edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen

ORTAOYUNU'NUN
ESKİLİĞİ


Nihal Türkmen

www.edebiyatokyanus.tr.gg

 

 

Orta Oyunu’nun eskiliği konusunda, araştırmacıların vardıkları sonuçlar, “sarih bir kaynak veya vesika bulunmaması cihetiyle”, farazi ve tahmini olmaktan ileri gidememiş ve türlü kanıların çelişikliği içinde karanlıkta kalmıştır. Bu tahmin ve faraziyeleri, bâzı kaynak kitaplarındaki istînad noktaları ile birlikte tekrarladıktan sonra bir sonuca varmaya çalışacağız.

İncelemeciler arasında, Orta Oyunu’nun çok eski ve çok yeni olduğu husûsunda birbirleriyle çelişik, iki ayrı inanış mevcudtur; çok eski olduğu hakkında, hiçbir vesîkaya dayanmadığı halde, eski Orta Oyuncuları ve halk arasında yaygın olan bir rivayet vardır ki, buna göre Orta Oyunu, Kanûnî Sultan Süleyman devrinde, Süleymâniye Bîmârhânesi’ndeki akıl hastalarını avutmak için, "curcunabâz, ve acîbüşşekil cüceler"(1) refakatinde, önce iki kişi (bir bekçi kıyafetli, bir mahalleli) sonraları daha başka tiplerle, erkekten kadın taklîdi (Zenne) ilâvesiyle daha geniş bir oyuncu topluluğu tarafından oynandı.(2) Bu rivâyetten Selim Nüzhet Gerçek’in de bahs ettiğini, fakat, bir “lâfız san’atleri” oyunu olan Orta Oyunu’nun, bîmârhâne sâkinleri için icâd edilmiş olmayacağı ve ayrıca, Süleymâniye Vakfıyesi’nde bu konuya dâir hiçbir kayıd bulunmadığı gerekçesiyle reddettiğini görüyoruz.

 

Ahmet Kudsî Tecer(3) "....1758 de yapılan Hîbetullah Sultan’ın doğum şenlikleri (Haşmet - Sûrnâme) yâhut 1582 de yapılan Mehmet III. Sünnet Düğünü’nde gördüğümüz temsîlli eğlenceler hep birer fars örneğidir. Kökleri belki de çok uzak bir geçmişe dayanan bu halk san’atı’nın, "mâşerî vicdan" da dînî bir destekden yoksun kalmasına rağmen XV. Yüzyıldan itibâren müstakil bir mâhiyet, bir san’at şekli olmak, kısaca tam manâsiyle bir tiyatro olmak için çalıştığını görüyoruz. Halk Tiyatrosu’nun yaratdığı bu san’at şekli Orta Oyunu'dur" diyor.

Mehmet Fuat Köprülü,(4) Evliyâ Çelebi’nin bahsetdiği(5) (XVIII. Yüzyıl) daki oyun kollarının da birer Orta Oyunu kolu olduğunu ileri sürerek, oyunun eskiliği konusundaki inanışını açıklıyor. Metin And,(6) M. Fuat Köprülü’den de daha ileri giderek, Orta Oyunu’nun Karagöz’le yaşıt, hattâ ondan daha eski olduğunu - kaynak göstermeksizin - söylemekte bir sakınca görmüyor. Bu yazar; "Bizans İmparatoru II. Manuel Palailogos’un 1407 yılından daha önce olması gereken bir yılda, Beyazıt'ın sarayında gördüğü çalgıcılar, kadın, erkek çalgıcı takımları yanında mimus oyuncusu ki - buna taklîdçiler diyebiliriz. - takımlarını kardeşine yazdığı bir kitapçıkta anlatıyor..."(7) diyerek bu mimus oyuncularının, Orta Oyunu aktörlerinin ataları olduklarını imâ ediyor. Diğer taraftan bâzı yabancı araştırmacılar yine hiçbir kaynak göstermeksizin, Orta Oyunu'nun 1790 yılında, Karagöz'ün sahneye (meydana) indirilmesi neticesinde doğduğunu ileri sürüyorlar.(8)-(9)

İgnacz Kunoş,(10) "Türk Halk Edebiyâtı" isimli eserinde, Orta Oyunu'nun XIX. Yüzyılda meydana çıkmış bir temâşâ türü olduğunu yazıyor.

Vekayi-i Letâif-i Enderûn müellîfi, Hâfız Hızır İlyas Efendi'nin, II. Mahmut devrinde, saraya dâir verdiği izâhât arasında(11) Hicrî 1235 (Milâdî 1819) yılında, Çavuş Aziz Bey ile, Kör Mustafa Bey nâmında iki san'atkârın, hükümdârın huzûrunda (Kol oyunu) oynadıklarını öğreniyoruz. M. Fuat Köprülü, Vekayi-i Letâif-i Enderûn müellîfinin bahs ettiği oyunların, verilen izâhâta göre tam ve mükemmel birer Orta Oyunu oldukları kanısındadır.(12)

Selim Nüzhet Gerçek(13) Vekayi-i Letâif-i Enderûn'nun 347. sahîfesinde, Çavuş Aziz Bey'den; "....İşbu Kol Oyunu'nun kolu kanadı ve belki sarayda sebeb-i küşâdı olan Çavuş Aziz Bey'in ......" şeklinde bahs edilmesine takılarak, bu oyunun ilk defa 1819 da, II. Mahmud'un karşısında oynandığı ve daha evvel bu tarzda bir oyunun bulunmadığı kanısına tarafdar görünmektedir. Gerçekten de aynı eserin 350. sahîfesinden alınan bir bölümde, Pişekâr, Kambur, Zenne ve Türk (Anadolulu) gibi bâzı Orta Oyunu tiplerinin (Kol Takımı) nda mevcud olduğundan bahs ediliyor. Selim Nüzhet Gerçek, buna dayanarak(14); "....O zamanlar ismi henüz takılmayan ve usûl-ü kadîmeye göre, çengilerle berâber olduğu için, Kol Oyunu tesmîye olunan bir Orta Oyunu karşısında olduğumuz tezâhür eder." diyor ve 1819 (1235) târihlerine doğru sarayda oynanmaya başlanan oyunun 1825 (1241) yılına kadar gittikçe tekâmül ettiğini söyledikten sonra; "....Ayah Sahhafı Güranlı Hızır Efendi'nin Abdülmecit ve Abdülâziz'in 1836 (1252) de Kâğıthane'de yapılan Sünnat Düğününden bâhis, manzûm eserinde(15) Orta Oyunu'nun ismi geçmektedir." diyerek " Orta Oyun Çeşme(16) oyunla diğer bâziçeler-Eylediler cümle etfâli serâser dilresâ." diye yazdığını kaydediyor.

1833 yılında, Sâliha Sulta'ın düğünü münâsebetiyle, manzûm olarak yazılmış Esat Sûrnâmesi'nde de(17); "....Cümle etrâf-nişîn-i meydan,-Oldu Orta Oyunu'ndan handân..." şeklinde bir ibâre mevcutdur. Bu iki kaynaktan XIX. Yüzyıl'ın birinci yarısında. Kol Oyunu'na artık Orta Oyunu denilmeğe başlandığı anlaşılmaktadır. Orta Oyunu'nun XIX. Yüzyıl başlarında son şeklini almış olduğu kanısına varmış bulunan araştırıcıları düşündüren ve tereddüde düşüren nokta; (Râşit Târihi) nde.(18) II. Mustafa'nın tahtdan indirilmesine sebeb olan 1703 (1115) isyânı anlatırken, tarihçinin, "..Âyân ve ahâlinin işbu mahalde dâvetlere bâbında tekit ve şedît mürâseleler tahrîr ve içinde şöyle yaz, böyle yaz diye imlâya gelmez ve zurûf-u hurûfa sığmaz savt-u safir teklîf edip, bâziçe-i güftügûları yazıcı oyunundan nümûnedâr oldu..." şeklinde kaydetmiş olmasıdır. Buna göre XVIII. Yüzyıl'da yazılmış Râşid Târihi'ne bakarak Orta Oyunu piyesleri arasında mevcud (Yazıcı Oyunu)'nun bu asırda bilinmekte olduğu anlamı çıkarılabilirse de (19) Orta Oyunu repertuvarında bulunan oyunların hemen hepsinin, Orta Oyunu'ndan çok eski bir mâzisi olan (Hayâl Oyunları) Karagöz repertuvarından alınmış olduğu ve (Yazıcı Oyunu) Karagöz repertuvarında da bulunduğu cihedle, Râşid Târihi'nde bahs edilen (Yazıcı Oyunu) nun, Karagözdeki (Yazıcı Oyunu) olup olmadığı düşüncesi üzerinde neden durulmamış olduğu sorulabilir.

Orta Oyunu'nun, kendinden önce var olan dramatik eğlencelerden etkilenmiş ve onların (taklîd, oyunun dans, müzik, şarkı refâkatinde sevk ve idâre edilmesi gibi), bâzı husûsiyetlerini muhâfaza etmiş olması tabiîdir. Fakat bu husûs, oyunun çok eski bir tarihte de (meselâ XVI. Yüzyılda) var olduğunu farz etmek için yeter sebeb değildir. Vekayi-i Letâif-i Enderûn'a bakarak XIX. Yüzyılın birinci yarısında tekâmülünü tamamlayıp (klâsik) şeklini almaya başladığı anlaşılan Orta Oyunu, (Kol Oyunu) etkisinde bir gelenek olmak üzere, erkek dansçılardan kurulu on iki kişilik bir (köçek) topluluğunun müzik eşliğinde oynadıkları oyunlarla başlardı. Köçekler, dansa devam ederlerken, önde Tiryâki olmak üzere, kol takımına mensub olan oyuncuların hepsi, kendilerine mahsûs kıyâfetleri ile meydana gelip,(20) dansçıları gûyâ taklîd ederek oynarlar ve (Curcuna) denilen bu kısım bittikten sonra asıl oyuna başlanır. Sonraları başlıbaşına bir tip olarak taklîdler arasında rolünü yapması ile yetinilmiş olan Tiryâki tipinin, köçeklerle birlikte çıkıp, tuhâflık etmesinden vazgeçilmiş, daha sonra (Curcuna) kısmı kaldırılmış, Cumhûriyetin ilânı yıllarında köçek oynatılması hükûmetçe yasak edildikten sonra da, bu müzikli ve danslı bölümden büsbütün vazgeçilmiştir. Bununla beraber, Orta Oyunu'nda her tipin, oyun yerine (palanga) gelmeden önce, zurna tarafından çalınan bir havası vardır, ve çok defa tipler, zurnanın çalmakta olduğu parçayı terennüm ederek ortaya çıkarlar. Oyun esnâsında müsâit bir zemin, bir bahâne icâdına imkân bulunduğu takdirde, tiplerin mahallî danslarını oynamaları da olağandır.

Daha önce bahsettiğimiz iki kaynağın yardımı ile, Orta Oyunu'nun bu isim altında oynanmağa başlandığı târihi kısmen tesbît edebildiğimiz halde,(21) oyuna bu adın neden dolayı verilmiş olduğunu kat'î olarak yansıtan bir vesîka bulunmadığı cihedle, bu husus, sâdece bâzı yorumlardan ibâret kalmaktan öteye geçememektedir.

Oyunun, bir meydan üzerinde, seyirci ile çevrelenmiş olarak, orta yerde oynandığı düşünülürse; akla en yakın gelen şekilde, ortada oynanan oyun anlamına, Orta Oyunu denildiğini kabûl etmek gerekir.

Bu konuda çalışmış olan bâzı araştırmacılara göre, Orta Oyunu terimine en yaygın olan anlamından başka anlamlar da yüklemek kaabildir;

1- Orta Oyunu ile yapı bakımından bâzı benzerlikleri de bulunan Commedia del I'Arte nin(22) Türkçe'ye (Arte Oyunu) şeklinde girerek, sonraları (Orta Oyunu) olması ve Orta Oyunu'nun da, (Commedia del I'Arte) ile olan benzerlikleri gözönünde tutularak, ona da bu adın verilmesi husûsundaki görüştür. Bkz. Metin And - Kavuklu Hamdi' - den Üç Orta Oyunu-Sf.10.

2- Diğer kanı, Osmanlı Ordusu'nda, askerleri eğlendiren oyun kollarının mevcûd olduğu hatırlanarak, kelimenin Yeniçeri ortaları ile ilintisi düşünülmek sûretiyle destekleniyor.(23)

Her iki nazarîyeyi göz önünde tutmakla beraber, aksini kat'î olarak isbât edecek bir vesîka ortaya çıkıncaya kadar, Orta Oyunu teriminin, (ortada oynanan oyun) anlamına gelmek üzere kullanıldığını kabûl etmek doğru olur kanısındayız.

Orta Oyunu, II. Mahmut, Abdülmecid, Abdülâziz ve II. Abdülhamit devirlerinde, -hattâ son iki hükümdârın zamanında Avrupâî tiyatronun yerleşmesine çalışılmasına rağmen - sarayda ve halk arasında itibâr ve rağbet görmeye devâm etmiş, ancak XX. Yüzyılın başlarında, gerek batı menşe'li(Avrupâî) tiyatronun rekâbeti ile mücâdele edemeyişi, gerekse büyük san'atkârlarının birer birer eksilmesi yüzünden gücünü ve dolayısıyla gördüğü rağbeti kaybetmiş ve nihâyet tamamıyla ortadan kalkmıştır. Batı menşe'li tiyatronun getirdiği beşerî temalar üzerine ustaca kurulu piyeslerin seyirci üzerinde yaptığı tesîr öylesine büyük ve kat'î oldu ki, artık aynı seyircinin(Halk Tiyatrosu'na) ilgi duyması ve ondan etkilenmesi imkânı hemen hemen büsbütün kaybedildi. Bununla beraber, 1939 dan itibâren, zaman zaman Orta Oyunu'nun diriltilmesi için, sâdece fikir alanında kalmasına rağmen, bâzı düşüncelerin makale ve konferanslar vâsıtasiyle duyurulmaya çalışılarak, bu tarihî temâşâ türünün, modern tiyatro içinde tamamıyle yok olmasını önlemek için gayret sarfedildiği de görülüyor.(24)

Bu maksatla yazılmış oyunlar cümlesinden olarak, Hüsamettin Bozok(25) "Orta Oyunu'nu Diriltmek İçin" isimli makalesinde, Orta Oyunu'nun ölümünü hazırlayan sebepleri; "1- Eskilik (Değişmemiş olmak.) 2- Zaman ve Cemiyet hayatının akışını tâkib edememek, mevzû ve muhtevâ itibâriyle geçen asrın Osmanlı cemiyetine bağlı kalmak. 3- Oyundaki tiplerin artık aramızda bulunmaması. 4- İlkel bir san'at telâkkî edilmesi. 5- Sinema, tiyatro, hattâ radyo gibi rakîblerin hücûmlarına karşı koyamayışı. 6- Harp sonrası nesilleri arasında nüktenin (esprit) kıymetini kaybederek, bunun yerine hareket unsurunun birinci plâna geçişi." olarak sıraladıktan sonra, Kavuklu Ali Efendi, Âsım Baba, Sefer Mehmet gibi son Orta Oyunu üstâdları ile yaptığı konuşmalardan bahisle, bu san'atçıların hepsinin, mevzûda, tiplerde ve kostümlerde her türlü yeniliğin mümkün olduğu kanısında bulunduklarını söylüyor.

Diğer taraftan Burhan Felek,(26) bir "Zuhurî Kolunu İhyâ Cemiyeti"(27) kurmak ve eski, ihtiyar esnafı himâye etmek, amatörler arasındaki haraketleri teşvik ve takdîr ederek, işe bir san'at çeşnisi verilmelidir. Tasvîyesinde bulunuyor.

İsmail Hakkı Baltacıoğlu, 1942 Nisanının on birinde, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi'nde, modern bir tiyatro örneği olarak hazırladığı (Muhtar Oyunu)nun talebe tarafından oynanması münâsebetiyle verdiği bir konferansta,(28) Orta Oyunu'nu modernleştirme imkânına da temâs ederek, Orta Oyunu'nda geçici; (tem, şahıslar, aksiyom) ve kalıcı; (meydanda oynamak, ritmik, müzikal olmak, dialog yapısı, sürrealist olmak, irticâle dayanmak) gibi unsûrları saydıktan sonra, kalıcı olanlarından istifâde etmek yolu ile tamamiyle (yeni) leştirileceğine, inandığını ifâde ediyor.

Gerçekten, Orta Oyunu'nun eskimeyen birçok yanı, olduğu gibi bırakılarak ve bugün için gereksiz olan yanları ayıklanarak meydana çıkarılacak seyirlik türü, modern tiyatro'nun, sahne san'atını kendisine dönmeğe zorlayan yeni akımlarına hiç yabancı kalmayacak bir yapıda olabilir. Meselâ; (modern arena) veya (plâstik sahne) denilen üç veya dört tarafı seyirci ile çevrili sahnede oynamak, şarkı, dans, koro gibi (lyrik) unsurlârı yeniden tiyatroya almak, daha rahat hareket etmek imkânını elde etmek için plâstik sahnede zâten büsbütün gereksiz olan dekoru asgâriye indirmek ve oyunu gerçeküstü bir mekânda tasavvur etmek gibi, (absurde) tiyatronun yöneldiği özellikler, esasen bizim tarihî tiyatromuzda bulunan unsûrlardır. Orta Oyunu'nun diriltilmesi için yakınlarda yapılan en olumlu çaba, (Genç Oyuncular) Tiyatro topluluğu tarafından anonim olarak hazırlanan ve 1962 yılının Temmuz ayında V. Erdek Şenliği'nde temsîl edilen (Vatandaş Oyunu) isimli Orta Oyunu denemesidir.(29)

Oyun Kolları:

(Kol) deyimi, oyuncu topluluğu(takım), (kumpanya), (troupe) anlamına gelen yerli bir tiyatro terimi olarak kullanılmıştır. (Kol Oyunu), bir oyun kolu programı içinde, müzik, dans, taklîd ve bir konu etrafında gelişen sözlü oyunların toplamıdır. Bâzı oyun kollarının isimlerini birkaç tarihî kaynaktan, bu arada en çok (Sûrnâme) lerden öğrenebiliyorsak da, bu oyun kolları, saray eğlencelerine, hükümdâr düğünlerine, şehzâdelerin sünnet şenliklerine çağırılmaya lâyık görülmüş olduklarına göre, içinde bulundukları devrin en meşhur san'at topluluklarıdırlar demektir. Bu itibârla, bugün için meçhûl, ikinci, üçüncü derecede pek çok oyun kolunun bulunabileceği tabiîdir.

Evliyâ Çelebi, 1635 yılında, İstanbul'da yapılmış bir esnaf alayı münâsebetiyle (on iki) meşhûr oyun kolunun isimlerini veriyor:(30) 1. Parpul Kolu. 2. Ahmet Kolu. 3. Şehiroğlanı Kapucuoğlu Osman Kolu. 4. Servi Kolu. 5. Babanazlı Kolu. 6. Zümrüd Kolu. 7. Çelebi Kolu. 8. Akîde Kolu. 9. Cevâhir Kolu. 10. Patakoğlu Kolu. 11. Haşona Kolu. 12. Samurkaş Kolu. Gene aynı kaynaktan, bu kolların iki yüz - dört yüz kişilik kalabalık topluluklar olduklarını öğreniyoruz. Selim Nüzhet Gerçek,(31) Evliyâ Çelebi'nin, oyun kollarının mâhiyeti hakkında verdiği bilgiyi; ".....Birincisinin, (Ebülkelâm bir alay rind-i cihân luubedebâzân..) ikincisinin (Âfitap misâl rakkaslar..) üçüncüsünün (Her biri yegâne-i asır hânende ve sâzende mukallîdler..) dördüncüsünün (Yetimiş ağı yırtmış rind-i cihânlar..) beşincisinin (Mukallîd-i sâhip kelâm ve arz-ı Acemânede rakkaslar..) altıncısının (Rumlara müteallik taklîdlerde mâhir oyuncular..) yedincisinin (Hânende, sâzende ve rakkaslar..) sekizincisinin (Bahçe ve bahçevan Gürcü taklîdi yapanlar muthîk ve mutrîb-i ruhnüvâzlar..) dokuzuncusunun (Çenebazlıkta ve her türlü luubedebâzlıkta ileri gidenler..) onuncusunun (Maskaralar..) on birincisinin (Rakkâslar..) on ikincisinin (Muhtelif oyunlar oynayan mukallîdler.) olarak özetledikten sonra; "Hulâsaten naklettiğim bu satırların aslındaki tafsilât da bize bir şey öğretmemektedir. Ve öğrendiklerimizden de bütün bunların Orta Oyunu ile alâkası olmadığına hükmedebiliriz. Kol takımı çengi takımı demektir. Târihlerde Samurkaş Kolu, Akîde Kolu gibi daha birçok çengi takımlarının ismi geçer. Bu kolların efrâdı arasında taklîd yapanlar da vardır." "Daha birçok mukallîdden bahseden Evliyâ Çelebi onlar hakkında tafsilât verirken Orta Oyunu gibi bir oyun mevcûd olsaydı elbette izâhât verirdi. Esasen taklîd, Selçuk saraylarına varıncaya kadar bütün şark'da çok mergûp bir san'attir. Fakat taklîd tam mânâsiyle bir temâşâ nev'i sayılamayacağından üzerinde ayrıca durmuyorum..." diyor.

Oyuncu Kollarında da, diğer esnaf topluluklarında olduğu gibi, usta, kalfa, çırak kademeleri bulunup, başlarına (Ser-kâr), (Ser-çeşme), (Pîr) yada (Kolbaşı) deniliyordu.

vehbî Sûrnâmesi,(32) Lâle Devri'nin meşhûr kollarından; Bahçevanoğlu Kolu, Edirneli Kolu, Halil Kolu'nun, Nâbî Sûrnâmesi de,(33) IV. Mehmet zamanında (1677) şehzâdelerin Edirne Sarayı'nda yapılan sünnet düğünü münâsebetiyle; Cevâhir Kolu, Edirne Kolu gibi kolların isimlerini veriyorlar. Yakın târihlerdeki kaynaklardan da,(34) Zuhûrî Kolu, Han Kolu, Kirli Kol, Yoran Kolu gibi oyun kollarının bulunduğunu öğreniyoruz. Metin And,(35) Hayâlî Sâlih Efendi idâresinde, Üsküdar'da, Bağlarbaşın'da temsîller veren Kamburlar Kolu, Şehzâdebaşı'nda temsîller veren, Kolbaşı Hamdi yönetiminde Hacı Bekçi Kolu, Direklerarası'nda temsîller veren Çifte Kamburlar Kolu, Üsküdar'da Bağlarbaşı'nda tesîller veren Kavuklu Âgâh Efendi yönetiminde Han Kolu, Kâmil Ağa yönetiminde Süpürge Kolu'nun varlığından bahs ediyor. Selim Nüzhet Gerçek,(36) Han Kolu, Zuhûrî Kolu, Süpürge Kolu bâzı kollardan bahsetdikten sonra; "....Bu kumpanyaların derecesi onu terkîb eden san'atkâr adet ve kıymetlerine bağlıdır. Yoksa mevcûd zihâba göre, bu kol birinci sınıf, şu kol ikinci sınıf gibi kat'î tasnîfler yapmak doğru değildir." diyor.

Orta Oyunu'nu meydanda oynamak zorunluluğu gereğince, yaz aylarında açıkta kurulan geniş oyun yerlerinde oynandığı ve bunun için, halkın rağbet ettiği mesîrelerin tercîh edildiği biliniyor. Bununla ilgili olarak, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsü Kitaplığındaki yazma Orta Oyunu metinleri arasında bulunan yer adlarını bildiren bir liste bize yol gösteriyor; Üsküdar (Bağlarbaşı - Çiftlik Gazinosu Bahçesi - Sarıkaya Parkı), Çengelköyü (Havuzbaşı), Eyüp (Ortakçılar - Kazıklıbağ - Şifâ Havuzu), Kadıköyü (Kuşdili - Yoğurtçu Çayırı - Fenerbahçe), Kızıltoprak (Papazın Bağı), Boğaziçi (Bebek Bahçesi), Üsküdar (Doğancılar - Haydarpaşa Çayırı - Nuhkuyusu - Bitlikâğıthâne - Koşuyolu), Merdivenköyü (Mama), Edirnekapı hârici, Yenibahçe Çayırı, Kumkapı, Bakırköy, Kâğıthane Çayırı, Edirnekapı, Küçüksu, Kestânesuyu, Çırçırsuyu, Hünkârsuyu, Büyükdere Çayırı, Bendler, Libâde (Küçükçamlıca yamacı).

Diğer taraftan Ali Rizâ Bey'den,(37) yaz aylarında Orta Oyunu oynanan ve bu listede bulunmayan üç semtle, (Moda Burnu - İçeri Göksu - Çubuklu), kışın temsîl verilen; (İskilip Hanı - Kadri Paşa Hanı) gibi kapalı yerlerin adını öğreniyoruz. Bu arada kışın, - bilhassa Ramazan aylarında - bütün İstanbul'un temâşâ hayatının teksîf olunduğu Direklerarası'nı da hatırlamak gereklidir.

NOTLAR
(1) D.T.F.C Tiyatro Ens. Kitaplığındaki yazma metinler arasında, ayrı bir kâğıda yazılmış olarak bulunan notdan.
(2) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı. Sf. 111.
(3) Ahmet Kudsî Tecer - İstanbul Dergisi. Cilt 2. Sayı 5. Sf. 9 - Mayıs 1955 ALAY-ŞENLİK-DÜĞÜN.
(4) M. F. Köprülü - Türkiyât Mecmuası. Cilt 1. Sf. 38. ( 1 no.lu dip çıkması.) 1925.
(5) Evliyâ Çelebi - Seyahatnâme. Sf. 645-649.
(6) Metin And - Kavuklu Hamdi'den Üç Orta Oyunu. Sf. 7.
(7) M. C. B. Hase. "D'un Ouvrage de I'Empereur Manuel Paleologue, intitule: Entretiens avec un Professeur Mahometan." Notice et Ekstraits, VIII, Paris MDCCCX 1810 2 : 320-321.
(8) "Turetskii Teatr" Russkii Viestnik 3 (1900).
(9) Adolpho Talasso - Le Theatre Turc. La Revue Theatrale. Numero special sur le Theatre Turc. Nouvelle Serie No. 16 Août 1904 Paris. Sf. 362-368.
(10) İgnacz Kunoş - Türk Halk Edebiyatı -1925- İkbal Kütüphanesi.
(11) Hafız İlyas - Vekayi-i Letâif-i Enderûn. Sf. 187.
(12) M. F. Köprülü - Türkiyât Mecmuası - Cilt 1. Sf. 38. ( 1 no.lu dip çıkması.) 1925.
(13) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı - Sf. 116.
(14) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı - Sf. 118-120.
(15) Dârülfünûn Kütüphânesi - Yıldız Kitapları. 297 (Tarih.)
(16) Bu oyun, Çeşme Oyunu = Kütâhya = Gülme Komşuna gibi üç ayrı ismi bulunan ve bu isimlerle hem Karagöz, hem de Orta Oyunu repertuvarına girmiş olan aynı kanava olacaktır.
(17) Esat; Sûrnâme-i Sâliha Sultan - Manzûm (Yazma) İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi. 3022 sayıda.
(18) Râşit Tarihi - Müteferrika Tabı - Cilt 2. - Sf. 6.
(19) A- Ahmet Râsim - Târih ve Muharrir - İstanbul 1913. (Râşid Târihi'ndeki kaydın mâhiyetini ilk araştıran Ahmet Râsim olmuş fakat bir sonuca varamamıştır.)
B- Selim N. Gerçek - Türk Temâşâsı. Sf. 113-114. (Râşid Târihi'ndeki kayıttan bahsetmekle beraber, bu tarihte Orta Oyunu'nu mevcûd telâkkî etmeyi kabûl etmiyor.
C- M. F. Köprülü - Türkiyât Mecmuası. Cilt: 1. Sf. 38. (1 no.lu dip çıkması).(Köprülü, Râşid Târihi'ndeki kaydı, Orta Oyunu'nun eskiliğine dâir, kendisinde mevcûd bulunan kanaati destekleyen bir vesîka saymaktadır.)
(20) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı Sf. 134. de Orta Oyunu'nun eski tarzı hakkında, Balıkhane Nâzırı Ali Rızâ Bey'den (Sabah Gazetesi - İstanbul Eğlenceleri: 13.) naklen; "....Orta Oyunlarının muzikası, tarz-ı kadîm veçhile zurna, çiftenârâ ve davul'dan mürekkep olup, her şahıs ne taklîdine çıkarsa o taklîde mahsus parçayı çalmak şarttır. Orta Oyunu'nda, üsûl-ü kadîme iktizâsınca, iptidâ saz köçek havaları çalmaya başlar. Tam olmak üzere on iki kişiden mürekkep köçekler raksa çıkarlar. Sivri külâhlı bir nekrede elinde şakşak olduğu halde oyuncuları tâkib eder. Buna Posatçı itlâk olunur. Vazifesi esnây-ı raks'da tuhaflık yapmaktadır. Bâdehû kol takımının hey'et-i umûmiyesi curcunaya çıkarlar. Curcunacıların başlarında uzun, kısa, sivri külâhlar ve sırtlarında acîp libâslar bulunur. Tabiatın ne kadar biçimsiz mahlûku varsa, onları taklid ederler......" diyor.
(21) A- Esat: Sûrnâme-i Sâliha Sultan - Manzûm (Yazma) - 1833.
B- Güranlı Hızır Efendi - Dârülfünûn Kütüphânesi - Yıldız Kitapları.
(22) Commedia dell'Arte, XVI. asırda, İtalya'da klâsik (edebî) tiyatrodan ayrı olarak gelişen bir tiyatro türüdür. Orta Oyunu ile benzer yanları çok olan bu türde de; sâbit bir konu yoktur, oyun eşhâsını her oyunda aynı tipler teşkîl eder ve kadın rolleri erkek oyuncular tarafından yapılır. Her iki oyun arasında, birbirini etkileyecek bir çıkış noktası yakınlığı tasavvur etmek güçse de, ikisinin de (halk tiyatrosu) olarak aynı kaynaktan doğmuş, biribirinden farklı iki toplumun, ayrı tesîrleri altında gelişmiş başka başka gelenekleri olan iki seyirlik türüdür.
(23) Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğretim üyelerinden Nurettin Sevin bu kanıda olup, Metin And da, adı geçen eserinde, kendisini bâzı noktalardan doğruluyor.
(24)A- Osman Cemal - Ses Dergisi - Orta Oyunu ve Karagöz. 9. XII.1938.
B- Burhan Felek - Tan Gazetesi - 15.VIII.1939.
(25) A- Hüsâmettin Bozok - Uyanış Mec. (Orta Oyununu Diriltmek için.) 24.VIII.1939. Cilt 86. S.2244 : 559 Sf. 212.
B- Hüsâmettin Bozok - (Orta Oyununu Dirilebilir mi?) Ses Dergisi S.1 (18 Kasım 1938.)
(26) Zuhûrî Kolu, son Orta Oyunu takımının ismidir.
(27) Burhan Felek - Tan Gazetesi - 15.VIII.1939.
(28) İ. H. Baltacıoğlu - Orta Oyunu - Ülkü Mecmuası 1942.C.II - S.14.-Sf.11.
(29) Vatandaş Oyunu - (Anonim) - İstanbul 1962.
(30) Evliyâ Çelebi - Seyahatnâme. Cilt: I. Sf. 645.
(31) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı - Sf. 112-113.
(32) Sûrnâme-i Vehbi - Topkapı Saray Kitaplığı - (Yazma.)
(33) Nâbî Sûrnâmesi - Âgâh Sırrı Levend Baskısı.
(34) Ali Rızâ - XIII. Asr-ı Hicrî'de İstanbul Hayâtı - Peyâm-ı Sabah. 1922. S.895.
(35) Metin And - Oyuncu Kolları - Devlet Tiyatrosu Der. - 11 Kasım 1960. - Sf. 2-8.
(36) Selim Nüzhet Gerçek - Türk Temâşâsı - Sf. 151-152.
(37) Ali Rızâ - XIII. Asr-ı Hicrî'de İstanbul Hayâtı - Peyâm-ı Sabah. 1922. S.895.

Nihal Türkmen'in "Orta Oyunu" adlı çalışmasının 1971 tarihli basımından alınmıştır.

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 661349 ziyaretçi (1206505 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol