XIX.yüzyılda sosyal ve kültürel bir değişim içine giren Osmanlı İmparatorluğu'nda
edebiyat alanında da büyük yeniliklerle karşılaşılır. Batılı anlamda roman ve tiyatronun
yaşamımıza girmesi, bu yeniliklerin en önemlileridir. Ta'aşşuk-ı Tal'at ve Fitnat
(Şemsettin Sami, 1288/1872) romanı, birçok kaynakta Türk edebiyatında Batılı anlamda
romanın başlangıcı kabul edilir. Oysa XVIII.yüzyıl sonlanndan başlayarak Divan ve
halk edebiyatıanndan farklılaşan ve romana yaklaşan bir yazılı anlatı anlayışının ilk örnekleriyle
karşılaşılır. Sözlü kültürün yazılı kültüre dönüşüm noktasında bulunan bu
eserler, Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin ve renkli sosyal yapısının izlerini taşırlar.
Muhayyelat (Aziz Efendi, 1268/1796), Akabi Hikayesi (Vartan Paşa, 1851), Hayalat-
ı
1292/1872-1875), Temaşa-i Dünya ve Cefak,ar ü Cefakeş (Evangelinos Misailidis,
1872) adlı eserler Doğu ile Batı'yı, Osmanlı İmparatorluğu bünyesindeki azınlıklarla
Türkleri, sözlü anlatı ile yazılı anlatıyı, gelenek ile geleceği birleştiren ve Osmanlı dönemi
Türk romanının doğuşunu hazırlayan özgün eserlerdir.