edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  => Bedevilik-Barbarlık ve İnsanlk Tarihi-Sina Akşin
  => Tarih Felsefesi-Dr. Ali Şeriati
  => Görüşlerim-Sultan Galiyev
  => Kemal Tahir'in felsefi düşüncesi ve Devlet Ana
  => Sanat Anlayışım-Orhan Kemal
  => Çağın Dini: Humanizm-Cemil Meriç
  => Demokrasi Demopedidir-Cemil Meriç
  => Demokrasi Paradigması ve Sonrasız Modernlik-Yiğit Tuncay
  => Karl Popper'in Bilim Felsefesi-Hasan Engin Şener
  => Cemil Meriç'in Dil ve Edebiyat Üzerine Düşünceleri- Arş. Gör. Oğuzhan KARABURGU
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 1-Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 2- Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 3- Refik Ahmet Sevengil
  => Gizli Halk Musikisinin Hakiki Karakteri Dindışıdır-Vahid Lütfi Salcı
  => YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE- R. FİLİZOK
  => AŞK[1] (Amour)-Elisabeth Sayın
  => Dil Bilimi Terimleri-Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => BİR METİN yahut EDEBÎ ESER LİSE VE ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE NASIL İNCELENMELİ? -Anne-Marie ALBİSSON
  => DİL İLE BİLDİRİŞİMİN (communication) TEMEL ELEMENTLERİ-Prof. Dr Rıza FİLİZOK
  => BYRON, LAMARTİNE-Jale Parla
  => TAHİR ALANGU’NUN FOLKLOR ANLAYIŞI
  => HİKAYECİLİK DERSLERİ
  => TÜRKİYE’DE DENEME VE ELEŞTİRİNİN GELİŞİMİNDE ORHAN BURİAN’IN YERİ (tez)
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME
  => YAZI DEVRİMİNİN ÖYKÜSÜ
  => CUMHURIYET DÖNEM! TÜRK ŞİİRİ VE BEHCET NECATIGiL
  => ROMANLARDA 27 MAYIS İHTİLÂLİ
  => HİLMİ YAVUZ ŞİİRİNE METİN-MERKEZLİ BİR BAKIŞ
  => YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN ROMANLARINDA CİNSELLİK
  => KİRALIK KONAK’TA MADAME BOVARY
  => ADNAN BENK VE TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ NURİ AKSU-tez
  => GELENEKSEL ROMANA KARŞI ROMAN: ANTİ ROMAN
  => ROMANININ TARİHSEL BOYUTU ÜZERİNE BİR İNCELEME Sedat ...
  => XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATINDA VOLTAİRE VE ROUSSEAU ÇEVİRİLERİ
  => AHMET VEFİK PAŞA’NIN ÇEVİRİLERİNDE OSMANLILAŞAN MOLİÈRE
  => Osmanlı Dönemİ Türk Romanının Başlangıcında Beş Eser
  => Kıbrıs Türk Edebiyatı
  => Halide Edib-Adıvar Döneminde ve Romanında Feminizm
  => ERKEN DÖNEM TÜRK EDEBİYATINDA KÖYLÜLER
  => TÜRK GÖÇER ŞAİRLERİNE AİT ESERLER
  => KARŞILAŞTIRMALI EDEBİYAT BİLİMİ ve BİR UYGULAMA
  => SAFAHAT’TA EDEBİYATA AİT UNSURLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME Abdullah ...
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME Ersin ÖZARSLAN*
  => SÖZ VE ÖZ
  => BATI TRAKYA TÜRK EDEBİYATI
  => YAVUZ BÜLENT BAKİLER’İN, “ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE” ŞİİRİNE EDEBÎ
  => TANPINAR’IN ŞİİR ANLAYIŞI VE ŞİİRİNİN KAYNAKLARI
  => Bir Cumhuriyet Kadını Şükûfe Nihal
  => KUVAYI MİLLİYE HAREKETİNE YÖNELTİLEN İTHAMLAR
  => MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİNDE FRANSIZ GAZETECİNİN MUSTAFA KEMAL İLE TEMAS VE GÖRÜŞMELERİ
  => YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ
  => RUSLARIN TÜRK TOPRAKLARI ÜZERİNDE YAYILMASI
  => BİR ÇAĞDAŞLAŞMA MODELİ OLARAK ATATÜRKÇÜLÜK
  => Mâni ve Bilmecelerimizde Geçen Meyve Adlarının Türkçe’deki Kullanımları Üzerine Bazı Tespitler
  => Şerif Benekçi’nin Romanlarında İnsan ve Toplum
  => A. Nihat Asya’nın Şiirlerinde Ölüm Kavramının Kullanımları Üzerine
  => Zafer HanIm’In AŞk-I Vatan RomanIBaĞlamInda KadIn
  => DİLBİLİM TARİHİNE BİR BAKIŞ
  => DİLBİLİM ARAŞTIRMALARI
  => DİLBİLİM (Linguistics)
  => Edebiyat Teorileri
  => EDEBİYAT TEORİSİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
  => HALK EVLERİNİN KURULUŞU VE ÇALIŞMALARI
  => Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri
  => BİLİM FELSEFESİ Prof.Dr. Mustafa Ergün
  => EDEBÎ METİNLER IŞIĞINDA DOĞU KÜLTÜRLERİNİN BATIYA ETKİLERİ VE BATIDA TÜRK İMGESİ ∗
  => ZİYA PAŞA’NIN “ŞİİR ve İNŞÂ” MAKALESİ Ali DONBAY
  => TATAR EDEBİYATININ GELİŞİMİ
  => OSMANLI ŞİİRİNE SANAT ONTOLOJİSİYLE YAKLAŞMAK ÜZERİNE
  => SÜLEYMAN NAZİF’E GÖRE İRAN EDEBİYATININ EDEBİYATIMIZA TESİRİ
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME -
  => ÖZNE KARAKTER NESNE KARAKTER Agusto Boal
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And 2
  => DOĞU VE BATI KÜLTÜRLERİNDE DÜŞSEL YARATIKLAR Enis Batur
  => TANPINAR ÜZERİNE NOTLAR Selahattin Hilav
  => DÖRT BİN YIL ÖNCE TÜRKLERDE TİYATRO Refik Ahmet Sevengil
  => SELÇUKLU TÜRKLERİNDE DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ANADOLU'DA DİNİ TEMAŞA Refik Ahmet Sevengil
  => OSMANLILARDA DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama 2
  => ELEŞTİRİ VE HİCİV Johann Gottfried Herder
  => ROMAN Octavio Paz
  => YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => YENİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => HALK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => DİL SORUNLARI
  => ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ARAŞTIRMALARI
  => MAKALELER
  => edebiyat tezler
  => İNCELEME ARAŞTIRMA
  => İNCELEME
  => Medeniyetin Demir Pençesi Eksen Çağı
  => DEDE KORKUT DOSYASI
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 1
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 2
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 3
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 4
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 5
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 6
  => Halk Şiiri, Gerçeküstücülük, Destan.
  => En Uzun Gece: Sahte Bir Roman - İzzet Harun Akçay
  => ARAŞTIRMACILAR İÇİN KAYNAKLAR
  => DOĞU EDEBİYATI
  => DOĞU EDEBİYATI - KİTAPLIK
  => TÜRK LEHÇELERİ ÇEVİRİ SÖZLÜĞÜ
  => İLETİŞİM ÇAĞINDA AŞIKLIK GELENEĞİNİN GELECEĞİ
  => ÂŞIK EDEBİYATI BÜTÜNÜ İÇİNDE SİVAS'TA VE ADANA'DA ÂŞIKLIK GELENEĞİNİN ORTAK VE FARKLI YANLARI
  => Türkiyat Araştırmaları 1
  => Türkiyat Araştırmaları 2
  => Türkiyat Araştırmaları
  => Türkiyat Araştırmaları 4
  => Türkiyat Araştırmaları 5
  => Bir Toplum Mimarı Olarak Yahya Kemal
  => Tanzimat Romanlarında Melodramın İdeolojik İşlevleri
  => Söz Sanatları Bakımından ‘Parçalı Ham’ Şiirler
  => İNCELEMELER.
  => İNCELEME..
  => İNCELEME...
  => İNCELEME....
  => İNCELEME.....
  => İNCELEME ŞİİR
  => İNCELEMELER.....
  => İNCELEMELER.,
  => İNCELEMELER,.
  => Edebiyat Sosyolojisi
  => Sosyalist Realizm Kavramının Ortaya Çıkış Süreci
  => toplumcu gerçekçilik
  => PEYAMİ SAFA.
  => Yeni Türk Edebiyatı
  => YENİ TÜRK A. İLHAN İÇERİKLİ
  => hilmi yavuz.
  => Behçet Necatigil
  => araştırmalar.1
  => ARAŞTIRMALAR 2
  => araştırma,
  => Türk Dili ve Edebiyatı,
  => 1919-1928 ARASI TÜRK ROMANINDA YAPI VE TEMA
  => Bilgisayar Öyküleri
  => Yayın
  => ROMAN,
  => ROMAN,,
  => ROMAN.
  => ROMAN..
  => şiir,
  => şiir,,
  => hikaye*
  => arş
  => arş1
  => arş2
  => arş4
  => arş6
  => arş7
  => arş8
  => arş9
  => edebiyat tarihinde realizm romantizm kavramı
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI 1
  => KLASİK TÜRK EDEBİYATI
  => TÜRK DEBİYATI İNCELEME
  => DEDE KORKUT DOSYASI.
  => açık arşiv
  => edebiyat arşiv
  => Kuruluş Devrini Konu Alan Romanlar Üzerine
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
OSMANLILARDA DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil

Osmanlılar devrindeki sosyal hayat hakkında umumî bilgi veren Türk eserlerinde sık sık kendilerinden bahsedilen Mudhik ve Mukallid (Güldürücü ve taklid edici) lerin çeşitli sahalarda hünerler gösterdikleri meydandadır, bununla beraber içlerinden birçokları aynı zamanda dramatik eğlenceler de tertip ediyorlardı. Buna ait vesikaları şöylece sıralayabiliriz:

Üçüncü Muradın 1582 de İstanbul'da Atmeydanında yaptırmış olduğu sünnet düğününde yerli tarihçilerimizin mudhik ve mukallidler tarafından gösterilmiş hünerler şeklinde vasıflandırdıkları eğlenceleri meşhur Fransız muharrirleri Jouannin ile Van Gaver, Turqui isimli eserde komediler sözü ile ifade etmişlerdir (1).

Onyedinci asırdaki içtimaî hayat hakkında geniş bilgi vermiş olan meşhur Türk muharrir ve seyyahı Evliya Çelebi, taklidlerle halkı güldüren kimselerden bahsederken bunların aynı zamanda birtakım vakaları temsil ettiklerini söylemekte ve bu temsil mevzularından birkaçını da anlatmaktadır.

Evliya Çelebi'nin mudhik ve mukallidlerden seyredip anlattığı oyunun konusu bir yahudi erkeğin bir çingene karısı ile gizli münasebette bulunması ve yakalanmasıdır. İkisine de işkence edilerek suçları söyletiliyor; kadın eşeğe ters bindiriliyor, yahudi de başka bir eşeğe bindirilerek iki suçlu gûyâ öldürülmek üzere halkın kahkahaları arasından geçirilip götürülüyorlar (2).

1675 yılında Edirne'de büyük bir düğün yapılmıştır. Bu düğün Padişah Dördüncü Mehmedin oniki yaşındaki oğlu şehzade Mustafa ile iki yaşındaki kızı Hadice Sultanın İkinci Vezir Mustafa Paşa ile evlendirilmesi münasebetiyle yapılmıştı. Geceli gündüzlü üç hafta süren bu parlak düğünü anlatmak üzere Dâr-üs Saâde emini Yusuf Ağanın kâtibi Abdi, başlı başına bir kitap yazmıştır (3). Abdi, eserinde düğünde vazife alan eğlendiricileri sayarken Mısır canbazlarından başka İstanbul'daki Ahmet kolu ve Cevahir kolu ile karagözcülerin, kuklacıların, şarkıcıların, çalgıcıların ve mukallidan (taklid ediciler) le lû'betbâzan (Oyuncular)ın geldiklerini ve hünerler gösterdiklerini söyler, düğünün başka başka günleri hakkında bilgi verirken mukallid ve lû'betbâzların padişahı, vezirleri, saray kadınlarını ve halkı eğlendirdiklerini umumî sözlerle anlatır.

Daha sonra yazılmış olan Râşit tarihinde bu düğünden ve oyunlardan bahsedilirken "temaşa sahasının keyif sahibi zümresinin oyunları ile şenlendiği ve bunların tuhaf ve alaylı konuşmaları ile hazır olanlara safalar verdikleri" yazılıdır (4).

Raşidin yaptığı açıklamalar Abdi sûrnamesinde bahsedilen mukallid, mudhik ve lû'betbâzların karşılıklı konuşmalar ve cinaslı sözlerle halkı eğlendirdiklerini anlatıyor. Bunların oynadıkları oyunların tamamiyle dramatik mahiyette olduğunu bize açıkça haber veren Hammerdir. Türkçeye onbirinci cildine kadar olan kısmı çevrilip bastırılmış olan Hammer tarihinin Fransızca nüshasında onbirinci ciltte 1675 şenliklerinden bahsedilirken şöyle deniliyor:

Sünnet düğünü ziyafetler, tiyatro temsilleri (des representations théâtrales), geçit resimleri, hediyelerin dağıtılması ve geç vakitlere kadar süren ateş oyunları ile kutlandı (5).

Yine aynı eserde birkaç sayfa sonra sünnet düğününün arkasından yapılan Hadice Sultan ile İkinci Vezir Mustafa Paşanın evlenmesi şenlikleri arasında aynı sözler kullanılarak (des parades, des festins, des representations théâtrales) geçit resimleri yapıldığı, ziyafetler ve tiyatro temsilleri verildiği tekrar edilmektedir.

Padişah düğünlerine memleketteki yabancı elçileri, hattâ memleket dışından komşu devletler temsilcilerini çağırmak âdetti; Kanunî Süleyman'ın ve Üçüncü Muradın yaptırmış olduğu sünnet düğünlerinde de yabancılar davetli olarak bulunmuşlar, değerli hediyeler getirmişlerdir. Dördüncü Mehmedin Edirne'de yaptırdığı düğüne de yabancılar çağırılmıştı. Onyedinci asırda Osmanlı Padişahı Dördüncü Mehmede Fransa'dan elçi gelen Marquie de Nointel Edirne'deki düğüne gitmemiş, elçilik kâtibi La Croix ile bir ressam göndermişti; bunların getirdiği malûmata dayanarak Fransa Dışişleri Bakanlığına ve Fransa Kıralı Ondördüncü Louis'ye raporlar yazmıştı. Fransız akademisi üyelerinden Albert Vandal Türkiye - Fransa münasebetlerinin türlü safhalarına ait yayınladığı eserlerden birini Marquie de Nointelin hayatına ve Türkiye'den Fransa'ya göndermiş olduğu raporları incelemeğe ayırmış, bu kitabı "Marquie de Nointel'in seyahatları" adı altında neşretmiştir. Albert Vandal, bu kitabın edebi ve artistik meşguliyetler başlıklı bölümünde Marquie de Nointel'in 1675 Edirne şenlikleri münasebetiyle Fransa'ya göndermiş olduğu raporları da inceliyor. Albert Vandal, Fransız Elçisinin raporlarına dayanarak Edirne'deki padişah düğününe Türkiye'nin her tarafından eğlendiriciler getirildiğini söylemekte ve bunları şu suretle saymaktadır: "... des baladins, bouffons, faiseurs des tours, machinistes et autres amuseurs." (6).

Bu sözler bizim yerli tarihçilerin kullandıkları mukallid, mudhik, lû'betbâz, şa'bedebâz, erbâb-ı lehv ü lû'b gibi kelimelerin Fransız dilindeki karşılığıdır. Machiniste dekor hazırlayan, müteharrik şekiller vücuda getiren kimselerdir; padişah düğünlerinde içinde hiç insan görünmeden kendi kendisine ilerliyor hissini veren gemiler, üstünde türlü güldürücü veya san'atlı şekiller bulunan ve hiçbir kimse veya bir hayvan tarafından çekilmeden yürüyen arabalar, bağçeler, vesaire göstermek âdetti. Bunlar bir nevi kendi kendisine hareket eden dekorlardır. Faiseur de tour kelimeleriyle içinde savaş oyunları veya başka eğlenceler gösterilen kulelri yapmakta usta kimselerin anlatılmak istenildiği meydandadır; yüzlerini tuhaf şekillerde boyayarak, başlarına garip külâhlar giyerek, ellerine hortumlar, su tulumbaları alarak hem tuhaflık eden, hem kalabalığın üstüne su sıkarak halkı dağıtan, meydan ve yol açan kimselerin padişah düğünlerindeki ödevlerinden ve yaptıkları eğlencelerden bütün sûrnâmelerde bahsedilir; Bouffon - Maskara sözü ile anlatılmak istenilenler bunlardır. Mudhik - güldürücü anlamına Bouffon sözü kullanılmakla yetinilmemiş, mukallid ve lû'betbâz karşılığı olarak da Baladin sözü kullanılmıştır. Bu kelime için Fransızca büyük Larousse'da verilen mâna ve yapılan açıklama şudur: "Eskiden kahramanlık danslarının aksine komik danslar yapanlara baladin denilirdi; sonraları balelerde oynayan danseur'lere bu isim verildi; mânâ biraz genişleyerek farce oynayanlara, maskaralara ve tuhaflık yapanlara da baladin denildi; halbuki evvelce bunların her birinin kendilerine göre birer meslek ve san'at özelliği vardı. Eski baladin'ler oyunlarında ruhanî elbiseler de giydikleri için kilise ve kıral tarafından fena karşılandılar, onbirinci asırda bunlar ortadan kalktılar. Onikinci asırda halk şairleri ve sazcılarla birlikte şehirden şehire gezerek dans edenlere baladin deniliyordu; sonraları büyükler ve halk, tiyatro oyunlarından zevk almağa başlayınca komedi oynayan artistler meydana çıktı, baladin'ler esas rollerinden yardımcı rollere düştüler, sahnede ancak iki piyes arasında dans etmek vazifesini alabildiler; içlerinden bazıları başlı başına çalışabilmek için sokaklarda türlü oyunlar gösterdiler. Paris'in büyük sokaklarında, panayırlarında toplanan baladin'ler komedyenlerle başa çıkabilmek için her zamanki hareketlerine kaba şakalar, baleler, hattâ küçük komediler de ilâve ettiler; öyle ki, 1678 senesine doğru açıkta oynayan aktörlerle güldürücü san'at sahiplerinin hepsine baladin denildi.".

Marquie de Nontiel'in Edirne düğününde komediler oynayan Türk aktörlerini baladin sözü ile ifade etmesi de işte tam bu sıralara (1675) Fransız dilinde kelimenin aktör anlamında kullanılmaya başladığı sıralara rastgeliyor.

Osmanlı kaynaklarında mudhik ve mukallid sözleriyle ifade edilen san'atkârların büyük bir kısmının tiyatro temsillerinde rol alan kimseler oldukları, onların Fransız muharrirleri tarafından aktör sözü ile vasıflandırılmalarından da anlaşılıyor. Buların oynadıkları oyunlara Fransız muharrirleri tarafından komedi denilmesi de gerek san'atlarının, gerek oynadıkları oyunların mahiyetini gösterir.

Daha onikinci asırda Türkler arasında usul ve kaidelerine uygun komediler temsil edildiğini Konya'da Selçuk sarayında verilmiş olan temsil ortaya çıkarmıştı; onikinci asırdan sonra da Türkler arasında bu temsillerin devam etmemesi için hiçbir sebep yoktur. Ondördüncü asır, Osmanlı Devletinin kuruluş yılları sayılır, o zamana ait hadiseleri aydınlatacak yazılı kaynakların azlığı, yukarıda söylediğimiz gibi, o devrin içtimaî hayatı hakkında geniş bilgi sahibi olmamıza imkân vermemektedir. Onbeşinci asırda sarayda birçok mukallidler bulunduğunu biliyoruz; bunların ne iş yaptıklarını ise sonraki asırlara ait faaliyetlerinden öğrenmiş bulunuyoruz. Onaltıncı ve onyedinci asırlardaki düğünlerde mukallid sözünün aktör mânasında kullanılmasına ondokuzuncu asrın ortasında ve daha sonraları da devam edilmiştir. Kitabımızın ikinci cildinde görüleceği gibi, Tanzimattan sonra memleketimizde İtalyan opera heyetleri gelerek Beyoğlu sahnelerinde uzun müddet sürekli temsiller vermiştir. Yabancı dilde verilen bu opera temsilleri için Türkçe el ilânları bastırılıp dağıtılırdı. Kitabımızın ikinci cildinde metinleri ve fotoğrafları neşredilecek olan bu opera ilânlarının bir çoğunda İtalyan aktörleri için - eskiden beri alışılmış olan - Mukallid sözü kullanılmaktadır.

Geçmiş asırlarda Osmanlılar devrindeki eğlencelerde dramatik temsiller vermiş olan mukallidler, daha önce de söylediğimiz gibi, kol halinde çalışıyorlardı. Bu mudhik ve mukallidler tarafından verilen temsillerin onsekizinci ve ondokuzuncu asırlarda koloyunu, ortaoyunu gibi isimler aldığını göreceğiz.

Nicholas N. Martinovitch de İngilizce olarak yayınladığı Türk tiyatrosu isimli kitabında Selçuklular zamanında Konya sarayında verilmiş olan tiyatro temsillerinin Osmanlı Devleti kurulduktan sonra devam ettiği düşüncesini ileriye sürmüştür; diyor ki:

"Bu san'atın Küçük Asya'da Selçuklular zamanındaki durumundan bahsettik. Onlardan sonra gelen Osmanlılar zamanında da ortaoyunu ehemmiyetli rol oynamıştır. Padişah düğünlerinde daima tiyatro temsilleri hususiyet teşkil ederdi. Harbler esnasında da seferlerde sultanın ma'iyetinde bir gurup aktör bulunurdu; zorlu döğüşlerden sonra oyuncular dinlenme zamanında sultanı ve yanındakileri eğlendirirlerdi. Hükûmet merkezinde de sultanın sarayında aynı sebeple daimî surette bir aktörler heyeti bulunurdu. Aristokratlar sultan sarayındaki âdetleri taklit ettikleri için büyüklerin, zenginlerin konaklarında da bu cins eğlenceler tertip edilirdi. Bu Türk eğlenceleri o kadar meşhur olmuştur ki, bu oyunlar Türklerin o zaman zaptettikleri Balkanın eski hür ve müstakil eyaletlerinde bile oynanmıştır. Meselâ Romanya'da mahallî asîller, Türklerin getirdikleri örnekleri takip etmek suretiyle Türk tiyatro gösterileri tertip etmişlerdir. Bu tiyatro, Osmanlılar zamanında en aşağı tabakanın bile eğlencesi olacak şekilde pek yayılmıştır. Türk tiyatrosu aktörleri, o devirlerde zaman zaman hükûmet idaresinden hoşnutsuzluklar da göstermişler, hattâ temsillerinde Sultan hakkındaki memnuniyetsizliklerini bile bildirmekten çekinmemişlerdir. Onyedinci asır Türkiye'sinde o zamanki Avrupa'nın aksine olarak geniş bir hürriyet vardı."(7).


NOTLAR
(1) Jouannin et Van Gaver: Turqui, sayfa 171 ve 172, Paris, 1840, Firmen Didot Kardeşler yayını.
(2) Evliya Çelebi: Seyahatname, cilt 1, sayfa 649, İstanbul, İkdam Matbaası, 1898.
(3) Abdi: Sûr-i pür sürûr-i hümâyûn, Yazma, bizim incelediğimiz nüsha İstanbul'da Fatih Millet kütüphanesinde Ali Emîrî kitapları arasında 343 numarada.
(4) Râşid tarihi: İstanbul 1282 (Milâdî 1866), cilt 1, sayfa 323.
(5) Hammer: Histoire de l'empire Ottoman, cilt 11, sayfa 414, Hammer tarihi, Türkçeye tercümesinin 1-10 cildi eski, 11. cildi bugünkü harflerimizle basılmıştır.
(6) Albert Vandal: L'Odyssee d'un ambassadeur, Les voyages du Marquie de Nointel, Paris Librairie Plon, 1900, sayfa 195.
(7) Nicholas N. Martinivitch: The Turkish Tehatre, New York, 1933, sayfa 14 ve 15

Türk Tiyatrosu Tarihi I,“Eski Türklerde Dram San’atı”, Refik Ahmet Sevengil, İstanbul 1959, Maarif Basımevi, 1. Basım

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 646390 ziyaretçi (1187467 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol