|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE- R. FİLİZOK |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE
HAREKET İMAJLARI ve ÜSLUP
R. FİLİZOK
Yunus Emre’nin şiirlerinde bazen redif, bazen kafiye kelimesi “musammat” yahut “dörtlük” özelliğinden dolayı üç veya dört defa tekrarlanan bir yapıyı zarurî kılar. Bunun sonucu olarak redif yahut kafiye kelimesi fiil olduğunda beyit yahut dörtlüğe zarurî olarak dört yahut üç fiil girer. Bu hâlin her beyitte tekrarlanması fiil yoğunluğunun artması sonucunu doğurur.
Diğer taraftan Yunus, şiirlerinde varlıkları kesret oldukları için, yani Tanrı’nın birliğine ulaşmada birer engel oldukları için uzun uzun tasvir ve tavsif etmez. Varlıkları nadir olarak sıfatlar vasıtasıyla ifade eder. İşaret sıfatları bir kıyıya bırakılırsa birçok şiirinde sıfat bulmak mümkün değildir. Yunus, varlıkları vasıflandırmaktan çok, onları hareketleriyle, harekete ait hususiyetleriyle gözlerimizin önüne serer:
Hiç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm
Halkı bostan idinmişdür diledügin üzer ölüm (155/1)
Bu beyitte ölüm gibi soyut bir kavram, alegorik bir mahiyet kazanmış ve hareket halinde ifade edilmiştir. Şâir şiir boyunca ölümü aynı alegori içinde ve hareket halinde anlatır.
Yunus’un “Deniz kenarında ova kuyuda işleyen kova / İsa ağzında duâ oldum bile işe geldüm. (176/6)” beyitindeki “kuyuda işleyen kova” ifadesi bu hususta güzel bir örnektir. “İşleyen” sıfat fiili gramer açısından bir sıfat olmakla birlikte, fiil köklüdür ve zihnimizde bir hareket imajı yaratmaktadır. Yunus kovayı değişik şekillerde tavsif edebilirdi. Ancak O’nun genel tercihi bu örnekte görüldüğü gibi varlıkları hareket halinde canlandırmaktır. Şâir, “kitap”ı “gökten inen”, “gül”ü “açılan”, “solan”, “ağaç”ı “uzayan”, “su”yu “akan”, “sızan”, “deniz”i “mevc uran” birer varlık olarak ifade eder.
Yunus Emre’nin şiirlerindeki benzetmeler, “mesel”ler genellikle hareket imajları içerir. Teşbihin yönü sıfatlardan ziyade hareketlerdir:
Düştüm bu ışk denizine bahrılayın yüzer oldum
Seyran itdüm denizleri Hızır’layın gezer oldum (174/1)
Canum girmedin bu tene nazarum yokdı altuna
Düşdüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum (174/7)
Şol kuşun kim yuvası toğan katında ola
Ol andan kaçan dura gide yayına bir gün (90/4)
Bir devlengiç yuva yapar yürür ilden yavrı kapar
Togan ileyinden sapar zîre elinde murdârı var (22/3)
Çün denize garkoldun boğazına geldi su
Deli bigi talbınma iy biçare battun tut (10/7)
Ağaç karır devrân döner kuş budağa bir kez konar
Dahı sana kuş konmamış ne gügercin ne hod dürrâç (13/4)
Ömrün senün ok bigi yay içinde topdolu
Tolmış oka ne turmak ha sen anı attın tut (19/5)
Ol kuşun kim yuvası doğan yanında ola
Ol anda kaçan dura gide yayına bir gün (421)
Nice bir ışk meydanında nefs atın seğirttirem
Ya nice bir başımı tûp eyleyip çevgân olam (400)
Yûnus’a âşık diyüben zinhâr özenüp gelmegil
Çok bezrigân peşman olur varıcağız uzun yola (2/5)
Kaynar denizleyin canım oynar gemileyin tenim
İki deniz arasında garkoluban uşanayın (415)
Canım ışkın külüngüne Ferhâd olup tuttum başım
Daim dağları keserim Şirin’im hiç solmaz benim (412)
Benim canım bir kuştur kim gövdem anın kafesidir
Dosttan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benim (401)
Louis Bazin, Yunus Emre’nin şiir sanatının önemli niteliklerini şu sözleriyle tespit etmiştir: “Bu büyük şâir, hiçbir taassup endişesine kapılmadan, bayağılıktan olduğu kadar şâirânelikten de kaçarak, ne müşahhas teferruattan, ne de en cüretli tecritlerden sakınmaksızın, hoşuna giden her mevzuû serbestçe ele alıp işler. Aslen mistik olan ilhâmının aynı kalmasına rağmen eserlerindeki çeşitlilik, insanı şaşırtır.” Yunus Emre’nin şiirlerinde rastladığımız temel tezatlardan birisi olan soyut–somut tezadı, tasavvufun vahdet-kesret kategorilerinin şairin sanatına yansımasından ibarettir. Şair, soyutu ifade ederken daima somuttan hareket etmiştir. Kesretten vahdete doğru bir yolculuğun içinde olan Yunus, somuttan soyutun anlamına geçer. Soyutu somut olarak ifade etmenin çeşitli vasıtaları vardır. Yunus şiirlerinde bu hususta meselâ alegori gibi çok sık kullanılan genel araçlarla birlikte kendisine has hale getirdiği özelleştirilmiş araçlar da kullanır. Yunus’un ilâhî aşk yolculuğunu anlatırken hareket imajlarına çok sık başvurması bu soyut yolculuğu somut bir şekilde ifade edebilmek için bulduğu bir araçtır. Bu konuda genel olarak benimsenmiş yöntemlerle yetinmek, şâiri daima uzaklaşmaya çalıştığı kesreti, varlığı ifade etmek zorunda bırakacaktı. Şâir, varlığın ifadesi için yaratılmış olan dilin varlık tabakasından kurtulabilmek için hareket imajlarına yönelmiştir. Bu nitelikler, Yunus’un üslubunu eşsiz ve orijinal yapar.
Yunus’un şiirlerindeki kelimelerin oluşturduğu anlam alanları ve kelime alanları incelendikçe onun sanatının nitelikleri daha iyi anlaşılacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692724 ziyaretçi (1258281 klik) kişi burdaydı! |