|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
Futbolu'nun 'Lağım Çukuru'- Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Söyleşi
ATTİLA İLHAN
Futbolu'nun 'Lağım Çukuru'
17 Temmuz 2002
Evet, nerede kalmıştık?
'Le Monde Diplomatique' de gözüme çarpan, o nedense kimsenin ilgilenmediği, yazıda değil mi? Öyle bir yazı ki, sadece başlığını okumak, insanın tüylerini diken diken ediyor. ''Dünya Futbolunun Lağım Çukuru'' ... Caen Üniversitesi'nden Patrick Vassort yazmış, 'Bir Egemenliğin Sosyolojik Tarihi: Futbol ve Siyaset' adında, bir de kitabı var! Doğrusu ya, beni ilgilendiren, başka bir yanı oldu; yazısında Jean Ziegler 'in, bir eserine gönderme yapmış, o: Jean Ziegler, handiyse kırk yıldır, nerede bir yazısını görsem, okumayı iş edindiğim, İsviçreli bir aydın, politikacı ve yazar!.
Neuily 'deki günlerim, yâni Paris, yâni 1960 'lar; neredense Cimarosa 'nın müziğine takılmıştım, pikapta o çalıyor; bense Maurice Dobb, Samir Amin, Ballandier, Ziegler ve diğerleri üzerine eğilmiştim; bir yandan da harıl harıl, 'dünyaya uygarlık götürmek iddiasındaki' 'Batılı, Beyaz ve Hıristiyan' Emperyalizm 'in, 'barbarlığını' kurcalıyorum.
Demokrasiye karşı mafia!..
Patrick Vassort, hem futbolun 'Küreselleşme' siyasetindeki 'işlevselliğinin' altını çiziyor, hem de, onun sayesinde 'kuvvet, şiddet ve insanüstülük' üzerine kurulmuş bir 'ideoloji'nin, -ki 'Milliyetçilik'ten kalkıp, 'ırkçılığın' en aşırısına uzanmaktadır- nasıl yaygınlaştırılıp, yerleştirildiğini irdeliyor. İşte Jean Ziegler 'in, yayımlandığında epeyce patırtı koparan eserine, yapılan göndermenin yeri de, burası. Ne buyrulur, şöyle bir göz atsak mı?
''... 'kapitalist üretim tarzının, ruhu manası ve son aşaması olan' cürüm şebekeleri (suç örgütleri) gibi, futbol da 'çağdaş kapitalist toplumlardaki yöneticilerin sorumluluk (dokunulmazlık) yetersizliğinden' yararlanmaktadır. Küreselleşmiş toplum, yasa boşluklarından yararlanmak için sonsuz olanak yaratıyor ve 'birleşik pazarları' sıradan addediyor ama; -bu sayede- denetlenmelerini de içinden çıkılmaz bir hâle getiriyor. Jean Ziegler'e göre suç örgütlerinin etkili oluşları, üç örgütlenme nedenine dayanmaktadır...''
''...sıradan ve yasal, herhangi bir bankacılık, ticaret ya da endüstri kuruluşu, nasıl kârın adamakıllı yükseltilmesi (maximalisation), dikey denetleme ve prodüktivite parametrelerine göre kurulmuşsa; bu suç kartelleri de, aynı parametrelere dayanarak kurulmuş; dahası, kapitalist olarak yapılanmıştır; bu ekonomi ve finans örgütleri, aynı zamanda, askeri bir hiyerarşi içindedirler. (...) Cürüm (suç) şebekesinin benzeştiği üçüncü yan ise, etnik yapıdaki ailesel bağlantılar...'' (Le Monde Diplomatique, Haziran, 2002, s. 28)
Patrick Vassart yazısında, bir firma ile bir futbol federasyonunun (Brezilya) marifetlerini sayıp dökmüş ise de; önemi dolayısıyla, iki satır olsun, Jean Ziegler 'in -bildiğim kadarıyla- dilimize aktarılmamış eseri üzerinde, konuşmayalım mı? Onun başlığı da, Vassort 'un başlığından aşağı kalmıyor, ha! ''Demokrasiye Karşı Yeni Bir Mafia: Cürüm Derebeyleri!'' (Seuil Yayınevi, Paris: 1998)
Faşizm'e değilse bile...
Hep söylemez miyim: 'Tabiat faşisttir': tayin edici faktör, güçtür de ondan; itici neden ise, egoizm, yâni çıkar: Liberalizm, sosyal Darwinisme'in hangi kapısını açsa, gizli ya da açık bir Faşizm'e çıkar. Jean Ziegler, kitabı dolayısıyla Aumard Spire 'in sorduklarına cevap verirken, bir bakıma, bunun altını çizmemiş mi?
''...bana öyle geliyor ki, kapitalizm ruhunun son aşaması, örgütlü suçtur, çünkü ancak o, (yani örgütlü suç) kapitalist üretim tarzının, temel (kurucu) ilkelerini en aşırı biçimde temsil etmektedir: kârın aşırılaştırılması (maximalisation), ekonomik çabanın gittikçe 'örtülü' (gizli) yürütülmesi; ve de, onun üzerindeki kamu denetimsizliğinin yaygınlaştırılması! Cürüm Derebeyleri, derebeyliklerini, böyle kuruyorlar; o kadar ki pazarın tam denetimi için, -meselâ Berlin'deki gayrimenkul piyasasında olduğu gibi- rekâbeti fiziki olarak yok edebiliyorlar; üstelik, bu derebeyler, vergiden de muaf! Belki de bundan, kendi kendime; günümüzdeki işadamlarının, ellerinin altında hazır bulunacak, bir cürüm örgütü kurmayı da tasarlayıp tasarlamadıklarını, merak ederim...''
''...bir başka merak ettiğim de şu: yasadışı olarak kadın ticaretinden ya da nükleer hammadde kaçakçılığından büyümüş sermaye ile finans kapital arasında; acaba neden, uyuşturucu kaçakçılığıyla kazanılan paranın aklanması gibi bir ortak yaşama (symbiose) geçilemiyor? Galiba kapitalist işadamları âleminde, hâlâ, bazı engelleyici 'değerler' kalmış; çünkü bunların bir kısmı, bu türden ahlâki değerlere sahip, burjuva ailelerinin çocuklarıdır, şimdikilerden farklı! Oysa doğrudan doğruya, Londra'nın City'si gibi, New-York'ın 'Stock Exchange'i gibi balta girmemiş ormanlardan fırlayan yeni kuşak işadamlarının, 'engelleyici' hiçbir değeri yok; onların tek amacı, parayı toparlayıp, yığmak; daha çok kazanmak, o kadar!..'' (l'Humanite, 11 Haziran 1998)
Liberallik, artık müsellem olan 'vahşet'ini, 'sosyallik' ile denetim altına almazsa; içgüdüsel egoistliği, onu nasıl Faşizm 'e doğru sürüklüyor; yoksa böyle mi? Faşizm 'e değilse bile, sonunda, kendi kendisini tahrip etmeye!
Meraklısı için NOT: Bu köşede çıkan söyleşilerden, derlediğimiz kitaplar dizisinin dördüncüsü (Nisan/Eylül 1998) yayınlandı: Adı, 'Dönek Bereketi' .
Daha önce, 'Bir Sap Kırmızı Karanfil', 'Ufkun Arkasını Görebilmek' ve 'Asya'da Dolaşan Hayalet: Sultan Galiyef' yayınlanmıştı. Kitapçılarda, hepsi bulunabiliyor.
'Dönek Bereketi' ile birlikte, 'Aynanın İçindekiler' dizisi romanlarından 'Bıçağın Ucu' da, tekrar yayınlandı: İş Bankası Kültür Yayınları.
Kulağınızda bulunsun!
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692932 ziyaretçi (1259348 klik) kişi burdaydı! |