edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Postmodernist İroni

FUNDA KIZILER

 POSTMODERNİST İRONİ

 I- Postmodernite/Postmodernlik ya da Postmodern

Durum Kavramına Özet Bir Bakış: 

“Postmodernizmin ne olduğunu kavrayabilmenin en

emin yolu, onu her şeyden önce, tarihsel yönden

düşünmeyi unutmuş bir çağda yaşanan zaman

üzerinde tarihselci bir bağlamda düşünmeye

yönelik bir girişim şeklinde ele almaktır.”

Fredric Jameson

 Latince’de “sonra” anlamına gelen post önekiyle, “tam şimdi”yi imleyen modo’dan türetilen modern’in birleşmesinden oluşan ve genel olarak modern sonrası ya da modern ötesi anlamına gelen ‘postmodern’ kavramı, ilk olarak 1870’lerde İngiliz ressam John W. Chapman tarafından, devrimci çizgisiyle izlenimci sanatın ötesine taşan yeni sanat biçemini tanımlamakta kullanılmıştır.1 Kuzey Amerika’da yeşerip Fransa’da kök salmaya başlayan kavram, Aydınlanmacı batı felsefesine dayanan modernitenin, kendi usunu “The Us”* şeklinde en üst noktaya koyarak öne sürdüğü evrenselleştirici kuramları, -yine onun kendi üzerinde yarattığı, içinde barındırdığı düşünümsellikten yola çıkıp- “metaanlatılar”ın (Lyotard) ve onun temel yapı taşları olan öznenin (Derrida), özne olarak insanın (Foucault), metafiziğin ve temsilin (Derrida/Foucault), tarihin (Fukuyama), ideoloji ve ütopyanın (Bell) ölümü bildirileriyle ters-yüz ederek açınımına devam etmiştir.

Başat olarak XX. yüzyılın ikinci yarısındaki tarihsel, üretimsel ve toplumsal dönüşümleri imleyen bir kavram olarak ele alınan ‘postmodernite’nin ya da ’postmodernlik’in tanımlanmasına yönelik yaklaşımlar; modernlikten sonraki yeni bir dönem, modernliğin köktenleşmesi ve kökten bir şekilde sorgulanması şeklinde genel olarak üç kategoride toplanabilir: Örneğin Jameson ve Harvey, özellikle anamalcılığın uluslar ötesi bir boyut kazanarak evrilmesi ekseninde üretimsel ve ekinsel açıdan farklı bir döneme girildiğini savunurken2; Giddens ve Beck, yeni bir döneme girilmediğini, tersine tam anlamıyla modernliğin köktenleşmesini yaşadığımızı belirtir.3 Huyssen ve Calinescu gibi eleştirmenlerse, tüm yönleriyle yeni bir çağdan söz etmeseler de, özellikle modernliğin kendi içinde taşıdığı düşünümselliği köktenleştirerek, kendini önceki dönemden ayıran farklı bir duruma girildiğini öne sürer.4 Bu gruba eklemleyebileceğimiz eleştirmenlerden Smart, “Nietzsche, Heidegger, Simmel, Weber ve Adorno’nun çalışmalarında göze çarpan uğraşlardan birinin modern akla ve onun doğurgularına itiraz etmek olması ölçüsünde bu analistler(in), her ne kadar avant la lettre (kesin biçimini almamış) olsa da, “postmodern” müdahalelerin başlatıcısı olarak kabul edil(diğine)”5 dikkat çekerek; postmodernliğin, modernliğin kendi kendini sorunsallaştıran düşünümselliğinden beslendiğini vurgular. Postmodernliğin “1940’larda Adorno ve Horkheimer tarafından zaten önerilmiş olan bir nokta ve başıboş modernleşmeye karşı girişilen çok sayıda mücadeleye bulaşmış dedelerimizin hiç de yabancısı olmadıkları bir iç görü”6 olduğunu belirten Huyssen de, bu savı berkitir. Aslında ilk iki yaklaşımı da bir ölçüde içine alan modernliğin kökten bir şekilde sorgulanması olarak postmodernite savı, pek bir karşı koyuşla karşılaşmaz ve yukarıda söz ettiğimiz ard arda gelen ölüm bildirileri de, postmodernliğin, modernliğin kendi içinde barındırdığı düşünümselliği ne ölçüde köktenleştirdiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkar.

Modernitenin Aydınlanma/İdealizm/Marksizm gibi büyük anlatılarının, “ülküleri(nin) açıktan açığa ihlal edil(diği)”7 -atom bombası ve bilgisayarın üretilip kullanıldığı ilk teknolojik savaş olan- II. Dünya Savaşı ve bu savaşta ortaya çıkan Auschwitz paradigmasıyla (Gulag da unutulmamalıdır) güvenirliğini tümüyle yitirmesi, ard arda ölüm bildirileriyle açınan postmodern kavramının kendini meşrulaştırma zemini olmuş ve postmodern bir dönemden/durumdan söz edilmeye başlanmıştır. Modern dönemin bitip postmodern bir dönemin başladığı şeklindeki tarihsel bir kopuş savı, bir başka büyük anlatı yaratma çelişkisine karşın, bizce tarihi ilerlemeci, tikel ve ereksel bir süreç olarak değerlendiren aydınlanmacı batı usçuluğunun örtük karanlığını vahşetle belgeleyen Auschwitz (gaz odası/toplama kampı) paradigmasını temel alıp, 1945’leri -Lyotard ve Eco’nun da belirttiği gibi- en azından zihinsel/tinsel tutum açısından kesin bir başkalaşma/kopma sürecinin başlangıcı olarak8 ele aldığı noktada, tarihselci bir bağlama yerleştirilmeyi hak eder.

Bilimsel alanda görelilik, belirlenemezlik ve kuantum kuramlarıyla ‘evrensel/tümleyici’ anlayışın yerine parçalılık ve belirsizliğin başat konuma geçtiği XX. yüzyılın ikinci yarısında dünya, aynı zamanda teknolojik, ekonomik, siyasal, ekinsel ve felsefel alanlarda gerçekleşen hızlı dönüşümlere sahne olmuş ve tüm bu dönüşümler, öncekinden farklı bir döneme/postmoderniteye girildiği savını berkiten “postmodern durum” olgusunu doğurmuştur. “Bilgisayarlaştırılmış” (Lyotard), “sanayi sonrası” (Bell), “geç ya da uluslar ötesi anamalcılık” (Jameson), “post-fordist” (Harvey), “medya-enformasyon” (McLuhan), “sibernetik- elektronik” (Baudrillard) toplum ya da “tüketim toplumu” (Featherstone) şeklinde adlandırılan toplumlara özgü bu durum; yeni iletişim/bilişim teknolojilerinin geliştirilerek kılgısallaştırılması (teknolojik devrim), anamalcılığın -yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla kar sağlamadaki devir hızını arttıran- esnek birikim rejimine evrilerek girdiği kriz dönemini aşması (postfordizm)9, girişimci anamalını özerkleştiren ulus ötesi şirketlerle yeniden yapılandırılan ileri/geç anamalcılığın10 uluslar arası bir boyut kazanarak ulus-devlet yapısını zayıflatması (küreselleşme), anamalın dolaşım sürecinde bilginin tecimsel bir metaya dönüşmesi11 (bilgi endüstrisi), bölük-pörçük imgeler ve gösterenler akışından oluşan görüntü dünyasının nesnel gerçeklik durumuna gelmesi (simülasyon)12, bu hipergerçekliğin algılamada kopukluk yaratması13 (şizofreni), ulus ötesi anamalın ve bilginin odaksız hareketliliğiyle uzamın zamansallaştırılması14 ve telekomünikasyon devrimiyle görsel ve işitsel hızı artan yaşamda uzamsal engellerin çökmesi/dünyanın üzerimize çökecekmişçesine küçülmesi (zaman-uzam sıkışması)15 olgularıyla ırasallaşır.

 II- Postmodernizm

 

“İdeal modern-sonrası roman, realizm ve irrealizm,

biçimcilik ve ‘özcülük’, katıksız edebiyat ve güdümlü

edebiyat, élite (seçkinler) romanıyla kitle romanı

arasındaki sert tartışmaları aşmak zorundadır.”

John Barth

 

Yazın dünyasına ilk olarak 1934’te, Federico de Oniz’in “Antologia de la poesia espanola e hispanoamericana” adlı yapıtıyla giren postmodern kavramı,16 özellikle 1960’lardan başlayarak ekin ve sanat kuramlarında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Kökeni istenirse Homeros’a kadar geri götürülebilecek17 olsa da; postmodernizmin ortaya çıkışı genellikle -Sontag, Barth, Fiedler, Hassan ve Federman gibi Amerikalı yazın eleştirmenleri tarafından geliştirildiği- 1960’lara odaklanır18.

Postmodernite kavramına koşut olarak XX. yüzyılın ikinci yarısındaki ekinsel, sanatsal ve yazınsal dönüşümleri imleyen bir kavram olarak tanımlanan ‘postmodernizm’, özellikle modernist seçkinliğe karşı çıkışıyla ırasallaşır. Sontag’ın, mimesis ilkesinin sınırları içinde kalan batı sanatının içerik/biçem ayrımına ve modernist yorumlama biçimlerine saldırmasıyla19 başlayan bu eleştiri süreci, Fiedler’de kitle ekinin yüceltilerek modernist yazının ölümünün duyurulmasına varmıştır. Ancak ondan önce Barthes, 1968’de yayımlanan “Yazarın Ölümü” başlıklı yazısında okuru bilgilendiren/eğiten/yönlendiren yasa koyucu yazarın artık öldüğünü duyurur.20 Yazarın ölümüyle gizli/derin anlam arayışının da anlamsızlaştığı bir metin evreninde tam bir özerkliğe kavuşan okur, odak noktasına geçer: “Okurun doğumu Yazarın ölümü pahasına gerçekleşmelidir.”21 Barthes’ın yazarın ölümü/okurun doğumu bildirilerinden sonra, Fiedler hiyerarşik ve seçkinci yapısıyla kanonlaşmış22 modernist yazının ölümünü, bir başka söylemle yüksek/eğlencelik yazın ayrımının çöküşünü oldukça kışkırtıcı biçimde bir pornografi dergisinde duyurur. “Playboy Dergisi”nde yayımlanan “Geç Şu Sınırı-Kapat Şu Boşluğu” (1969) adlı yazısında, sanatçı/eleştirmen/izleyici/okur/uzman/amatör arasındaki uçurumları kapattığını savunduğu kitle ekinini ve yeni yazını yücelterek Proust, Joyce ve Mann’ın çağının artık sona erdiğini ve modernist yazının “II. Dünya Savaşı’ndan sonra öldüğünü”23 belirtir. Postmodern bir yazın programı geliştirmeye çalışan Fiedler, postmodernizm “salt mitoloji arayışı”yla değil, “ironinin duyarlığı”na yönelmesiyle, “naif olana özlem duygusuyla ve yazınlarına masal ve balad gibi halk formlarından güvenilir kaynaklar bulma çabasıyla romantizmin başlangıçlarını anımsatır”24 diyerek,  postmodernizmle -modernizmi eleştiren- romantizm arasında bir analoji kurar. Novalis’in “yaşamın bir düş olmadığı, ama olabileceği ve olması gerektiği” savının, “düşlerin bizzat üretilebileceğinin, televizyon ekranına yansıtılabileceğinin ya da azizlerin görülerinden geri kalmayan bir canlılık içinde lazer ışınlarıyla perdede yansıtılabileceğinin öğrenildiği” elektronik çağda, ancak “düş, vizyon ve esrime(yi) yeniden yazının ereği”25 kılan postmodern bir yazınla gerçekleştirilebileceğini savunur.

Yukarıda söz ettiğimiz eleştirilere koşut olarak, postmodernizmin “gelenek ve yenilenme, muhafaza etme ve yenilik, kitle kültürü ve yüksek sanat arasındaki, artık ikinci terimlerin birinciler karşısında otomatik olarak ayrıcalıklı olmadıkları bir gerilim alanında”26 işlediğini belirten Huyssen, onun öncelikle modernist düşüncenin hiyerarşik karşıtlıklarıyla işleyen seçkinci modernizme başkaldırıyla ırasallaştığını vurgular. Felsefel alanda olduğu gibi, yazın alanında da ölüm bildirileriyle öne çıkan postmodernizme ilişkin genel betimlemeler; birçok eleştirmenin, postmodernizmin modernist yazından kesin sınırlarla ayrılamayacağına dikkat çekmesine karşın, sanat ve yazında postmodernizmin temel özelliklerini ele almaktan kaçınmayışının27 ortaya koyduğu gibi, artık onun devamını da imlemeyecek türden bir başkalaşım sergilediğini gösterir. Yeni bilim kuramlarıyla bağıntılı olarak yerleşik gerçeklik/zaman/uzam kavramlarının kökten bir dönüşüme uğradığı postmodern bir durumda bulunduğumuz (ya da Welsch’in söylemiyle, “içinde yaşadığımız hava trafiği ve telekomünikasyon çağında (...) daha çok bizim gerçekliğimiz ve yaşamlarımız(ın) postmodern”28leştiği) yüzyıl dönümünde, içinde yaşanılan çağın ekinsel, toplumsal, üretimsel, bilimsel ve siyasal koşullarının bir ürünü olan sanat ve yazının da dönüşüme uğraması kaçınılmazdır. Biz de postmodernleşen dünyada, sanat ve yazının “açık yapıt”larıyla yeni bir serüvene yelken açtığı savından29 yola çıkarak, postmodern bir yazından söz edilebileceğini ve onun modernizmle olan göbek bağını da unutmaksızın; çoğulculuk, ontoloji/kurmaca, üstkurmaca, oyun, metinlerarasılık, türlerin karnavallaşması, ironi, susku, parodi ve pastiş gibi ön plana çıkan özellikleriyle ele alınabileceğini savunuyoruz.30

 

III-  Postmodernist Yazında İroni

 

“Modern-sonrasının tutumunun, çok kültürlü ve kendisine

“seni umutsuzca seviyorum” diyemeyeceği bir

kadına aşık olan birinin durumuna benzetiyorum;

çünkü bu cümlenin daha önce Liala tarafından

yazılmış olduğunu onun bildiğini (bunu kendisinin

bildiğini de bildiğini) bilmektedir. Şöyle diyebilir:

“Liala’nın dediği gibi, seni umutsuzca seviyorum.”

Bu noktada, yapmacık masumluktan kaçınmış,

artık masumca konuşulamayacağını açıkça söylemiş

olacak, ama gene de kadına söylemek istediğini

söyleyecektir: Onu sevdiğini, ama onu yitik bir

masumluk çağında sevdiğini. Eğer kadın da oyuna

katılırsa, gene de bir aşk ilanını kabul etmiş

olacaktır. Hiçbiri kendisini masum hissetmeyecek,

iki de geçmişin -ortadan kaldırılamayan söylenmiş

olanın- meydan okuyuşunu kabul edecek,

ikisi de bilinçli olarak ve zevk duyarak ironi

oyununu oynayacaktır. Ama ikisi de, bir kez

daha aşktan söz etmeyi başarmış olacaklardır.”

Umberto Eco

 

“Postmodern Düşüncenin Eleştirel Sözlüğü”nde Stuart, kökeni eski Yunanca “eironeia”ya dayanan “ironi” kavramını şöyle açımlıyor: “Hepimiz ironiyi, kastedilen anlamın, kullanılan sözcüklerle ifade edilen anlamın karşıtı olduğu bir söz figürü olarak biliriz. (…) İroni, şeyleri (kendimiz de dahil) aşırı ciddiye almamaya ya da en azından şeyleri itibari değerleriyle ele almamaya yönelik bir taleple daima ilişkilidir. Hiçbir şey, ironik, tarafsız öz-bilinçliliği kadar, güncel postmodern “ruh durumunun” karakteristiği değildir.”31 Doğal olarak ölüm bildirileriyle açınan postmodern düşünceden/durumdan etkilenenerek postmodern söylemleri yapısına eklemleyen bir yazın dünyası kuran postmodernist yazında ironinin kaçınılmaz başatlığı, öncelikli olarak onun temsil karşıtı (anti-mimetik) yöneliminden kaynaklanır.32 

Temsile dayalı modern bilgikuramın ölümünü duyuran postmodernistlerin, dilin gerçekliği temsil etmediği, tersine onu kurduğu şeklindeki savlarına koşut olarak postmodernist anlatıda, “bir temel ilke ya da paradigma yokluğunda oyuna, karşılıklı oyuna, diyaloğa, poliloğa, alegoriye, kendi kendiyle oynamaya, kısacası ironiye yönelinir. Bu türden bir ironi, belirlenemezlik ve çok biçimlilik şeklini alır, açıklığa, mistifikasyonun bozulması bağlamında açıklığa, yokluğun (varolmayışın) arı ışığına ulaşmayı erekselleştirir. Bunun çeşitlemeleri Bachtin’den, Burke’den, de Man’dan, Derrida ve White’a kadar bulunur.” Hassan postmodernizmdeki ironi “görüngüsünü”, yetkeci bir sava farklı bakış açılarıyla karşılık vererek onun geçerliğini/yetkesini sarsan “perspektivizm”33le açıklar ve modernizmdeki -evrensel bir töze/bir ilk ilkeye dayanan- metafiziğin yerine, postmodernizmde ironinin başat konuma geçtiğini belirtir.34 Benzer biçimde modernist metafizikle postmodernist ironiyi karşılaştıran Rorty de, metafizikçinin evrensel hakikat ve varlığın gerçek özü arayışıyla, ironistin -hakikat ve varlığı ancak kuran- dilin ve benin olumsallığını* ön plana taşımasıyla ırasallaştığını savunur.35

“Mevcudiyet” düşüncesine odaklanan ve evrensel doğruluk temellendirmesiyle döngüsel bir şekilde kendi kendine gönderme yapan “ses/sözmerkezci” batı metafiziğinin, iki kutuplu karşıtlıklarla işleyen yapısını yapıbozumuna uğratan Derrida,36 yazının evrensel bir gerçeği/hakikati temsil ettiği savına dayanan mimesis ilkesini,  temelci batı metafiziğinin bir uzantısı olarak görür. Derrida’ya göre, öykünme “hiçbir gerçekliği yansıtmaz; salt ‘gerçeklik-efektleri’ üretir.” ve ona “ancak benzeti [similacrum] yoluyla ulaşılabilir, tıpkı o harika kasılmanın ya da kızlık zarının yalınlığının düşlenmesi gibi.”37 Öykünmeye sözmerkezci çerçevenin olabildiğince kenarında/dışında bir konum vermeye çalışan Derrida’ya göre, postmodern yazında “gönderge ortadan kaldırılır, ama gönderme kalır; geriye kalan sadece düşlerin yazılmasıdır; hayali olmayan bir kurmaca, taklit etmeyen, benzerlik, doğruluk ya da yanlışlık kaygısı olmayan bir öykünmedir.”38 Özne ve hakikat kavramlarının kurmaca olarak değerlendirilerek çözüldüğü, olasılıkların ve belirsizliklerin belirlediği bir dönemin ürünü olan postmodernist metinler, geri dönülmez bir şekilde yabancılaştığı dünyayı herhangi bir şekilde yinelemek/yansıtmak savını tümden yadsıyarak, gerçeklik ve kurmaca düzlemlerini iç içe dokuyup, ‘gerçekliğin kurmaca yönünü’ açığa çıkarmayı hedefler.  Derridacı yapıbozumun her şeyi metinselleştirdiği ve metni de, kara delikleri içinde anlamı sonsuzcasına kayarak yiten bir dil evrenine hapsettiği postmodern çağda, Federman’ın söylemiyle “ her şey dildir” ve “ kurmacadır.” 39 

Baudrillard da postmodernizmde ironinin başatlığını, temsil düşüncesini geçersizleştiren simülasyon dünyasına bağlar. Gerçeğin buharlaşarak yok olduğu bu simulakr dünyasında, “artık öznel ironi, yani şeyler ve yeniden canlandırma konusunda ayna işlevini gören eleştirel ben diye bir şey kalmamıştır. Bugün daha çok şeyler ve olayları kapsayan, bir tür sözünü etmiş olduğumuz tersine çevrilmiş entropi40 büyüsünü andıran, nesnel bir ironi vardır…Kendini yansıtan aynayı yutmuş olan bu dünya saydam ve hayali bir şeye dönüşmüş, gölgesini yitirmiştir. Zaten nesne, imge ve göstergelerden oluşan evrenimizin her parçacığında her an karşımıza dikilen şey de bu yutulmuş yansıma ya da gölgeye özgü ironidir. Bizim dünyamız bir anlamda ironinin en üst aşamasına ulaşmış gibidir.”41 Bu noktada “öznel ironi”nin -romantik ironinin-, usun başatlığına karşı duyarlığı ve yaratıcı imgelemi savunan romantik yazarların, özlemini çektikleri sonsuzluk/sonsuz gerçeklik karşısında, kendi zayıflıklarını -kurgu düzlemine çektikleri- okurla paylaşmasıyla en güçlü anlatım biçimini bulduğunu belirtmek gerekir. Öznellik ve özgünlük ülküsünün savunucusu olan modernistlerde başat olarak, olanla olması gereken arasındaki aykırılığı/uçurumu vurgulamak şeklinde kullanılan ironi, parçalanmış bir dünya karşısında bütüne/birliğe/ideal bir dünyaya duyulan özlem ve bunun yokluğundan üzüntü duyma noktasında romantizmdeki dışavurumuyla benzerlik gösterir. Tüm birlik tasarılarını/büyük anlatıları ortadan kaldırarak; parçalılığı, hetorojen bir çoğulluğu savunan postmodernizimdeyse;42 metnin kurgulanış biçiminin izlek durumuna getirilmesi, kurmaca gerçekliğin ve gerçek yaşamdan alıntılanan fragmanların bir arada sunulmasıyla okurla oynanan karşılıklı bir oyuna dönüşen anlatı evreninde romantik ironi, üstkurmaca tekniği43 biçiminde kullanılır. Modernizmin ve postmodernizmin Nietzsche’nin “Tanrı öldü” duyurusunun imlediği “kriz”/”kopuş” duygusu -bir başka söylemle yabancılaşma olgusu- ekseninde birleştiğini, ancak bu sayıltısal krize verdikleri tepki bağlamında farklılaştığını savunan Wilde; bir yandan parçalanmış gerçeklik karşısında bir tür düzen yaratma, bir yandan da bu (ironik olmayan) düzen olanaklarına ironik yaklaşma eğiliminde salınarak “ironik-olmayan bir bir-olma ya da kaynaşma vizyonu” sunan modernist yazının ironisine, “mutlak ironi” adını verir. Temsil karşıtlığıyla ırasallaşan postmodernizmdeyse, belirsizlik karşısında ironik olmayan bir düzen kurma düşüncesine yer yoktur; “şeylerin anlamları ya da ilişkileri hakkındaki bir kararsızlığa,” postmodernizmde “belirsizlikle birlikte yaşama, rastlantısal ve çoğul, hatta zaman zaman da saçma görülen bir dünyaya tahammül etme ve bazen de bu dünyayı hoş karşılama isteği karşılık gelir” diyerek, postmodernist yazının ironisini “askıya alıcı”44 ironi şeklinde tanımlar. Wilde’ın savını paylaşan Megill de, köktenci anlamda ironist olan postmodernist yazarların “doğruluğu edebiyat düzeyinde yeniden kurmaya” değil de “kurmacanın sadece kurmaca olduğunu”45 vurgulamaya yönelmeleriyle, sanatı/dili/bilimi hala “varoluşun ironisine karşı bir sığınak”46 olarak gören modernist yazarlardan ayrıldığını ve böyle “bir edebiyatın son derece ironik -hem de yalnızca bir şey söyleyip başka bir şeyi kastetme anlamında değil, daha da ötesi bir şey söyleyip hiçbir şey kastetmeme ya da hiçbir şey söylemeyi istememe anlamında ironik- olacağı(nın) açık”47 olduğunu savunur.

XX. yüzyılın ikinci yarısındaki dönüşümlere koşut olarak değişen yazın dünyası da, öznelliğin ve somut yaşamın olanaklarını, bir başka söylemle iç ya da dış dünyayı kurgulamaktan, kurgunun kendisine, onun farklı ve özerk dünyalar yaratma olanaklarına yönelmiştir. Seçkinci modernizmin birbiriyle hiyerarşik karşıtlık ilişkisine soktuğu birçok farklı dilsel kodu, eliter/popüler nitelikteki unsurları eşzamanlı bir birliktelik içinde sunan, aralarındaki sınırları çökertmek üzere gerçek/kurmaca düzlemlerini iç içe geçiren, saltık bir gerçeği/anlamı yansıtma savını bunun olumsallığını/kurmacalığını ortaya çıkaran dil oyunlarıyla geçersizleştiren, kanonlaşmış türsel bütünlük savına karşı farklı yazın türlerini birbirine harmanlayan, özgünlük ülküsünü metinlerarası ilişkileri açığa çıkartarak çökerten postmodernist metinlerde ironi, kaçınılmaz biçimde başrol oyuncusudur. Eco’nun, bölüm başında motto olarak sunduğumuz yazısında ironik bir örnekle açımladığı gibi, postmodernist yazında “ ironi, bir üst-dil oyunu, dört köşeli bir açığa vurmadır.”48

1 Kavramın ayrıntılı soykütüğü için bkz: Welsch Wolfgang, Unsere Postmoderne Moderne, Akademie Ver., Berlin, 2002, s.12-13/Bkz: Sim Stuart, Postmodern Düşüncenin Eleştirel Sözlüğü, Çev: M. Erkan, A. Utku, EBabil Yay., Ankara, 2006, s.X.

* Mehmet Küçük’ün söylemidir.

2 Bkz:Jameson Fredric, Postmodernizm, çev. Nuri Plümer, YKY, İstanbul, 1994, s. 29-33./Bkz: Harvey David, Postmodernliğin Durumu, çev. Sungur Savran, Metis Yay., İstanbul, 1997, s. 152-158.

3 Giddens Anthony, Modernliğin Sonuçları, çev. Ersin Kuşdil, Ayrıntı Yay., İstanbul, 1998, s. 53./Bkz: Beck Ulrich, Risk Society: Toward a New Modernity, çev. M. Ritter, Sage Publications, Londra, 1992, s. 10, 14-15 (İçinde: Kumar Krishan, Sanayi Sonrası Toplumdan Postmodern Topluma, çev. M. Küçük, Dost Yay., Ankara, 1999, s. 170-171).

4 Huyssen Andreas,”Postmodernin Haritasını Yapmak”, Modernite Versus Postmodernite, yay. haz. ve çev. Mehmet Küçük, Vadi Yayınları, Ankara, 1993, s. 207./Bkz: Calinescu Matei, Five Faces of Modernity, Durham, Nc. Duke, Uni. Press, 1987, s. 278. (İçinde: Kumar Krishan, Sanayi Sonrası Toplumdan Postmodern Topluma, s. 167-168).

5 Smart Barry,”Postmodern Toplum Teorisi”, Modernite Versus Postmodernite, s. 318.

6 Huyssen Andreas,”Postmodernin Haritasını Yapmak”, agy, s. 233.

7 Lyotard Jean François, “Postmoderne Dönüş”, Modernizmin Serüveni, yay. haz. Enis Batur, Y.K.Y., İstanbul, 1998, s.20.

8 Bkz: agy, s.20-21/Bkz: Eco Umberto, Gülün Adı, çev. Ş. Karadeniz, Can Yay., İstanbul, 1999, s. 595.

9 Bkz:Harvey David, Postmodernliğin Durumu, s. 170-180.

10 Bkz: Jameson Fredric, Postmodernizm, s. 22.

11 Bkz: Lyotard J. F., Postmodern Durum, , çev. A. Çiğdem, Ara Yay., İstanbul, 1990, s. 11.

12 Bkz: Baudrillard Jean,”Simulacra and Simulations”, Selected Writings, ed. M. Poster, Cambridge, Polity Press, 1988, s. 166-182 (İçinde: Kumar Krishan, Sanayi Sonrası Toplumdan Postmodern Topluma, s. 150).

13 Bkz: Jameson F., Postmodernizm, s. 56./Bkz: Harvey D., Postmodernliğin Durumu, s. 69-71. 

14 Bkz: Connor Steven, Postmodernist Kültür, çev. D. Şahiner, YKY, İstanbul, 2001, s. 332-333.

15 Bkz: Harvey D., Postmodernliğin Durumu, s. 270.

16 Bkz: Doltaş Dilek, Postmodernizm: Tartışmalar ve Uygulamalar, Telos Yay., İstanbul, 1996, s. 36.

17 Bkz: Eco Umberto, Gülün Adı, s. 595.

18 Bkz: Sarup Madan, Postyapısalcılık ve Postmodernizm, çev:B.Güçlü, Ark Yay., Ankara, 1997, s. 190-191.

19 Bkz: Sontag, Susan, Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş, çev. Y. Salman-M. Sökmen, Metis Yay., 1998, s. 11.

20 Bkz: Barthes R.,”The Death of the Autor” ve “Writers, Intellectuals, Teachers”, Images, Music, Text, der. R. Barthes, Hill and Wang, New York, 1977, s.142-148. (İçinde:Rosenau P.M., Postmodernizm ve Toplumbilimleri, çev. Tuncay Birkan, Ark Yay., Ankara, 1998,s.55-65.)

21 Agy., s. 148. (İçinde: Rosenau P.M., Postmodernizm ve Toplumbilimleri, s.55.)

22 Yazın kurumunda okunmaya, düşünmeye ve incelemeye değer görülen yapıtların tümü.

23 Fiedler Leslie,”Überquert die Grenze, Schliesst den Graben”, Roman oder Leben, hg. von. U. Wittstock, Reclam Ver., Leipzig, 1994, s. 14.

24 Agy ., s. 36.

25 Agy ., s. 37.

26 Huyssen Andreas,”Postmodernin Haritasını Yapmak”, Modernite Versus Postmodernite, s. 229.

27 Bkz: Sarup Madan, Postyapıcılık ve Postmodernizm, s. 190-191./ Bkz: Ecevit Yıldız, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, İletişim Yay., İstanbul, 2001, s.67-71.

28 Welsch Wolfgang, Unsere Postmoderne Moderne, s. 4.

29 Bkz: Eco Umberto, Açık Yapıt, çev. P. Savaş, Can Yay., İstanbul, 2001, s. 119-120.

30 Bkz: Kızıler Funda, Moderniteden Postmoderniteye Kavramsal Bir Yolculuk, Salkımsöğüt Yay., Konya, 2006, s.174-192.

31 Sim Stuart, Postmodern Düşüncenin Eleştirel Sözlüğü, s. 299.

32 Parla’ya göre,”postmodernizmin anti-mimetik yönelişini edebiyatın taklit ve temsil ettiği, hatta göndermede bulunduğu bir dünya, birey ve toplum olamayacağını öne sürmesiyle tanımlayabiliriz. (…) Dilin temsil ettiği ya da edebileceği bir gerçeklik olduğu sanısı yanılsamadır. (…), dilsel işaretin nesneden olduğu gibi tüm gerçek dünyadan koptuğu, ontolojik olarak bildiğimiz tüm diğer nesnelerden farklı bir şey olduğu görüşü, J. Baudrillard ve G. Deleuze gibi filozofların doğrudan Platon’u yeniden yorumlamalarıyla ifade edilmiştir.  Parla Jale, Don Kişot’tan Bugüne Roman, İletişim Yay., İstanbul, 2000, s. 367-368.

33 Hassan Ihab, “Postmoderne Heute”, Wege aus der Moderne, hg. von. W. Welsch, VCH-Acta humaniora, Weinheim, 1988, s. 51-52.

34 Hassan Ihab, “The Culture of Postmodernism”, “Theory, Culture and Society, 2(3), 1985, 123-4 (İçinde: Harvey David, Postmodernliğin Durumu, s. 59.

* Zorunlu ve belirlenmiş olanın karşıtıdır. Olabilirliği, başka türlü olabilirliği ya da olmayabilirliği de kapsayan bir olanaklılık anlamına gelir.

35 Bkz: Rorty Richard, Olumsallık, İroni ve Dayanışma, çev. M. Küçük-A. Türker, Ayrıntı Yay., İstanbul, 1995, s.113-143.

36 Bkz: Rosenau P. M., Postmodernizm ve Toplum Bilimleri, s. 18./Bkz: Sarup Madan, Postyapısalcılık ve Postmodernizm, s. 59-64.

37 Derrida J., La Dissemination, Paris: Seuil, 1972, İng. çev. B. Johnson, Chicago, Uni. of Chicago Press, 1981, s. 234/206 (İçinde: Megill Allan, Aşırılığın Peygamberleri, çev. T. Birkan, Bilim ve Sanat Yay., Ankara, 1998, s. 415).

38 Agy, s. 239 (İçinde: Megill Allan, agy, s. 415-416).

39 Federman R.,”Federman über Federman: Lüg oder stirb”, Surfiction: Der Weg der Literatur, Hamburger Poetik-Lektionen, Frankfurt am Main, 1992, s. 132 (İçinde: Hofmann Frank, “Postmodernes” Erzaehlen?-Postmodernes Erzaehlen!, F. Hoffmann Ver., (Band 5), Rüsselsheim, 1994, s. 48. )

40 Herhangi bir dizgenin evrenle birlikte düzensizlik ve etkisizliğe doğru yönelme eğilimi.

41 Baudrillard Jean,” İlüzyon, Yitirilen İlüzyon ve Estetik”, çev. O. Adanır, Doğu Batı Dergisi, Sayı 19, Mayıs-Haziran-Temmuz, 2002, s. 19

42 Bkz: Welsch Wolfgang, Unsere Postmoderne Moderne, s.36.

43 Bkz: Ecevit Yıldız, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, s.98-124.

44 Wilde Alan, Horizons of Assent: Modernism, Postmodernism, and the Ironic Imagination, J. Hopkins Uni. Press, Baltimore, 1981, s.19-49. (İçinde: Megill Allan, Aşırılığın Peygamberleri, s.470).

45 Megill Allan, agy, s. 413.

44 Agy, s.414.

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 647226 ziyaretçi (1188429 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol