|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
'Akbaba Operasyonu' ve Sonrası-Attila İlhan |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Akbaba Operasyonu' ve Sonrası...
1 Temmuz 2002
Jacques Julliard , hınzırca iğneliyor; 'Küreselleşme' kavramının, yerine göre nasıl anlam değiştirdiğine, parmağını basmış:
''...bakıyorsunuz burada o, insanların ve fikirlerin dolaşım akıcılığı anlamına geliyor; orada, Liberalizm gereği, 'ticari değiş tokuşun artışını' ifade ediyor; başka bir yerde ise, gezegen üzerindeki 'Amerikan Egemenliği' demek oluyor. Tıpkı bunun gibi, bunun karşıtı da -yani Anti/Amerikanizm- her yerde başka bir anlama sahip olmuş; ülkeden ülkeye, bilhassa kıt'adan kıt'aya, başka bir gerçeğin ifadesi: sözgelişi, Avrupalı aydınlar arasında, en köklü ve sağlam 'ilerici' inançlarının, yaşadığımız hızlı gelişmeyle örselenmesinin, ulaştığı yer: yani, her şeyden ve her yerden ümit kesildiği zaman, elde ne kalırsa, o!..''
Bu kargaşalığı, Türkiye'de de, en çok entel takımı yaşıyor; fakat kıt'a değiştirince, acaba kazın ayağı, aynı mı?..
''...İş Latin Amerika'ya gelince, Anti/Amerikanizm (Amerika'ya karşı olmak) ne moral bir sorun, ne de entelektüel; tam tersine, Monroe Doktrini'ne (1832) uygun olarak Latin Amerika üzerinde süregelen, siyasal ve ekonomik bir gerçeğin, dile getirilişi. Durumu daha da netleştirmek için, en çok kullandığımız 'Amerika' ve 'Amerikan' kelimelerinin taşıdığı, cinâslı anlamın (ambiguite) altını çizmek yeterli. Lâtin Amerika'da (bunların yerine) 'Birleşik Devletler'li' sıfatını kullanıyorlar ki, Simon Bolivar 'ın değil, Washington'ın 'vatanını' anlattığı çok açık! Bu bakımdan, karşılıklı güç ilişkilerini ölçebilmek için, kelime dağarcığından (daha) 'iyi bir âlet' daha yok! Geçmişte bunun ne anlama geldiğini, Guatemala (1954), Küba (1961) ya da Şili (1973) somut olarak yaşamışlardı; kısacası XIX. yy'ın başından bu tarafa, Birleşik/Amerika adeta 'mülkü' saydığı bu kıt'a üzerinde, kendisine karşı, ya da düşman bir rejimin yerleşmesine izin vermiyor; aynen eski çağlarda Roma'nın, Akdeniz'i bir 'Roma Gölü' saydığı gibi!..'' (Le Nouvel Observateur, 12 Haziran 2002, s.29)
Şimdi soru şu: bu satırları okurken, kafanızda ABD 'nin bu davranışıyla ilgili olarak, şöyle bir soru işareti kıvrıldı mı, kıvrılmadı mı: ''-...yalnız o kıt'ada mı canım? Sovyetler ne oluyor? Yugoslavya ne oluyor?''
Liberal kapitalizmin 'vahşeti'...
O yıllarda Peron, ABD servislerince yeryüzüne, Saddam Hüseyin nasıl günümüzde 'Zalim diktatör' diye tanıtılıyorsa, öyle tanıtılmıştı; 'hızlı solcular'dan 'faşist' diyeni çoktu; oysa Yugoslav Komünistleri , partilerinin kuramsal yayın organında, işin içyüzünü açıkladılar: Peron ülkesinin 'ulusal çıkarları'nı, Arjantin 'de, ABD 'nin 'ulusal çıkarları'nın önüne koymuştu; zaten, halkının ona gösterdiği yoğun ilgi ve sevgi, bundan! ( Bkz. 'Batı'nın Deli Gömleği', 'Arjantin Uzak, Ama...' s.28 ve sonrası ) Hem yalnız Peron mu canım, daha kimler? İgnatio Romanet , 'Kusursuz Bir Suç / Un Crime Parfait' başlıklı yazısında, olayı biraz daha derinlemesine kurcalamış!
''...Latin Amerika'da, halkın oylarıyla seçilmiş bir başkanın, Silahlı Kuvvetler'in müdahalesiyle son devrilişi, 1991 yılı Eylülü'ndedir: Haiti'de, Başkan Jean-Baptiste Aristide alaşağı edilmişti!.. 'Soğuk Savaş' bitince sanılıyordu ki, o yıllar boyunca -yâni 1970 ve 1980'li yılların kapsadığı sürede- Komünizm'le Mücâdele diye Güney Amerika'da askeri diktatörlüklerin yerleşmesine imkân tanıyan 'Akbaba Operasyonu / Operation Condor' esprisi, artık silinmiş; serbest seçimlerle gelişen rejimlere karşı, her türlü fesat hareketi mahkûm edilmiştir...''
Bilmez değilsiniz ya, 'Operation Condor'; üzerine bilinmez kaç kitap yazılmış, kaç film çekilmiş, o çok ünlü 'Akbaba Harekâtı'! CIA, Latin Amerika cumhuriyetlerinin kimisinde Donanma'yı, kimisinde Hava Kuvvetleri'ni, kimisinde de bütün silahlı kuvvetleri, 'emir eri' gibi kullanarak, 'Ulusallığa' -hele maazallah Sosyalistliğe- yönelen bütün yönetimleri, Komünizm bahanesiyle -fakat aslında kendi ulusal çıkarlarını korumak için- üst üste deviriyordu, böylece, Monroe Doktrini 'ninden asla taviz vermek niyetinde olmadığını kanıtlıyordu. O kanlı, haksız ve zalim operasyonları, kim unutabilir? Tarihe Liberal kapitalistliğin 'vahşeti' olarak geçtiler. 1954 Guatemala, 1965 Santa Domingo, 1973 Şili!
Artık ordu değil 'halk' mı indiriyor?
İyi de, 'Soğuk Savaş' ın sonu, 'Akbaba Operasyonu' nun da sonu mu oldu? Hayır, sadece kılığını değiştirmiş, zira bu konuda dosyaları inceleyen; Amerikalılararası ilişkiler Bakanı Otto Reich 'in yaptığı 'tespit' şu:
''...Sonuncusu Arjantin Başkanı De la Rua olmak üzere, son on yıl zarfında, halklarının serbest kullanılmış oylarıyla yönetime gelmiş, altı Latin Amerika Cumhuriyetinin başkanları, artık hükümet darbesi olmaksızın görevinden alınmış; bu iş hem de Silahlı Kuvvetler işe karışmaksızın, halk tarafından yapılmıştır...'' (Le Monde Diplomatique, Haziran 2002, s.1)
Evet, yanlış okumadınız: altı cumhurbaşkanı! Bir bakıma, onları başkanlığa seçen halk, seçtiği yerden alaşağı etmiş oluyor. Nasıl mı? Nasılın tafsilâtını tartışacağız; sanırım böylelikle, ABD 'nin Latin Amerika 'da 'egemenliğini sürdürmek' amacıyla, yaptığı 'pislikler' ortaya dökülecek! Ben de amma tuhafım yâni, Amerika 'da deyip duruyorum, acaba yalnız Latin Amerika 'da mı?
Hele etrafınıza bir bakın! Gözünü açan neler görür!.. |
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692717 ziyaretçi (1258104 klik) kişi burdaydı! |