edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
OKUNAMAYAN ROMANLAR

ABDULLAH ŞEVKİ 

OKUNAMAYAN ROMANLAR 

Bir roman neden okunmaz ya da okunamaz? Ayrıntılı düşünülmeli bu olgu üzerinde. En çok uyduruk romanın yazıldığı ülkelerden birisi de Türkiye son zamanlarda... Neden ünlenmek, toplumda öne çıkmak için roman yazıyorlar dersiniz? Cesaretlendiren tinsel itki nedir bu sözümona yazarları? Romanın, yazarının ünsüz oluşu, sayfa sayısı, baskısının, tasarımının albenili olmaması, reklam yapılmaması okunurluğunu etkileyebilir günümüzde. Sahi neden okunmaz ya da okunamaz bir roman: Zamanım yok, kim uğraşacak, okuyup da ne olacak denildiği için mi? Daha çok okuma özürlü toplumumuzda geçerli mazeretler olabilir bunlar. Fransız edebiyatında on yedinci yüzyılda yazılan aristokratik romanların yazıldıkları dönemden bir süre sonra –toplumsal gelişmeler bağlamında– okunabilirliklerini yitirdiklerinden söz edilir. Reel sosyalizmin çöküşünden sonra da böylesi bir gelişme oldu! Sosyalizmin “ideolojik romanları” nı okuyan var mı günümüzde? Bu romanların yeni baskıları yapılıyor mu? Dan Brown’ın post-modern “Da Vinci Şifresi” romanı gibi... Bir romanın “okunamaması” ile “okunmaması” da aynı şey değil kuşkusuz. Kimi romanların çağı geçtiğinden, devir değiştiğinden okunmaması söz konusu olabiliyor... Klasikleşememek de denilebilir buna. Şolohov’un Don serisi klasik ama... Bu romanı klasik yapan, içeriğindeki, batının sahip çıktığı sosyalist dizgenin burjuva hümanist eleştirisi olabilir. İnsani özü asıl klasik yapıyor bir romanı bence. Klasikleşmeyi sağlayan hümanist özün her romanda bulunmadığı da bilinen bir gerçek. Yüzyılları aşacak ortak insanlık durumlarını içermeli ki klasikleşebilsin bir roman. Kimine göre de siyasi açıdan bir işe yaramalı. Siyasal işlevi olmalı onun. Kanımca roman dil ve anlatım olarak da klasikleşiyor. Ayrıksı bir tadı var klasik her romanın. Bu bağlamda okudukça insanı sürükleyen arkadaşlığı ve sıcaklığı...

Ne kadar roman yazıldı kimbilir dünya ülkelerinde bu edebiyat türü ortaya çıktığından beri? Başvurabileceğimiz bütünlüklü, kapsamlı bir istatistik olabilse... Ölümsüz toplumcu gerçekçi romanlar da yok değil. Gorki’ninkiler örneğin... Ostrovski’nin “ Ve Çeliğe Su Verildisi”ni, Gladkov’un “Çimentosu” nu kaç kişi okur şimdilerde? Buna gereksinim duyar... Sosyalist dizgenin klasikleri yaklaşımı kabul ediliyor mu dünya edebiyatında? Ülkemizde, toplumcu kuram bu çeviri romanlar üzerinden öğrenilmeye çalışılmıştı bir dönem.Yanlış ve eksik öğrenildi, yorumlandı bu yüzden. Bir edebiyatçı, bir roman okuru ekonomik bir kuram olan toplumculuğun yabancılaşma bölümünü felsefi açıdan öğrenebilir ancak. O bile tam anlaşılmış olmaz kanımca. Roman bilgi taşımaktan çok yazınsal ve dil açısından haz vermeli okuruna. Her neyse, derin bir konu bu. Bir de, okur tercihi bir yana, kapsamı, oylumu itibariyle okunamaz romanlar var ki yazımın konusunu asıl bu yabancı romanlar oluşturuyor. Gerçekten, ansiklopediler gibi çok sayıda ciltten oluşan bu romanlar (Les romans de longue haleine) gereksiz biçimde uzun ve sıkıcı olduklarından burjuva çağında “okunamaz romanlar” ünvanına sahip olmuşlardır. Aşağıda bu romanlarla ilgili çözümleyici bilgiler vermek istiyorum.

Okunamayan değil de okunmayan romanlar Türkçe’de de var. Tanzimattan bu yana ünlü ünsüz pek çok yazarımız roman yazmış ama bunların tümüne ulaşmak çok güç. Hatta olanaksız denebilir... Edebiyatımızın istatistik ve arşivleme yönü çok zayıf. Tüm romanları, şiir kitaplarını, edebiyat dergilerini eksiksiz derleyen bir arşivimiz, bir kütüphanemiz neden yok bilmem? Belleksel ve kayıtlara değin çalışma yapma sorumluluğunu, gereksinimini duyamıyoruz nedense. Örneğin, bir konuyu araştırırken o kütüphaneden bu kütüphaneye dolaşıyorum ben. Bulamıyorum aradığımı çoğu kez ve zamanım boşuna geçmiş oluyor. Biraz içimi dökmüş oldum. Sorunlarımı paylaşmak istedim...

Bir romanın okunamazlığının nedeni uzunluk ve sıkıcılık olabilir mi? Bana göre içerikte yansıtılan gerçeklik eskidiğinden okunmaz duruma gelebiliyor roman. “Don Kişot türünden gecikmiş gerçeklik algılamasını” kastediyorum...  Edebiyatın toplumsal gelişme ile yakın ilişkisine iyi birer örnektir “aristokratik Fransız romanları”. Bir romanın yazıldığı dönemin sonrasında klasikleşemeyip okunamaz hale gelmesini daha çok toplumsal gelişme ile açıklamaya çalışanlardanım. Temel nedenin bu olduğunu düşünüyorum. Görüşlerim tartışmaya açık doğal olarak.

On yedinci yüzyılın uzun soluklu aristokratik Fransız romanları, yazıldıkları çağlarda aristokrat sınıfın gereksinimlerine yanıt verdiklerinden okunuyorlardı elbet. Çünkü, tıpkı bir ayna gibi dönemlerindeki aristokratik kültürü yansıtıyorlardı ve çağlarına değin deneyimleri, yaşamsal kodları(düzgüleri) içermekteydiler. Stendhal’in roman için “ayna tutmak” dediğinden... Modernizmin okurunun bu romanları okuyamamasının başlıca nedeni, onların 18.yy.’dan başlayarak gelişen yazınsal gerçekçiliğin biçimlenmelerine yaklaşmakta başarısız olması, anlatmak istediklerini dolaylı biçimde yöneterek değil de, çılgınca ve kötü bir biçimde yeniden üretmeleridir. Aristokratik romanlar burjuva gerçekçiliği bakış açısından eleştirildiklerinden giderek gözden düşmüşlerdir. Şimdilerde toplumcu gerçekçi romanların post-modern gerçeklik açısından eleştirilmeleri gibi... Okunamayan aristokratik romanların genellikle kırsal / pastoral ve kahramanlık konularına işleyen kurgular olduklarını söyleyebiliriz. Kahramanlık kurguları –Madeleine de Scudéry, Martin Le Roy de Gomberville ve Gautier de Coste de la Calprenède’nin romanları– bütünüyle aristokratik sınıfın dünya görüşünü, yaşam biçimini toplumsal sorumluluğunu destansı (epic) anlatımla yansıtacak biçemle yazılmışlardır. Bu romanların kahramanları asil olarak doğmuşlardır ama bundan haberleri yoktur ilk aşamalarda. Ithaka kralı Odysseus’unkine benzer biçimde uzak yerlere giderler. Kahramanlık olayları, savaşlar ve aşklar zamansal olarak hep uzak geçmişte geçer. Pastoral romanlar 17. yy’ın ilk çeyreğinde yazılmışlardır. Günün aristokratik yaşamına hizmet ederler. Bu romanlardan döneminde en popüler olanı Honoré d’Urfé’nin 1607-1627 yılları arasında yayımlanan “L’Astrée” sidir. Beşinci yüzyılda Forez’de geçer burada da 17. yy. Fransa’sında gerçek yaşamda olduğu gibi siyasi, askeri çatışmalar, karışıklıklar vardır. Céladon ve Astrée adlı iki çoban karakter arasındaki sevi ilişkileri sorunludur. Astrée, Céladon’un kendisine olan sadakatsizliğinden kuşkulanmaktadır. Bu nedenle onu terk eder. Çok sayıdaki deneme ve tehlikelerden sonra Céladon Astree’ye olan aşkını kanıtlar ve çift yeniden birleşirler. Çok sayıda ciltlerden oluşan bu romanda da lirik biçimlere, sonelere, aşk öyküleri, ihanet ve mertliğe yer verilmiştir. Pastoral romanlarda asil duygular vardır. Pastoral kurgu (Sorel’in, Zırzop Çoban/Berger Extravagant romanında olduğu gibi) 17. yy’ın ortalarına doğru aristokrat dünyayı değerlendirme yetisini yitirmişti. Daha sonra yazılan kahramanlık romanları dil ile dünya arasındaki ilişkiyi aristokratlar adına yeniden kurmuştur. Böylelikle, aristokrat sınıf mitolojisi, idealize edilmiş tarih ve dil, kahramanlık romanlarında geniş biçimde işlenmiştir. 17.yy. romanlarında dünyanın ahlaki düzeni ve dilin bu düzenle ilişkisi ve onu doğrulaması söz konusudur. Bu romanlarda dilin eşi görülmemiş biçimde biçimlendirdiği kurgu malzemesi –anlatıma ilişkin sözcükler, poetik metaforlar, başdöndürücü karakter betimlemeleri ve gezintiler– vardır. Böylelikle anlamın potansiyelini çoğaltma ve temsil etmenin simgesi olacak dil dünyasını kurmak mümkün olmuştur. Bu amaca tam olarak Comtesse de Marie-Madeleine de la Fayette’in “la Princesse de Cléves” (1678, Paris:Gallimard, 2000) adlı romanında ulaşılmıştır.    

Çok ciltli “okunamaz” kahramanlık romanları 1630 yılından başlayarak sonraki otuz yıl boyunca yazılmıştır. Pastoral romanlar çok uzun ve tutarsız olmakla birlikte, ondan sonra yazılan kahramanlık romanları, pastoral romanlardan daha kapsamlı, düzinelerce kahramanı olan romanlar olarak başdöndürücü, labirente benzeyen  kurgulara sahiptir. Bu romanlardaki bilmecemsi, karmaşık anlatım biçimi nedeniyle okur giderek sıkılmakta, bağlantıları yitirebilmektedir. Ayrıca, bu romanlar, okunurken uzun bir süre ara verilip kalınan yerden tekrar başlanabilecek romanlar da değildir. Çünkü, çok sayıdaki kahraman karakteri, iç içe geçmiş olayları yeniden anımsamak her okur açısından kolay değildir.

Aristokratik roman yazarlarından Madeleine de Scudéry’nin “Artaméne ya da Muhteşem Cyrus” (Artaméne ou le Grand Cyrus, Augustine Courbé, 1650, Paris) adlı romanı, toplam on ciltten oluşmaktadır. Bizdeki pehlivan tefrikaları gibi oku oku bitmez ölçüdeki bu roman, vurduladığım gibi tıpkı labirenti andıran çıkışsız anlatımıyla eski Yunan kaynaklarına dayanır; Xenephon ve Heredotos’un işlerini, onların başından geçenlerin benzerlerini anlatır durur. Romanın kahramanı Muhteşem Cyrus, yazıldığı dönemde aristokratları simgeleyen bir karakterdir, yarı tanrı niteliğine sahiptir; ama romanın sonuna doğru insani bir karakter haline gelir. Mark Bannister’e göre bu roman kahramanlık kurgusunun en son aşamasıdır. Romanın kahramanı, toplumda aristokrat sınıfa yönelik eleştirilerin artması bağlamında, incelik, sadakat ve sempati gibi değerlere sahiptir. Diğer sınıfların(özellikle burjuvazinin) varlığını da kabul etmektedir. Toplumdan aristokratça kopukluk, kendi dünyasına çekilme, üstten bakma yoktur. Aristokratlar bu romanı okunamaz, anlaşılamaz bulmamış, okumuşlardır. Ancak, bu roman günümüz okuru açısından gerçekten “anlaşılamaz” bir karmaşa içersindedir. Yayımlandığından tam bir yüzyıl sonra Antoine Adam, bu kahramanlık romanını okunamaz olarak nitelendirmiştir (Adam, Antoine(1948), Histoire de la Littérature Française au XVIIé siècle, 5 vols., Paris: Domat). Adam’ın bu nitelendirmesi günümüzde de sürüp gitmektedir. Muhteşem Cyrus’dan başka, “Poexandre” (Augustine Courbé, 1641, Paris) ve “L’Astrée” gibi on yedinci yüzyıl Fransız aristokrat romanlarının günümüz okuruna neden yabancı geldikleri, okunamaz olduklarının edebiyat bilimi çerçevesinde araştırılması daha ilginç sonuçlar ortaya çıkartabilecektir.

Beş ya da on ciltten oluşan 17. yy’ın aristokrat romanlarının çağımız okurunu korkuttuğundan okunmadığını söyleyemeyiz. Çünkü, Tolkien’in, Proust’un, Tolstoy’un kalın ciltlerden oluşan romanları yeni baskılar yapmakta, pekala okur bulabilmektedir günümüzde. Modern okur, “roman tüketimi” olarak bakıldığında, on yedinci yüzyıl pastoral ve kahramanlık romanlarını değerlendirme konusunda başarısız olabilir. Yayıncıların okuru yönlendirmesi faktörünü de akla getirmeliyiz. Bu romanların yeni baskıları yapılıp tanıtılsalar belki okuyanlar çıkacaktır. Çok ciltten oluşan bir romanın baskısı ekonomik olabilir mi onu da düşünmek gerekir. Bir de okur bir romana başladığında onu tek ciltte bitirmek isteyebilir. Eleştirmenler, ilk aristokrat pastoral romanlarda, günümüzdeki kavramlara göre, etik ve siyasi alanda kavramsal farklılıklar, yabancı kodlar bulunduğunu da düşünmektedir. Modern okura itici gelen budur belki. Charles Sorel örneğin, söz konusu romanlarda okuma kolaylığı olmadığını vurgulayan eleştirmenlerdendir.Bu romanlar, diğer edebi türlerle karşılaştırıldığında, özellikle komik ve hicivsel olan romanlar zararlılık açısından onlardan hiç de aşağıda kalmamaktadır. Sorel’e göre günümüzde yazılan romanların okuma kolaylığının yanısıra hoş ve etkileyici yazımının altında okurun ruhunu avucunun içine alan gizli tahrikler ve ürkütücü telkinler bulunmaktadır. Doğaldır ki, ilk aristokratik romanlar günümüz anlatım tekniklerinden yoksundur. Ve de oldukça tekdüzedir.

On yedinci yüzyıl romanlarının okunamazlığı konusunda sınıfsal çözümlemeler yapıldığında daha doğru sonuçlara ulaşmak olanaklıdır. Aristokrasinin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra Avrupa toplumunda orta sınıfların yükselişi aristokrasinin kültürünü öldürmüş, yerine o döneme göre öykünmeci ve bayağı(kitsch) denilebilecek orta sınıfın, yani burjuva kültürünün geçmesine yol açmıştır. 17.yy. sonrasında yükselişi ivme kazanan burjuva sınıfı, kültürel eksikliğini genellikle aristokrat kültüre öykünerek, onu kendine göre değiştirerek gidermeye çalışmıştır. Bu dönemde aristokratik kültüre ilişkin her türlü öğeye burjuvanın sahip çıktığını görüyoruz. Söz gelimi aristokratik romanlar yavaş yavaş burjuva gerçekçi akım tarafından ortadan kaldırılmıştır. Ancak, bu romanların okunamaz hale gelmeleri bütünüyle gerçekçilik öncesi döneme ait olmalarından kaynaklanmıyor. Burjuva gerçekçiliğinin doruğa ulaştığı dönemde yazılmış bazı romanlar da aynı on yedinci yüzyıl aristokrat romanları gibi okunamazlığa mahkûm edilmiştir. Burada önemli olan aristokratik romanların dil ve anlatımının çok eleştirilmiş olmasıdır. Bununla birlikte, okunma açısından on yedinci yüzyılın destansı ve lirik şiirlerinin günümüzde okunuyor olması aristokrat romanların dil ve anlatım engeli nedeniyle okunamadığı tezini çürütmektedir. On yedinci yüzyıl Fransız kurgularının dönemine değin estetik ve toplumsal işlevleri de modern romanınkinden farklıdır. Bu romanlardaki kadın ve erkek kahramanların güzelliği, gücü, sahip oldukları değerler en abartılı biçimde anlatılmıştır.

Bir romanın okunmazlığı bakımından tartışılabilecek şöyle bir şey daha var: Romanı kurgulamaktan ne beklendiği de önemli olmalıdır. Çağdaş okurun aristokratik romanlardaki özelliklere alışkın olamayacağı da kabul edilmelidir. Kırsal ve kahramanlık kurgusunun hayret verici karmaşıklığını, geç burjuva gerçekçiliği de tam olarak anlamamıştır. Aristokrat kurguların özellikleri on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllardaki gerçekçilik içinde evrimleşmiştir. Romanın bütünüyle bir burjuva yazınsal kurgu biçimi olduğunu düşündüğümüzde, on yedinci yüzyıl aristokrat romanları giderek burjuva romanındaki gerçekçilik anlamında gerçeğin taklidi konusuyla karşı karşıya kalmışlardır. Aristokratik romanlar, ideolojik olarak burjuvaya dönük siyasi sempatileri ve amaçları paylaşmamakla birlikte, tarihsel ve destansı biçimde kurgulanan dünyanın temsili biçimsel mekanizmalarının çoğunu içerirken, rekabet eden ve çatışan çağdaş kültürel gerçekler için tutarsız tek bir yazınsal alan olarak ifade araçları sağlamıştır. Buna ek olarak, farklı siyasi sempatilerin ve zıt kültürel doğruların soruşturması bizi özetle romanın bir kentsoylu olayı olduğuna ilişkin herkes tarafından kabul edilen görüşü tekrar gözöünde bulundurmaya yöneltmektedir. Burjuva romanı aristokratik kurgunun tam olarak gelişmiş biçimidir. Aristokrat romanlar 17.yy.’dan sonra küçülmüş, sayfa adedi azalmıştır. Böylelikle aristokrat romanın okunmazlığı burjuva romanının başıyla sonuyla derli toplu ve kısa olmasıyla aşılmıştır. 17.yy.’ın ortalarında romanlar uygulamada deneysel gerçeklikte kanıtlanabilir olmak ile ilgilenmemişlerdir. Oysa burjuva gerçekçiliği ve toplumcu gerçekçilikte ne de olsa gerçek yaşamla koşutluk aranmaktadır. Günümüzde okur profilinin geniş ölçüde değiştiği kabul edilmekle birlikte, kültürün, özelde yazının post-modern metalaştırılması, “tüketim malı kültür” olgusu, yayıncıya, genellikle “fast food” gibi hemen haz alınacak, tüketilecek, para kazandıracak kitapları pazarlatmaktadır. Edebiyat “fast-food” anlayışıyla pazarlandıkça geçmiş çağların uzun soluklu romanlarının piyasaya çıkamaması, okunmaz olması doğaldır. Anamalcı toplumlardaki sıradan, niteliksiz okur kitlesi, yani tüketici-okur, “fast-food” edebiyat ürünlerinden hoşlanır hale getirilmiştir. Çoğu kez sansasyonel yazarlar, eski suçlular, katiller, fahişeler, rezalet çıkaranlar, büyük magazinsel olaylarla manşetlerde gündeme gelenler birden yazar yapılmakta, bunların el birliğiyle yazılıveren kitapları kapışılmaktadır. Bu durumda küresel kapitalizm çağının tüketici okurunun romanları kesinlikle 17.yy’ın bitmez tükenmez, okunamaz aristokratik romanları olmayacaktır. 

 

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 645105 ziyaretçi (1184950 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol