|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
YAVUZ BÜLENT BAKİLER’İN, “ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE” ŞİİRİNE EDEBÎ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
1
Dr. R
Ayl
ıfat ARAZ, Şiir İncelemesi, Alp Yayınları, ANKARA 2005, s.233-255; Bizim Külliye Üçık Kültür ve Sanat Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2001, Yıl:3, Sayı:8, s.67-73
YAVUZ BÜLENT BAK
B
Dr. R
İLER’İN, “ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE” ŞİİRİNE EDEBÎİR YAKLAŞIM …Ne Olur Bir Gün Beni Kapında Olsun Dinle”ıfat ARAZ
Bir toplumun kültür yap
temel de
iyi ve güzel olan do
Türk kültür ve dü
ad
manevî dokumuzu tahrip etti
geçmi
muhtevas
bin bask
ısında görülen değişim ve gelişim;o toplumun, kendisine has olanğerlerinin muhafaza edilmesi kaydıyla, örnek kabul edilecek toplumun, insanlık yararınağrularının alınması halinde kabul görür.şünce yapısında, son iki asır itibâriyle batıdan yenilik ve ilericilikına, ön kabullere ve yanlış algılamalara dayalı olarak alınan taklidî değerler, maalesef millî veği gibi, varlığımızı da tehdit eder duruma gelmiştir.1 Tarihi birşe ve geleneğe sahip olan şiir san’atında da teşhis edilen bu hastalık, şiirimizin şekil veına da sirayet etmiş, özellikle 80 sonrası şiirde Hilmi YAVUZ’un ifadesiyle 50 bin, 85ı yapan ve yok satan piyasa malı “marka şiir ve şairlerin” doğmasına sebep olmuştur.2
Bu
kazanç yoktur. Bunun yan
gerek
Türk
ancak muhteva ve
ortaya koyduklar
estetik ba
bir dil, ritim ve âhenk unsurlar
irfan
Bahis konusu edilen bu k
evrenselli
edilmeye çal
şairlerin, şiirimizin geleneği ve geleceği adına ortaya koydukları ve koyacakları herhangi birında, şunu da söylemek gerekir ki Cumhuriyet döneminde Türk şiiri,şekilde ve gerekse muhtevada en büyük darbeyi “Garip”çilerden almıştır.şiirinde, Garip hareketi ile başlayan ve İkinci Yenicilerin bir devamı gibi görünen,şekil yönüyle aşırıya varacak kadar kendilerini bağımsız addeden şairlerinı mahsullerde, şiirin; ilham, fikir, hikmet, his, hayâl ve musiki ile var olanğları koparılmış, geçmişiyle alâkası kesilmiş, şiirde olması gereken şairane üslûp, arıduruı ortadan kaldırılmıştır. Şiirin özüne; edebin, erdemin, ilim veın yerine, edepsizlik, ahlâksızlık ve anlamsızlık gibi temeli olmayan unsurlar sindirilmiştir.ısır imgelerle san’at adına yapılan, lâkin san’attan ve onunğinden uzak, bir kısım söz yığınları, şiir adıyla topluma, millete ve insanlığa malışılmıştır.
Ş
güzelli
mutlulu
bulmak zorla
Günümüzde Türk
dünyas
Bülent BAK
kaynaklardan beslenen
serbestli
disiplini içerisinde yer verir.
rol üstlenen dile ve onun kullan
mümteni dedikleri bir tarzla ortaya koydu
m
gittikçe derinle
iirin bahis konusu atmosferinde; asıl amacı “mutlak hakikâti aramak”, “mutlakği” terennüm etmek olan keza, toplumun sosyal meselelerini, onun sevinç, huzur veğu ile acı ve ızdıraplarının tercümanı olmak gibi, ağır bir görevi üstlenen hakîki şiirişmıştır.şiir geleneğinden kopmadan, şiirin estetik kurallarını ve imajını, modern bir yaklaşımla şiirlerine başarıyla taşıyan nadir şairlerimizden birisi, YavuzİLER’ dir. Halk ve Divan şiirinin özelliklerini bilen, inceliklerini tanıyan ve buşair, klasik ölçülere kendisini fazla kaptırmadan, modern şiirinğiyle; ilhama, musikiye, ritme ve bediî tefekkür unsurlarına, kendisine has bir üslûpŞiirlerinde, anlam ile âhengin kaynaşıp, yoğrulmasında önemli birımına gereken hassasiyeti gösteren BAKİLER, eskilerin sehl-iğu, kolayca söylenmiş gibi görünen oldukça sadeısralarında bile, zengin bir dil hazinesinden, titizlikle seçtiği kelimelere yüklediği anlamın,ştiğine şahit oluyoruz. Mısralar üzerinde düşünüldükçe beliren ve şiirde önem
1
Y
) Nurullah GENÇ,“80 Sonrası Şiir Üzerine Kısa Bir Değerlendirme.”Yağmur, Kültür Sanat Edebiyat Dergisi,ıl:2, Sayı:8,Eylül 2000, s.21.
2
2
) Hilmi YAVUZ, “80 Sonrası Şiir Sorgulanıyor” (Röportaj, Ayşegül YILDIZ) Yağmur, 8 Eylül 2000, s.16-18.
arzeden bu söyleyi
Fuzûlî’ de de görülür. Nitekim,üzerinde çal
bütünle
sonlar
bölüm sonlar
olmu
“a
eden bu uyum,
sa
“ç
gördü
“hat’larla”, “heyhat’larla”, “at’larla” kelimelerindeki “at” tam kafiyeleri ve “larla” redifleri ile
“Sözde senden kaç
edilen ahengin do
yaz
ş özelliği, XVI. asır Divan edebiyatının en büyük aşk şairlerinden olanıştığımız “Şaşırdım Kaldım İşte” adlı şiirde mânâ ileşen çok kuvvetli bir derûni ahenk vardır. Kelimelerde gördüğümüz ses tekrarları, mısraındaki kafiye ve rediflerin varlığı, keza her üç bölümde de bölümlerdeki birinci mısralarınında tekrar edilmesi ve kullanılan vezin, şiirde böyle bir ahengin doğmasına sebepştur. Mükemmel bir uyum içinde görülen kelimeler, sanki şiirin muhtevasını teşkil edenşk”ın ateşinde, birbirleriyle kaynaşmış gibidirler. Kelimelerin şekil ve anlam yapılarına taallukşiirde estetik birliğin ve bütünlüğün ortaya çıkmasını, muhtevanın derinleşmesiniğlamıştır. Meselâ, birinci bölümde: “sözde”, “senden”, “sessiz”, “sedasız”, “sen”,ıkıyorsun”, “serin”, “yazıyorsun”, “fırsatlarla”, “sonda”, “sözde”, “senden” kelimelerindeğümüz “s” sesinin; “at’larla”, “kanat’larla”, “inat’larla”, “imbat’larla”, “fırsat’larla”,ıyorum doludizgin atlarla” mısraının iki defa tekrarı şiirde bahis konusuğmasını sağlayan önemli unsurlardır. Şiir, hece vezninin 7+7=14’lü ölçüsü ileılmıştır. Lâkin birinci bölümün ilk ve son mısraını oluşturan:
“ Sözde, senden kaç
ıyorum / doludizgin atlarla”
m
“ . . .
ısraında 8+7=15’li hece ölçüsü; üçüncü bölümde ise:
Eksilmeyen çilemsin
. . .
Çaresizim çaremsin”
m
Üç bölümden olu
Kald
mücadelesinin içerisinde buluyoruz. Zirâ nefiste de aynen ruh gibi, gönül gibi, insan
idare etmek isteyen, onu daima hakimiyeti alt
Bilahare
itibariyle de bir k
ve duygu ikliminde gezinen
kar
ısralarının ise 7’li hece ölçüsü ile yazıldığını görüyoruz.şan ve mükemmel bir konu bütünlüğünün serdedildiği “Şaşırdımım İşte” adlı şiirde, Yavuz Bülent BAKİLER’ i , önce “nefsi” ile başlayan zorlu bir içı içten içeında tutmayı gaye edinen dinamik bir güç vardır.şiirin genel yapısına sindirilen, adına ise “sevgi”, “sevda” ve “aşk” dediğimiz, anlamısım ayrıcalıklar gösteren, iç içe üç farklı dairedeki, yoğun bir düşünce, inançşair; karşı karşıya kaldığı “sınırsızlık” ve “sonsuzluk” hakîkatişısında, “sevginin”, “sevdanın” ve “aşkın” bir türlü çözemediği ve içinden çıkamadığı
kimli
ğini “hayret” ve “hayranlıkla”sorgulamaya başlar.
“ Sözde, senden kaç
Bazen sessiz sedas
Ama sen hep bin y
Kar
Ad
Yüre
Ba
Sözde, senden kaç
ıyorum doludizgin atlarlaız ipekten kanatlarlaıllık bilenmiş inatlarlaşıma çıkıyorsun en serin imbatlarlaını yazıyorsun bulduğun fırsatlarlağimin başına noktalarla, hatlarlaşbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarlaıyorum doludizgin atlarla”
BAK
“garez”, “haset” ve “k
yoktur. Bir k
sahip oldu
kapsayan “a
taalluk eden bir kaç
İLER’ in bu şiirinde, nefsin ve onun arzu, istek ve ihtiraslarının temelinde “kin”,ıskançlık” gibi şahsî mülâhazalarla ortaya çıkan çiğlikler, aşırılıklarısım eksiklikleri olmakla beraber, belli bir olgunluğa ulaştığı hissedilen bu nefsin,ğu istek ve ihtirasları dahi son derece masumanedir. Şairin, şiirin esas konusunuşktan”, “doludizgin atlarla” bazen de “ipekten kanatlarla” kaçması, esasen özeış değildir. Bu kaçış şairin ifadesiyle “sözde” kalmıştır.
3
Ş
iirin birinci bölümünde, birinci ve son mısrada olmak üzere iki defa tekrar edilen:
“Sözde, senden kaç
ıyorum doludizgin atlarla”
m
“
m
Türklerin gerek
devam eden, mekânda ilerleme, yay
“
m
getirilen co
yükseli
ısraındaki “doludizgin atlar” ile şiirin son bölümünde geçen:Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin”ısraındaki “ufuk çizgim” ifadelerine, aşka dair farklı anlamlar çağrıştırsa da, ilk bakıştaİslamiyet’ten önce ve gerekse İslâm dinini kabulleriyle başlayan ve asırlarcaılma ve genişleme idealleri de yüklenmiştir.Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla”ısraındaki “ipekten kanatlarla” kaçmak ifadesi; yine aşk duygusuyla birlikte, vatan halineğrafyada hak, hukuk ve adaletle tesis edilen iktisadi, sosyal ve kültürel alanlardakişi, yaşanılan bir medeniyetin ortaya çıkardığı sosyal refahı da çağrıştırmaktadır.
Ş
hatlarla
bahis konusu etti
dünya görü
Mecazî a
a
a
gösterir.
Mensubu oldu
bu ba
istek ve ideallerin zaman ve mekân içerisinde zuhur etmesine, hatta as
ra
airin, şiir boyunca adını dahi zikretmediği, ancak “yüreğinin başına noktalarla,” adını nakşeden “aşk”tan, kendisini daima uzaklaştıran nefsinin, istek ve ihtirasları, yineği bu aşka dayanan duyuş ve düşünüşlerdir. Mâlûm olduğu gibi, tasavvufîşünde “aşk anlayışı”, mecazî ve hakîki aşk olmak üzere iki farklı özellik arzeder.şk gelip geçici olduğu halde, hakîki aşk ebedîdir. Hakîki aşk, kişinin Allah’a olanşkını; mecazî aşk ise insana, karşı duyduğu aşkını ortaya koyar. Bakiler; bu şiirinde, mecazîşka ağırlıkla yer vermiş olmakla birlikte, zaman zaman hakîki aşka doğru bir yöneliş değu milletin temel değerlerine, ülkü ve ideallerine samimiyetle bağlı olan,ğlılığını nesir ve şiirlerinde hayata geçiren BAKİLER; nefsinin sahip olduğu bu masumaneırlarca da yaşanılmışlığınağmen niçin tedirgindir?... Şair, neyin karşısında, niçin şaşırıp kalmıştır?... Teşhis san’atıyla
ş
“sevgi”, “sevda” ve “a
“doludizgin atlarla” ve “ipekten kanatlarla” niye kaç
ahıslandırdığı ve şiir boyunca da sürekli hitap ettiği, lâkin adını dahi bir kez olsun zikretmediğişk” duygularından talep ettiği nedir?... Bunlardan velev ki söz ile de olsa,ıyor?... Yüreğinin başına, en küçük fırsatını
bile de
de
benzer di
“
Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle”
ğerlendirerek adını yazan “aşk” ile “benliğinin” arasında kopan iç çatışmada niçin nefsineğil de aşka taraf olmaktadır?... Bütün bu soruların, hatta bu şiirin muhtevasında yatan bunağer soruların kısmen de olsa cevabı, şiirin bir bakıma omurgasını teşkil eden:Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
m
m
Mevlevî ve Rufâî dervi
yank
ısralarındaki samimi, sıcak ve içten gelen yakarışlarda bulunmaktadır. Bu derin ve güçlüısralarda duyduğumuz ses; sanki şairin çocukluk döneminde bizzat gördüğü ve etkilendiğişlerinin vecd içinde dönerken çıkardıkları |
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692768 ziyaretçi (1259115 klik) kişi burdaydı! |