GÖKÇE FIRAT Atatürkçülük ve Sosyalizm
68 yılında sosyalistler hem laiklik hem de milliyetçilik mücadelesinin içindeydi. Bu noktada onların Marksist-Leninistlikleri ile Atatürkçülükleri çatışmıyordu. Fakat henüz erken bir dönemdi. O dönemde milliyetçi bir sosyalist teoriye kapı açılsa ve Atatürkçülüğün aslında aranılan sosyalizmin bir adım gerisi değil ta kendisi olduğu anlaşılabilse Türkiye 40 yılını kaybetmezdi.
GÖKÇE FIRAT Atatürk, Deniz ve Biz...
6 Mayıs 72’den bugüne Deniz’lerin hikayesi hep dilden dile dolaştı, efsaneleşti, halk kahraman evlatlarını bağrına bastı. Anaların rahmi hep yeni devrimci evlatlar getirdi dünyaya. Tam 33 yıl sonra Devrimci Gençlik yeniden kalktı ayağa ve TÜRKSOLU’nu çıkartmaya başladı. Yeni Deniz’ler çıktı yola. Gencecik delikanlılar, gençkızlar... Herbiri anasının kuzusu ama önce vatanının evladı gençler. Deniz’leri iyi anlayan, anladığını hayata geçiren gençler.
ÖZGÜR ERDEM Deniz’lerin Mirasçısı Kim?
Mirasçılık siyasette akrabalık ilişkisine benzemez. Bir dönem Deniz’in mücadele arkadaşı olmak, Deniz’le beraber hapis yatmış olmak, bugün de O’nun mirasçısı olunduğu anlamına gelmez. Deniz’in mirasçısı olmak için Deniz gibi düşünmek, Deniz gibi yapmak gerekir. Peki Deniz’in gerçek mirasçısı kim olabilir? Bu, Atatürkçülüğü tavizsiz bir şekilde savunmakla mümkündür. Atatürkçülüğü Deniz gibi Ulusal Kurtuluşçulukla birleştirmek ve devrimci Atatürkçülüğü savunmakla mümkündür. Atatürkçü olmayan Deniz’in mirasçısı olamaz.
ALİ ÖZSOY Ulusal Kurtuluşçuluk, Sosyalizm ve 68
Türk 68’i Batı Solunun değil Ulusal Kurtuluş geleneğinin ürünüdür. Bu yüzden Altıncı Filo askerleri denize dökülürken de, 15-16 Haziran’da Türk işçi sınıfı ayağa kalkerken de, elde Paris Komünü’nün kızıl bayrağı değil, ay yıldızlı al bayraklar vardır. Bu yüzden Deniz’lerin ağzında enternasyonal marşı değil, Türk Ordusunun kahramanlık marşlarının İkinci Kurtuluş Savaşı’na uyarlanmış versiyonları vardır. Eskişehir Marşı, Dev-Genç Marşı olur. Kışlalarda bugün bile söylenen Gün Doğdu Marşı ise sözleri bile çok değişmeden doğrudan devrimci gençliğin barikatlarında çınlar.
OKAN İŞBECER 68’e Kim, Neden Saldırıyor?
Aslında dönen tartışmaların biraz özüne inilirse, Deniz’leri linç etmeye çalışan güruhun ne yapmaya çalıştığı anlaşılabilir. Yüzeysel bakıldığında 40 yıl önceki bir hesabın görülmesi olarak algılanan şey aslında Deniz’lerin devamı olan TÜRKSOLU hareketinin boğulmaya çalışılmasıdır. Çünkü 68’den sonra ilk defa bir sol hareket kendini Atatürk’le, milliyetçilikle ve sosyalizmle buluşturmuştur. Bunun teorisini inşa etmiştir ve bu teorik zemin üzerine hareketi kurarken aynı zamanda ülkemizdeki devrimci gelenekle de güçlü bir bağ kurmuştur.
GÖKÇE FIRAT ABD-AKP Planı: PKK’yı Siyasallaştırma Operasyonu
Bu dönemde ayakta kalacak tek güç ideoloji, strateji ve politika üretecek güçtür. Bu güç ise sadece TÜRKSOLU’dur. TÜRKSOLU tutarlı antiemperyalist çizgisi ile, yalnızca PKK’ya değil Kürtçülüğe tümüyle tavrıyla, milliyetçi Atatürkçü çizgisi ile hem AKP hem de PKK ile savaşta yerini alacaktır. Türkiyemizi ne Kürt-İslamcı AKP’ye ne de solcu-Alevi numarası yapacak PKK’ya teslim etmeyeceğiz.
İNAN KAHRAMANOĞLU Kürtçülüğe ve Amerikancılığa Karşı Atatürkçü-Antiemperyalist Politika
PKK terörü ile mücadelenin aynı zamanda ABD ile mücadele olduğu gerçeğinin kavranması gerekmektedir. Ancak bugün gerek siyasi çevrelerde, gerekse Ordu kademesi içinde bu gerçeğin olması gerektiği şekilde kavrandığını söylemek mümkün değildir. Özellikle son sınır ötesi operasyonda ABD ile istihbarat paylaşımı adı altında sergilenen tutum Türkiye’nin terörle mücadele stratejisinin tümüyle yanlış bir eksene kurulduğunu göstermektedir. AKP iktidarının Amerikancı tutumunu ve PKK ile ideolojik/politik yakınlığını da işin içine kattığımızda tehlike daha da büyümektedir.
ÖZGÜR ERDEM ABD ile Kürtler Arasındaki Stratejik Ortaklık
Emperyalizm açısından Kürtlerin kullanılıp kenara atılacak geçici bir müttefik değil, yaklaşık 25 yıldır üzerinde çalışılan bir ajan devletin kuruluşunun temel aktörleri olduğu görülmektedir. ABD’nin Kürt kartının kazanmayacağını gördüğünde geri çektiği dönemler olmuştur, ama o karttan hiçbir zaman vaz geçmemiştir. Öyleyse Türkler, Araplar ve İranlılar ABD’nin temel stratejik müttefikinin Kürtler olduğunun bilincine varmalıdır. Kürtlere ve Kürtlüğe karşı mücadele emperyalizme karşı mücadeledir. Emperyalizme karşı çıkmadan Kürtçülükle mücadele edilemez, Kürtçülüğe karşı çıkmayanın da emperyalizme karşı olduğu söylenemez.
ÖZGÜR BİLLUR Türk-Amerikan İttifakı Mümkün mü?
Emperyalistler arası çelişkiler kendi aralarındaki anlaşmalarla çözümlenebilir, ancak paylaşılacak olan coğrafyadaki milletler ve onların ulus-devletleri ile uzlaşma olmaz. Uzlaşmaz bir karşıtlık sözkonusudur. Türkiye ile ABD arasında ilişki kesin bir karşıtlık içerir. ABD ile Türkiye ilişkileri başladığından bugüne, bu karşıtlık değişmemiştir. Bu karşıtlığın son yıllarda su yüzüne çıkmasının sebebi, ABD’nin 60 yıldır Türkiye’ye yaptığı müdahalelerden sonra son vuruşu yapmaya hazırlanmasıdır. ABD, NATO konseptiyle Türkiye’yi güçsüz ve savunmasız bırakmış ve hedefine yaklaşmıştır. Bu hedef Sevr’in uygulanmasıdır.
KAYA ATABERK
Türk Ordusu: Amerikancılığa Dönüş mü?
Türk Ordusu için esas gerçeklik, onun Mustafa Kemal Atatürk tarafından emperyalizme karşı örgütlenmiş bir güç olmanın mirasını hâlâ taşımasıdır. Ancak, NATO üyeliği, Batı ittifakı, 12 Mart ve 12 Eylül dönemleri Ordu’da bir de Amerikancı inisiyatif yaratmıştır. Bugün yaşadığımız gelişmeler ise Türk Ordusu’nda son yıllarda yaşanan ulusal tepkinin tasfiyesine ve Amerikancılığın hakimiyetine işaret etmektedir. ABD istihbaratıyla gerçekleştirilen hava harekatının yarattığı tüm sonuçlar Türk tarafının aleyhine ve Türk düşmanı cephenin lehine işlemektedir.
İSMAİL BOSTANCIOĞLU Şeriatçıların Kürtçülüğü
Cumhuriyet döneminden itibaren Şeriatçılarla Kürtçüler bir araya gelmişlerdir. Cumhuriyet dönemiyle Türk kesim genel olarak dinsel kimliğini geriye atıp laik, milliyetçi yönelime girerken, Şeriatçıların temel gücü Kürtler olmuştur. Kürt kimliğinin yeni devlette yaşayamayacağını gören Kürtler de, kimliklerini koruyabilecekleri bir İslam devleti için mücadeleye girişmişlerdir. Bunun yanında Şeriatçıların Türk düşmanlığı da onları Kürtçü yapmaktadır.
SERAP YEŞİLTUNA Atatürk ve Kürtler
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu andan itibaren, hatta öncesinde, Milli Mücadele döneminde de, Kürt bölücülüğüne karşı en güçlü direniş ve karşı koyuş “Atatürklü yıllara” denk düşer. Bölücülük, gerektiğinde ezilerek gerektiğinde de uzun vadeli milliyetçi stratejilerle yok edilmiştir. Devlet, “Kürdistan” fikrine karşı tek bir millet kimliği yaratarak üniter yapıyı, nüfusu, Türklüğü güçlendirmeye çalışmıştır. Aynı zamanda tutarlı bir ekonomik ve sosyal altyapıyla da bunu sağlamlaştırmıştır.
YUNUS YILMAZ ABD Dostunuz Olursa;
İran Düşmanınız, PKK Kardeşiniz,
Kucağınızda da Bir Kürt Devlet Olur
ABD Yıllardır desteklediği PKK’dan Tayyip’in hatırı için vazgeçmeyecektir herhalde. Yıllar öncesinde temeli atılan bir projeyi, günü birlik bir çıkar için ABD çöpe atmaz, atamaz. Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen bu plan, Kuzey Irak’taki Barzani ve Talabani gibi salt Kürt grupları ile başarıya ulaşamaz. İran’da PJAK, Türkiye’de de PKK gibi Kürtleri temsil ettiğine inanılan örgütlere ihtiyacı vardır. Bu nedenle ABD PKK’yı en uç sınır karakolu olarak görmektedir. Kaldı ki, PJAK, PKK’nın İran uzantısıdır.
HÜSEYİN ADIGÜZEL
Kürt Sorunu Yok Kürt İstilası ve Bölücülüğü Var!
“PKK, artık bitti, eylemlerinden vazgeçecek” gibi, akıl ve mantık dışı şeyler söylemek PKK’nın siyasallaşmasının temellerini atmak demektir. Kürt bölücülüğü bitmediği müddetçe PKK bitmez. Temel, bölücülük ve Kürt bağımsızlığıdır. PKK bu isteğin bir ürünüdür. Eylemlerinin tümü, bu isteğin hayata geçirilmesi için yapılmaktadır. Öyle ise, PKK’nın bittiğini söylemek, hele bunu ABD’nin yapacağına inanmak saflıktan öte bir anlam taşır. ABD, PKK’yı dün nasıl kullandıysa bugün de kullanıyor ve yarın da kullanacaktır.
ESER ÖZALTINDERE Kürtçe Diye Bir Dil Var mı?
Kürtçe yaşayan canlı bir dil değil. Bunu sömürgeciler de, Kürtçüler de çok iyi biliyorlar. Ama diğer taraftan kukla bir millet diline ihtiyaçları duyuyorlar. İşte o yüzden, Avrupa’daki Kürdoloji enstitülerinde yapay ve uyduruk bir Kürt dili oluşturmaya çalıştılar. Ve bugün, bu uyduruk dili Türkiye’nin Anayasa ve devlet olanaklarıyla Kürt kökenli topluma empoze ederek zorlama bir Kürt milleti yaratma sevdası içerisindeler.
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Hepimiz Sorumluyuz… (10 Kasım 2007 Konuşması)
Tören Atatürkçülüğünden kurtulup O’nu anlamaya çalışmak, küreselleşme-globalleşme ve yeni liberalizm savlarıyla kapitalist emperyalizmin BOP’la başımıza örülecek, çorabından kurtulmamızın en akılcı yöntemidir. “Çoğunluğun dili dilimiz, adı adımız” ilkesiyle benimsediğimiz ulusal yapı, Avrupalıların “Türkiyeli” diyerek çoğunluğun Türklerde olduğunu bildikleri Anadolu toplumu karakterini korumalıdır, koruyacaktır. Dinci ödünlerin açtığı çukurlarda boğulmayacaktır.
Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV ABD Emperyalizmi Irak’ta Çok Güç Durumda!
Uluslararası toplum Amerika’nın Irak’ta yürüttüğü savaşı hukuksallıktan ve meşruluktan yoksun görüyor. Kürenin tek süper gücü bu savaşta ve genel dış siyasasında tek başına kalma tehlikesi içindedir. Önemli ölçüde dünya kamuoyu desteğinden yoksun oluşu nedeniyle, Irak işgâlini istediği biçimde başarılı bir sona kavuşturamıyor. Temelde tek başına hareket etmesi bu devleti bir batağa sürüklemiştir. Üstesinden gelemediği koşullar daha ağırlaşmakta ve işgâlin bedeli türlü anlamlarda artmaktadır.
Prof. Dr. ŞENER ÜŞÜMEZSOY Amerikan Jeopolitiği ve Kürtler
Türkiye'nin ABD’nin gösterdiği hedefleri bombalamasıyla birlikte PKK’nın kır kadrosu tasfiye edilirse Barzani'nin bundan kazançlı çıkacağı düşünülebilir. Ama asıl kazanç Barzani’nin Kuzey Irak’taki otoritesinin tanınması olacağıdır. Kuzey Iraktaki Kürt yapılarıyla Türkiye'deki Kürt örgütlerinin birleştirilmesi ve ortak bir yapılanmada liderliğin ortaya çıkarılması ABD’nin ana stratejilerinden biridir. Bu stratejiyi esasen İran'a ve Suriye'ye de yayan ABD, bu ülkeleri de yeniden yapılandırılmak zorunda kalacaktır.