|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
'Dengeler' Değişiyor mu-Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Söyleşi
ATTİLA İLHAN
'Dengeler' Değişiyor mu? Yoksa 'Değişti' mi?
25 Şubat 2002
Birbiri ardınca gelen, iki önemli haber; bu iki haberin, yakın tarihimizle ilgili her kişinin, hafızasında uyandıracağı çağrışımlar zinciri!
İlk haberi, şöyle böyle duymuş olabilirsiniz, ama ikincisini, hayır! Türkiye/Rusya, 15 Ocak 2002 tarihinde, önemi tartışılmayacak bir 'Stratejik Ortaklık Çerçeve Antlaşması'nda anlaştılar; bu tamam! İyi de, handiyse bir hafta sonra (24/26 Ocak 2002), Moskova'da Azerbaycan Başkanı Aliyef'le, Rusya Federasyonu Başkanı Putin'in, benzer bir anlaşma yaptığını kim biliyor? Hele ikisi beraber ele alınır, Kafkaslar ve Avrasya Platformuyla ilişkisi değerlendirilirse; olay, gerçekten önemli ve çarpıcıdır; zaten çağrışımları uyandıran da, bu yanı değil mi?.
Sık sık Mustafa Kemal Paşa 'nın Anadolu 'nun Güvenlik Stratejisi hakkında ne düşündüğünü hatırlatırım; 'Reis Paşa' , ünlü 'Durum Değerlendirmesi'nde (20 Şubat 1920) ; o zamanlar İngiliz Emperyalizmi'nin, sözde bağımsız ajan/devletler vasıtasıyla; bu stratejik (petrol) bölgede kurduğu, egemenliğin mutlaka yıkılması gerektiğinde ısrarlıdır; bu yüzden de, hem Rusya 'ya el uzatır, hem de Kafkasya'daki ülkelerde, Bolşevikler'n yönetimi ele geçirmesinde, yardımcı olmak icabettiğini düşünür. Nitekim, İngiliz taraftarı Azerbaycan Müsavat Hükümeti'nin yerine, Nerimanof'un Bolşevik taraftarı Himmet Hükümeti'nin geçmesinde, Sovyetler kadar Ankara Hükümeti'nin de yardımcı olduğu, kimsenin meçhulü değildir.
Niye böyle idi?
Böyle idi, çünkü Kafkasya , ancak bu sayede, Anadolu 'nun sırtını verebileceği muhkem bir kale olabiliyordu: Türkiye, Sovyetler 'le kuzeyini, Kafkasya ve İran 'la doğusunu sağlama bağlamıştı; aksi halde, Batı 'dan gelen işgal ve parçalanma tehlikesine karşı koyamazdı. Bu düşünce sistemi, Gâzi 'nin kafasında o zaman öylesine egemendir ki; Moskova 'ya yola çıkan ilk Türk Heyeti'ndeki üyelere verdiği talimatta, açık açık, şunları belirtebilmiştir:
''... Türkiye'nin Batı devletleri'nin esaretine düşmesini, Rusya kendi çıkarlarını kesin olarak ihlâl eder sayıyorsa; bize yardım ve bizimle ittifak etmesi için, esaslı bir dayanak noktasına malikiz demektir...''
''... Türkiye'nin emeli, şimdiki millî sınırları içinde, dahili ve harici tam bağımsızlığı ile yaşamak; -ve bu esası sağlamak şartıyla- Rusya ile mukadderatını ve geleceğini birleştirmektir..'' (R.N. İleri, 'Atatürk ve Komünizm', 5. basım, s. 139)
Aradan geçen yüzyıla rağmen, Türkiye 'nin 'Batı devletleri'nin esaretine düşmesi' ihtimali, ufukta sezilebiliyorsa; aynı 'durum değerlendirmesi'nin geçerli olması, aynı 'mukadderat birliği' nin gündeme gelmesi, çağrışımları ayaklandırmaz mı? İstihbarat uzmanı, General Aleksiy Kornikof ne diyordu? Batı Devletleri , önce Sovyetler 'i, arkasından Yugoslavya 'yı 'dağıtıp'; Times Anlaşması 'yla, sıraya Mezopotamya 'yı - Irak ve Türkiye 'yi- koymuşlarsa, alınacak önlem nedir? Besbelli, 1920 'li yıllarda, Moskova ile Ankara 'nın birlikte oluşturdukları savunma stratejisine göre aldığı ve başarıya ulaştığı, önlemler: Türkiye/Rusya yakınlığı; Azerbaycan dahil, Kafkaslar 'da, 'Emperyalist Seddi' nin yıkılması, vs.
Eğer Holding basınını okuyup, olup biteni at gözlüğüyle izleyen bir yurttaş değilse; herkesin, son aylarda açıkça gördüğü odur ki, hem Beijing ve Moskova'nın diplomatik çabalarıyla, Şanghay İşbirliği, Avrasya'ya gün geçtikçe yayılıyor, güçleniyor; hem de, Önasya ve Kafkasya, ulusal savunmasını bağımsız ve özgür kılabilmek için, Avrasya Platformu ile ilişkilerini sıklaştırıyor. Türkiye/Rusya Federasyonu, Azerbaycan/Rusya Federasyonu arasındaki anlaşmaları, yerli yerine koyabilmek için, bu tarihi perspektifi de gözden uzak tutmamak yerinde olur.
'Halk hükümetidir' demiş, duydunuz mu?
Şimdi isterseniz, şu habere bir göz atalım, birçok açıdan, bana anlamlı görünüyor; belki siz de fikrime katılırsınız:
''... Rusya Azerbaycan arasındaki anlaşma, bu iki ülke arasında imzalandı, ancak iki ülkenin imzalarının yanına Türkiye'yi de koymak gerekiyor; çünkü Türkiye, Azerbaycan 'ın Rusya ile ilişkilerini geliştirmesini istiyordu. Rus- Azeri Anlaşması, Rus Genelkurmay Başkanı Anatoliy Kvaşnin 'in, 15 Ocak 'ta Türkiye 'de imzaladığı Askeri İşbirliği Anlaşması'nın hemen ardından yapıldı. Rus/Azeri Anlaşması'nın arkasında, Türkiye 'nin desteği olduğu yolundaki en önemli veri ise, imzalar atıldıktan sonra, Azeri Dışişleri yetkilisinin, Bakû 'daki Türkiye Büyükelçiliği'ne gelip, anlaşma hakkında bilgi vermesi oldu...''
''... Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu , bir ay önce, yıldönümünde verilen Cumhuriyet kabul töreninde şöyle demişti: '-... Amerika Ermenistan'da kaybetti!' '' (Aydınlık, 3 Şubat 2002)
Açık olmasına, yeteri kadar açık! Anlamlı olmasına anlamlı ama, insana o eski günleri hatırlatmıyor mu? 'Reis Paşa' Kurtuluş Savaşı 'nın karanlık günlerinde, Cebeci 'deki Azerbaycan Büyükelçiliği 'ne bayrak çekilirken, ne diyordu:
''... Azerbaycan Hükümeti bir halk hükümetidir, kaderine kendi sahip ve hâkimdir. Yanında görevlendirildikleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti dahi, egemenliğine kayıtsız şartsız sahip olan ve yönetim usulü halkın kaderini kendisi ve kendi eliyle yönetmesi esasına dayanan bir halk hükümetidir. Türkiye halkı bu amacın elde edilmesi için bütün varlığı ile savaşmış ve savaşmaktadır ve savaşacaktır...'' (18 Ekim 1921)
'Halk hükümetidir' demiş, duydunuz mu? 'Bu amacın elde edilmesi için, bütün varlığı ile savaşmış.. ve savaşmaktadır.. ve savaşacaktır' demiş! Bu 'savaş' acaba, Avrasya Platformu 'na 'alternatif' diye, Doğu Akdeniz ülkelerini toplayıp, İstanbul 'da 'ruh çağırarak' mı yapılmak isteniyor?
Hem de AB'nin 'kaşarlanmış' emperyalist 'kurtları'yla?..
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692717 ziyaretçi (1258130 klik) kişi burdaydı! |