|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
İthal Malı' Demokrasi- Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Söyleşi Attilâ İLHAN
İthal Malı' Demokrasi 15 Ocak 2001
İpliği sonradan pazara çıkanlar, elbette hatırlamak bile istemeyecektir, ama; 'kökü dışarda olmak' 'Soğuk Savaş' ın gerilimli yıllarında, bir 'ihânet-i vataniye' suçlamasıydı: kibarca 'dışarda' diye vasıflandırılan 'kök' aslında, 'Moskova' da sayılıyordu; dolayısıyla, yurdunuza değil, 'ecnebi' ye -hatta 'düşman' a- 'hizmet ediyordunuz'; bundan daha büyük 'vatan ihâneti' olabilir mi? Şişine şişine, bağıra çağıra suçlamayı yapan da -ki bunlar 'milliyetçiliği' kimseye vermeyenlerdi-; manalı bir tebessümle, centilmence 'karalayan' da -ki bunlar, 'Serbest Pazar Ekonomisi' yandaşı, 'alafranga' liberallerdi-; 'dışardaki kökten', düpedüz yabancı bir devletle işbirliğini kast etmişlerdi.
Nedeni belli: Sosyalizm, Marks/Engels döneminden itibaren, hep 'Enternasyonal' lerle çalışmıştır; Komünist Manifestosu' nun, ünlü parolasını herkes bilir ''Zincirlerinizden başka kaybedecek şeyiniz yoktur, bütün dünya işçileri birleşiniz!''; yâni Sosyalizm, sorunu 'küresel' koymuş, bir bakıma Burjuvazi/işçi sınıfı çelişkisinin; giderek, Metropol/Sömürge, ya da Zalim/Mazlum, çelişkisinin 'üstüne' çıkacağını öngörüyor; hangi ülkeden olursa olsun, işçilerin 'küresel' çıkarı aynı; şu halde, 'küresel Burjuvazi' ye karşı olacak!
'Soğuk Savaş' liberali ile milliyetçisinin, 'vatana ihanet' addettiği 'görüntü' budur; ne var ki, iki önemli, -Biri son derece vahim- noktayı, hiç hesaba katmıyor. Peki, neymiş o iki nokta? Biraz tartışalım mı, dersiniz?
Asıl 'enternasyonal' liberal!..
Ö nce şu önemli tesbit! Sosyalizm' de 'Enternasyonal' fikri, durduğu yerde filizlenip, etrafı sarmamıştır ki!..
Teknolojik, dolayısıyla askeri üstünlük sâyesinde, Batı Avrupa ülkeleri XVII.yy' dan başlayarak, yeryüzünün öteki ülkelerini 'sömürgeleştirmişlerdi'; elbette, Batı Avrupa ülkelerinde, o toplumların belirli kesimleri, bu 'marifeti' başarıyor: liberal kapitalizmi, Emperyalizme dönüştüren -önce ticaret, sonra sanayi- burjuvazisi! Burjuvazi, bildiğiniz gibi Batı' da, ulus/devlet' in yaratıcısı ama; 'Mazlum Ülkeler' in de, 'sömürücüsü'; Avrupa kıtasında, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda vs ulus ulusa savaşıyor ya, niçin; dünyanın geri kalanını kim sömürecek diye! Burası hiç unutulmayacak! Sosyalizm'in 'uluslararası' işbirliği'ni ('Enternasyonal') aradığı, -deyim uygun düşerse-, 'küreselleştiği' yer, işte burasıdır: 'Sermaye'nin 'milliyeti' yok, 'çıkarları' var; o halde 'emeğin' de 'milliyeti' olmayacak, 'çıkarları' olacak! Öyleyse sosyalizm durup dururken değil, önce Burjuvazi 'küreselleştiği' için, işçilerin 'küreselleşmesini' ('Enternasyonal'ini) öngörmüş!
O ilk 'liberal küreselleşme' nin adına, 'Emperyalizm' denilmiştir; Marksizm' in büyüklerini yanlış çıkaran, sonuçları da olmamış, değildir hani! En başta, dünyayı soyan Batılı 'gelişmişler'in onların sandığı üzere Emek/Sermaye, ya da Proletarya/Burjuvazi çelişkisini; 'ulusal' düzeyde çatışarak yaşasa da, 'küresel' düzeyde yaşamaya pek de heveskâr olmadığı gerçeği! Çünkü sömürgeci ülke işçisinin, sömürülen ülke işçisinden farkı büyük; hakikatte onun, 'zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri' de olmuş; o yüzden, Sermaye'nin 'küreselleşmesi' gerçekleşebiliyor; oysa emeğin küreselleşmesi -tesis edilmiş dört 'Enternasyonal'e ve 'Üçüncü Dünya' hareketi'ne rağmen- bir türlü oluşamıyor; o kadar oluşamıyor ki, 1917 İhtilâli, Avrupa Proletaryası' nın, Rusya' daki İhtilâl'e katılmasını, beyhude bekleyecektir: katılmaz, katılmamakla kalsa iyi, 'enternasyonal' ini de, ayrı tutar.
Demek ki, Sosyalist' in 'kökünün dışarda' lığı, prensipte -yâni sözde- 'geçerli', uygulamada gerçekleşememiş (Bkz. Sultan Galiyef); buna karşılık, liberal'in 'kökü dışarda' lığı, 'iktisadi ve siyasi bir hakikat'; o kadar hakikat ki, 'Soğuk Savaş' ertesinde, Yeni Dünya Düzeni' nin, iki ayağından birisi olarak, 'resmen', ilan ediliyor: 'Küreselleşme!'.
Peki, ya Türkiye?
Vahim olan, besbelli 'öteki' nokta! 'Soğuk Savaş' ın 'alafranga' liberali, hele 'milliyetçisi'; 'Sosyalist Sol' u topyekûn 'kökü dışarda' dolayısıyla 'vatan haini' sayarken; asıl kendisinin, nasıl boğazına kadar boka battığının farkına varamıyor.
Vatanı, 'kızıl bolşevikler'den koruyayım derken, gittikçe nasıl öbür tarafta, 'ulusallık'la 'küreselliği' birbirine 'karıştırdığını'; her geçen gün biraz daha, nasıl ülkesinin 'ulusal' çıkarlarına değil, 'Liberal Enternasyonal'inin, yâni Çokuluslu Şirketler'in, 'çıkarlarına' hizmet ettiğini, kavrayamıyor; o kadar kavrayamıyor ki, zamanla, merkezi planlı, kalkınma ekonomisi ve stratejik hedefleri; laik ve cumhuriyetçi, ulusal öğretim ve eğitimi; ulusal dış politikasının temelleri ve amaçları; hem şekillerini değiştiriyorlar, hem metotlarını ve mahiyetlerini! Farkında olarak olmayarak, 'Küresel Sistem' in, plan ve programlarını uygulamaya geçiyorlar; hazin gerçek şu ki, 'Ulusal Savunma' gibi handiyse 'can alıcı' alanlarda bile, bu böyle: 'Kök' ne yazık ki, artık 'dışarda'dır; 'küresel' çıkar da, 'ulusal' çıkarın önüne geçmiş!
'Soğuk Savaş' ın 'sıcak' döneminde, 'Sistem' bu 'geçiş' i, hemen daima 'darbeler' ve 'cuntalar' la yapmıştır: Pakistan' da, İran' da, Türkiye' de, Yunanistan' da; dahası, Atlantik' in ötesinde, Arjantin' de , Brezilya' da, Şili' de, vd: üstelik, gerekçesi daima, 'kökü dışarda' ki solculuk olarak! Şimdi o 'Soğuk Savaş' bittikten; daha doğrusu ve gerçeği, 'Soğuk Savaş'ın cephesi, artık 'ulusal devletlere çevrildikten sonra; 'cunta' değil, 'darbe' hiç değil; 'Democracy Projecte' / 'Demokrasi Tasarımı'nı uygulamak, her bakımdan tercihe şayan görülüyor: SSCB' de, daha önce Polonya' da (Solidarnoşç) , daha sonra Romanya' da, Bulgaristan' da, Yugoslavya' da; ve nihayet Sırbistan' da olduğu gibi...
Ne? Ya Türkiye' de mi? O nasıl bir söz?
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692761 ziyaretçi (1258993 klik) kişi burdaydı! |