edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  => ÖSS TÜRKÇE KONULARI
  => EDEBİYAT BİLGİLERİ
  => Edebiyat Terimleri Sözlüğü -edebiyatokyanus
  => Edebiyat Terimleri Sözlüğü 2- edebiyatokyanus
  => Osmanlıca Terimler Sözlüğü-edebiyatokyanus
  => Edebiyat Bilgileri-Anlatım Türleri
  => Kompozisyon Bilgisi-Sözlü Anlatım
  => Kompozisyon Bilgisi-Yazılı Anlatım
  => Dilimizi Niçin Doğru kullanmalıyız?-Prof. Dr Rıza Filizok
  => Batı Edebiyatı
  => TÜRK EDEBİYATINDA TÜRLER
  => TÜRK EDEBİYATINDA AKIMLAR
  => DİVAN EDEBİYATI
  => TÜRK HALK EDEBİYATI
  => DOĞRU YAZMAK
  => TÜRK EDEBYATINDA DÖNEMLER
  => TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ
  => Türk Edebiyatında Düzyazı
  => ANLATIM BİÇİMLERİ
  => Anlatım Birimleri
  => Cumhuriyet Döneminde Roman
  => Millî Edebiyatta Roman ve Öykü
  => EDEBÎ TÜRLERDEN YARARLANMA GıyasettinAYTAŞ
  => Eski Türk Edebiyatından Yeni Türk Edebiyatına Geçiş
  => GÖRÜNTÜLÜ ÖSS HAZIRLIK
  => Türk Edebiyatında Şiir
  => ARUZ TARİHÇE VEZİN KALIPLARI,ÖRNEKLER
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Şiir
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öteki Türler
  => Dünya Tarihi Çağdaş
  => Edebiyat İncelemelerinde Yöntem
  => Türkiye'de yayınlanan edebiyat dergileri
  => FELSEFE SÖZLÜĞÜ FELSEFE TARİHİ
  => Türkçe Belgeseli
  => Belgesel Destanlarımız - Çanakkale
  => Mustafa Kemal -belgesel
  => Türkçe Sözlük
  => "A" harfiyle başlayan atasözleri
  => "B" harfiyle başlayan atasözleri
  => C- Ç " harfleriyle başlayan atasözleri
  => D-E" harfleriyle başlayan atasözleri
  => F -G-H" harfleriyle başlayan atasözleri
  => I-İ-K " harfleriyle başlayan atasözleri
  => L-M-N" harfleriyle başlayan atasözleri
  => O-Ö-P-R " harfleriyle başlayan atasözleri
  => S-Ş" harfleriyle başlayan atasözleri
  => T-U-Ü -V" harfleriyle başlayan atasözleri
  => Y- Z " harfleriyle başlayan atasözleri
  => A" harfiyle başlayan deyimler
  => "B" harfiyle başlayan deyimler
  => C- Ç " harfleriyle başlayan deyimler
  => "D" harfiyle başlayan deyimler
  => "E- F " harfleriyle başlayan deyimler
  => G" harfiyle başlayan deyimler
  => H" harfiyle başlayan deyimler
  => " I - İ " harfleriyle başlayan deyimler
  => "K" harfiyle başlayan deyimler
  => "L-M-N" harfleriyle başlayan deyimler
  => "O-Ö" harfleriyle başlayan deyimler
  => P-R" harfleriyle başlayan deyimler
  => S-Ş" harfiyle başlayan deyimler
  => T-U-Ü" harfleriyle başlayan deyimler
  => "V-Y-Z" harfleriyle başlayan deyimler
  => MESLEKLER (ÖSS) REHBERİ
  => öss edebiyat soru bankası
  => Geçmiş Yıllarda Çıkmış Tüm ÖYS Edebiyat Soruları
  => İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
  => ÖSS MATEMATİK GEOMETRİ FİZİK VİDEO DERSLERİ
  => Türk Edebiyatı Tarihi Ders Notları
  => Osmanlıca Sözlük
  => Mitoloji Sözlüğü
  => Atatürk Sayfaları
  => divan şairleri şiirleri
  => halk şiiri şairleri
  => Hikâye Antolojisi
  => Dünya Şiiri Antolojisi
  => Türk Halk Şiiri Antolojisi
  => Türk Şiiri Antolojisi
  => Divan Şiiri Antolojisi
  => QZANLAR - ESER -HAKKINDA
  => Yazarlar
  => Şairlerimiz -şiir antolojisi-
  => Şiir Atlası -dünya şaiirleri-
  => Çocuklara Şiirler
  => Şairler Yaşamöyküleri
  => Halk Şiiri
  => SÖZLÜKLER, dil yardımcıları
  => 9. sınıf edebiyat konuları 1
  => 9.sınıf edb konuları 2
  => 9 edb. konuları 3
  => Bilme bakış (sesli)
  => Ortaöğretim (Radyo) Ekonomi
  => (Radyo) Felsefe
  => (Radyo) Hukuk
  => (Radyo) Psikoloji
  => (Radyo) Sosyoloji
  => (Radyo) Tarih
  => (Radyo) >>T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük
  => Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı
  => OSMANLI TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ
  => İL TANITIMLARI (görüntülü)
  => MÜZELER
  => BAŞLICA EDEBİ AKIMLAR
  => ELEŞTİRİ SÖZLÜĞÜ
  => SÖZLÜKLER
  => Dil Edebiyat Bulmaca
  => Öss Puan Hesaplama
  => ÖSS'ye Hazırlanmanın Püf Noktaları video
  => Karagöz ile Hacivat Gölge Oyunu video
  => Ders Notları - edebiyat fakültesi
  => DİL EDEBİYAT SUNU DERS NOTLARI 625
  => DİL EDEBİYAT SUNU DERS NOTLARI
  => Atatürk Sayfaları.
  => Türk Dünyası Müzikleri
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
9.sınıf edb konuları 2

5-EDEBİ METİN

Sözlü ve Yazılı Anlatım Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar:
Benzerlikler
Her iki anlatım yolu da iletişim aracı olarak dili kullanır. Gerek sözlü, gerekse yazılı anlatım duygu ve düşüncenin güzel ve etkili söylenmesine önem verir.

Farklılıklar
Sözlü anlatımda sözlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için ses tonu, vurgu, tonlama ve söyleyiş biçimi ile jest ve mimiklere yer verilir. Yazılı anlatımda ise yazım kurallarına, noktalama işaretlerine uyulur. Sözlü anlatımda kısa cümlelere yer verilirken yazılı anlatımda daha uzun cümleler kullanılır. Sözlü anlatımda günlük konuşma dilinin olanaklarından yararlanılır, kısa ve devrik cümlelerle sözün gücü artırılır. Sözlü anlatımda dinlenilen konunun tekrarı yoktur; yazılı anlatımda tekrar tekrar metni okuma olanağı vardır.


Edebiyatın tanımı ile ilgili verilen bilgileri anımsamaya çalışınız.
Edebi metinlerin sanatçıların duygu, düşünce ve izlenimlerini dile getirmek için bir araç olduğunu biliyorsunuz.
Peki sanatçı niçin yazar?
Sanatçı toplum içerisinde yaşayan bir birey olarak birtakım duygular ve heyecanlar duyar ve bunları ifade etmek ister. Önüne geçilmez bir “yaratma, ortaya koyma” arzusu içerisindedir. Sanatçı duygu ve heyecanlarını eserinde dile getirir ve ruhunun derinliklerindekileri bizimle paylaşır. Böylece ortaya konan eserde sanatçının kişilik özellikleri görülür. Sanatçı eserini ortaya koyarken duygu düşünce ve hayalleriyle birlikte az çok kendi hikâyesini de anlatır.
Sanatçılar başka insanlar gibi etrafındakilerle dertleşmek yerine duygu düşünce ve hayallerini kafasında canlandırır, kurgular sonra da eserini yazar.
Sanatçılar eserlerinde, söyleyeceklerini ya kendisi doğrudan söyler ya da kahramanlarına söyletir. Bazen bu iki tarzı bir arada kullanır.

Edebi eser nedir?
İnsanda estetik duygular uyandıran, insanların duygu düşünce ve hayal dünyasını zenginleştiren dil ürünü eserlere edebî eser denir. Bu anlamda hikâyeler, romanlar, şiirler, tiyatro eserleri, masallar vb. türlerinde yazılanlar birer edebi eserdir. Biz bu eserleri okuduğumuzda içimizde bir coşku, bir heyecan duyarız.
Edebî eserlerin özellikleri şöyle söylenebilir:
*İnsanların duygu, düşünce ve hayal dünyasını geliştirir, zenginleştirir.
*İnsanlar arasında dostluğun kurulmasını sağlar. Çevremizdeki güzellikleri bize gösterir.
*Kişinin hissettiği ancak tanımlayamadığı duyguları tanımlar.
*Bir edebî eseri okuyan kişi psikolojik yönden rahatlar, o eserin kahramanıyla empati kurar, onunla bütünleşir.
*Edebî eserler yazıldıkları çağın dil, kültür ve sanat anlayışını yansıtır. Örneğin Tanzimat Edebiyatı şair ve yazarlarından Namık Kemal’in eserlerinde o devrin sanat anlayışını, aile, gelenek, görenek ve evlenme gibi konularını görebiliriz.

Edebî eserlerin yararları nelerdir? Bir edebî eseri okuduğunuzda neler hissedersiniz?
Çağlar boyunca insanlar edebî metinlerle her mekanda ve zamanda anlatma, gösterime ve coşku ile dile getirme biçiminde kendilerini ifade etmişlerdir. Destan, hikâye, roman türleriyle anlatma; komedya, tragedya, dram, opera vb. türleriyle gösterme; şiirle coşku ve heyecanlarını dile getirmişlerdir.


OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.






Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız

Gökyüzünün başka rengi de varmış
Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
CAHİT SITKI TARANCI


Bu şiirde herkes kendi yaşantısından bir parça bulacaktır. Kimisi geçen günleri
hüzünle, kimisi de sevgiyle anımsayacaktır. Bu şiir sizde ne gibi duygular uyandırıyor?
Yukarıdaki şiirde şair, otuz beş yaşına varmakla ömrün yarısının geçtiğini ve her geçen gün ölüme biraz daha yaklaştığını hissetmekte ve bu konudaki kaygı, duygu ve düşüncelerini dile getirmektedir. Şair zaman zaman karamsar duygular içerisine düşmektedir. Ancak ölümün herkesin başında olduğunu bilerek bir ölçüde teselli bulmaktadır.
Şiirde geçen Dante, İtalyan şairi Dante Alighieri (Dante Aligeri)’dir. Dante 1265 - 1321 yılları arası yaşamış ve İlahî Komedya adlı eseri ile tanınmıştır.

Şiirde bazı sözlerin farklı anlamlarda kullanıldığına dikkat ediniz.
"Şakaklara kar yağması”, “gözler altındaki mor halkalar”, “uyudun
uyanamadın”, “her yıl biraz daha benimsediğim” sözlerinin anlamları nedir?


Bu resim küçültülmüştür. Orjinal resim için buraya TIKLAYIN. Resmin orjinal büyüklüğü : 684x414 ve boyutu : 8KB.

__________________
6-EDEBİYAT VE GERÇEKLİK


Sanat ve edebiyat,her dönemde ve her yerde gerçekliğin sanat yoluyla ifadesidir.
Sanat,insanın doğayla ve insanla ilişkilerinin insana özgü özelliklerinden hareketle,dönüştürülüp değiştirilerek yorumlanması ve anlatılmasıdır.
Gerçek ve gerçekliğin insana özgü bir özellikten yola çıkılarak dönüştürülmesi,değiştirilmesi ve anlatılması söz konusudur; gerçek ve gerçekliğin dışına çıkmak söz konusu değildir.
Sanat, gerçeğin ve gerçekliğin bilimsel ve gündelik olandan farklı anlatılması sonucu ortaya çıkar.
Bu anlatımda değiştirme, dönüştürme ve yorumlama vardır.
Değiştirme, dönüştürme ve yorumlamanın amacı, insanı ilişkiler bütünü içinde daha iyi anlama ve yorumlamadır.
Bunun için her sanat eseri, insana özgü bir özelliği daha iyi ve daha güzel somutlaştırmak, yani görünür,anlaşılır,yorumlanır kılma gayretinin ürünüdür.
Düzenlenen bu olay örgüsü belirli kişiye,mekana ait olmadığı için yeniden yorumlanma ve farklı bağlamlarda yeni anlamlar kazanma özelliğini de yapısında taşır.
Soyut olan gerçek ve gerçeklik özünün somutlaştırılması bir bakıma onun bir sanat geleneği içinde yorumlanmasıdır.
Bu yorum ve anlatmada dönemin dili, felsefe ve bilim alanındaki tartışmaları, her türlü siyasi,sosyal ve kültürel olayları malzeme olarak kullanılır.
Edebi metin doğa bilimlerinden ve onların ortaya koyduğu her türlü veriden yararlanır.
Kültür bilimleri ürünlerini yorumlar ve değerlendirir.
Edebi metinlerin konusu insanın doğa ve kültürle, insanın kendi kendisiyle ilişkilerinde aranmalıdır
Her edebi metne böyle geniş bir yelpazeden yaklaşmak onun işlediği konuyu daha iyi kavramaya imkân verir.









Öğretici metin örneği:
TOROS DAĞLARI
Jeomorfolojik bakımdan Türkiye’nin Akdeniz kıyıları boyunca yaylar çizerek yükselen ve daha ötede Doğu Anadolu’nun içlerine doğru uzanan sıradağlar sisteminin genel adı. Kesim kesim değişik adlar alan Toroslar tektonik bakımdan çoğu yerde Torid, bazı kesimlerinde ise Anatolid ve kenar kıvrımları birimlerinin sınırları içindedir. Bugünkü yükseltilerine, Birinci Zamandan beri uzun ve karmaşık bir evrimi geçirdikten ve çoğu yerde aşınmalarla birkaç kez düzleştirildikten sonra Miyosenxi izleyen yakın dönemdeki epirjenik hareketlerle erişmişlerdir.
Geniş anlamda Toroslar, biri dış, öteki iç olmak üzere iki sıra meydana getirirler. Dış sırayı Kıbrıs Dağları ile onların uzantısı olan Amanos Dağları ve Güneydoğu Toroslar oluşturur. Daha kuzeydeki iç sıra ise Antalya Körfezi’nin iki yanında birbirine yaklaşarak uzanan Batı Toroslardan batıda Teke Yöresi dağları, Doğuda Sultan Dağları, Geyik Dağları Taşeli Platosu ile Uzunyayla arasındaki Orta Toroslardan Bolkar Dağları, Aladağlar, Hınzır ve Binboğa Dağları ve daha ötede Doğu Anadolu’nun iç kesimlerine sokulan ve eskiden Antitoros da denilen Doğu Toroslardan (Munzur, Karasu, Araş dağları) meydana gelir.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi

ÖĞRETİCİ METNİN ÖZELLİKLERİ
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer verilmez.
3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir.
4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
6.Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.
7.İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
8.Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
9.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
10.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
11.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
12.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır.

ÖĞRETİCİ METİN TÜRLERİ:

1-Tarihi metinler
2- Felsefi metinler
3-Bilimsel metinler
4-Gazete çevresinde gelişen metinler(Makale,deneme,fıkra,sohbet,röportaj,eleşt iri)
5-Kişisel hayatı konu alan metinler(Hatıra,gezi,biyografi,otobiyografi,mektup ,günlük)


Edebi metin örneği:
TOROS DAĞLARI
Toros dağlarının etekleri ta Akdeniz’den başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz’in üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilâlanmış gibi düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra Çukurova’nın bükleri başlar. Örülmüşcesine sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları, sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık bir ormandan daha yabani, daha karanlık!
Biraz daha içeri, bir taraftan Anavarza’ya, bir taraftan Osmaniye’yi geçip İslahiye’ye gidilecek olursa geniş bataklıklara varılır. Bataklıklar yaz aylarında fıkır fıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz. Çürümüş saz, çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak kokar. Kışınsa duru, pırıl pırıl, taşkın bir sudur. Yazın otlardan, sazlardan suyun yüzü gözükmez. Kışınsa çarşaf gibi açılır. Bataklıklar geçildikten sonra, tekrar sürülmüş tarlalara gelinir. Toprak yağlı, ışıl ısıldır. Bire kırk, bire elli vermeğe hazırlanmıştır. Sıcacık, yumuşacıktır.
Üstleri ağır kokulu mersin ağaçlarıyla kaplı tepeler geçildikten sonradır ki, kayalar birdenbire başlar. İnsan birden ürker. Kayalarla birlikte çam ağaçları da başlar.
Çamların birer billur parıltısındaki sakızları buralarda toprağa sızar. İlk çamlar geçildikten sonra, gene düzlükler vardır. Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç... Buralardan Toros’un karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan tutacakmışsın gibi gözükür.
Yaşar Kemal

(İnce Memed)





Edebi metinlerde anlatılan gerçeklik sosyal hayattaki gerçekliğin aynısı değildir. Yazarlar günlük hayatta karşılaştığımız ya da karşılaşabileceğimiz nitelikteki olayları oldukları gibi değil kendi iç dünyalarında kurguladıktan sonra dışa yansıtırlar. Edebi metinlerdeki kahramanlar da çevremizdeki kişilere benzer. Yazarlar çok iyi tanıdıkları bir kaç kişinin özelliklerini bir kişi üzerinde toplayabilir. Olayları ve kişileri iyice kurguladıktan sonra eserini yazar.
Edebî metnin konusu, doğa ile ilişki hâlinde olan, duyan, düşünen, tasarlayan ve yaşayan insandır.

Edebî metinler kurmaca metinlerdir. Sanatçılar çevremizde gördüğümüz olayları alırlar; kendi iç dünyalarında kurguladıktan sonra yazarlar. Dili farklı anlamlarda kullanırlar. Sözcüklere farklı anlamlar yüklerler, böylece duygu ve düşüncelerini daha güzel bir şekilde ifade etmiş olurlar. Yazdıkları eserleriyle bizim duygu ve hayal dünyamızı zenginleştirirler. Her edebî eser kendi içerisinde organik bir bütündür. Onun güzelliği buna dayanır. Mükemmeliyet eseri oluşturan unsurlar arasında kurulan ahenkten ibarettir, onu anlamak ve değerlendirmek için eserin dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir.
__________________
1. ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ
A. ŞİİR VE ZİHNİYET

UYARI
“Zihniyet” terimi ile bir dönemdeki soyal, siyasî , idarî, adlî, askerî, dinî güçlerin, sivil toplum örgütlerinin, ticarî hayatın, eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları ortam ve bunların hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayış ve zevk bütünü kastedilmektedir.


1. KOŞUK
Tümen çiçek tizildi
Bükünden ol yazıldı
Öküş yatıp üzüldi
Yirde kopa adrışur

Kızıl sarig arkaşıp
Yipkin yaşıl yüzkeşip
Bir bir kerü yürkeşüp
Yalnguk anı tanglaşur

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE
Binlerce çiçek dizildi
O tomurcuklardan yayıldı
Çok yatmaktan üzüldü,
Yerden biter bitmez ayrışır.

Kızıl sarı ardı ardına
Yeşil menekşe açıyor
Birbirini sarıyor
nsan buna hayran olur.
Divanû Lügati’t Türk
GAZEL
Saba Mesih-dem olup bahardan bu gece
H›ta’ya benzedi gülflen nigardan bu gece

Sabuh içmedi gündüz çemende gül-ruhsar
Bu nergisün gözü nedür humardan bu gece

Müzeyyen oldu reyahin bezendi bağ-ı çemen
Meğer ki ba¤a haber geldi yardan bu gece


Ne dil-nevaz göründü vü hem de can efrûz
Murada erdi gönül rûzgardan bu gece
Ahmedî Mefa i lün / Fe i lâ tün / mefa i lün/ Fe i lün
İLAHİ

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.

Okumaktan mana ne
Kişi Hakk’ın bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.

Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eri hak bilmez isen
Abes yine yelmektir.
Yunus Emre

KOŞMA

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Şu gelip geçtiğin yollar öğünsün
Kadir Mevlâm seni öğmüş yaratmış
Kısmeti olduğun kullar öğünsün.

Huri melek var mı senin soyunda
Kız nazarım kaldı usul boyunda
Kadir gecesinde bayram ayında
Üstüne gölge olan dallar öğünsün.
Karacaoğlan


EKMEK VE YILDIZLAR


Ekmek dizimde.
Yıldızlar uzakta. tâ uzakta.
Ekmek yiyorum yıldızlara bakarak.
Öyle dalmışım ki sormayın.
Bazen şaşırıp ekmek yerine
Yıldız yiyorum.
Oktay Rıfat

Farklı dönemlerde yazılmış şiir örnekleri okudunuz.Bu şiirler hangi dönemlerin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
Her sanat eseri yazıldığı dönemin izlerini taşır. Sanatçılar da sosyal bir çevre içerisinde yaşarlar ve içinde yaşadıkları sosyal ve kültürel olaylardan etkilenirler. Şiirlerinde içinde yaşadıkları çağın zihniyetini yansıtırlar.
Yukarıdaki ilk metin İslâmiyetten önceki dönem Türk şiirinin özelliklerini yansıtmaktadır.


Türk edebiyatı başlangıçtan bu güne gelinceye dek kültür, sanat, siyasî ve sosyal alanda pek çok aşamalar geçirmiştir. Bunlar arasında en önemlisi İslamiyet’in kabulü ve Batı uygarlığına dönüş hareketidir. Bu iki olay toplumun yaşamında sosyal, siyasî kültürel ve ekonomik değişikliklere neden olmuştur. Başlangıçtan bu güne dek gelişen Türk edebiyatı şöyle sınıflandırılır: 
TÜRK EDEBİYATININ DEVİRLERİ

1) İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

a) Sözlü Edebiyat
b) Yazılı Edebiyat
2) İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI
a) Halk Edebiyatı
 Anonim Türk Halk Edebiyatı
 Dini –Tasavvufi Türk Halk Edebiyatı
 Âşık Tarzı Türk Halk Edebiyatı
b) Divan Edebiyatı

3 ) BATI TESİRİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
a. Tanzimat Edebiyatı
b. Servet-i Fünun Edebiyatı
c. Fecr-i Ati Edebiyatı
d. Milli Edebiyat
e. Milli Mücadele Edebiyatı
f. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
-1923-1940 arası Türk edebiyatı
-1940 sonrası Türk edebiyatı

1 ) İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

Bilinmeyen bir tarihte başlamıştır. İslamiyet’in kabulüne kadar devam ede gelmiştir. Atlı- göçebe kültürünün izlerini taşımaktadır. Ölüm, yiğitlik, savaş, aşk konuları en çok işlenen konular olarak göze çarpmaktadır. İki koldan gelişmiştir.
A-SÖZLÜ EDEBİYAT
Şaman , kam baksı ozan adı verilen sanatçılar tarafından icra edilmiştir. Bu sanatçılar “kopuz”adı verilen bir saz aleti kullanırlardı. Doğuşu her ne kadar dini törenlere dayansa da zamanla din dışı konular da gelişmiştir.
 Hece ölçüsü kullanılmıştır.
 Aşk doğa ölüm konuları sık işlenmiştir.
 Anomin özellik taşımaktadır.
 Yarım kafiye kullanılmıştır.
 Koşuk , sav, sagu ,destan başlıca ürünleri sayılır.
KOŞUK

Kopuz eşliğinde “sığır” denilen sürek avlarında söylenen lirik şiirlerdir. Günümüzdeki “koşma”ların ilk versiyonu sayılırlar. Kafiye şeması “aaab,cccb,dddb”şeklindedir.

SAGU
Yuğ adı verilen ölü törenlerinde ölümün acısının hafifletmek amacıyla söylenen günümüz “ağıt”larının ilk versiyonuna denir. Hece ölçüsünün 7’li-8’li parçaları sıkça kullanılmıştır.
UYARI: Bilinen en eski sagu :“Alp er Tunga”sagusudur.

SAV
Atasözü demektir. Atasözlerimiz ilk defa “Divan-ı Lugati’t Türk” kitabında bir araya getirilmiştir.

DESTAN
Toplumu derinden etkileyen savaş, kıtlık, afet vb. olayların olağanüstülüklerle bezendirilerek anlatıldığı manzum (bazen nazım- nesir karışık)uzun hikâyelere denir.
Destanlar “Doğal-Yapay”olmak üzere ikiye ayrılır.


B ) YAZILI EDEBİYAT
Türklerin GÖKTÜRK alfabesini kullanmasıyla başlayan dönemdir. Daha eskilere ait maalesef herhangi bir eserimiz yoktur. Tarihi bilinen en eski yazıtımız(mezar taşı): Çoyren (687–692)dir.
Tarihimizin ve dilimizin ilk en önemli belgeleri Göktürk Yazıtlar(Orhun Kitabeleri)dir.
 Doğu Göktürklerine aittirler.
 720,732,735 yıllarında dikilmişlerdir.
 Vezir Tonyukuk, Bilge Kağan, Kültigin adına dikilmişlerdir.
 Yollug Tigin adlı bir yazara yazdırmıştır.
 Öz Türkçe ile yazılmıştır.
 Hakanlar Göktürkleri nasıl birleştirdiklerini, devleti nasıl idare ettiklerini, gelecek kuşakların ne yapmalarını anlatan bir nutuk (söylev)tur.
 Aslında birer mezar taşı olarak tasarlanmışlardır.
 Taşların üç tarafı Göktürk alfabesiyle bir tarafı da Çince yazılmıştır.
 Eserler şu an MOĞALİSTAN sınırları içindedir.
 1900’ lü yılların başında Strahlanberk tarafından bulunmuş, Danimarkalı Thamson tarafından okunmuşlardır.
 
 
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 646269 ziyaretçi (1187329 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol