|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
'İlk Meclis'in Solculuğu-Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'İlk Meclis'in Solculuğu!..
22 Mart 2002
Acaba bilir miydiniz, doğrusu merak ediyorum? TBMM 'de kurulan ilk siyasi parti, Komünist bir partidir: evet!
O muğlak ve mütereddit 1336 (1920) sonbaharında, Mustafa Kemal 'in yakın arkadaşları, 'Türkiye Komünist Fırkası' nı kuruyorlar; sol eğilimli 'Halk Zümresi' yle, 'Yeşil Ordu' ona tekaddüm etmiştir ama, önceki 'parti' değildi, sonraki 'gizli' sayılıyordu; Müdafaa-i Hukuk ise, hâlâ 'cemiyet'! Düşünebiliyor musunuz 'Kurucu Meclis' de sayılabilecek TBMM, o zaman 'soldan' bir doğum müjdeliyor; 'soldan', ama, 'farklı' ve son derece 'özel'! Bunu sinek pislemedik bir yere yazmalısınız.
Hakkı Behiç Bey 'in liderliğindeki bu 'fırka', 'resmi tarih'te 'muvazaa partisi' diye geçer; bir bakıma, öyledir; Mete (Tunçay), her zaman o kadar da 'uysal' olmadığını, ünlü kitabında yazmıştı; öyle hatırlıyorum; fakat asıl onların, muhtemel bir Türk sosyalizmi bahsinde, neler yazdıklarını okudunuz mu siz? Hem ilginç görünüyorlar, hem de şaşırtıcı.
TKF 'nın kurucu üyelerinden, Yeni Gün başyazarı Yunus Nadi Bey; Marksizm uygulamasının yorumunda, ancak yetmiş yıl sonra akla gelebilecek, bazı önemli 'tespitleri' yapıyor. Bakar mısınız neler yazmış?
''... Karl Marks 'ın prensipleri, memleketten memlekete ve harfiyyen, yani tıpatıp ve harfi harfine uygulanır formüller değildir. Siyasi milliyet esasına muarız olan Enternasyonal 'in, bu uluslararası ruhuna taarruz etmiş olmayalım. Taarruz etmiş olmaksızın, Komünizm 'in her memlekette tatbik veçhinde, bir nev'i milliyetin tecelli ve temayüzünü zaruri görmekte, hata olmaz kanaatindeyiz. Lenin yoldaş, lisanların ayrılığı bedahatine dayanarak, milletlere özellik tanımakta, yerden göğe kadar haklıdır...''
''... demek oluyor ki, dünyada, bir kere alelâde bir komünizm vardır. Bu Komünizm bütün milletleri, mesela Emperyalizm ve Kapitalizm âfetlerine muaraza gibi, umumi fikirler altında toplayabilir. İkinci safha olarak, bir Komünizm 'in memleketten memlekete ve çok farklı bir veçh-i tatbiki, bir uygulama biçimi vardır ki bu da ilmi esasların, o memleketteki icaplara göre incelenmesiyle, uzlaştırılıp toplanmasından meydana gelir. Bu itibarla nev'ama müstakil bir Türk Komünizm 'i vardır ve olacaktır; adına Bolşeviklik denilen bir Rus Komünizmi olduğu gibi...'' (A. Cerrahoğlu, 'Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı', S. 433 - 444. May Yayınları, 43. Tarihsiz)
II. Enternasyonal 'in 'mızıkçılığı' (daha doğrusu, açgözlülüğü), o kadar hayali kurulan 'Dünya Devrimi'ne engel olduğuna; Sosyalizm konusundaki sonraki gelişmeler, Yunus Nadi Bey 'i haklı çıkardığına göre, 'tespit'in 'özgün', 'farklı' ve son derece 'özel' olduğundan, şüphe edebilir miyiz?
Ya 'Turan sosyalizm'ine ne buyrulur?
Bu kadarla kalsa iyi! TKF 'nin başka bir kurucusu, 'Anadolu İhtilâli' nin en renkli, en heyecanlı, en vurucu isimlerinden; İzmir meb'usu Mahmut Esat Bey 'in (Bozkurt) aynı Yeni Gün gazetesinde yazdıkları, ondan hiç de aşağı kalmıyor; bakar mısınız neler diyor:
''... korkunç bir kasırganın, Bolşevizm 'in tehdidi altındayız. Türkler, Rus değildir. Bolşevizm Rusya 'nın koşullarına uygun olarak geliştirilmiştir. (Buraya lütfen dikkat!) Milli kollektivizm, Türk Milletini birleştirecek yoldur. Milliyetçiliği inkâr etmek, ölümle eş anlamlıdır. Komünizm Türkler için bir ideal değil, bir araçtır. İdeal 'Altun Elma' dır. İstediğimiz Türklerin siyasi değil, toplumsal ve kültürel birliğidir...'' (Yeni Gün, 20 Teşrinievvel 1336 (1920).
Hadi bakalım, şaşmamak elde mi? Gösterilen 'ideal', bilindiği gibi, Rusya 'daki 'Cedit' aydınlarının öncüsü sayılan, İsmail Bey Gaspirinskiy 'in (Gaspıralı), va'z ettiği 'ideal'dir: 'İşde, kültürde; dilde birlik!' 'Altun elma' derseniz, Ziya Gökalp çağrışımlarıyla gelir, 'Turan' ın ta kendisidir. O Turan' ki, Tatar Sovyet liderlerinden Mollanur Vahidof ve Sultan Galiyef, Vladimir İliç Lenin 'e ve Lev Davidoviç Trotskiy 'e, Türklerin Sovyetler Birliği 'nde 'Turan Sosyalist Cumhuriyeti adıyla, bir bütün olarak temsil edilmelerini kabul ettirmişti; dolayısıyla TKF, yeni oluşacak Türkiye 'ye has, bağımsız, özgür fakat aynı yoğunlukta anti/emperyalist ve anti/kapitalist bir Sosyalizm Platformu 'nu sunuyordu: bir bakıma, 'Bakû' TKF 'nı, (Ankara) TKF 'na, Mustafa Suphi Bey bağlıyor; hem de Galiyef 'in 'sicimi'yle!
Zaten 'kaderleri' de aynı olmayacak mıdır?
Bu platform, hele Zinovyef, Kamenef ve Radek 'in tasfiyesinden sonra, III. Enternasyonal tarafından asla kabul edilmeyip; inatla ve ısrarla, 'milliyetçi' hatta 'chauvin' bir 'sapma' olarak ilan edilecektir. Bunu yapan, Stalin 'in mantığı! Diyalektiğin esnekliğini bilen başka sosyalistlerce, tutumu çok tartışılmış ve eleştirilmiştir; çünkü 'Tek Ülkede Sosyalizm' uygulamasının da, -ta o zaman, Yunus Nadi Bey 'in işaret ettiği gibi- 'milli bir uygulama' sayılması icabettiği ileri sürülecektir. Doğrudur da bu!
Sovyetler Birliği 'nin dağılışına kadar, Yugoslavya 'da, Çin 'de, Polonya 'da ve Macaristan 'da karşılaştığı problem ve zorluklar aynı sebepten doğuyordu. Sovyetler 'in dağılışı, sorunu ortadan kaldırmadı, başka bir zemine taşıdı: Çin, Kuzey Kore, Küba yaşıyorlar; üçü de 'ulusal', üçü de 'solcu', üçü de anti/emperyalist ve anti/kapitalist!
Acaba yaşanmış bunca deneyim, gelecekteki muhtemel solcu örgütlenmelerde, aydınlatıcı olamaz mı?
Bu 'girizgâh'ın amacı nedir?
Gerçekte bu 'girizgâh', Türkiye 'de kurulmuş ve -her şeye rağmen- başarılı olmuş 'Sosyalist' bir partinin; nasıl 'ilk Meclis'te atılmış temel, bu temelin oluşturduğu ilk mayadan beslenip serpildiğini göstermek amacıyla, kaleme alınmış oldu. Meraklısının kolayca tahmin edebileceği gibi, o parti, on iki işçi/sendikacı tarafından kurulmuş olan Türkiye İşçi Partisi idi. Bu partinin tutumu diyalektik, felsefesi Marksist ise de, tüzüğü ve programı -Yunus Nadi Bey 'in kullandığı tâbirle- ''...ilmî esasların o memleketteki icaplara göre incelenmesiyle, uzlaştırılıp toplanmıştı...''
Nasıl mı? Göreceğiz.
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692758 ziyaretçi (1258950 klik) kişi burdaydı! |