|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
Kimlerin, Elinde Kalmıştık-ATTİLA İLHAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Söyleşi
ATTİLA İLHAN
'... Kimlerin, Elinde Kalmıştık?'
1 Nisan 2002
Asım Sarp 'ı kim hatırlıyor? Ben hiç unutmadım: Gâvurdağları 'nın, dumanlı heybeti altına sinmiştim; harp, bütün cephelerde devam ediyor; '40 Karanlığı' nın ağır umutsuzluğu ve 'tehlikeli ihtimalleri' içindeyiz; bir yazısının, okuyanı Hemingway 'in ünlü romanına gönderen, o başlığı, her aklıma gelişinde, -nedendir bilmem-, yüreğimi tutuştururdu: ''Çanlar Bizim İçin Çalmıştı''. Sonradan Asım Sarp diye birisinin olmadığını, bu adı, sürgünde bulunan, toplumcu yazar Kemal Sülker 'in kullandığını, Ö. F. Toprak 'tan öğrenecektim; hani o, Karagümrük 'teki hasır iskemleli, esnaf kahvesi vardı ya, işte orada!...
Kemal Sülker dedin mi, orada dur! Onu hiç değilse, XX. yy ikinci yarısının, Türk İşçi Hareketi'nden herkes hatırlayacaktır: yanılmıyorsam, 46/47 'de çıkan 'Sendika' gazetesinden itibaren, şaşmaz ve yorulmaz bir gayretle, Türkiye 'de sendikacılığın seyrini izlemiş; daha önce, Lütfi Erişçi 'nin hazırladığı zemin üzerine, koskoca bir eser yükseltmiştir. Son defa, Ankara 'da görüşmüştük; yorgun, epeyce yaşlanmış; yine kibar ve sâkindi; o sıralar, TRT 'de ' Çalar Saat Programı'nı yapıyordum; epeyce gürültü koparmıştı; o, her zamanki gibi, beni yüreklendirdi: ümitsizliğe düştüğünü, hiç görmedim.
Kemal Sülker, eğer 'öbür tarafta', Türkiye 'deki İşçi Hareketi'ni izlemeyi sürdürüyorsa, şu sıralar en çok hayrete düştüğü şey; hiç kuşkusuz, DİSK 'le TÜRK/İŞ 'in yer değiştirmesi olacaktır: yahu, DİSK, TÜRK/İŞ, işçi sınıfının ve memleketin çıkarlarını görmezden geliyor diye, örgütlenmemiş miydi? İş nasıl böyle tersine döndü?
Avrupa tipi'ni bırakıp, Amerika türüne geçince...
Gençler bilmez, hadi onlar için sorunu, soldan ya da sağdan değil, ortadan ele almış bir ansiklopediden hatırlayalım:
''... TÜRK/İŞ'in, özellikle 1965 Seçimleri'nden sonra 'Kara Avrupa'sı' tipi sendikacılık anlayışından uzaklaşması ve sınıflar arası uzlaşmacı 'Amerikan tipi' sendikacı görüşünü benimseyip, 'partiler üstü' politika izleme kararı alması, bu konfederasyonun 1966'da yapılan Genel Kurulu'nda sert eleştirilere neden oldu...''
''... daha sonra da, Türkiye Mağden/İş, Lâstik/İş, Gıda/İş, Basın/İş ve Türk Mağden/İş (Zonguldak) sendikaları olağanüstü kongrelerini toplayarak (12 Şubat 1967) ayrı ayrı, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nu (DİSK) kurup, katılma kararını aldılar. Ertesi gün de İstanbul Valiliği'ne kuruluş dilekçelerini vererek, yasal işlemlerini tamamladılar...''
''... sendikaları adına kuruluş dilekçesini Kemal Türkler, Rıza Kuas; Mehmet Alpdündar, Kemal Nebioğlu ve İbrahim Güzelce verdiler. Bu sendika başkanları, yaptıkları açıklamada da 'Bizler, Türk İşçi Sınıfı'nın tüm çıkarları, hakları ve özgürlükleri ve de onuru için bir araya geldik' dediler...'' (Büyük Larousse, cilt 6, s. 3218)
Evet biliyorum, kurucu üyelerin bazıları, size başka bir örgütün kurucu üyelerini hatırlattı; doğrudur, Türkiye İşçi Partisi 'nin (TİP) kurucuları arasında olan, Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu, Kemal Türkler ve İbrahim Güzelce, bu defa Türk İşçi Sınıfı 'nın haysiyet ve onurunu kurtarmak için, bir araya gelmiş ve DİSK 'i kurmuşlardı. 'Haysiyet ve onur' gerekçesi, son zamanlarda çok daha etkileyici -epeyce de rahatsız edici-; çünkü DİSK 'in, yeni 'marifetlerini' görüyor ve duyuyoruz da...
TÜRK/İŞ 'in de, DİSK 'in de ortaya çıkması, 'erken' Cumhuriyet dönemi nesilleri için, 'mucize' kabilinden şeylerdi; Kemal Sülker; bir keresinde demişti ki: ''-... olacak şey mi? Recep Peker, 30 'lu yıllarda, İzmir 'de faşizan 'İşçi taburları' örgütlemeye kalkışmıştı; CHP ilericiliği, köylü üzerine kurulmak isteniyordu, o dönemde yazılan romanları ve şiirleri okuyan biri, ülkede köylüden başka kimse yok zannedebilir! Ne yâni, işçileri köylü mü sanıyorlar?'' Yanılıp yakılıp, '-... şehir şiirleri ve romanları yazmaya heves ettiğim için, beni eleştiriyorlar' demiştim de!...
Doktorlar, doçentler,
profesörler neredesiniz?
Neden 'mucize' mi? Hay aklınızla yaşayın e mi? Siz 'Milli Şef Cumhuriyeti' nin; bırakın komünist'i, sosyalist'i, sosyal demokrat'ı, sol'u ve solcu'yu; düpedüz 'işçi' kelimesini bile, 'tabular' arasında saydığından habersiz misiniz?
1946 'da, 'sınıf esası üzerine cemiyet kurma' yasağı kaldırılmıştı ya, 'sosyalist' partilerle birlikte, sendikalar da, pıtrak gibi adeta yerden fışkırmaya başladı; CHP hükümeti, olayı disiplin altına alıp, kontrol edebilmek için, bir kanun hazırlıyor; adı aynen şöyle, 'İşçi ve İşveren 'Meslek' Dernekleri ve Dernek Birlikleri Hakkında Kanun'! Güler misiniz ağlar mısınız, 'Demokrasi' ye geçilirken, 'sendika' demekten korkuyorlar; o 'ilerici aydınlar' yok mu, hani operaya giden, Sophokles okuyan, Halkevi ve Köy Enstitüsü 'edebiyatı' içinde boğulan 'zevat'; ağızlarını açıp da, gık diyemiyorlar; o kadar ki, sendikacılar, gazetelerinde şu satırları yazıyor:
''... doktorlar, doçentler, profesörler, ordinaryüsler, neredesiniz? Memleketimizdeki anti/demokratik kanunlar serisine, bir yenisi katılmak üzeredir, Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan 'İşçi ve İşveren Meslek Dernekleri ve Dernek Birlikleri Hakkında Kanun' tasarısını, görmemiş olamazsınız. Bu tasarının insan hak ve hürriyetlerine aykırı hükümler taşıdığını, kendi hak ve hukuk anlayışınıza bile uymadığını, hukuk mantığı, kanun tekniği bakımlarından dahi iler tutar yeri olmadığını elbette fark etmişsinizdir. Niçin susuyorsunuz?...'' (Sendika, 14 Aralık 1946)
Sonucu 'eskiler' bilir; yeniler için, Kemal Sülker 'in o son derece yararlı ve 'ibretâmiz' kitabından, aktarayım:
''... 'tasarı işçi sendikaları çevrelerinde şiddetle eleştirilirken, bazı siyasi hadiseler cereyan etti, artık partilerin, sendikaların ve yayın organlarının durumu nazikleşti.' 'Bu teşekküllerin hükümetçe zararlı addedilen faaliyete giriştikleri veya bazı siyasi cereyanlara âlet olmak temayülü gösterdikleri iddia olundu, hükümet bunları kapattı'. Sıkıyönetim komutanlığı emri ile sendikalar, işçi kulübü ve iki siyasi parti kapatılıp, mes'ulleri mahkemeye verildi, gazeteler de tâkibata maruz bırakıldı...'' (Türkiye'de Sendikacılık, s. 55. Sendika Kültürü. 1. 1955).
Bu iki partinin de adında 'sosyalist' kelimesi vardı; iyi de, Gâzi'nin Türkiye tasarımında, 'devlet sosyalistliği' yok muydu?
Kimlerin elinde kalmıştık? |
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692761 ziyaretçi (1258982 klik) kişi burdaydı! |