edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  => Bedevilik-Barbarlık ve İnsanlk Tarihi-Sina Akşin
  => Tarih Felsefesi-Dr. Ali Şeriati
  => Görüşlerim-Sultan Galiyev
  => Kemal Tahir'in felsefi düşüncesi ve Devlet Ana
  => Sanat Anlayışım-Orhan Kemal
  => Çağın Dini: Humanizm-Cemil Meriç
  => Demokrasi Demopedidir-Cemil Meriç
  => Demokrasi Paradigması ve Sonrasız Modernlik-Yiğit Tuncay
  => Karl Popper'in Bilim Felsefesi-Hasan Engin Şener
  => Cemil Meriç'in Dil ve Edebiyat Üzerine Düşünceleri- Arş. Gör. Oğuzhan KARABURGU
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 1-Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 2- Refik Ahmet Sevngil
  => Tiyatro San'atının Kaynağı 3- Refik Ahmet Sevengil
  => Gizli Halk Musikisinin Hakiki Karakteri Dindışıdır-Vahid Lütfi Salcı
  => YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE- R. FİLİZOK
  => AŞK[1] (Amour)-Elisabeth Sayın
  => Dil Bilimi Terimleri-Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => BİR METİN yahut EDEBÎ ESER LİSE VE ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE NASIL İNCELENMELİ? -Anne-Marie ALBİSSON
  => DİL İLE BİLDİRİŞİMİN (communication) TEMEL ELEMENTLERİ-Prof. Dr Rıza FİLİZOK
  => BYRON, LAMARTİNE-Jale Parla
  => TAHİR ALANGU’NUN FOLKLOR ANLAYIŞI
  => HİKAYECİLİK DERSLERİ
  => TÜRKİYE’DE DENEME VE ELEŞTİRİNİN GELİŞİMİNDE ORHAN BURİAN’IN YERİ (tez)
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME
  => YAZI DEVRİMİNİN ÖYKÜSÜ
  => CUMHURIYET DÖNEM! TÜRK ŞİİRİ VE BEHCET NECATIGiL
  => ROMANLARDA 27 MAYIS İHTİLÂLİ
  => HİLMİ YAVUZ ŞİİRİNE METİN-MERKEZLİ BİR BAKIŞ
  => YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN ROMANLARINDA CİNSELLİK
  => KİRALIK KONAK’TA MADAME BOVARY
  => ADNAN BENK VE TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ NURİ AKSU-tez
  => GELENEKSEL ROMANA KARŞI ROMAN: ANTİ ROMAN
  => ROMANININ TARİHSEL BOYUTU ÜZERİNE BİR İNCELEME Sedat ...
  => XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATINDA VOLTAİRE VE ROUSSEAU ÇEVİRİLERİ
  => AHMET VEFİK PAŞA’NIN ÇEVİRİLERİNDE OSMANLILAŞAN MOLİÈRE
  => Osmanlı Dönemİ Türk Romanının Başlangıcında Beş Eser
  => Kıbrıs Türk Edebiyatı
  => Halide Edib-Adıvar Döneminde ve Romanında Feminizm
  => ERKEN DÖNEM TÜRK EDEBİYATINDA KÖYLÜLER
  => TÜRK GÖÇER ŞAİRLERİNE AİT ESERLER
  => KARŞILAŞTIRMALI EDEBİYAT BİLİMİ ve BİR UYGULAMA
  => SAFAHAT’TA EDEBİYATA AİT UNSURLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME Abdullah ...
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME Ersin ÖZARSLAN*
  => SÖZ VE ÖZ
  => BATI TRAKYA TÜRK EDEBİYATI
  => YAVUZ BÜLENT BAKİLER’İN, “ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE” ŞİİRİNE EDEBÎ
  => TANPINAR’IN ŞİİR ANLAYIŞI VE ŞİİRİNİN KAYNAKLARI
  => Bir Cumhuriyet Kadını Şükûfe Nihal
  => KUVAYI MİLLİYE HAREKETİNE YÖNELTİLEN İTHAMLAR
  => MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİNDE FRANSIZ GAZETECİNİN MUSTAFA KEMAL İLE TEMAS VE GÖRÜŞMELERİ
  => YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ
  => RUSLARIN TÜRK TOPRAKLARI ÜZERİNDE YAYILMASI
  => BİR ÇAĞDAŞLAŞMA MODELİ OLARAK ATATÜRKÇÜLÜK
  => Mâni ve Bilmecelerimizde Geçen Meyve Adlarının Türkçe’deki Kullanımları Üzerine Bazı Tespitler
  => Şerif Benekçi’nin Romanlarında İnsan ve Toplum
  => A. Nihat Asya’nın Şiirlerinde Ölüm Kavramının Kullanımları Üzerine
  => Zafer HanIm’In AŞk-I Vatan RomanIBaĞlamInda KadIn
  => DİLBİLİM TARİHİNE BİR BAKIŞ
  => DİLBİLİM ARAŞTIRMALARI
  => DİLBİLİM (Linguistics)
  => Edebiyat Teorileri
  => EDEBİYAT TEORİSİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
  => HALK EVLERİNİN KURULUŞU VE ÇALIŞMALARI
  => Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri
  => BİLİM FELSEFESİ Prof.Dr. Mustafa Ergün
  => EDEBÎ METİNLER IŞIĞINDA DOĞU KÜLTÜRLERİNİN BATIYA ETKİLERİ VE BATIDA TÜRK İMGESİ ∗
  => ZİYA PAŞA’NIN “ŞİİR ve İNŞÂ” MAKALESİ Ali DONBAY
  => TATAR EDEBİYATININ GELİŞİMİ
  => OSMANLI ŞİİRİNE SANAT ONTOLOJİSİYLE YAKLAŞMAK ÜZERİNE
  => SÜLEYMAN NAZİF’E GÖRE İRAN EDEBİYATININ EDEBİYATIMIZA TESİRİ
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİ ÜZERİNE TASVİRÎ BİR DENEME -
  => ÖZNE KARAKTER NESNE KARAKTER Agusto Boal
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And
  => İSLAMDA TRAGEDYA KAHRAMANI TRAGEDYA ÖRNEKLERİ Metin And 2
  => DOĞU VE BATI KÜLTÜRLERİNDE DÜŞSEL YARATIKLAR Enis Batur
  => TANPINAR ÜZERİNE NOTLAR Selahattin Hilav
  => DÖRT BİN YIL ÖNCE TÜRKLERDE TİYATRO Refik Ahmet Sevengil
  => SELÇUKLU TÜRKLERİNDE DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ANADOLU'DA DİNİ TEMAŞA Refik Ahmet Sevengil
  => OSMANLILARDA DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama
  => ORHAN KEMAL'İN YAPITLARI Türk Gerçekçiliğinin Gelişmesinde Yeni Bir Aşama 2
  => ELEŞTİRİ VE HİCİV Johann Gottfried Herder
  => ROMAN Octavio Paz
  => YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => YENİ TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARI
  => HALK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
  => DİL SORUNLARI
  => ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ARAŞTIRMALARI
  => MAKALELER
  => edebiyat tezler
  => İNCELEME ARAŞTIRMA
  => İNCELEME
  => Medeniyetin Demir Pençesi Eksen Çağı
  => DEDE KORKUT DOSYASI
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 1
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 2
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 3
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 4
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 5
  => TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ 6
  => Halk Şiiri, Gerçeküstücülük, Destan.
  => En Uzun Gece: Sahte Bir Roman - İzzet Harun Akçay
  => ARAŞTIRMACILAR İÇİN KAYNAKLAR
  => DOĞU EDEBİYATI
  => DOĞU EDEBİYATI - KİTAPLIK
  => TÜRK LEHÇELERİ ÇEVİRİ SÖZLÜĞÜ
  => İLETİŞİM ÇAĞINDA AŞIKLIK GELENEĞİNİN GELECEĞİ
  => ÂŞIK EDEBİYATI BÜTÜNÜ İÇİNDE SİVAS'TA VE ADANA'DA ÂŞIKLIK GELENEĞİNİN ORTAK VE FARKLI YANLARI
  => Türkiyat Araştırmaları 1
  => Türkiyat Araştırmaları 2
  => Türkiyat Araştırmaları
  => Türkiyat Araştırmaları 4
  => Türkiyat Araştırmaları 5
  => Bir Toplum Mimarı Olarak Yahya Kemal
  => Tanzimat Romanlarında Melodramın İdeolojik İşlevleri
  => Söz Sanatları Bakımından ‘Parçalı Ham’ Şiirler
  => İNCELEMELER.
  => İNCELEME..
  => İNCELEME...
  => İNCELEME....
  => İNCELEME.....
  => İNCELEME ŞİİR
  => İNCELEMELER.....
  => İNCELEMELER.,
  => İNCELEMELER,.
  => Edebiyat Sosyolojisi
  => Sosyalist Realizm Kavramının Ortaya Çıkış Süreci
  => toplumcu gerçekçilik
  => PEYAMİ SAFA.
  => Yeni Türk Edebiyatı
  => YENİ TÜRK A. İLHAN İÇERİKLİ
  => hilmi yavuz.
  => Behçet Necatigil
  => araştırmalar.1
  => ARAŞTIRMALAR 2
  => araştırma,
  => Türk Dili ve Edebiyatı,
  => 1919-1928 ARASI TÜRK ROMANINDA YAPI VE TEMA
  => Bilgisayar Öyküleri
  => Yayın
  => ROMAN,
  => ROMAN,,
  => ROMAN.
  => ROMAN..
  => şiir,
  => şiir,,
  => hikaye*
  => arş
  => arş1
  => arş2
  => arş4
  => arş6
  => arş7
  => arş8
  => arş9
  => edebiyat tarihinde realizm romantizm kavramı
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI
  => YENİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARI 1
  => KLASİK TÜRK EDEBİYATI
  => TÜRK DEBİYATI İNCELEME
  => DEDE KORKUT DOSYASI.
  => açık arşiv
  => edebiyat arşiv
  => Kuruluş Devrini Konu Alan Romanlar Üzerine
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
SELÇUKLU TÜRKLERİNDE DRAMATİK EĞLENCELER Refik Ahmet Sevengil

1925 yılında "Meddahlar" hakkında bir etüd yayınlamış olan Mehmet Fuat Köprülü, Türkler arasında eğlendirici san'atlarda meşgul kimselerden bahsederken: "Anadolu Selçukî saraylarında Bizans İmparatorlarının taklitlerini yaparak sultanları eğlendirmeğe çalışan birtakım muhdik ve mukallidlerin mevcudiyetini Bizans menbaları bize bildiriyor" demiş, yazısının altındaki nota da bu menbaı şu suretle açıklamıştı: Anna Kommen'den naklen Menzel'in Türk edebiyatında S. 330-Löbo da Bizans tarihinde 1116 Milâdî vak'alarını yazarken, yine aynî menba'dan naklen, Selçuki sultanının sarayında Bizans İmparatoru Aleksinin hastalık bahanesiyle korkaklığını gösteren temsil olunduğunu yazmaktadır. Bu izahat, daha o zaman belki de bir nevi orta oyununun mevcudiyeti suretinde tefsir olunabilir (1).

Memleketimizde bu bahse onyedi yıl sonra bir kere daha temas edildi; 1942'de İsmail Hami Danişment "Selçukilerde tiyatro" başlığı altında neşrettiği yazıda gerek Löbo'nun Bizans tarihine, gerek Bizans prensesinin eserine dayanarak ve kendi düşüncelerini de ekleyerek açıklamalarda bulundu (2).

Bizans İmparatorlarından Birinci Aleksiyos Komninos'un kızı prenses Anna Komnini, babasının hükümdarlığı zamanı ile ilgili vakaların tarihi olmak üzere Aleksiyos ismiyle bir eser yazmıştı. Bu kitabın ingilizce bir tercümesi 1928'de Elizabeth A. S. Dawes tarafından The Alexiad adı ile yayınladığı gibi Yunanca metni ile birlikte fransızcaya çevrilmişti de 1937 de Paris'te Bernard Leib tarafından yayınlanmıştır. Köprülü, Türkiyat mecmuasındaki kısa notunda bildirdiği veçhile Anna Komneni me'haz olarak almış olan Manzel'den faydalanmıştır; Danişmend'de Anna Komneninin fransızca ve ingilizce baskılarından istifade ederek Selçuk Türklerinin Bizans imparatoru ile alay etmek için düzenledikleri bir temsili anlatmış, Selçuklularda bugünkü anlayışa uygun bir tiyatro san'atının bulunduğunu belirtmiştir.

Bizans prensesi Anna Komnini'nin Yunanca Aleksiyos adı ile yazmış olduğu eserin 1884 de Laypzig'te Teubneri tarafından bastırılmış olan metni İstanbul'da Fenerdeki Rum Patrikliği kütüphanesindedir. Biz, konumuzu ilgilendirdiği için, kitabın Yunanca olan bu nüshasını avukat ve muharrir Vladimir Mırmıroğlu'nun yardımı ile inceledik. Kitap, Türklere karşı büyük bir düşmanlık duygusu ile ve ağır hakaret sözleri kullanılarak yazılmıştır. 1071 yılından başlayarak Anadoluyu ellerine geçirmeye muvaffak olan Selçuk Türkleri, Bizans İmparatorluğu için büyük bir tehlike sayılıyordu. Bizanslı prensesin Türklere düşmanlık göstermesi ve onları hor görmeye kalkması da bu yüzdendir. İmparator Aleksiyos, 1116'da Türklere karşı savaş açmak üzere yola çıkmış, Üsküdar'a geçmiş, fakat ayaklarında damla hastalığı başladığı için daha ileriye gidememiş, savaş kalmıştı. Prenses Anna Komnini, bu bahsi anlatırken diyor ki:

Bu arada İmparatorun ayaklarındaki damla hastalığı kendisini rahatsız etmeye başladı. İmparator ağrılardan hemen hemen yürüyemez olmuştu. Hastalık savaşın yapılmasına engel oluyordu. İmparator yataktan ayrılamayacak halde idi. Barbarlara karşı hazırlanmış olan zafer geri kaldı. İmparatoru en çok üzen de bu idi. Barbar Kılıçarslan İmparatorun vaziyetini önemle göz önünde bulunduruyor, onun hastalığından ve hareketsizliğinden faydalanarak ve sonunu düşünmeden bütün Asyayı yağma ediyordu; Hıristiyanlara karşı yedi kere akınlarda bulundu. İmparatorun bu hastalığı eskiden kendisini ara sıra yokladığı halde bu sefer arka arkaya buhranlar doğuruyor, âdeta sürekli bir şekil alıyordu. Kılıçarslanın etrafında bulunan adamları ise, hastalığın yalan olduğunu, İmparatorun gevşeklikten ve tembellikten dolayı savaşa kalkmadığını ileri sürüyorlardı. Bu sebepten dolayı barbarlar gerek ziyafetlerinde, gerek sarhoşlukları sırasında çok alaycı bir şekilde İmparatorun ayak ağrılarını fırsat bilerek eğleniyorlardı. Aktörlükte gerekli olan mânâlı sözleri bulmak ve söylemekte yaradılışın kendilerine verdiği istidat ve kabiliyetin yardımı ile ve İmparatorun ayak ağrıları vesilesi ile birçok maskaralıklar yapıyorlardı; bunlar İmparatorun hastalığına bakan hekimleri, kendisine hizmet edenleri, hattâ İmparatorun kendisini temsil ediyorlardı; İmparatoru temsil eden adamı bir yatağa yatırıyorlar, yatağı ortaya koyup eğleniyorlar, bu oyunlar barbarları şiddetle güldürüyordu. Barbarların bu halini haber almış olan İmparator, hiddeti artarak savaş açmak istiyor, kızgınlığının sebebini büyük bir taşkınlıkla açığa vuruyordu (3).

Bizanslı prensesin Türklere karşı düşmanlık duygularını belirtmek için kullandığı çirkin tecavüz cümlelerini bir tarafa bırakalım, verdiği bilgi Selçuklulardaki dramatik san'atı anlatmak bakımından ehemmiyetlidir. Türklerin aktörlük istidat ve kabiliyetlerini söylemekten geri kalmıyor, bir konuyu içinde çeşitli insanlar, imparator, hekim hasta bakıcılar olmak üzere iş ve hareket halinde canlandırdıklarını, bu konuyu güzel, alaycı, güldürücü sözlerle süslediklerini söylüyor. Bu bildirişin gösterdiği mânâ açıktır. Selçuk Türkleri onikinci asrın başında dramatik san'atın oldukça ilerlemiş bir nev'ine sahip bulunuyorlardı.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, 1071 yılından itibaren Anadolu'ya yayılmaya başlamış olan Oğuz Türkleri, bu tiyatro san'atını her halde Aleksiyos piyesini oynadıkları seneye kadar geçen kısa zaman içinde icat etmediler. Orta Asya7dan Anadolu'ya gelirken birçok etnografik, sosyal, estetik varlıkları beraber getirmiş olduklarında şüphe yoktur. Şu halde, Selçuk Türkleri ve dedeleri olan Oğuzlar arasında onikinci asrın başında ve ondan evvel dramatik san'at oldukça ilerlemiş, dinî mahiyetten tamamiyle sıyrılmış, bir halk eğlencesi şekli almış bulunuyordu.

Türk tiyatrosu hakkında eser yazmış ecnebi müelliflerden Petersburg Üniversitesi eski profesörü Nicholas N. Martinovitch, 1933 de Nevyork'ta İngilizce olarak yayınladığı kitabında Selçuk sarayındaki dramatik temsillere, mahiyetinin ne olduğundan bahs etmeksizin kısaca işaret etmiştir. Müellif, bu kitabında Osmanlılardaki meddah, karagöz ve ortaoyunundan bahseder. Ortaoyunun ne olduğunu anlatırken şöyle diyor:

Türk tiyatrosundan ilk defa onikinci asırda bahsedilmiştir. Bu gösteriler Küçük Asya'da Konya şehrinde Selçuk sultanlarının sarayında verilirdi. Bu tiyatronun orijini en uzak eskiliklerde de görülebilir. Okuyucunun Mime denilen klasik san'at hakkında dikkatini çekeriz. Klasik mimin sonraki ortaoyunu ile karşılaştırılmasından çıkan benzeyiş şaşırtıcıdır. Aranjman, aksiyon ve diyaloğun kuruluşunda birçok benzeyişler bulunuyor. Ortaoyununun kostümlerinde bile klâsik mimden parçalar görmek mümkündür. Türklerin ortaoyununu klâsik dünyadan aldıkları besbellidir; fakat bunu doğrudan doğruya almaları tabii imkânsızdır, arada bir vasıta bulunması lâzımdır. Bu vasıta da Bizanstır ki, mirasçıları Türkler, Küçük Asya'yı ve Balkanları adım adım istilâ etmişlerdir, Türk tiyatrosunda bundan başka bir de ikinci bir tesir olarak Avrupa tesiri görülür. Eğer herhangi bir kimse Türk ortaoyunu ile İtalyan komedya dellartesi arasında bir mukayese yapacak olursa her ikisinde de hareket ve piyeslerin şahısları bakımından pek çok benzerlik görecektir. Bu şaşırtıcı şey kolayca izah edilebilir. Türk imparatorluğu birçok asırlar boyunca Venedik, Cenova ve Akdenizin güney kıyısına serilmiş olan kolonileriyle en yakın ticarî, siyasî, kültürel münasebetlerde bulunmuştur. İşte böylece klâsik mim Türkiye'ye görmenin ikinci yolunu İtalya'dan gelmek suretiyle bulmuş ve sonraları ortaoyununa devr olmuştur (4).

N. N. Martinevitch, onikinci asırda Konya'da Selçuk sarayında verilen bir temsilin tiyatro olduğundan şüphe etmiyor, bunda haklıdır; Osmanlılardaki ortaoyununun da Selçuk saraylarındaki bu temsillerin devamı olduğunu söylüyor, bu husustaki düşüncelerimiz kitabımızın sonraki fasıllarında uzun uzadıya açıklanacaktır. Müellif, Türklerin en eski çağlardan beri tiyatro san'atı ile olan münasebet ve ülfetlerini araştırmamış olduğu için onikinci asırda Selçuk Türklerinde birdenbire karşısına çıkan Türk tiyatrosunu bir yere, bir kaynağa bağlamak lüzumunu hissediyor. Bu kaynak eski Yunanlıların ve Romalıların halk tiyatrosu olan Mime-taklid san'atı olabilir, diye düşünüyor. Bu san'atın Türklere geçmesi için iki yol bulunacağını tahmin ediyor: A) Kendi ifadesiyle Küçük Asya'yı ve Balkanları adım adım istilâ etmiş olan Türkler Bizanslıların mirasçısıdır, tiyatroyu da onlardan almış olabilirler. B) Akdeniz'de birçok seferler ve harbler yapmış olan Türkler İtalya kıyılarına kadar gelmişlerdir, İtalyanlarla münasebetlerde bulunmuşlardır, tiyatroyu onlardan almış olabilirler.

Önce bu ikinci düşüncenin Konya Selçuk sarayındaki temsil için hatıra gelmeyeceği meydandadır; çünkü Akdeniz seferi ve İtalyanlarla temas, Selçuk saraylarındaki dramatik eğlencelerden çok sonra, Osmanlılar devrindedir. Bunu bir kalem geçtikten sonra, birinci ihtimali inceleyelim. Selçuk Türkleri, Konya sarayında bu tiyatro eğlencelerinin verilmiş olduğu 1116 yılında gerçi Bizanslılarla münasebette bulunuyorlardı, fakat öyle müellifin dediği gibi henüz Küçük Asya'yı ve Balkanları adım adım zaptetmiş değillerdi ve Bizanslıların mirasçısı durumunda bulunmuyorlardı; Bizanslılarla münasebetleri onlarla üst üste harbetmekten, onları yer yer püskürtmekten ve geriye çekilmeye mecbur etmekten ibaretti. Bizim kaynağımız, yukarıda görüldüğü gibi, o zaman Selçuk Türleriyle harb halinde bulunan ve hakkımızda hiç de iyi duyguları bulunmayan Bizanslı prenses tarafından ve aleyhimizde olmak üzere yazılmış bir kitaptır. Selçuk Türkleri, onikinci asırda oynadıkları tiyatroyu Bizanslılardan almış olsalardı, bunu ilk söyleyecek olan o sırada Selçuk tiyatrosundan bahseden Bizanslı prenses olacaktı; halbuki Anna Komnini böyle bir şey söylemediği gibi aksine, Türklerin aktörlük san'atındaki yaradılıştan gelme kabiliyet ve istidatlarından bahsediyor. Bu itibarla Türklerin tiyatro san'atını Bizanslılardan veya Romalılardan almış olacakları yolunda girişilmiş olan tahminler hiçbir esasa dayanmamaktadır. Selçuk Türkleri, bu san'atı eski vatanları olan Orta Asya'dan daha birçok başka millî âdet ve an'aneleriyle birlikte getirdiler (5).


NOTLAR
(1) Türkiye mecmuası: Cilt 1, İstanbul, Matbaa-i âmire, 1925, sayfa: 14.
(2) İsmaîl Hami Danişmend: Selçukîlerde tiyatro, Cumhuriyet Gazetesi, 17 Haziran 1942, İstanbul, sayfa 2.
(3) Anna Komnini: Aleksiyos, Laypzig baskısı, 1884, cilt 2, sayfa 284 ve 285.
(4) Nicholas N. Martinovitch: The Turkish Theatre, New York, Theatre arts inc., 1933, sayfa 13 ve 14.
(5) Refik Ahmet Sevengil: La Théatre en Anatolie au XII éme Siecle, La Quinzaine d'Ankara, no: 18, 1 Novembre 1947.

Türk Tiyatrosu Tarihi I,“Eski Türklerde Dram San’atı”, Refik Ahmet Sevengil, İstanbul 1959, Maarif Basımevi, 1. Basım

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 640458 ziyaretçi (1178002 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol