edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI

Dostlukla Yükselen Hayatlar

İnsan, kendi doğumunu ve kendi ölümünü yalnız kendisi yaşar. Başkaları, yakınlarımız sadece bunun tanığıdır. Gerek doğum, gerekse ölüm, hayatta bir kez başımıza gelen, üstelik kendi irademiz dışında yaşadığımız ve ikinci kez yineleme imkânımız olmayan durumlardır. Fakat hayatımız çoğunlukla böylesi bir idrâkten yoksun biçimde akıp gider. Gerçi “bu dünyaya bir kez geldik” lafını sıkça yineleriz ama genellikle davranışlarımız bu deyişle tutarlı bir seyir izlemez. Dünyaya bir kez gelen ve bir daha gelme şansı olmayan insanoğlunun, mülkiyet edinme, biriktirme tutkusu, bu tutarsızlığa en büyük örnektir ya, neyse...

Doğum ve ölüm arasında geçen bir defaya mahsus yaşam süremizin, en anlamlı, en yüksek imkanlarından birisi, bu süre içinde kurmayı başardığımız dostluklardır. Kendi doğumumuz ve doğal ölümümüz hakkında karar sahibi değiliz. Ancak tek başına yaşadığımız bu iki durum arasında geçen süreyi, kendi isteğimiz doğrultusunda başka insanlarla doldurmak, onların hayatlarına katılarak, kendi hayatımızı zenginleştirmek imkanına sahibiz. Dostluk, kendi irademizi, kendi seçimimizi ortaya koyan bir davranış olmanın ötesinde, hayata ve insana karşı en yapıcı girişimlerimizden birisini oluşturuyor.

Çünkü tarih boyunca filozofların, şairlerin onca söz ettiği dostluk, yalnızca dostluk değildi: o aynı zamanda dayanışma, güven, sevgi, izzet ve vefa idi. Başlangıçta, tabiat içinde ve tabiata karşı çırılçıplak varolma savaşı veren insanın, bu zorlu mücadelenin bir gereği olarak, birlikte hareket etmekten başka seçeneği yoktu. Denilebilir ki, tabiat karşısında verilen varolma savaşı, insani birlikteliğin koşullarını ve yanısıra da ahlâkını oluşturmuştur. Birlikte avlanmak, yağmura fırtınaya birlikte karşı koymak, birlikte barınak inşa etmek ve benzeri mecburiyetler, birlikten kaçınanın hain olarak nitelenmesini dayatmıştır. Temelinde, birlik içinde sürdürülen varoluş mücadelesi yattığı için olsa gerek, ihanet tarih boyunca en zor bağışlanan kusurlardan birisidir.     

Buraya kadar bir zorunluluktan söz edilebilir. Ancak insanın tabiat karşısında elde ettiği her galibiyet, onu tabiata ve öteki insanlara karşı bir adım daha bağımsız kılmıştır. Varoluş mücadelesini, yeryüzünde sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla birlikte, tabiata karşı olduğu kadar, insana karşı da yürütmek zorunluluğu büyük bir talihsizliktir. Bu noktadan itibaren farklı toplumsal ve sınıfsal çıkarlar nedeniyle, farklı saflarda yer alan insanların dostluk kurmalarının güçleştiği varsayılabilir. Fakat buna rağmen ahlâki ve vicdani tercih yoluyla, dostluk imkanının her zaman ve herkes için mevcut olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Dostluğun insana sunduğu manevi içerik hakkında düşünme alışkanlığına sahip olmayabiliriz. Ancak dostluk sıradan manevi bir veri gibi algılansa bile, yerine konulacak maddeyi bulmak zordur?    

Sınıflı toplum olgusunun yanısıra, bilim ve teknoloji sayesinde dağlara, denizlere, ormanlara egemen olan insan için dostluk, giderek varoluşsal bir zorunluluk olmaktan çıkmış, büyük ölçüde gönüllü ahlâki bir tercihe dönüşmüştür. İşte bu aşamadan itibaren insanın büyük bir sınavla karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz. Varoluş koşulları dayatmasa bile, insan bir yücelme imkânı olarak dostluğu tercih edecek midir?

DOSTLUK VE BİREYSEL TARİH

İnsan tek tek yaşantı an’larından bireysel bir tarih biriktirmektedir. Anı dediğimiz şey, işte bu yaşantı an’larından başkası değildir. Kendi hayatımıza geri dönüp baktığımızda, nerede kayda değer bir anımız varsa, orada, yerine bir başkasını koyamayacağımız bir dostumuzun da olduğunu göreceğiz. Bir an için geçmişimizde yer alan dostlarımızı yok sayalım, başkalarına anlatacak değerli bir anı bulmakta zorlandığımızın farkına varacağız. Bireysel tarihimiz, büyük ölçüde dostluklarımızın tarihinden başka bir şey değildir.

Öte yanda bireysel tarihimizin bir diğer belirleyici unsuru olan aile, biyolojik birlikteliği, dostlukla pekiştirebildiği ölçüde insan için mutlu bir çatı olabilmektedir. Kültürel ve biyolojik kuşak farkına rağmen, aile içinde geliştirilecek olası dostluk ruhu, bu imkânı barındırmayan bir aile ortamıyla, kuşkusuz kıyas kabul etmez. Dolayısıyla kavramsal olarak: aile, dostluk içredir diyebiliriz.

Ortak yaşantı an’larının, yani anıların birikimi, dostlukların giderek gelişmesine yol açıyor. Çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren sürdürülegelen dostlukların uzandığı süreci, ileri yaşlarda yinelemek kolay değildir. O nedenle, yaş ilerledikçe dost edinmek güçleşir. Hatta belli bir yaştan sonra, hergün bir kaç kişiyle tanışsanız bile, kendinize yeni dostlar edinemediğinizi ayrımsarsınız. Çünkü dostluğun temelini oluşturan yaşantı birlikteliklerine, yani anılara ayrılan süre, giderek daralmaktadır. Bundan ötürü binbir emekle, anıyla oluşmuş eski ve mevcut dostlukların kıymetini idrâk etmek gerekiyor. Bu idrâk insana yer yer bazı sorumluluk ve yükümlülükler de getirebilir ama zaten sorumsuz bir dostluk olabilir mi? 

 

DOSTLUK VE MACERA

Tabiata karşı verilen yaşama mücadelesiyle, dostluk ve dayanışma arasında doğrudan bir bağıntı olduğundan söz ettik. İnsanın yaşama mücadelesi, tarih boyunca başlı başına bir maceralar dizisinden başka ne olabilir ki? İnsan birçok hayati sorunun üstesinden, tek başına gelemeyebilir. Fakat tek başına üstesinden gelebileceğimiz bir mücadelede dahi yanımızda bir dostumuzun bulunması, güven duygusundan öte bambaşka bir haz ve hâttâ neşe kaynağıdır. Çünkü her türlü mücadele, sayısız ilgiler ve iletişim bağıntıları üzerinden yürütülür.

Hayatın zorlukları bizimle “sıcak temas” kurarak, bizi mücadeleye davet ederler. Kimi zaman da biz onlarla “sıcak temas” kurarız. En yalın biçimiyle yeryüzünde ekmek ve barınak aramak, aşk aramak, zorluklarla, macerayla ilişkiye geçmek demektir. Macera ve zorluk karşısında insanın duyarlılığı artar. Ve duyarlılıklarımız bir başkasında karşılık bulduğu sürece, bu dünyada güçlüyüz, varız, yaşıyoruz demektir. Dostlarımız, duyarlılıklarımızın karşılık bulduğu insanlardır.

Bir başkasının duyarlılığına karşılık göstermek, doğrudan doğruya ahlâki bir tutumdur. Öyleyse, dostluk aynı zamanda bir macera ve mücadele ahlâkıdır. O nedenle, yeryüzünün bambaşka coğrafyalarında yaşayan ve kendileriyle asla tanışma fırsatı yakalayamadığımız birçok insanla da dostuz. Sözgelimi, vatan savunması konusundaki duyarlılığına karşılık gösterdiğimiz sürece, hapisteki bir Iraklının dostuyuz. Onurlu bir bağımsızlığı, tüketici bir birey olmaya yeğleyen herhangi bir Kübalı, bu  duyarlılığına bizde karşılık bulursa, bizi dostu bilecektir.

Başkalarının duyarlılığına kayıtsız kalmak, dostluk sayesinde mümkün olan güvenden de mahrum kalmayı getirir. Bir başkasına güven duymak önemlidir. Üstelik insan sadece güvenmek değil, güvenilmek duygusuna da gereksinim duyar. Bir başkasının bize güven duyduğunu sezmek, kendimize olan saygımızı yükseltir, gurur verir. Güven duygusu: dışı başkasına, içi kendimize açılan bir kapı gibidir ve o kapının dostluktan başka bir anahtarı yoktur. Özellikle Batı’da, modern toplumlar, dostluktan arta kalan güven boşluğunu, her ne kadar hukuk sayesinde doldurmaya çalışsalar da, hangi hukuk kurumu, güven duygusunu dost sıcaklığıyla sunabilir?

MODERN TOPLUM VE DOSTLUK

Kapitalist modernizmin hayatımıza getirdiği iş bölümü, sadece belli bir iş süresiyle sınırlı, ancak işin gerektirdiği biçim ve derinlikte ilişkiyi öngören bir arkadaşlık anlayışını dayatmıştır. Sözümona özgür bireylerden oluşan bir toplum yaratma iddiasındaki kapitalizm, iş arkadaşlığı ve “tanıdık” kategorileriyle sınırlı bir dostluk anlayışını öne çıkartıyor. Yarenlik, can yoldaşlığı, kan kardeşliği, asker, mapushane ve yatılı okul arkadaşlıkları, “modern dünya”da eskitilmiş “feodal ilişkiler” olarak unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Dostluğun, üzerinde yükseldiği yoğun yaşantı birliktelikleri, modern toplumda giderek külfet şeklinde algılanıyor. Modernleşmenin sorunu, sanatsal bir fantezi olarak yalnızlık değil, bir gerçeklik olarak kimsesizleşmedir.  

Hesapta sadece kendi ayakları üzerinde durmayı ilke edinmiş özgür birey, saate, randevuya, takvime endeksli ilişkiler ağı içinde, batılı modern şehir yaşamının tadını çıkarıyor. Ama burada tuhaf bir çelişkiyle karşılaşıyoruz: “Özgür birey” öteki,  elle tutulur, gözle görülür insanlara karşı bağımsızlaştıkça, saat, takvim, not defteri gibi soyutlamalara, giderek artan bir biçimde bağımlı hale geldiğinin sanki farkında değil. Modern toplumun dayatmaları nedeniyle, canlı bir dost yerine, ilişki düzenleyici programların “dostluğuna” mecbur kalmak, insan ve tarih açsından bir ilerleme olarak nitelenebilir mi? Görüşmek için randevu almak zorunda kaldığınız bir tanıdık, dostunuz değildir.

Burada, sıkça yinelediğim ve gözlerden kaçırılan hazin bir durumu bir kez daha dile getirmek gerekiyor: İnsanlık, Bilgi ve iletişim çağı olarak adlandırılan bu dönem boyunca çektiği yalnızlığı, iletişimsizliği, belki başka hiçbir çağda çekmemiştir. Fakat “çağdaş küresel medeniyet” bunun farkındadır ve bireyin doğal, toplumsal konumu içinde kendiliğinden oluşması gereken dostluklar, tüketim kültürüyle yalancı şekillerde paketlenerek “özgür birey” e sunulmaktadır. İş yemekleri, iş yeri partileri, ev partileri, “clubbing” ler, “happy hour”lar, “single party”ler, “after work party”ler... Modern metropolitan dünyada, “ekstase” buharıyla, ışık ve ses efektleriyle donatılmış, tüketim ve meta kültürüyle bezenmiş, nefs, şehvet ve şiddet unsurlarıyla sinsice provake edilmiş ortamlarda, dostluk, ilişki, paylaşım arayan kuşaklarla karşı karşıyayız.

Üstelik, hesapta özgür bireylerin, özgür yönelimlerini yansıtan bu ortamlarda, dış görünümden, tüketilecek unsurlara, tercih edilecek konuşma ve söylem biçimlerine kadar, herşeyin denetim ve belirlenim altında olduğunu ayrıca vurgulamak gerekir mi?

Arkadaşlarla gizlice şarap içilecek zulası olmayan bir mahalle, artık mahalle değildir. Semte yeni yapılan bir binaya, hangi kızların taşınacağı üzerine yarenlik etme imkanı olmayan gençler, yoksullaşmışlardır. Türkiye gibi nefis bir akdeniz ülkesinde, yaz akşamları bahçe duvarlarının üzerinden, mahallenin en yakışıklı delikanlısı hakkında dedikodu yapma şansını yakalayamamış komşu kızlar, yoksul bırakılmışlardır. Mahalle arkadaşlığının, on, hatta yüzyıllar boyu bir gelenek ve kültür oluşturduğu Türkiye gibi ülkeler, modernizmin yoksullaştırıcı, ‘tek tip’e indirgeyici tehdidi altındadır. Buluşmak için Mc Donalds önünden başka adresi olmayan gençler, dostluk heyecan ve coşkusunun ve hâttâ aşk’ın ‘fabrikasyonu’yla yetinmek zorundadırlar. Buralardan macera çıkar mı?

 

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 640543 ziyaretçi (1178201 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol