edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
Emine Uyumaz


 

Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ortanca oğlu olarak muhtemelen 1190 yılı civarında dünyaya gelen ve Ocak-Şubat 1220 tarihinde çıktığı Anadolu Selçuklu tahtında yaklaşık 18 yıl kadar hüküm sürdüğü zaman zarfında devleti doruk noktasına çıkaran I. Alâeddin Keykubâd’ın çocukluğu hakkında maalesef fazla bir bilgiye sahip değiliz. Bildiğimiz kadarıyla babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1197 yılında saltanatını kardeşi Rükneddin II. Süleymanşah’a bırakmak zorunda kalınca, küçük yaştaki I. Alâeddin Keykubâd ve ağabeyi I. İzzeddin Keykavus da babaları ile birlikte sürgün edilerek Bizans’a (İstanbul) gitmek zorunda kaldılar. Ancak 1205 yılında devlet erkânının daveti ile babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev tekrar Anadolu Selçuklu tahtına çıkınca, I. Alâeddin Keykubâd için de artık sürgün hayatı sona ermiştir.
Biz bundan sonra I. Alâeddin Keykubâd’ı Tokat Meliki olarak görmekteyiz. Yaklaşık altı yıl süren melikliği (1205-1211) sırasında yaptığı icraatlara dair kaynaklarda pek bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece adına bastırdığı paralarda “el-Melik el-Mansur” ve “el-Melik el-Mansûr Alâüddevle ve’d-din Ebû’l Muzaffer” unvanlarını kullandığını öğreniyoruz. 1211 yılında babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in İznik Rum İmparatoru Laskaris ile Alaşehir civarında yaptığı savaşta ölmesi üzerine devlet erkânının Selçuklu tahtına ağabeyi I. İzzeddin Keykavus’u geçirdiğini haber alınca I. Alâeddin Keykubâd, derhal Erzurum sahibi amcası Mugîseddin Tuğrul Şah ve Ermeni Kralı II. Leon ile saltanatı ele geçirmek üzere ittifak yaptı. I. Alâeddin Keykubâd ve müttefikleri 1211 yılında Kayseri’de tahta oturan ve gerekli merasimlerin tamamlanmasından sonra Konya’ya hareket etmeyi planlayan Sultan I. İzzeddin Keykavus’u muhasara etti. Kardeşinin saldırısına karşı hazırlıksız yakalanan yeni Sultan I. İzzeddin Keykavus oldukça zor bir duruma düştü. Ancak Kayseri Şıhnesi Celâleddin Kayser’in Sultan I. İzzeddin Keykavus’a para karşılığı müttefiklerin arasını açmayı önermesi sonucu sultanın kız kardeşinden aldığı 12.000 Mısır altını değerindeki destarçeyi (ucuna altınlar takılmış ve anla bağlanan bir çeşit mendil) Ermeni Kralı II. Leon’a göndermesi üzerine ittifakın bozulmasıyla bu defa I. Alâeddin Keykubâd zor duruma düşüp Ankara Kalesi’ne çekilmek zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra gücünü toparlayan Sultan I. İzzeddin Keykavus kendisi için hâlâ büyük bir tehlike oluşturan kardeşi I. Alâeddin Keykubâd üzerine yürüyüp 1212 ilkbaharında Ankara Kalesi’ni muhasara etti. İki kardeş arasında bir yıl süren uzun ve şiddetli çarpışmalar sonucunda şehir halkının çok fazla zarar görmesi nedeniyle I. Alâeddin Keykubâd 1213 baharında kaleyi kardeşi Sultan I. İzzeddin Keykavus’a teslim etti. Bundan sonra I. Alâeddin Keykubâd için önce Minşar daha sonra Kezirpert Kalesi’ndeki hapis yılları başladı. Ancak Sultan I. İzzeddin Keykavus’un zilkade 616/Ocak 1220 yılında ölmesi üzerine, muhtemelen tahta çıkacak çocuğu olmadığı için devlet erkânı Kezirpert Kalesi’nde bulunan I. Alâeddin Keykubâd’ı tahta çıkarma kararı alınca onuncu Anadolu Selçuklu Sultanı olarak saltanata geçti.
Sultan I. Alâeddin Keykubâd 1220 yılında Anadolu Selçuklu tahtına çıktığında ülke gerek siyasî gerek iktisadî açıdan gayet istikrarlı bir durumdaydı. Özellikle güney-kuzey ticaret yolundaki iki önemli liman şehri olan Sinop ve Antalya’nın fethi Selçuklu Devleti’ne bölge ticaretinde büyük prestij kazandırmıştı. Ancak, bu durumun devam edebilmesi için adı geçen liman şehirlerinin güney-kuzey sahillerindeki diğer limanlarla takviye edilmesinin yanı sıra bölgede ticaret yapacak tüccarlara çeşitli imtiyazlar tanınması gerekmekteydi. Bunun içindir ki, tahta çıkar çıkmaz Sultan I. Alâeddin Keykubâd ilk iş olarak 8 Mart 1220 tarihinde Venedik Dukalığı ile bir antlaşma imzalamıştır. Buna göre, Venedik Dukası ve onun yerine geçecek despotlarla, Suriye ve başka yerlerdeki Venedikliler, onların gelip giden bütün tacirleriyle sultanın ülkesinin hepsinde iki yıl boyunca sürecek bir sulh yapıldı. Bu antlaşmaya göre, sultan Alâeddin Keykubâd’ın sahip oldukları ülkelerde, Venediklilerin geçişlerinden ve yaptıkları ticaretlerden  %2’den başka vergi alınmayacağı gibi, kıymetli taşlar ve incilerden, işlenmiş veya ham gümüş ile altından, zahireden gümrük dahi alınmayacaktı. Yine Venediklilerin herhangi bir gemisi Sultan Alâeddin Keykubâd’ın hâkimiyetindeki sahillerde tehlikeye düşecek olursa onlara zarar verilmeyecek ve bulunan eşyalar iade edileceği gibi bir Venedik gemisi düşmanları tarafından takip edilirken sultanın idaresindeki sahillere gelirse Anadolu Selçuklu topraklarına girmesine müsaade edilecekti.
Sultan Alâeddin Keykubâd Venediklilere tanıdığı bu imtiyazların karşılığında onlardan: Hâkimiyeti altında yaşayan kişilerin Venediklilerin idaresindeki yerlere gerek kendi gemileri gerekse yabancı gemilerle girdiklerinde selamlanmasını istemekteydi. Ayrıca, Venedik Dukasının hâkimiyetindeki sahillerde sultanın tâbiiyetindeki gemilerden tehlikeye düşen veya zarara uğrayan olursa gerekli yardım yapılıp malları iade edilecekti. Yine Sultan Alâeddin Keykubâd’ın tâbiiyetindeki kimselerden adı geçen yerlerde ölen olursa malları, ortakları arayıncaya kadar muhafaza edilecek ve hiçbir güçlük çıkarılmadan teslim edilecekti. Sultanın Avrupa devletlerine karşı Venediklilere birtakım imtiyazlar vererek kendisine tâbi tüccarları hâkimiyeti dışındaki yerlerde de güvence altına almasının yanı sıra ilk seferi (muhtemelen 1222) güney sahillerinde Antalya kadar önemli bir mevkide olan Kalonoros/Galanoros üzerine tertip etmiştir. I. Alâeddin Keykubâd, ticaret açısından son derece önemli olan bu merkezi fethettikten sonra doğal güzelliğine de hayran kaldığı için imar ettirmiş ve kendi adına nisbetle Alâiye ismini vermiştir.
Saltanatının ilk yıllarında Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ı uğraştıran en önemli meselelerden birisi de babası zamanından beri görev yapan ve tahta hangi melikin çıkacağı konusunda bile oldukça etkili bir konumda olan devlet erkânı ile arasındaki otorite sorunudur. İbn Bibi’nin verdiği bilgiye göre, tahta çıkışında büyük rol oynayan başta Seyfeddin Ayaba olmak üzere Mübarizeddin Behramşah, Zeyneddin Beşara gibi emîrler bir süre sonra sultana karşı serkeşlik yolunu tutmuş ve ona tahakküm etmeye başlamışlardı. Özellikle Seyfeddin Ayaba’nın ihtişamı ve devlet işlerindeki nüfûzu Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ı gölgede bırakır olmuştu. Bu durumdan hoşnut olmayan Sultan I. Alâeddin Keykubâd, emîrlerin hiç değilse malî açıdan güçlerini kırmak için Konya surlarını inşa ettirirken her birini kale burçlarından birini inşa ettirmekle yükümlü kıldı. Emîrler kendilerine son derece ağır gelen bu işi yaptıktan sonra, sultana karşı düşmanlıkları daha da arttı. Hatta I. Alâeddin Keykubâd’ın yerine Koylu Hisar Meliki Keyferudun’u geçirmeyi planladılarsa da durumdan haberdar olan sultan, Hokkabazoğlu Seyfeddin ve Emîr Komnenos’un yardımı ile emîrleri bertaraf edip saltanatın gerçek hâkiminin kendisi olduğunu bütün devlet erkânına kabul ettirdi.
I. Alâeddin Keykubâd içte istikrarı sağlayıp sultana yakışır bir şekilde devlet üzerindeki otoritesini sağlamlaştırdığı bir sırada transit ticaret merkezi konumunda olan ve I. İzzeddin Keykavus zamanından beri Anadolu Selçuklu Devleti’ne tâbi olarak varlığını devam ettiren Ermeni Krallığı (1187-1219) hakkında bölgede ticaret yapan tüccarların şikâyeti nedeniyle problem yaşandı. İbn Bibi’nin naklettiğine göre, Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ın Konya’dan Kayseri’ye gittiği bir sırada huzura bir tüccar girdi ve “Ben Halep diyarından buraya geliyordum, Ermeni vilayetinden geçerken malımı gasbettiler, o kâfirler bu dergâhtan korkmazlarsa uğradığım zulmün derdine hangi sultanın adaletinden derman isteyeyim?” dedi. Bu tüccarın arkasından bir başkası “Ben Antalya yerlilerindenim, kazandığım bütün servetimi bir gemiye yükleyip deniz yolu ile sefere çıktım ve Mısır’a gidip kâr etmek istedim. Ancak sahilden Frenklerin saldırısına uğradık. Saldırı sonunda bizi esir alıp bütün mallarımıza el koydular” diyerek şikâyette bulundu. Yine başka bir tüccar Karadeniz sahilinde saldırıya uğradığı için mağduriyetini arzetmişti. Tüccarların zararlarını karşıladıktan sonra Sultan I. Alâeddin Keykubâd, “Canlarını malları uğrunda tehlikeye atan tüccarlara saldırı oluyorsa bunu yapanların üzerlerine kuvvet göndermek gerekir” dedikten sonra Ermeni Seferi için Mübarizeddin Çavlı ve Emîr Komnenos’u görevlendirdi. Ermenilerin denizden yardım almasını engellemek için ayrıca, Mübarizeddin Er-Tokuş’u da sahillerin güvenliğine memur ederken, Karadeniz sahilindeki önemli bir liman şehri olan Suğdak’ın zaptı için de Uç Beyler Beyi Hüsameddin Çoban’ı tayin etti. 1225 yılında I. Alâeddin Keykubâd tarafından Kilikya Ermeni Krallığı ve Suğdak üzerine düzenlenen seferler sonucunda, İskenderun Körfezi’nden Alâiye’ye kadar uzanan Ermeni Krallığı’nın sınırları daralmış ve güney sahilindeki Ayas ile Korykos’un (Görkös) dışında Selçuklular’ın eline geçtiği gibi fethedilen bu Ermenek bölgesine Oğuzların Afşar boyuna mensup olan Karamanoğulları ile Salur Türkmenleri yerleştirilmiştir. Karadeniz sahilindeki Suğdak da fethedilmiştir.
Ticarî prestij açısından son derece önemli olan Alâiye, Ermenî Krallığı ve Suğdak seferlerinin ardından Sultan Alâeddin Keykubâd, Doğu Anadolu bölgesinde hüküm süren ve hutbeyi Anadolu Selçuklu sultanı adına okutan beyliklere karşı seferlere çıkmıştır. Çünkü bu beylikler Anadolu Selçuklu Devleti’nin hızla güçlenmesine karşılık Eyyubî Devleti’ne mensup Melik Eşref’in de sınırlarına yakın yerlerdeki faaliyetlerinden endişeye kapılarak hutbeyi bazen Eyyubî Sultanı Melik Kâmil veya Melik Eşref adına, bazen de Sultan Alâeddin Keykubâd adına okutup bölgede Anadolu Selçuklu Devleti’nin otoritesini sarsan huzursuzluklar yaratıyorlardı. Anadolu coğrafyası üzerinde her yönü ile büyük güçlü bir Anadolu Selçuklu Devleti tesis etmeye çalışan Alâeddin Keykubâd’ın bu duruma müsamaha göstermesi beklenemezdi. Bu nedenle, Doğu Anadolu bölgesinde iç işlerinde bağımsız olarak hareket eden beylikleri sırası geldikçe birer birer kontrolü altına alıp Anadolu’daki Türk birliğini sağlamak için harekete geçti ve önce 1226 yılında Hısn-ı Keyfa Artukluları, 1228 yılında da Erzincan Mengücükleri üzerine seferler tertip etti. Ayrıca, Erzincan Seferi esnasında Sultan I. Alâeddin Keykubâd’a, 1214 yılından beri Anadolu Selçuklularının vassalı konumunda olan Trabzon Rum Devleti’nin Sinop’u ele geçirdiği ve sahilleri yağmaladığı haberi gelince derhal adı geçen devlete karşı da bir sefer tertip etti.
Saltanatı boyunca Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ı, en çok uğraştıran konulardan biri de Celâleddin Harezmşah ve Yassıçimen Savaşı (10 Ağustos 1230) idi. Bilindiği gibi, ilk önceleri gayet dostane başlıyan Celâleddin Harezmşah-Anadolu Selçuklu ilişkileri sultanın, kendisini takip eden Moğollara karşı Celâleddin Harezmşah’a daha akılcı ve istikrarlı bir siyaset takip etmesini önermesine rağmen onun Moğolları hiçe sayarak Eyyubîlerin hâkimiyetinde bulunan Ahlat’ı muhasara etme konusunda ısrarlı davranması ve I. Alâeddin Keykubâd’a karşı sadakatsizlik gösteren Erzurum Melik’i Cihanşah ile ittifak yapması nedeniyle araları bozulmuş ve neticesinde iki Türk devleti birbiriyle savaşmak zorunda kalmıştı. Yassıçimen Zaferi’nin ise Selçuklu tarihi açısından belki de en olumlu neticesi Erzurum’un ilhakı idi. Ancak bu savaştan hemen sonra artık Moğol saldırıları resmen Anadolu Selçukluları için tehlike haline gelmeye başladı. Nitekim, Celâleddin Harezmşah’ın Yassıçimen’de büyük bir yenilgiye uğradığını haber alan Moğollar, Amid’de (Diyarbekir) ona karşı ani bir gece baskını düzenleyerek Selçuklu sınırlarına kadar yaklaştılar. Hatta Cormagon Noyan komutasında bir grup Moğol askeri 1232 yılında Sivas’a kadar ilerledi. Moğolların bu beklenmedik saldırısını haber alan Sultan I. Alâeddin Keykubâd derhal Kemaleddin Kamyar’ı merkezdeki kuvvetler ile Sivas’a gönderdi. Ancak, Kemaleddin Kamyar bölgeye geldiğinde Moğolların ayrıldığını görünce bu ani akının sebebini ve etkisini görmek için Erzurum’a kadar gitmek zorunda kaldı. Erzurum’a gelindiğinde Moğolların Selçuklu sınırlarına girmelerinde Gürcülerin tesiri olduğunu öğrenince ordusunu güçlendirip onlar üzerine bir sefer tertip edip bol ganimet elde ettiği gibi Gürcü Kraliçesi Rosudan’ın Selçuklu Devleti ile akrabalık kurma isteğini sultana iletti. Her ne kadar Anadolu içlerine kadar uzanan bu ilk Moğol akını hiçbir problem çıkartmadan neticelenmiş olsa da, Sultan Alâeddin Keykubâd ülkenin doğu sınırlarının güvenliği için bazı tedbirler alma ihtiyacı hissetti. İlk iş olarak Kemaleddin Kamyar’ı Ahlat, Van ve Bitlis’in fethine memur etti. Stratejik açıdan son derece önemli olan bu yerler fethedilip kaleleri tamir edildikten sonra, Yassıçimen Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kalan ve bölgede başı boş dolaşıp talan yapan Harezmli askerler Selçuklu idaresine alındı. Ancak, Melik Eşref’in idaresindeki Ahlat’ın Anadolu Selçuklu Devleti’nin eline geçmesi bu defa da Eyyubî meliklerini Sultan Alâeddin Keykubâd’a karşı harekete geçirdi. 19 Eylül 1234 tarihinde Harput önünde gerçekleşen savaşta Eyyubîler yenilgiye uğradılar ve kısa bir süre sonra Harput Artukluları da Selçuklu idaresine girdi. 1235 baharı geldiğinde Sultan Alâeddin Keykubâd, Anadolu Selçuklu Devleti sınırları yakınındaki Eyyubî topraklarına bir sefer daha tertip etti ve Harran, Ruha (Urfa) ve Rakka’yı ele geçirdi. Ancak Eyyubî Sultanı Melik Kâmil kısa bir süre sonra fethedilen yerleri geri alıp Selçukluların yaptırdıklarını tahrip ettirdi. Bunun üzerine Sultan Alâeddin Keykubâd, Taceddin Pervane komutasında bir orduyu Amid’e gönderdi. Ancak Selçuklu ordusu kışın bastırmasıyla Amid’in sağlam surları karşısında bir başarı elde edemeden geri döndü (1236).
Başarısızlıkla neticelenen Amid Seferi’nin ardından Sultan Alâeddin Keykubâd bahar gelince sefere bizzat kendisi çıkmaya karar verdi ve gerekli hazırlıkların derhal tamamlanmasını emredince Kayseri’de büyük bir ordu toplanmaya başladı. Bu arada Moğol Hanı Ögedey’in elçisi olarak Kazvinli Emîr Şemseddin, Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ın huzuruna geldi ve onu Ögedey Han’ın illiğine (tâbiiliğine) davet etti. Moğollara karşı her zaman çağdaşı olduğu diğer devlet adamlarının aksine uzlaşmacı bir siyaset güdülmesi gerektiğini çünkü, “müthiş selleri andıran bir ordu ve taze bir devlet ile savaşmak yerine onunla dostane münasebetlerde bulunmak” gerektiği görüşünü savunan I. Alâeddin Keykubâd, elçi ile yaptığı özel görüşmede her yıl sembolik hediyeler gönderdiği takdirde Moğol Hanının topraklarına göz dikmeyeceğini öğrendikten sonra kendisine iletilen teklifi kabul etti. Fakat öte yandan Moğol tehlikesine karşı hazırlıklı olmak için gücünü artırmaya da gayret sarf ediyordu. Zaten, Ögedey Han da Sultan I. Alâeddin Keykubâd’ın kendilerini çok uğraştıran Celâleddin Harezmşah’a karşı Yassıçimen’de kazandığı büyük başarının hemen ardından Moğollara yıllık vergi vermeyi kabul etmesini çok akıllıca bulmuştur.
Ayrıca Amid Seferi’ne çıkmadan devlet yönetimi ile ilgili önemli kararlar alan sultan önce Sivas sahibi Şarapsalar Fahreddin Ayaz’ın ölümü nedeniyle bu göreve Harezmli Kayır Han’ı atadı. Daha sonra da Alâiye Sahibi Kayır Fard’ın kızından olan büyük oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’e Erzincan vilayetini bırakarak, melikü’l-ümeralık ve atabeyliğine de Çaşnigir Şemseddin Altunaba’yı getirdi. Eyyubî Melikesi Gaziye Hatun’dan olan küçük oğlu İzzeddin Kılıç Arslan’ı da veliahd ilan ettiği gibi devlet erkânını da ona biat ettirdi. 1237 baharı geldiğinde Amid Seferi için Harezmli, Ermeni, Rum, Gürcü, Frenk, Rus, Kıpçak ve Kürtlerden oluşan Selçuklu ordusunun hazırlıkları sona ermişti. Muhtemelen Ramazan bayramını müteakip çıkılacak sefer öncesi Sultan I. Alâeddin Keykubâd çeşitli vesileler ile huzuruna gelen elçilere bayramın üçüncü günü büyük bir ziyafet tertip ettirdi. Ancak bu yemekte Çaşnigir Nusreddin Ali’nin sunduğu kızarmış kuş etini yedikten kısa bir süre sonra rahatsızlanan Sultan I. Alâeddin Keykubâd, Keykubâdiye Sarayı’na döndüyse de geceleyin durumu daha da ağırlaştı ve 30-31 Mayıs 1237 tarihinde vefat etti.
Sultanın ölümü hakkında devrin kaynakları pek fazla bilgi vermezken sadece Anonim Selçuknâme, I. Alâeddin Keykubâd’ın 4 Şevval Pazartesi günü Şehzade Gıyaseddin Keyhüsrev ve onu destekleyen emîrler tarafından zehirlendiğini, cenaze namazının 8 Şevval 636/14 Mayıs 1239 da kılındıktan sonra Konya’da defnedildiğini kaydetmektedir. Araştırma eserlerinin bir çoğu Anonim Selçuknâme’deki bu bilgilere dayanarak I. Alâeddin Keykubâd’ın bu ani ölümünü babasının vasiyetini hiçe sayarak yerine geçen oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev ile Saadeddin Köpek’in özellikle Türkmenlere karşı takip ettikleri siyaseti göz önünde tutarak bir zehirlenmeye bağlarlar. Fakat devrin ana kaynağı olan İbn Bibi’nin eserinde sultanın zehirlendiğine dair en ufak bir ima dahi yoktur.
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 647324 ziyaretçi (1188556 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol