edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı...

1.
Usta eleştirmen Fethi Naci’yi yitirdik.

Ulusumuzun başı sağ olsun.

Fethi Naci ile 1991 yazında tanışmıştım. Yurtdışından yeni dönmüşüm, kaçak yaşamım sürüyor ve buna karşın Arslan Kılıç’ın sahibi olduğu ve yönettiği Yön Yayıncılık’ta çalışıyorum. Yayınevi Cağaloğlu yokuşunda. Üstelik Yön Yayıncılık’tan ilk öykü kitabım çıkmış: Bir Mektup Yazmak İstiyorum.

Yanlış hatırlamıyorum, Arslan ağabey öneriyor:

“Kitabını Fethi Naci’ye götür, okusun, onun eleştirilerini dikkate al!”
Fethi Naci’yi biliyorum ama, tanışmamışım ve ne şans ki, sahibi olduğu Gerçek Yayınevi aynı yokuşta ve hemen karşımızdaki bir iş hanında. Kitabımı alıp Fethi Naci’nin kapısını çalıyorum. Çalışıyor o sıra. Kendimi tanıtıyorum. Buyur ediyor ve konuşmaya başlıyoruz. Kitabımı veriyorum. Derdim, okuması ve düşüncelerini söylemesi. Düşüncelerini önemseyeceğim. Bunu hissettiriyorum konuşmamız sırasında. Çay ısmarlıyor. Edebiyat üstüne konuşuyoruz. Kitabımı okuyacağını söylüyor, yine yanlış hatırlamıyorsam bir hafta sonra gelmemi söylüyor. İşte böyle başlıyor Fethi Naci sevgisi ve saygısı bende.

İlk saptamalarım şu: Alçakgönüllü, cesur ve çalışkan bir aydın. Bunları zaten biliyorum ama, yüz yüze olunca bu bilgilerimin doğrulanması bir başka oluyor.

1 hafta sonra yeniden gidiyorum Fethi Naci’ye, yayınevinde, odasında, kitaplar arasında çalışıyor. Kitabımı okumuş. El büyüklüğünde karton kâğıtlara da, sanırım 7-8 tane vardı, arkalı-önlü her öykü için notlar almış. Bana veriyor bunları. Heyecanlanıyorum. İznini isteyerek notlara göz atıyorum. Karışık duygular yaşıyorum.

Fethi Naci eleştirilerinde cesur ve gerçekçi davranıyor. Neyse o, ne düşünüyorsa o, nasıl anladıysa o! Hiç kimse tersini söyletemez ve yazdıramaz. Fikrini bir biçimde söyler ve yazar.

İlk kitabımda yirmi öykü var. Tek tek okumuş. Değerlendirmeler özet olarak şöyle, başlıklar olarak: Kötü, çok kötü, fena değil, eh, iyi, güzel ve çok güzel. Ama neden böyle olduğunu da öykülerden alıntılar yaparak, sayfa numaraları vererek belirtiyor, boşa konuşmuyor yani. Benim tepkim biraz genel geçer tepki oluyor, pek sindiremiyorum, kem küm ediyorum vs. Fakat beni cesaretlendiriyor, yazmamı öneriyor. İlk kitapların eksikliklerinden söz ediyor, genel bir durumdur bu, sadece sana özgü değil, diyor. İzin isteyip kalkıyorum. Elbette teşekkür ediyorum. Zaman zaman uğrayabileceğimi söylüyorum. İstediğin zaman gel, diyor.

Sonra, hiç ummadığım bir şey oluyor. Kitabımdaki Marangoz adlı öyküyü esas alarak çok övücü bir yazı yazıyor ve Eleştiri Günlüğü’nde yayımlıyor, ve bu yazı tesadüfen elime geçiyor, bir okuyan arkadaş sayesinde. Ne kadar çok seviniyorum, belli değil. Yazıyı alıp tekrar gidiyorum Fethi Naci’ye. Salt edebiyat üstüne konuşuyoruz bir saat kadar ve beni oldukça cesaretlendiriyor.

O günler yaşamımın en zor günlerinden bir bölümünün daha yaşandığı dönem.

Edebiyat, çok yoğun emek, zaman ve kararlılık isteyen bir eylem. Sadece canınız çektiğinde ilgilenirseniz bir şey çıkmaz. Kendinizi alabildiğine vereceksiniz. Kısacası yoğun emek ve zaman gerekiyor ama, bunu yaparken de insanın yaşaması, yemesi, içmesi gerekiyor. Hem çalış, hem edebiyat yap, biraz zor. O günlerde bunu yapmaya çalışıyorum. Fethi Naci’nin eleştirileri benim için kamçılayıcı oluyor.

Eleştiri Günlüğü’ndeki yazısında, bana kendince bir mertebe veriyor, sansürsüz roman yazılabileceğini hissettiren cesur yazar, mertebesi. Bu beni çok sevindiren bir tespit.

2.

Çok sık olmasa da ara sıra yine uğruyorum Fethi Naci’ye. O arada Yön Yayıncılık’ın patronu, çok iş çıkardığım halde, ısrarla beni karın tokluğuna çalıştırmak isteyince, olaylı bir biçimde işten ayrılıyorum.

Cağaloğlu’ndan kopmak istemiyorum. Biliyorum oradan koparsam edebiyattan da kopacağım. Ne yapıp edip bir yayınevi kuruyorum, kendi ikinci öykü kitabım da dahil 2 öykü kitabı, iki şiir kitabı yayımlıyorum. Benim kitabımın adı Mavi Şehir, Eylül 1992. Tabiî ilk işim kitabımı elime alıp doğruca Fethi Naci’ye gitmek oluyor. Çok seviniyor. Her yıl bir öykü kitabı yayımlamak, bunu takdir ediyor. Kitabı okuyacağını söylüyor. Okuyor ve yine kitaptan bir öyküyü, Kan, seçerek, bir yazı yazıyor ve bu, o zaman yazdığı Aydınlık’ta yayımlanıyor. Kan, kendileri de işkence görmüş devrimcilerin, bir cezaevinde adli bir mahkûma işkence yapışlarını anlatıyor. Öyküyü çok beğeniyor Fethi Naci. Beni bir kez daha yüreklendiriyor.

Sonra kurduğum yayınevi iflas ediyor, Cağaloğlu’ndan, edebiyattan kopuyorum, kaçak yaşamım yine sürüyor ve İstanbul’da ekmek kavgası için kayboluyorum.

Hayat beni ve eşimi 1996’da Sapanca’ya, baba ocağına atıyor. Kaçak yaşamım sona ermiş ama baba ocağına sığınmışım, burada da ekmek mücadelesi. Zaman geçiyor. Sadece zaman zaman günlük notlar alıyorum, çok az kitap okuyorum, edebiyat ise hemen hemen hiç yok.

3.

Sonra 2003 sonlarında bir tansık yaşanıyor sanki. Arkadaşım şair Cemal Karaağaç elinde Cumhuriyet Kitap ekiyle çıka geliyor, kendisi de Sapanca’da yaşıyor ve bana bir şey göstermek için getirmiş bu eki. Çok şaşırıyorum.

Sene 2003, aradan yıllar geçmiş. Fethi Naci’yi unutmamışım ama, yıllardır görüşmüyoruz. Fakat o beni uyarıyor sanki. Bir sayfanın başlığı şu: ‘Refik Halit Karay’dan İzzet Harun Akçay’a’ İmza: Fethi Naci. Bu olağanüstü bir şey benim için. Ustanın bu anımsayışı beni yeniden kamçılıyor ve kısa bir hazırlıktan sonra yeniden yazmaya başlıyorum. Fethi Naci ve arkadaşım Cemal vesile oluyorlar yeniden yazmama. Altı ay içinde Gülistan’ı yazıyorum, üçüncü öykü kitabım ve Berfin Yayınları, arkadaşım ve dostum İsmet Arslan kitabımı yayımlıyor, Şubat 2005. Yapılacak en önemli işlerden biri şimdi Fethi Naci’ye ulaşmak, kendisine teşekkür etmek ve yeni kitabımı takdim etmek. Harekete geçiyorum. Bundan sonrasını, yazdığım günlük notlardan aktarıyorum. Hiç kısaltmaksızın.

Fethi Naci, 15 Şubat 2005

İsmet’in bana Berfin’de verdiği adres Kumrulu Sokak, 44/1 idi.
Bu adres Cihangir’de. İlkin sora sora buldum Kumrulu Sokağı. Bulduğum yer dört katlı bir apartmandı. İşyeri olamayacağını düşündüm, geri döndüm, kapıdaki zillerde isim de yoktu. Akşama doğru tekrar gittim. Ara bir sokak burası. Bu kez bütün zilleri çaldım ve üçüncü kattan bir erkek çıktı. Yabancı birisiydi ve çat-pat Türkçe konuşuyordu. Fethi Naci’yi sordum, böyle biri yok dedi, apartmanda hep yabancılar oturuyormuş. Geri dönerken 34 numaraya baktım, Fethi Naci adına rastlamadım. 24 numaradaki apartmanda girişteki zillerde Fethi Naci’nin adı yazılıydı. Sevindim, hemen zili çaldım ve kapı açıldı, içeri girdim, Fethi Naci’nin sesini duydum, kim o, dediğini. Geliyorum, dedim ve yukarı çıkmaya başladım, birinci, ikinci kat ama, bütün kapılar kapalıydı ve aşağı indim, giriş katındaki bir kapının zilini çaldım, yaşlı, temiz yüzlü, beyaz saçlı bir amca açtı kapıyı, özür diledim, Fethi Naci’yi sordum. Tarif etti. Alt katlarda oturuyormuş, bodrum katının bir üstünde 1 numarada. Aşağıya indim ve 1 numarayı buldum ve zili çaldım. Kapıyı Fethi Naci açtı. Üstünde uzun kollu bir gömlek vardı. Ve altında da çağla rengi bir eşofman. Kendimi tanıttım, kitap getirdiğimi söyledim ama, çıkaramadı, içeri davet etti. Sıkılarak ve biraz da şaşkınlıkla içeri girdim. Beni salona buyur etti. Büyükçe bir salon ve oldukça dağınık. Duvarlara çakılmış kitaplıklarda yüzlerce kitap, koltuklar da aynı şekilde. Salonun büyük camlarından boğaz girişi görünüyordu. Salonda büyükçe bir masa, onun yanında üstünde bilgisayar olan orta büyüklükte bir masa vardı. Bir de kahverengi, beyaz renkli bizim Rüştü yaşlarında Tekir cinsi bir kedisi vardı. Adı Safinazmış. Bir saate yakın kaldım ama, çok üzüldüm, 78 yaşındaki büyük usta eleştirmen, Fethi Naci ciddi bir hafıza kaybına uğramış. Kendisi düzgün konuşuyordu ama, benim söylediklerimi unutuyor tekrar adımı, nerede yaşadığımı, ne iş yaptığımı soruyordu. Beni bir türlü çıkaramadı.

“Artık yazmıyorum, bıraktım, bıktım, yoruldum, 18 kitabım var, edebiyat umurumda değil, ne yaparlarsa yapsınlar, bu memlekette hiçbir şey olmaz!”

Söylediklerinin hemen hemen tamamı bu yöndeydi.
Ben kendisinin eleştiride 1 numara olduğunu, ellerinden öpüp, teşekkür ettiğimizi söyledim, Yeni çıkan kitabımı Gülistan’ı getirdiğimi, okumasını istediğimi söyledim. Romandan da söz ettim. Okuyamayacağını söyledi. Israrlarım sonucu, Gülistan ve Gözler Denizi öykülerinin başlangıç sayfalarını kıvırdım, okuyun dedim, gülerek, okurum o zaman dedi. Her Cuma arkadaşlarıyla toplanıp içiyor ve sohbet ediyorlarmış. Önümüzdeki sehpa da dağınıktı ve bir bardak vardı içiyordu ama, içki miydi bilemem, sarhoş değildi. Bir de fıstık kasesi vardı arada bir ondan atıştırıyordu, sonra bir puro yaktı. Bana votka ikram etmek istedi, getirdi ama, gelen bir bardak suydu. Ses etmedim, içtim. Sonra, ya sana hiçbir şey ikram etmedim mi, dedi, ben de gaf yaptım, bana su getirdiniz, dedim. Gülerek mutfağa gitti ve bir bira getirdi. Daha sonra bunu Songül’e anlattığımda, dedi ki, hanımı şişelere içki diye su doldurmuş olabilir. Doğru. Ben hiç düşünemedim.

59 kitap yayımladığı 100 Soruda dizisini ve kendi kitaplarının yayın haklarını Koç gurubuna satmış. Kendisinin söylediğine göre 100 milyar, Sait Maden’in söylediğine göre 135 milyara satmış. Dört-beş yıl olmuş. O zaman iyi paraymış, karısı lokanta açmış. Fethi Naci o günlerde her gün en pahalı viskilerden içmiş. Gülerek anlattı bunları. Ama kağıt sıkıntısı ve benzer maddi zorluklar yüzünden sattığı Gerçek Yayınevi, onun için çok önemliydi. Sanırım çok ağrına gitmiş. Yıllardır kafa tuttuğu sistemin en önemli unsurlarından biri olan Koçlara bu satış, ağrına gitmiş. Bunu hissettim. O diziyi 100’e tamamlamak istediğini de söyledi, ama, yapamadım, dedi. Satmasaydım iflas ederdik, dedi. İyi ki sattık da, bir işe yaradı, dedi.

Edebiyat ortamı hakkında pek konuşamadık. Seçme hikâyelerden oluşan bir hikâye antolojisi yapacakmış, tek istediğim o, artık, dedi. Ama nasıl yapacak, artık okuduğunu anlaması bile çok zor.

Beni tanıyamadı. Tanır gibi oldu ama, o sen değilsin, o çocuğa hiç benzemiyorsun, dedi. Genç bir çocuk vardı, onun hakkında yazdım ama, sonra ortadan kayboldu, dedi. Aslında beni anlatıyordu, tam 13 yıl öncesini. Bir ân nüfus cüzdanımı bile göstermek istedim. Sağlığını sordum. İyiyim, dedi. İyi ki, yatalak filan değil. Konuşuyor, yürüyor ama unutkanlık var, bana adımı, işimi, nerede oturduğumu defalarca sordu. Yaşını unutmamış. Kedisinin adını da. Yoğun ilişki içinde olduklarını unutmamış.

Cumhuriyet Kitap ekinde iki haftada bir çıkan öykü köşesinin de gazetenin saygısından ileri geldiğini düşündüm ya da karısı hazırlıyordur. Bilgisayar kullanmayı bilmiyormuş Fethi Baba.
Bir saat kadar oturdum ama, çok şaşkındım ve üzülmüştüm. Çıkarken elini öptüm. Girerken öptürmemişti. Bir ulu çınarın bu hali beni çok üzdü. Sapanca’ya davet ettim, gelirim ama, karım da gelmek ister, dedi, şakalaştı. Zaman zaman gülüyordu. Gözlükleri gözündeydi. Zayıflamıştı. Bir devin son günleri. Ve evden çıktım.

Daha sonra bir kez daha gittim. Yine aynı durumdaydı. İlk romanım General Söz Verdi, yayımlandı, çok istiyordum gitmek, olmadı. Sonra işte bu yakın zaman önce öldüğünü duyduk. Kişisel ilişkimizde ondan birkaç resim, sözler, sesler kaldı anı olarak. 9 Nisan 1992’de, ‘Kardeşim İzzet Harun Akçay’a Sevgiyle’ diye yazarak imzaladığı, ilk kitabı İnsan Tükenmez’in, el kadar cep kitabı biçiminde, 1956 ilk baskısına bakarak noktalıyorum bu yazıyı.

Cesur, gerçekten yana, halkçı, dürüst, çalışkan, insanlığı tükenmeyen büyük bir edebiyatçıydı. Türk Edebiyatı’na katkısı büyük olmuştur. Derin bir iz bıraktı.


Sevgi ve saygıyla...

İzzet harun Akçay



  
İzzet Harun Akçay
İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 644722 ziyaretçi (1184233 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol