|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
'Kökü Dışarda Demokrasi!.-Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Söyleşi Attilâ İLHAN
'Kökü Dışarda Demokrasi!.. 8 Ocak 2001
'Cunta' ve 'Darbe' , Cumhuriyet nesillerinin unuttuğu iki kelime idi: Gâzi, 'meşrûiyetçi' dir; Müdafaa-i Hukuk Doktrini daha Amasya Tâmimi 'nde, hâkimiyetin -hem de kayıtsız şartsız- 'halkta' olacağını açıklamıştı. 'Cunta' ve 'Darbe'. Devlet-i Aliyye 'nin batış yıllarında, 'İttihatçı' olarak görünür; Müdafaa-i Hukuk , İttihatçılar'a karşı olduğu için de, 'cuntacı' ve 'darbeci' olamazdı. O yüzden, 27 Mayıs'tan itibaren, Türkiye'nin yaşadığı 'darbeler'; -iddiaların aksine- ne Atatürkçü idi, ne de Cumhuriyetçi; onları tarihteki yerlerine oturtmak için, 'darbe' sürecinin ne zaman başladığına bakacaksınız; yâni, NATO'ya ve Batılı 'Sistem'e dahil olmamıza!
'Aynanın İçindekiler' adını verdiğim roman dizisinin ilk üç kitabında ( 'Bıçağın Ucu', 'Sırtlan Payı', 'Yaraya Tuz Basmak' ) 27 Mayıs 'ı 'yerli yerine' koymak istemiştim. İlhâmi (Soysal) -ki, Kurucu Meclis 'te üyeydi, 27 Mayıs 'a toz kondurmazdı- bu romanların, daha müsveddesini okurken, neyi, ne demeye getirdiğimi fark etmiş; itirazı basmıştı. Onu, bu tavrında tereddüde düşüren ne olmuştur, biliniz bakalım: Armando Uribe 'nin, 'Kara Kitabı' nı okumak! Bu arada tabii 12 Mart 'bâdiresi' yaşanmıştı; o 'istasyon' dan, 12 Eylül 'istasyonu' na doğru, paldır küldür ilerliyorduk; Armando Uribe 'nin anlattığı, Şili 'nin ve Allende 'nin birkaç yıl önce yaşadığı 11 Eylül tragedyası -aradaki inanılmaz benzerlikler- İlhâmi 'yi etkiledi; o esere yazdığı önsözde, şu satırları okursunuz:
'Yoksa Türkiye'yi mi anlatıyor?'
''... Uribe 'nin 'Şili'de Amerikan Darbesi' ni, dünyanın öteki ucundaki bir olayın öyküsü diye okumayın... Uygulamalarını Türkiye 'de de, belirli bir ölçüde görüp yaşadığımız bir olay diye düşünerek okuyun: şaşıp şaşıp kalacaksınız! Sakın bu Armando Uribe adı takma bir ad olup da, Türk/Amerikan ilişkilerini anlatan, ama bunu sembollerle yapan bir Türk yazarı olmasın? Yoksa, 'Şili'deki Amerikan Darbesi' maskesinin altında, Yunanistan 'daki 1967 Albaylar Cuntası olayı mı anlatılıyor; öykü oraya da uyuyor çünkü... Bu Güney Kore de olabilir, Vietnam da!..'' (a.g.e., s.8)
'Sistem', Soğuk Savaş 'ın en yoğun döneminde; 'Komünizm' i, -daha geniş kapsamlı olarak- 'Doğu Bloku Tehlikesi' ni, ustalıkla kullanarak; 'dost ve müttefikleri' ni, istediği gibi 'terbiye etmiştir' : Türkiye , hem NATO üyesi, hem de Batı yandaşı olduğu halde; 'Cumhuriyeti' nin 'kamu öncülüğünde hızlı sanayileşme' politikasını sürdürmekte direniyor; ABD 'nin istediği, Dünya Bankası ve IMF denetimindeki 'Serbest Pazar Ekonomisi' ne geçmiyorsa; aslında mevcut olmayan 'Komünist Tehlikesi' bahane edilerek, halkoyuyla seçilmiş yönetimler bertaraf edilebilir; aslında 'İttihatçı' denilmesi gereken 'cuntalar', 'Atatürkçü' sıfatıyla 'ülkeyi uçurumun kenarından' kurtarabilirdi.
Eğer Şili 'de, demokrasiye inancı tartışılamaz, özgürlükçü sosyalist Salvador Allende , halkın oy çoğunluğuyla iktidar olmuş; ABD denetimindeki ulusal zenginliklerini (bakır madenleri) ulusallaştırma 'ya doğru gidiyorsa; ülkeyi 'alçak kızılların elinden' , ABD 'nin denetimi altındaki Pinochet 'nin 'cuntası' , üstelik 'demokrasi' adına kurtarabilirdi.. 'Darbeci' askeri 'cuntalar' , 'Soğuk Savaş' boyunca 'Sistem' e, Çokuluslu Sermaye'nin 'tahakkümünü'' Batı 'da 'pekiştirmek' bakımından, hayli işe yaramıştır; iyi de, Sovyetler Birliği dağıtılır, 'Soğuk Savaş' biterse, 'istenmeyen yönetimler' nasıl alaşağı edilecektir? Ne dersiniz? Yoksa, 'hürriyete susamış halk yığınlarının, baskı rejimine karşı galeyana gelmesi'yle mi?
Galeyana nasıl mı geliyorlar? Vincent Jauvert, Sırbistan Olayı'nı örnek edinerek, bunu pek güzel anlatıyor.
'Sivil toplum kuruluşları' ne işe yarıyor?
''... Sırbistan 'daki 'devrim' , on bir yıldır süren rejimin yozlaşmasından ve ekonominin çökmesinden bunalmış halkın, uyanıp gerçekten ayağa kalkmasının bir meyvesidir; ama aynı 'devrim' , garip bir 'yabancı bankalardaki hesaplar' ve 'Alman markıyla dolu valizler' hikâyesidir. Bir yılı aşkın bir süre, Slobodan Miloşeviç 'e kafa tutan, bütün 'muhalefet' -yâni 'bağımsız' media 'lar, sivil toplum kuruluşları, bu arada OTBOR (öğrenci örgütü) ve 'siyasi partiler' - başta Washington olmak üzere, Batı 'dan gönderilen para sayesinde ayakta kalabildi. İster kabul etsinler, ister etmesinler, Vojislav Kostunica ve ortakları, eylül seçimlerindeki zaferlerini, Batı'nın bu 'güçlü dövizler' musluğunu açmış olmasına borçludurlar...''
''...toplam olarak bir yılda, media 'lar, partiler, 'demokratik' örgütler ve 'muhalif' şehirler; yüz milyonlarca franga eşdeğer bir 'ecnebi' yardım aldılar. Tam olarak, ne kadardı bu yardım? Sırbistan 'da hayli faal olan Soros Vakfı 'nın bir yetkilisi, '...bu belki de asla bilinemeyecek!' diyor. Zaman zaman, hayli karanlık görünen bu 'yatırım' a; birden fazla hükümet, bazı vakıflar, sivil toplum kuruluşları, -ve hiç şüpheniz olmasın- 'gizli servisler' katıldılar. Hiçbirisi, Sırbistan 'daki 'etkinliklerinin' ayrıntılarını açıklamaya yanaşmadı...''
'İlginç' bir bilanço...
''...biz, şöyle bir bilanço çıkarabildik. Yugoslavya 'daki Miloseviç 'e karşı olan 'muhalefet' e gönderilen bu 'desteğin' yarısı- üçte ikisi olması da ihtimal dahilinde- ABD 'den geliyor. 1999 yazında NATO bombardımanlarının sona ermesini izleyen günlerde, Amerikan Kongresi, Sırbistan 'ın 'demokratikleştirilmesi' amacına, 25 milyon dolar tahsis etmişti; arkasından, bu yılın başlangıcında Miloşeviç 'in seçimlere gittiği anlaşılınca, Kongre buna 10 milyon dolar daha ekledi; bu 'yardım' ı dağıtmak göreviyse, Federal US AID Ajansı 'na verilmişti; yâni kime, 'çok özel' bazı Amerikan örgütlerine; orada dedikleri gibi, 'kamu' (hükümet) sivil toplum kuruluşlarına; öncelikle IRI 'ye, yâni International Repuiblicain Institute 'e; ve onun 'demokrat' ikizi sayılan NDI 'ye, yâni National Democratic Institute'e...''
"Tabii, US AID de, gizli ve hızlı davranabilen, özel bürosu Office of Tranisition Initiatives (OTI) üzerinden ayrı bir eylem yürütmüştü. ABD 'li bir diplomat, '..bunlar neredeyse CIA kadar etkilidir' diyerek durumu netleştiriyor. OTI 'den yedi kişi, Sırbistan konusunda, geceli gündüzlü çalışmışlar. Amerikan 'önlemlerinden' birisi de şuymuş. 2000 yılı Temmuz'unda, ABD Dışişleri Bakanlığı, seçim kampanyasının başladığı sırada; Budapeşte 'de (Macaristan), Yugoslavya'daki gelişmeleri izlemekle yükümlü, 'hayali' bir büyükelçilik açmıştı; asıl görevi Sırbistan'da, Miloşeviç'i devirmek amacıyla faaliyette bulunan, bütün Amerikan örgütlerinin çabalarını koordine etmekti!..'' (Le Nouvel Observateur, 7 Aralık 2000).
Tabii ABD bu 'destek' te yalnız değil, başkaları da var. |
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692760 ziyaretçi (1258961 klik) kişi burdaydı! |