|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
Gâzi'nin Solculuğu!(2)-Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gâzi'nin Solculuğu!..
15 Nisan 2002
İster 'Sosyalist' olsun, ister 'Solcu Kemalist' ; yeni toplumcu kuşakların, Gâzi 'den ve Gâzi hakkında öğrenecekleri, ne çok şey var! 'Erken' Cumhuriyet dönemimiz, daha sonra, öyle kalın bir sis perdesiyle örtülmüştür ki, 'İhtilâl' ve 'İnkılâb' ın, ilk yönetici 'kadro' tarafından, nasıl anlaşıldığı ve nasıl va'zedildiği, unutulmuştur. Yoksa unutturulmuş mudur? Mustafa Kemal 'in anti/emperyalist ve Üçüncü Dünyacı 'tavrının' kanıtları olan, 'ısrarlı' Sovyet dostluğu ve Meclis 'te kurduğu Türkiye (Ankara) Komünist Fırkası , çoğu 'hatıralar'da ve araştırmalarda; daima Ruslardan yardım sağlamak için kalkışılmış, bir 'şark kurnazlığı' gibi sunulmuştur: Aslında politika diye, Gâzi 'ye riyakârlık (ikiyüzlülük) yakıştırdıklarının, farkında bile değiller; gözlerini o kadar hırs bürümüş!..
İddiada kullanılan 'kanıt' tektir ve şudur: ''... Atatürk , bir süre sonra, o 'fırkayı' kapattı; zaten, öteki Komünist 'fırkalarını' da kapatıyordu: çünkü karşı idi!'' Bilmem ama, bu bana doğru görünmüyor; İştirakiyûn 'un ( 'Baytar' Salih bey ) kapatılması, Ankara 'nın 'dışa bağımlılığa' alerjisiyle açıklanabilir; Ankara Komünist Fırkası 'nın kapatılması, acaba öyle midir? Sorunun, 'Çerkes' Ethem bey vak'asıyla bir ilişkisi olmasın? Hiç unutulmaması gereken nokta, Ethem bey 'in de, Yeşilordu Cemiyeti 'nin de, hem Bolşevik hem Çerkes görünmeye özel önem verdikleridir; Kuva-yı Seyyare mensuplarının, aralarında Çerkesçe konuştuklarını, Hatıraları 'nda Ethem bey yazmıştır; yani onlar da, hem Komünisttiler, hem de Çerkes; ve işin ilginç yanı, Meclis 'te kurulan Türkiye (Ankara) Komünist Fırkası 'nın lideri Hakkı Behiç bey de, 'Çerkes'di.
Fakat en iyisi galiba, konuyla ilgili olarak, Yavuz Aslan 'ın eserinde aktardığı önemli dipnotu, bir kere daha okumak. Üstü örtülmüş, birçok Müdafaa-i Hukuk gerçeğini, pek güzel anlatıyor.
'Oyun' mu, 'müdafaa-i nefs' refleksi mi?
''... Azerbaycan Cumhuriyeti Merkezi Devlet En Yeni Tarih Arşivi'nde, 24 Ocak 1921 tarihinde, Ankara'daki Sovyet Heyeti Sekreteri ile Mustafa Kemal Paşa'nın 'Komünist Parti' hakkında yaptıkları sohbetin tutanağı bulunmaktadır. Bu belgeye göre, sohbet esnasında Mustafa Kemal Paşa TKP hakkında şunları söylemiştir:
''... '-Şimdiki zamanda iki Komünist Parti vardır. Birincisi TKF, ki, siz haklı olarak onu hükümetçi olarak vasıflandırdınız; zira ben ona yardım ettim ve (buraya dikkat) bu partinin üyesiyim. Doğrudur Parti'nin bazı sorumlu üyeleri, İstanbul'la anlaşma ve çeteler meselesi hakkında, özünü lekeledi. Ama bu durum Parti'nin bütün öğelerini, gözden düşürmez. Partide gerçekten şerefli insanlar vardır; bunun yanında bazı egoist şahsiyetler de vardır ki, bunların çoğu Hakkı Behiç, Ethem'in kardeşi Reşit, Hacı Şükrü vs. Çerkesler'dir...'' ('TKP'nin Kuruluşu ve Mustafa Suphi', s. 295'teki dipnot, Dil ve Tarih Kurumu Yayını, 1997)
Kurtuluş Savaşı sırasında, Anadolu 'daki bazı 'etnik faaliyetleri' göz önünde tutmadıkça, Müdafaa-i Hukuk Hareketi 'nin ve Ankara Hükümeti 'nin, aldığı bazı önlemleri gerçek anlamıyla değerlendirmek yanlış olabilir; açıkça görülmektedir ki, direnişe katılanlar arasında, şu ya da bu etnik grubun çıkarlarını güdenler vardır ve bu, hareketin ulusal niteliğine zarar vermektedir. Çerkeslerin faaliyeti özellikle es geçilmiştir, oysa dikkatli okunursa, Bülent Tanör 'ün küçük fakat çok yararlı eserinde, şöyle bir cümle dikkati çekiyor:
''... Mütareke dönemi kongre hareketleri, yalnız Türkmenler cephesinde görülen, bir eylem ve örgütlenme biçimi değildir. Örneğin birtakım Çerkes grupları, ( buraya dikkat ) Yunanistan güdümünde bir Özerk Çerkes Kölemen Yönetimi kurma amacıyla, 'Şark-ı Karip Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti'ni kuracaklar; bu dernek de 24 Ekim 1921'de İzmir'de büyük bir kongre düzenleyecektir. Ayrıca Çerkes Teâvün Cemiyeti de, İstanbul'da benzer bir kongre toplamıştır...'' (Türkiye'de Yerel Kongre İktidarları, s. 17. 1998)
İzmir çocukluğumda, aile büyüklerinden, çevredeki Çerkes faaliyeti; hatta bazı aile dostu Çerkeslerin, Ethem bey ve Yeşilordu 'yla temasları hakkında, bazı şeyler işitmişimdir yaşım gereği, o zaman layıkıyla değerlendirememiştim ama; benzer 'istihbaratı' Mim Mim vasıtasıyla şüphesiz toplamış olan, Gâzi'nin ve yakın çevresinin; bazı 'egoist şahsiyetlerin' Yeşilordu, Kuva-yı Seyyare ve TKF perdesi altında, ne türlü bir faaliyet yürüttüklerini anlamış olacağı kesindir. Bu bakımdan, TKF'nin sonradan ikinci plana çekilip, kayboluşunu; Rusları kandırmak için bir oyun olmasından çok, yeni kurulacak devletin ulusal birliğini korumak amacıyla gündeme alındığını düşünmek, daha mantıklı görünüyor. Zira, Gâzi 'nin 'Solculuğu', yani anti/Emperyalist, Halkçı, Devletçi, Laik ve Demokratik tavrı, sonradan da sürüp gitmiştir.
Bir de, şu irkiltici soruya cevap bulmak, zorunluluğu var: o kadar 'Bolşevik'ti, 'Devrim' düşünüyordu da, acaba 'Çerkes' Ethem bey , niye sonunda; meselâ 'Baytar' Salih bey gibi, Bolşevikler 'e değil de; 'İşgalci' ve 'Emperyalizm'in 'kuklası' Yunanlılara sığınmıştı?
Şimdi bazı 'hızlı' solcu ve 'devrimcilerimizin', başları sıkışınca, 'Emperyalist' ülkelere sığınmaları gibi!
Bir 'tesbit' ve bir 'tahmin'...
Müdafaa-i Hukuk Doktrini 'nin 'İnkılâpçı' çekirdeği, hiç kuşkusuz Gâzi ile, etrafındaki 'Solcu Kemalistler' di; onların tavrı ve mücadelesi, 'Erken' cumhuriyet döneminde de, sürüp gitmiştir. Biliyoruz ki, 1933 'te, o takımın en hızlı kalemi Falih Rıfkı bey , kelimesi kelimesine, şunları yazmıştı: ''... Bu dava daha uzun müddet sürecek, her demagog, liberalizm ve demokrasi direğine sarılacaktır...'' Mustafa Kemal ise, çok değil vefatından bir yıl önce (1 Haziran 1937) zamanının Sovyetler Birliği Büyükelçisi M. Karskiy 'e demiştir ki: ''... SSCB ile işbirliği, Türk dış politikasının temelidir; Türkiye, hiçbir bedel uğruna, hiçbir şekilde bu işbirliğinden vazgeçmeyecektir.''
Gâzi'nin attığı 'temel' terk edilince, Falih Rıfkı bey 'in tahmini gerçekleşmedi mi?
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692757 ziyaretçi (1258924 klik) kişi burdaydı! |