KONTROL ODAĞININ ÇALIŞANLARIN NEZAKET VE
YARDIM ETME DAVRANIŞLARINA ETKİSİ: KAMU
SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA
H. Nejat BASIM*
Harun ŞEŞEN**
ÖZET
Kişilerin yaşadıkları olayların nedenlerini nelere atfettikleri, kişisel kontrol odakları ile ilgili olup,
çalıştıkları örgütte sergileyecekleri nezaket ve yardım etme davranışlarını etkileyebilmektedir. Bu
çalışmada çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan 233 kişiye bir anket uygulanarak kişisel
kontrol odakları, yardım etme ve nezaket davranışı gösterme eğilimleri ölçülmüştür. Elde edilen
verilerin değerlendirilmesinde değişkenler arası korelasyonlar araştırılmış ve ortalamalar arası farklar
bağımsız örneklem t-testi ile incelenmiştir. Sonuçlar, çalışanların çoğunluğunun iç kontrol odaklı
olduklarını ve iç kontrol odaklı bireylerin dış kontrol odaklılarla kıyaslandığında yardım etme ve
nezaket davranışı gösterme eğilimlerinin daha fazla olduğunu göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Kontrol odağı, iç kontrol, dış kontrol, yardım etme, nezaket
ABSTRACT
It is about personal locus of control to where people attribute the reasons and results of the
events in their lives. This locus of control may influence the employees’ helping and courtesy
behaviors within the organization. In this study, a questionnaire was delivered to 233 people
working in public services to measure their locus of control, helping and courtesy behavior
tendencies. Correlations between variables were searched and the differences between mediums
were examined using two independent samples t-test. Results showed that most of the employees
had internal locus of controls and the people with internal locus of control tended to show
helping behaviors and courtesy behaviors more than those with external locus of control.
Keywords: Locus of control, internal control, external control, helping behavior, courtesy
GİRİŞ
Kişilerin, yaşadıkları olayların nedenlerini nelere atfettirdikleri hem sosyal
hem de çalışma hayatlarında önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bazı insanlar,
yaşadıkları her türlü olayı, başarı ya da başarısızlıklarını kendilerinin kontrol
edebildiğine inanırken, bazıları ise şans ve kaderin yaşamlarındaki asıl belirleyici
olduğunu düşünmektedirler. Bu düşünce farklılığı bir çok davranış şeklini
değiştirmekte, olayları kontrol edebildiğine inananları başarıya götürürken, her
şeyi şans ya da kadere bağlayanları başarısızlık ve psikolojik problemlere
taşıyabilmektedir.
Çalışma hayatında birçok insanla birlikte ve birbirine bağımlı bir şekilde
hareket etmek zorunda olan günümüzün modern bireyleri, işlerinde kolektif
uyumu sağlamada en önemli adımın diğerlerine yardım etmekten ve ikili
ilişkilerde nezaket ve hoşgörü sergilemekten geçtiğini öğrenmiştir. Bugün,
örgütsel başarı ancak çalışanların biçimsel rollerinin ötesinde, kendi istekleri ile
* Yrd. Doç. Dr., Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü
** Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü
H. Nejat BASIM – Harun ŞEŞEN
160
diğer çalışanlara yardım etmeleri ve onların işlerini kolaylaştırmaları ile
mümkündür. Bu bağlamda, bu çalışmada kişilerin kontrol odağı inançlarının bu
tür yardım etme ve nezaket davranışlarını ne şekilde etkilediği araştırmış,
örgütsel başarıya olan katkısı tartışılmıştır.
Kontrol Odağı Kavramı
Kontrol odağı kavramı, sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde yapılandırılmış
ve bir kişilik özelliği olarak tanımlanarak ilk kez Rotter (1966) tarafından
kullanılmıştır. Kontrol odağı inancı, bireylerin yaşadıkları pekiştirmelerin, yani
elde ettikleri sonuçların veya ödüllerin, ya da başarı veya başarısızlık
durumlarının, nelere atfedildiği ile ilişkilidir. Bu atıflar, kendileri dışındaki şans,
kader ve güçlü diğer insanlar gibi faktörlere yapılabileceği gibi, kendi
davranışlarının bir sonucuna da bağlanabilmektedir (Solmuş, 2004). Kontrol
odağı kısaca, bireyin yaşadığı olayları nelerin kontrol ettiğine dair inancıdır
(Strauser, Ketz ve Keim, 2002).
Bazı insanların kişisel kontrol duygusu yüksek iken, bazı insanlar davranışları
ile başlarına gelen olaylar arasında bağlantı kurmazlar. Rotter (1966) tarafından
geliştirilen teoriye göre insanlar, başlarına gelen iyi ve kötü olayların sebeplerini
algılama bakımından farklılaşırlar. Kontrol odağı inancındaki bu farklılık,
insanların hem kendileriyle ilgili hem de başkalarının yaşadığı durumları algılama
ve değerlendirmelerinde de farklılaşmaya neden olur (Taylor, Peplau ve Sears,
2006). Bir anlamda kontrol odağı inancı, çevresel koşulların bireyin başarılarına,
başarısızlıklarına veya diğer yaşadıklarına belirli bir açıklama getiremediği
durumlarda, bunları açıklamak için kronik bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır
(Taylor ve diğerleri, 2006).
Dış kontrol odağı: Rotter, bir pekiştirmenin ya da sonucun, birey
tarafından kendi davranışlarına bağlı olmadan sonuçlandığı şeklinde algılanması
durumunda, bunun tipik olarak “şans, kader ve kısmet” in sonuçları olarak
benimsendiğini belirtmektedir. Bunun dışında birey, olayların nedeni olarak,
kendisini çevreleyen büyük ve karmaşık güçleri de görebilir. Davranışlarının ya
da başlarına gelen olayların kendileri tarafından değil de daha çok dış güçler
tarafından belirlendiğine inanan bireyler, bu inançlarının derecesine göre dış
kontrollü olarak tanımlanmaktadır (Rotter, 1990).
İç kontrol odağı: Olay ve durumları kendi davranışına ya da göreceli olarak
kalıcı özelliklerine bağlı olarak algılayan kişinin sahip olduğu kontrol odağı
inancı, iç kontrol olarak tanımlanmaktadır (Küçükkaragöz, 1998). İç kontrol
odağına sahip bireyler, gelecekteki davranışlarını belirlemede kendilerine katkı
sağlayacağına inandıkları çevresel uyarıcı ya da değişimlere dış kontrol odağına
sahip bireylerden daha fazla duyarlılık gösterirler; çevresel koşulları değiştirme
konusunda daha fazla adım atarlar ve yeteneklerine veya başarı ya da
başarısızlıklarına daha fazla önem verirler (Solmuş, 2004). İç kontrol odağına
sahip bireyler, yaşamlarının herhangi bir boyutuyla ilgili olarak mutsuz
olduklarında, bunu kendi çabalarıyla değiş__________tirebileceklerine inanırken, dış kontrol
odağına sahip bireyler, yaşamlarını yönlendirme konusunda çaresizlik yaşama
Kontrol Odağının Çalışanların Nezaket ve Yardım Etme Davranışlarına Etkisi: Kamu Sektöründe
Bir Araştırma
161
eğilimindedirler ve yaşamlarındaki bazı ödüllerin kendi çabalarından
kaynaklanmadığına, yalnızca doğru zamanda doğru yerde olmanın getirdiği bir
rastlantı olduğuna inanırlar (Solmuş, 2004).
Birçok araştırma sonucunda, iç kontrol odaklı bireylerin duygularını ifade
etmede, dış kontrol odaklı bireylere göre daha az zorlandıkları, kendilerine daha
çok güvendikleri ve daha az oranda başkaları tarafından onaylanma gereksinimi
duydukları ve psikolojik-fiziksel sağlıklarına daha fazla dikkat ettikleri
görülmüştür (Solmuş, 2004). Dış kontrol odaklı bireylerin, olumsuz olayların
gerçekleşmesini engelleyemeyecekleri düşüncesiyle, iç kontrol odaklı bireylere
oranla daha fazla kaygı, stres ve depresyon yaşadıkları görülmüştür (Ashby,
Kottman ve Draper, 2002; Solmuş, 2004).
İç ve dış kontrol odağı inancını kişilik özelliği olarak ele alıp inceleyen birçok
araştırma, iç kontrol odağı yöneliminin kişilikteki etkilerinin, dış kontrol odağı
yönelimli olmaya oranla daha olumlu sonuçları olduğunu göstermektedir. Dış
kontrol inancı ise daha çok, düşük benlik saygısı, depresyon, baş ağrıları, diğer
psiko-fizyolojik semptomlar ve psikopatoloji ile ilişkilidir (Küçükkaragöz, 1998).
Strickland (1989), olayların davranışlarına bağlı olduğunu düşünen bireylerin,
hoş olmayan yaşam olaylarını değiştirmede daha ısrarcı olduklarını, şans ya da
kader gibi kendi dışındaki güçlere bağlayanların ise daha az girişimci ve
mücadeleci olduklarını belirtmektedir (Küçükkaragöz, 1998).
İç kontrol inancına sahip bireyler, amaçlarına ulaşma ihtimali ile gösterdikleri
çaba ve tecrübelerinden ders çıkarma yeteneği arasında doğru ilişki olduğuna
inanırlar ve kendileri için zor hedefler koyarlar. Buna karşılık, dış kontrol odaklı
bireyler de gösterdikleri çaba ile bu çabanın sonucunda elde ettikleri netice
arasında bir bağlantı olduğuna inanmazlar. Başlarına gelen önemli olayların
belirleyicisi olarak şans faktörünü görürler (Bernardi, 2001).
İki farklı kontrol odağı inancı arasındaki bir diğer farklılık ise başarı ve
başarısızlık durumlarına yaptıkları nedensel yüklemelerdir (Solmuş, 2004). İç
kontrol odaklılar olayların sorumluluklarını alıp, başarı veya başarısızlıkta neden
olarak kendilerini görürler. Dış kontrol odaklılar ise, başarı ve başarısızlık
durumlarını hep kendileri dışındaki faktörler ile ilişkilendirme yaparak,
başarısızlıklarda diğerlerini suçlarlar ve dış faktörleri sorumlu tutarlar (Bernardi,
2001). Bu durumla ilişkili olarak, Anderson (1977), iç kontrol odaklı bireylerin
problem çözmeye karşı daha aktif tutum benimsediklerini; Silvester ve
arkadaşları (2002) da başarısızlıkları ile ilgili, kendilerine ve kontrol edilebilir
davranışlara atıfta bulunan bireylerin, işte daha fazla gelişim kaydettiklerini ve
yüksek iş motivasyonuna sahip olduklarını belirtmektedirler..
İç ve dış kontrol odağına sahip bireylerin iş ortamındaki davranışlarıyla ilgili
en belirgin farklılıkların iş doyumu, işe bağlılık, motivasyon ve stres konularında
ortaya çıkmaktadır. Birçok araştırma sonucunda, başarılı performansın
nedenlerini kendisine yükleyen, yeterlilik ve yeteneklerine güvenen, sorunları
çözmek için karar alabilen ve gerekli adımları atabilen çalışanların, yani iç
kontrol odaklı bireylerin, daha fazla iş doyumu, işe bağlılık ve motivasyon
yaşadıkları görülmüştür (Solmuş, 2004). Benzer şekilde, Andrisani ve Nestel
(1976) ve Spector (1988) da iç kontrol odaklı çalışanların iş tatmin seviyelerinin
H. Nejat BASIM – Harun ŞEŞEN
162
daha yüksek olduğunu, işte daha uzun süre çalıştıklarını, genellikle daha yüksek
ücret aldıklarını ve yüksek statüye sahip olduklarını bildirmektedirler.
Bütün bu değerlendirmelerden sonra, genel olarak iç kontrol odağı inancına
sahip bireylerin çevreden gelen olumsuz etkilere daha fazla direnen, kişisel
özgürlüklerinin sınırlandırmasına güçlü tepki gösteren, kendilerini daha etkili,
güvenli ve bağımsız kişiler olarak algılayan, olumlu kendilik algılamalarına sahip,
atılgan ve girişimci kişiler oldukları söylenebilir. Buna karşılık dış kontrol odaklı
bireylerin de, çevre üzerinde kontrollerinin olmadığına inanmalarından dolayı
daha pasif, kendilerine ve başkalarına daha az güvenen kişiler oldukları
söylenebilir. Elde edilen bu sonuçlar, iç kontrol odaklı olmanın olumlu bir
kişilik özelliği olduğu kanısını kuvvetle vurgulamakta (Malki 1998; Loosemore
ve Lam, 2004; Silvester ve diğerleri, 2002) ve iç kontrol odağı eğiliminin çalışma
ortamında nezaket ve yardım etme davranışlarını ortaya çıkarabileceğini
göstermektedir.
Nezaket ve Yardım Etme Davranışları
Herhangi bir emre dayalı olmayan, örgüt için fayda sağlayan davranışlar ve
hareketler, çalışanların biçimsel rol davranışlarından farklılık gösterir. Biçimsel
olmayan davranışlar şeklinde ele alınan bu davranışlar literatürde, “prososyal
davranış” veya “fazladan rol davranışı” (Moorman ve Blakely, 1995; Smith,
Organ ve Near, 1983; Organ, 1988) olarak adlandırılmaktadır. Bu davranışlar
çoğu zaman kişilerin kendi istekleri sonucunda ortaya çıkmakta ve örgüte fayda
sağlamaktadır. Literatürde sadakat, itaat, taraf tutar katılım, kişisel inisiyatif,
nezaket ve yardım etme gibi birçok davranış fazladan rol davranışı olarak
adlandırılmaktadır (Van Dyne, Graham ve Dienesch, 1994; Morrison, 1994;
Moorman ve Blakely, 1995).
Bu tür davranışlardan birisi olan nezaket, başkalarının işlerini etkileyecek
hareketler yapmadan veya kararlar almadan önce onları bilgilendirmeye dayanan
davranışları ifade etmektedir (Deluga, 1995: 2; Organ, 1988; Podsakoff ve
diğerleri, 1990). Bu nedenle nezaket, problemleri önlemede önemli rol oynar ve
zamanın yapıcı bir biçimde kullanılmasını kolaylaştırır. Bir örgütte olumlu iklimin
yakalanıp performansın artırılabilmesi için, birbirleriyle iletişimde bulunan
bireylerin karşılıklı olarak olumlu davranışlar sergilemeleri gerekir.
Yardım etme davranışı ise, bir zorunluluk ya da görev olmadığı halde diğer
kişilere yardım etmeye veya işle alakalı sorunların ortaya çıkmasını önlemeye
yönelik gönüllü davranışları içerir (Graham, 1989; Organ ve Konovsky, 1989:
157; George ve Jones, 1997: 154; Podsakoff, Mackenzie, Paine ve Bachrach,
2000: 514). Podsakoff ve arkadaşları (1990: 111) diğerlerine yardım etme
davranışını, bir sorun oluştuğunda çalışanların; uzman kişilere yardımcı olmayı
amaçlayan ve bu durumda çalışanların daha verimli çalışmasını sağlayan
davranışları olarak belirtmişlerdir. Uzman kişilerin, örneğin ustabaşılar ya da
kıdemli çalışanların hiç bir ücret almaksızın yeni meslektaşlarına yardım etmesi de
bu kapsamdadır. Benzer şekilde bir çalışanın, diğer bir çalışanın rahatsızlığı
nedeniyle onun işini üstlenmesi davranışı, bu davranışa örnek olarak verilebilir
(Kidwell, Mossholder ve Benneth, 1997: 777) Bu tür davranışlar, bireylerin
Kontrol Odağının Çalışanların Nezaket ve Yardım Etme Davranışlarına Etkisi: Kamu Sektöründe
Bir Araştırma
163
performanslarını geliştirerek grup verimliliğine katkıda bulunurlar. Diğerlerine
yardım davranışı, biçimsel görevlerin ötesinde performans faaliyetleri ile
ilişkiliyken; nezaket, doğru ve gelecekte olası problemlerin oluşmasını engelleyen
davranışları kapsamaktadır (Burns ve Collins, 2000: 1-4). Bu nedenle nezakete
dayalı davranışlar, daha çok gelecek odaklı davranışlar olarak ifade edilmektedir.
Buraya kadar açıkladığımız kuramsal çerçeve bağlamında çalışanların örgüt
içinde sergileyecekleri nezaket ve yardım etme davranışlarının kişilerin kontrol
odakları ile ilişkili olacağı söylenebilir. Literatürde daha önce yapılmış araştırma
sonuçları incelendiğinde, iç kontrol odaklı bireylerin dış kontrol odaklı bireylere
nazaran daha fazla nezaket ve yardım etme davranışı sergilemeleri beklenebilir.
Bu kuramsal gerçekliği sınamak üzere, takip eden bölümde yöntemi ve
bulgularına yer verilen araştırmamızda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. İç kontrol odaklı bireyler ile dış kontrol odaklı bireylerin nezaket
davranışı gösterme eğilimleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?
2. İç kontrol odaklı bireyler ile dış kontrol odaklı bireylerin yardım etme
davranışı gösterme eğilimleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?
YÖNTEM
Örneklem
Araştırmanın örneklemi Bakanlıklar ve Bakanlıkların Ankara’ daki bağlı/ilgili
kuruluşlarında görev yapan ve rastlantısal olarak belirlenen, 124 kadın ve 109
erkek olmak üzere toplam 233 kişiden oluşmaktadır. Örneklemin yaşları 22 ile 49
arasında değişmektedir ve yaş ortalaması 36.10 (Ss=6.60) olup, %62’si evli,
%34’ü bekar, %3’ü boşanmış, %1'i ise dul’dur. Eğitim düzeyi açısından
bakıldığında, %14’ü lise mezunu, %32’si ön lisans, % 48'i lisans ve % 6’sı yüksek
lisans derecesine sahiptir. Örneklemin mesleklerindeki çalışma süresi ise 1 ile 28
yıl arasında değişmekte olup, ortalama 11,98 (Ss=6,14) yıl olarak bulunmuştur.
Ölçüm Araçları
Rotter’in İç-Dış Kontrol Odağı Ölçeği
Rotter (1966)’in İç-Dış Kontrol Odağı Ölçeği, bireylerin genellenmiş kontrol
beklentilerinin içsellik-dışsallık boyutu üzerindeki konumunu; pekiştiricilerin
bireyin kendi içindeki ya da dışındaki güçlerin (şans, kader) kontrolünde
olduğuna dair sahip olduğu genel beklenti ya da inancı ölçmekte olup, Türkçe’ye
uyarlanması Dağ (1991; 2002) tarafından yapılmıştır. Ölçek 29 maddeden
oluşmaktadır ve iki seçeneklidir. Testi yanıtlayan kişiden kendisine uygun olan