edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  => Ahmet Hamdi Tanpınar - Bir Yol
  => Ahmet Hikmet Müftüoğlu - Bahar
  => Bahaeddin Özkişi - Göç Zamanı
  => Cemil Kavukçu - Adı Yok
  => Demir Özlü - Evlenme Töreni
  => Durali Yılmaz - Gel İçimde Ağla
  => Fatma Karabıyık Barbarosoğlu - Karanfilli Kavga.
  => Fahri Celâl Göktulga - Hayâlet
  => Ferit Edgü - Dönüş
  => Memduh Şevket Esendal - Hayat Ne Tatlı
  => Oya Baydar - Elveda Alyoşa
  => Refik Halid Karay - Eskici
  => Raşet Nuri Güntekin - Balta
  => Sabahattin Ali - Değirmen
  => Sait Faik Abasıyanık - Karanfiller ve Domates Suyu
  => Samipaşazâde Sezaî - Pandomima.
  => Tahsin Yücel - Tarih Coğrafya
  => HALDUN TANER - ON İKİYE BİR VAR
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Bahaeddin Özkişi - Göç Zamanı
Bahaeddin Özkişi   - Göç Zamanı
Biyografi - Bahaeddin Özkişi

19 Haziran 1928 tarihinde İstanbul’da doğdu, 10 Kasım 1975 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Tam adı, Mehmet Bahattin Özkişi. İstanbul’da 20. Yıl İlkokulu (1939), Karagümrük Ortaokulu (1942; şimdiki adı: Ahmet Rasim Ortaokulu) ve Sultanahmet Sanat Enstitüsü’nde (1946) okudu. Almanya’da Elektrik Ark Kaynak Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra kaynak öğretmenliği konusunda ihtisas yaptı. Devlet Havayolları’nda oto makinisti (1951-55); 1956’dan vefatına kadar da İTÜ’de kaynak öğretmeni olarak çalıştı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın teşvikleriyle yazmaya başlayan ve Akbaba dergisinde mizah öyküleri de yayımlayan (1960-65) Bahaeddin Özkişi, Köse Kadı ve Sokakta adlı romanlarıyla tanındı. Açık, yalın ve samimi bir dille kaleme aldığı tarihi romanlarının yanı sıra düşünce ve duygu yönü ağır basan öyküleriyle dikkat çekti.

Hikâye kitapları: Bir Çınar Vardı (1959), Göç Zamanı (1975)


Göç Zamanı

Siz hiç sabaha karşı bir ses duydunuz mu? Yollarda ilk ayak seslerinden çok daha önce, bir ses?
Bir ney ahenginde erimiş bir çağrı, sizi içinizden kavrayıp bir yere, uzak, renkli, bilinmez ve esrarlı bir yere çekti mi?
Bilir misiniz Münâdi nedir ve Göç nasıl olacaktır?
Üzüntülü akşam yemeğinden hemen sonra, yavaşça arka odaya sıvıştım, iki elimi iki yana siper edip alnımı cama dayadım.. Gece, bahçeyi tanınmıyacak kadar değiştirmişti. Binbir cin'i binbir oyunla dal aralarında gördüm, ince patika, belli belirsiz bir ışıkla yarı aydınlanmış kulübeye kadar uzanıyordu. Kulübe koyu gölgeler arasındaydı, uyuyordu.
Yalağa girmeden evvel bahçeye son bir defa baktım, sonra sıkıca sarındığım yorgan altında yapayalnız, geçmek bilmeyen günü ve Dede'yi düşündüm. Aldatıldığım kanısındaydım; üzgündüm, kırıktım.
Belki o, beni beraberinde götürmemek için Münâdi'ye “Sus!” demişti, “Uyanmasın!” Bütün sevgililerin insana kucak açtığı ülkeye gitme acelesiyle “Sonra da gelse olur!” demişti belki.
Sahi size önce Münâdi'nin ne olduğunu anlatmalıyım. Ben onu, Dede'nin köşeleri yuvarlanmış konuşmasından, el kol hareketlerinin yardımıyle yaptığı küçük benzetmelerden tanımıştım. O anlatır, bir görünmez kalem zihnime Münâdi'yi çizerdi; gür sesli, palabıyıklı, iri ve güçlü bir adamı.
Bir eli şakağına dayalı bu hayal yaratığı; “Göç zamanı gelmiştir;” diye haykırır ve ben bu çağrıyı duyar gibi olurdum. Gözüm, Münâdi'nin gerçek kadar canlı çehresinde, kulaklarım karşı durulmaz çağırının âhenginde, konuşmasının sonunu beklerdim.
Daha sonra Göç'ü anlatırdı Dede. Zihnimde bir araba canlanırdı. Denkler, kap-kacak, leğen ve mutlu insanlar yüklü bir araba.
Atın zayıf baldırlarında kaslar zorlanmaktan şekillenirken, anlatılması zor incecik bir hüzün içimi kaplardı.
Dede, her kelimenin tadına baka baka, ağır ağır: “Bir gece.” derdi, “Sabaha karşı Münâdi, Göç zamanıdır diye bağıracak.”
Kaç geceler boyunca, o sesi duyabilmek için beklerken uyuyakalmıştım. Çok defa salâ ile Münâdi'nin çağrısını karıştırmış, heyecanlanmıştım. Kaç kez sabah ezanında bir şey, Dede'nin anlattığı yeri düşündürmüşlü bana.
Derin ve dinlendirici bir çocuk uykusu sabahından sonra bir daha Dede'yi görmedim. Göçmüştü. Ne eşyalarını, ne eski hırkasını alabilmişi! giderken. Kim bilir belki asıl suç Münâdi'nindi. Belki de “Göç zamanıdır” dedikten sonra, “Acele et, acele et!” diye üstelemişli. Tabiî böylece bana haber vermemişti Dede. Bir başka düşünceyse kalbimi sızlatırdı. Belki de diye düşünürdüm, Dede sırtında yepyeni bir hırka, çağırıldığı yerdeki çocuklara hikâyeler anlatmaktadır.
Siz hiç sabaha karşı çağıran bir ses duydunuz mu? Bir ney ahengine bürünmüş bir ses?
Bir adam gördünüz mü, elini şakağına dayamış bir Münâdi, “Göç zamanıdır” diye haykıran?
Dede olmalıydı şimdi. Size derdi ki, siz de duyacaksınız bir gün. Sonra gülümser, gözleri uzaklara dalar giderdi.

Göç Zamanı, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1998


İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645157 ziyaretçi (1185087 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol