilir.
Gotik roman

·  Gotik roman, İngiliz ve Amerikan romancılığına özgü bir türdür. 18. yüzyılın akılcılığına karşı çıkan bir türdür. Karanlık, korkutucu, çılgınlıklarla dolu bir ortamda geçen kanlı, şeytani, büyülü olayları konu alır. Horace Walpole’un Otranto Şatosu, Mary Shelley’in Frankenstein adlı romanları bu türün örnekleridir. Gotik romanın günümüzdeki uzantıları bilimkurgu ve fantastik roman olarak gösterilebilir.
Ruhbilimsel roman

·  Kişilerin ruhsal durumlarını ayrıntılarıyla çözümlemeye çalışan romanlardır. Daha serinkanlı ve denetimli oluşuyla duygusal romandan ayrılır. Abbe Prevost’un Manon Lasko adlı eseriyla Fransız edebiyatında açılan psikolojik roman çığırı diğer ülke romancılarını da etkilemiştir. Paul Bourget’in romanları da bu türe örnektir.
Töre romanı

·  İnsanların en dolaysız biçimde toplumsal olan davranışlarını, adetlerini, geleneklerini ön plana çıkarır. Moda, yaygın konuşma ve ifade biçimleri, toplu olarak yapılan her şey bu tür romanların konusunu oluşturur. Toplumun derin yapısından çok, yüzeysel görüntüleriyle ilgilenir. En tipik temsilcileri olarak Arnold Bennet ve Evelyn Waugh’tur.

 


Türk edebiyatında roman

·  Türk edebiyatına roman Fransızca’dan yapılan çevrilerle girdi. Bu çevirilerden ilki Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan yaptığı Terceme-i Telemak’tır. Daha sonra adı bilinmeyen bir çevirici Victor Hugo’nun ünlü romanı Sefiler’i (Les Miserables) çevirdi. 1860-1880 yıları arasında başta Fransız yazarlar olmak üzere bir çok Batılı yazarın eseri Türkçe’ye çevrildi. İlk Türk romanı Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir. Sami’den sonra Ahmed Mithad romanlarıyla Türk romanının gelişmesine katkıda bulundu. Türk romanı asıl Tanzimat döneminde gelişti. Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası yeni teknikler kullanılan Batılı anlamda türüne en yakın ilk Türk romanıdır. Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi. "Sanat sanat içindir" tezini savunan bu yazarlar aşk ve acıma gibi konuları işledi. Halid Ziya Uşaklıgil bu dönemin en önemli romancısı sayılır. Aşk-ı Memnu (1925) adlı romanı günümüzde de en başarılı Türk romanlarından biridir. 1910’dan sonra milli duyguların ağır basmasıyla birlikte "Genç Kalemler" dergisi çevresinde Türkçülük akımı gelişti. Milli romanların yazılması bu dönemde başladı. Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanları bu dönemin örneklerindendir. Cumhuriyet döneminde çağdaş Türk romanı ortaya çıktı. Toplumsal ve sosyal gelişmeleri konu alan romanlar yazıldı. Köy ve kent romanları ayrımı da bu dönemle ilgilidir.

ÖYKÜ

·  Gerçek ya da düş ürünü bir olayı aktaran kısa düz yazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.

·  Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.

·  Eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir. Ama öykü ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi bir tür haline gelebildi. Edgar Allan Poe’nin Grotesk ve Arabesk öyküleri adlı eseriyle yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde değil Avrupa’da da etkili oldu. Almanya’da Heinrch von Kleist, ve E. T. A. Hoffmann, psikolojik ve metafizik sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla yansıttılar.

·  20. yüzyıla girildiğinde öyküler ilk kez genellikle gazete ve dergilerde yayınlanıyor ve bu yüzden gazeteciliğe özgü yerel renkler taşıyordu. Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard Kipling’in Hindistan’daki yaşamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi öyküleri bu özelliktedir.

·  Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve Çehov’un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında sağlam bir yere oturmasına büyük katkı sağladı.

<v:imagedata o:href="http://213.243.28.24/ozel/edebiyat/sbt/basagit.gif" src="file:///C:DOCUME~1REGALLOCALS~1Tempmsohtml1

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645068 ziyaretçi (1184876 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol