|
 |
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
 |
|
POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER EDEBİYAT
M. Orhan OKAY
İsterseniz konuya kavramın etimolojik kaynağından girelim ve aynı kökten gelen, aynı manaları yüklü olan benzer kavramlarla farklılıkları üzerinde düşünelim.
Popüler kelimesi, bir bölgede yaşayan insanların topluluğu yahut genel olarak halk manasına gelen Latince Populus kökünden diğer Batı dillerine az çok imlâ, telaffuz ve mana kaymalarına uğrayarak geçmiş. Popüler, bu kelimenin sıfatı. Yani halka ait, halkla ilgili demek oluyor. Dilimize Fransızca'dan girmiş. Türkçe'de bu şekliyle ne zamandan beri kullanılıyor, bilmiyorum. Fransızca'dan bazı kavramların girdiği Tanzimat sonrasında, hatta İkinci Meşrutiyet döneminde bile bu kelimenin kullanıldığını şu anda hatırlamıyorum. Şemseddin Sami Kamus-ı Fransevîsinde popüler karşılığı olarak "halka veya avâm-ı nâsa mensup" manasını vermiş. Demek ki iki uçlu bir kavram. Halk ve avam. Bu iki kavramın birbirine yaklaştığı ve birbirinden uzaklaştığı kullanılış şekilleri var. Genel anlamıyla popüler olmak halk tarafından tanınmak, beğenilmek yerine kullanılıyor. Popüler sanatçı, popüler siyasetçi, popüler şarkıcı gibi.
iş edebiyata dökülünce popüler edebiyatı, bugün kullandığımız halk edebiyatı kavramıyla karşılayamayız. Her ikisi de edebiyat kapsamı içinde kabul ediliyorsa da aralarında farklar, mesafeler var. ister folklor şemsiyesi altında düşünelim, ister bağımsız bir alan olarak kabul edelim, halk edebiyatını ya anonim karakterli veya yazıya geçmemiş sözlü (bu demektir ki okur-yazar olmayan halk sanatçılarının ürünleri) ve az çok edebî özellikler taşıyan eserler teşkil eder. Popüler edebiyat ise anonim değildir, yani yazarı bellidir, hatta bazan yüksek seviyede edebî eserler yazmış olan gerçek bir sanatkârdır. Diğer folklor ürünleri gibi halk edebiyatı da hiçbir zaman küçümsenmemiş, ona bir toplumun, bir milletin edebî zevkini doyurucu bir sanat olarak bakılmıştır. Popüler edebiyat ise biraz riskli bir alanda bulunmaktadır. Edebiyat tarihlerinin bazılarında asıl büyük sanatkârlar ve eserleri takdim edildikten sonra sıra gelirse popüler edebiyattan da bahsedilebilir. Daha doğrusu hiçbir tahlile girişilmeden falanca yazarların bu alanda eser yazdıklarını söylemekten ibaret kalır. Hatta hiç kale alınmayabilir de. Eskiler, bu tarzı asıl halk edebiyatından ayırmak için "avamî edebiyat" derlerdi. Burada bir parantez açarak popüler edebiyatın biraz da popüler roman olarak özel bir türde geliştiğini söyleyelim.
Popüler edebiyatın mukabili elit: seçkin edebiyat olarak düşünülmüştür. Hem eserin kendisi seçkindir, hem hitap ettiği okuyucu kitlesi. Tamamen popüler eser yazanlar olduğu gibi, yüksek edebî değeri olan eserler vücuda getirip bir taraftan da popüler eser yazarı olanlar da vardır. Her iki tip yazar örneği de hem Batı edebiyatında, hem de bizim edebiyatımızda vardır. Birinciler, yani mesleği esasen tamamen popüler roman alanında olanlar bulundukları yerde değerlendirilirler. Evvelce, gençlik yıllarında geçim için popüler roman yazıp sonradan bırakanlar da bir tarafa. Fakat asıl edebî değeri yüksek romanlar yayımlamış ve yayımlamakta olanların bir taraftan da popüler roman yazmaya devam etmeleri pek hoşa gitmemiştir. Çok belirli bir örnek olmak üzere Peyami Safa'nın roman alanında büyük bir şöhrete ulaştıktan sonra da Cingöz Recai ve benzerleri gibi polisiye, macera ve aşk romanları yazdığı hatırlanabilir.
Burada bir de biraz farklı bir konu olan popülari-ze etmekten bahsedilebilir. Bu da daha yüksek seviyedeki bir eseri, bir konuyu halkın kolayca anlayabileceği şekilde yeniden kaleme almak demektir. Bu deyim çok defa edebiyattan ziyade bilim alanlarında kullanılır. Bir felsefî problemi, atom parçalanmasını yahut uzay araştırmalarını popülarize edilmiş eserlerle halkın istifadesine sunmaktır. Bu kavramı az-çok karşılayan diğer bir kelime de vülgarize'dir.
Aynı kökten gelen .zamanla mana değiştirerek popülerle karıştırılabilecek diğer bir kavram da popü-lizm'dir. Başlangıçta burjuva edebiyatına karşı halkın gerçeklerini dile getiren bir edebiyatın savunulması demek olan popülizm zamanla halkın duygularından, saflığından faydalanarak siyasi veya maddî menfaat elde etme yolu manasını kazanmıştır. Buna da Osmanlıca'da avam-pesendâne, avam-firîbâne gibi adlar verilmiştir.
Bu sözlük gezintisinden sonra popüler edebiyata gelebiliriz. Bizim Tanzimat'ın ilk ürünlerinden başlayarak Servet-i Fünun'a gelinceye kadar edebiyatımız, daha doğrusu romanımız çok defa popüler edebiyatın sınırları içinde kalır. Bu dönem içinde Namık Kemal'in Intibab'ı bir açıdan bunların dışında tutulabilir. Kalanı, yani Şemseddin Sami, Ahmed Midhat Efendi, Mehmet Celâl, Hüseyin Rahmi, Ahmed Rasim, Vecihi ve daha adı unutulmuş birçok yazarın romanları artık hep popüler edebiyat mahsulü sayılır. Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar kadın romancılarımızın çoğu da bu sınıf içindedir.
Okuyucu açısından bakıldığında geçmiş yüzyılda popüler romanın müşterileri, daha ziyade az veya çok okur-yazar olan, öğrenim seviyesi yüksek olmayan, kenar mahalle kahve müdavimleri, kasaba memurları belki daha da önemlisi ev kadınları olmuştur. Eser açısından bakıldığında elit edebiyatın konuları neyse, popüler romanın konuları da aynı olmuştur. Aşk, macera, tarihî, polisiye, sosyal vs. Dili halkın anlayacağı seviyede olmakla beraber itinalı bir üslûpla da yazılmamıştır. Kurgu tekniğine dikkat edilmemiştir. Romanda anlatıcı yani yazarın durduğu yer belirsiz ve karışıktır; çok defa bugün ilâhî bakış açısı dediğimiz tarzda kaleme alınmıştır. Sürekli vakalara dayandığı için tahliller de hemen hemen yoktur. En başarılı olanları, vakaları en sürükleyici olanlardır. Bu durumda genel sınıflama içinde macera romanları arasında düşünmek daha doğru olur.
Hâsılı... popüler roman edebiyatın üvey evlâdıdır.
Bu kadar da hakkı yenmeye müstahak mıdır? Bence hayır. Yirminci yüzyıla, hatta 1950'li yıllara gelinceye kadar köylerde bile halkımızın kültürünü besleyen halk mesnevilerini, halk hikâyelerini, halk edebiyatı çerçevesi içinde tutarak bir tarafa bırakalım. Fakat Batılılaşma dediğimiz dönemde, yeni edebiyata, yeni romana bu insanı alıştırmak kolay mı olmuştur? tşte, özelikle bütün 19- yüzyılda popüler roman Türk okuyucusunu roman okumaya alıştırmak görevini yüklenmek bakımından önem kazanır. Bu dönemde 200'den fazla kitabı, binlerce makale, gazete yazısı arasında 60 kadar da romanını evinde, sokakta, kahvede, matbaada, vapurda "ha babam yazmak" metoduyla kaleme almış olan popüler bir romancımız var:
Unvanı: Hâce-i Evvel, yani ilk öğretmen.
Bütün hayatı boyunca değişmeyen mesleği: Halk eğitimcisi.
Nüfus kütüğünde adı: Ahmed Midhat. Ama "Efendi"siz olursa eksik kalır.
Ahmed Midhat Efendi popüler bir yazar. Fakat bana göre popülist değil. Üzerine önemli bir misyonu yüklenmiş. O, Osmanlı okur-yazarından, bir gazete okuyucusu, daha sonra tefrika takip edicisi çıkarma-saydı kendisinden sonra gelen elit romancılar bu alanlarda kolay kolay yüksek tiraj bulamayacaklardı. Burada sırf okur-yazarı değil, ümmî olanları yani alfabeyi bile bilmeyenleri de düşünelim. Çünkü Ahmed Midhat Efendi'nin yazdıklarını bir de konaklarda, evlerde, kahvehanelerde, okuyanları dinleyenler vardı, ev kadınları vardı.
Şimdi... Halkımızın, dünyanın en az okuyan toplumları arasında olduğunu tekrara gerek var mı? Kaliteli okuma değil, sadece okumadan bahsediyorum. Eski yıllara göre okur-yazar oranının bu kadar yükseldiği, lise ve üniversite mezunlarının şu kadar arttığı bir dönemde kitap okuma oranı düştükçe düşüyor. Bana, yine Ahmed Midhat Efendi'nin yaptığını yapmamız gerekiyor gibi geliyor. Yani okumayan bu insanı popüler romandan başlayarak okumaya alıştırmak. Eğer yeni Hâce-i Evvellerimiz bulunmazsa eskisinden bile neden faydalanmayalım. Son yıllarda Türk Dil Kurumu, Ahmed Midhat Efendi'nin hemen bütün romanlarını yeniden yayımladı. İyi bir dağıtım yapılıyor mu, bilmiyorum. Pedagoglarımız, halk eğitimcilerimiz düşünsünler, eğer bu kitaplar bu halleriyle de okunamıyorsa, bu popüler romanları biraz daha bugüne popülarize mi edelim?
Yoksa ne yapalım ?
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com |
|
|
|
edebiyatokyanus 692670 ziyaretçi (1257378 klik) kişi burdaydı! |