|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
Yeni 'Durum'a, Eski 'Senaryo'-Attilâ İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yeni 'Durum'a, Eski 'Senaryo'!..
10 Nisan 2002
' Erken' Cumhuriyet döneminde, Batı -o zamanki lideri İngiltere 'nin ağzından- Ankara 'yı uyarır: ulusalcılığı terk et, petrol bölgesinden çekil! Gaye-i aslisi budur, ama, Gâzi 'nin direnişine karşı, Şeyh Sait İsyanı olarak meydana çıkar: sözde Kürtlere istiklâl isteniyor. Otuz yıl kadar önce, Kürt Sorunu yeniden gündeme gelmemiş miydi, bir yazı yazmışım; hatırlamanın, sanırım tam sırası: önce belgeler, arkasından yorum!
Ankara 'daki İngiltere Büyükelçisi Lindsay , zamanın Dışişleri Bakanı Chamberlain 'e yazmış, demiş ki:
''... Majestelerinin Hükümeti'nin, Türkiye'nin güney sınırı yakınında Kürtlere bir çeşit anayurt kurma girişimi, Türk Hükümeti tarafından, doğrudan doğruya kendi politikasına yöneltilmiş bir tehdit olarak görülüyor. Böylece baş aldığımız noktaya, yâni Musul Sorunu'nun, Türk/İngiliz ilişkilerinin gelişmesi önünde duran bir engel olması konusuna, dönmüş bulunuyoruz. Son birkaç ay içinde ortaya çıkan ajitasyonlardan sonra (Şeyh Sait İsyanı'nı kastediyor) Majestelerinin Hükümeti bütün kozları ele geçirmiştir; ve istediği kartı, oynayabilecek durumda; ancak sorunun bir sınır düzeltmesinden öte bir önem taşıdığı, gözden uzak tutulmamalı! Majestelerinin Hükümeti, Güney Kürdistan'da 'milliyetçiliği' geliştirmek yolunda, geri dönülmez bir biçimde, bağlanmış olabilir...'' (16 Ekim 1925)
Dört yıl sonra, yeni İngiliz Büyükelçisi Clark , yeni İngiliz Dışişleri Bakanı Henderson 'a; Doğu Anadolu gezisinden dönmüş bir İngiliz 'gözlemcinin' izlenimlerini aktarıyor:
''... Mr. Helm'in görüşüne göre; Türkiye'nin doğusundaki ekonomik, daha doğrusu tarımsal gerileme; Ankara rejimini, tehlikeye sokacak ölçüye varmış durumda; ve Türk Hükümeti, bu konuda danışmanlık ve yardım için, yabancılara başvurmadığı takdirde; hâlen az sayıdaki nüfusun ürettiği verimsiz ürünün, daha da düşmesi kaçınılmaz olacak...'' (11 Temmuz 1929)
Bir yıl sonra da, ünü dünyayı tutmuş o Londra gazetesi, dilinin altındaki baklayı, fütursuzca çıkaracaktır:
''... Türkiye'de para yoktur, demek ki paranın yabancı piyasalardan gelmesi gereklidir; devletin yüksek çıkarları, Türk bakanların yabancı kapitalistlere karşı takındıkları olumsuz tavrı bir kere daha gözden geçirmelerini; ve yabancı sermayeye, güven verecek önlemlere yönelmelerini gerektiriyor...'' (The Economist, 7 Haziran 1930)
Şimdi anlaşıldı mı, Vehbi'nin kerrâkesi?
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692713 ziyaretçi (1258051 klik) kişi burdaydı! |