edebiyatokyanus
İÇERİK  
  ANA SAYFA
  YAZILAR
  => Attila İlhan Şiiri-DoDoç.Dr. Yakup ÇELİK
  => Bunalım Edebiyatı ve Modernizmin Sorunları-Svetlana Uturgauri
  => Karagöz'e Ezgi-Satı Erişen
  => Orta Oyunu Eksikliği-Nihal Türkmen
  => Orta Oyunu ve Karagöz-Nihal Türkmen
  => Dilin Yapısı ve Toplumun Yapısı-Emile Benveniste
  => Türkçe Metinlerde Bağdaşıklık ve Tutarlılık-İrem Onursal
  => Asansörle Yükseltilmek İstenen Çukurlar-Can Yücel
  => KÜLTÜR VE ÖTESİ-Cemil MERİÇ
  => Türkoloji-Cemil MERİÇ
  => Tevfik Fikret ve Batı Retoriği-Rıza Filizok
  => Estetik tarihimize bir bakış-Arslan Kaynardağ
  => MÜRSEL MECAZ-Rıza FİLİZOK
  => Başlıca Dil Bilimi Akımları-Prof.Dr. Rıza FİLİZOK
  => ZİYA OSMAN SABA’NIN NEFES ALMAK ADLI ŞİİR KİTABINDA -Yrd. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => HİKAYE VE ROMANDA “ANLATICI”YA GÖRE METİN TİPLERİ, - Yard. Doç. Dr. Safiye AKDENİZ
  => GÖSTERGEBİLİM-Yard. Doç. Dr. Mustafa Ö Z S A R I
  => TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR ÇERÇEVESİNDE ULUSAL KÜLTÜR-Prof. Dr. Emre Kongar
  => TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ÖZ-ANLAYIŞI: AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN BİR ZENGİNLİK-Emre Kongar
  => BARIŞ KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ-EMRE KONGAR
  => GOP NEYİ AMAÇLIYOR, NEYİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR-EMRE KONGAR
  => YENİ EMPERYALİZM, HUNTINGTON VE ELEŞTİRİSİ-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA TÜRKİYE-Emre KONGAR
  => DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ SORUNLARI-Emre Kongar
  => AVRUPA BİRLİĞİ'NE "ONURLU VE BAŞI DİK" GİRİŞ NE DEMEK-Emre Kongar
  => TOPLUMSAL VE SİYASAL GELİŞMEMİZİ ETKİLEYEN MARKALAR-Emre Kongar
  => KÜRESELLEŞME, MİKRO MİLLİYETÇİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK, ANAYASAL VATANDAŞLIK-Emre KONGAR
  => NİYAZİ BERKES'DE ÇAĞDAŞLAŞMA KAVRAMI-Emre KONGAR
  => KEMAL TAHİR-Hilm Yavuz
  => OYUNLARIM ÜSTÜNE-Nazım Hikmet
  => OYUN YAZARI OLARAK-Ataol Behramoğlu
  => POPÜLER EDEBİYAT- M. Orhan OKAY
  => HER SÖZ BİR ŞEY SÖYLER-Feyza HEPÇİLİGİRLER
  => Tiyatronun Kökeni, Ritüel ve Mitoslar
  => ROMANDA KURMACA VE GERÇEKLİK
  => Fuzûlî’nin Hikaye-i Leylâ ve Mecnun’u
  => SEZAİ KARAKOÇ ve HİS “;KAR ŞİİRİ”;-Selami Ece
  => İSTANBUL’UN AHMED MİDHAT EFENDİNİN ROMANLARINA TESİRİ
  => AHMET MİDHAT’A ATFEDİLEN BİR ESER: “HÜKM-İ DİL” VE MANASTIRLI MEHMET RIFAT
  => CEZMİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
  => "EDEBİYATEĞİTİMİ"NDE "EDEBÎ METİN"İN YERİ VE ANLAMI
  => Mustafa Kutlu ve Rüzgârlı Pazar
  => BİR BİLİM ADAMININ ROMANI” ÜZERİNE GEÇİKMİŞ BİR TAHLİL
  => ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE
  => “MİT”TEN “MODERN HİKÂYE” “HİKÂYE”NİN SERGÜZEŞTİ
  => EDEBİYAT DİLİ/EDEBÎ DİL
  => BİR NESLİN VEYA BİR ŞAİRİN ROMANI: MÂİ VE SİYAH
  => İSTİKLÂL MARŞI’NIN TAHLİLİ
  => CAHİT KÜLEBİ
  => TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE TRAJİK DURUM
  => MEHMED RAUF’UN ANILARI yahut EDEBÎ HATIRALARIN YAYIMI ÜZERİNE BİR DENEME
  => MEÇHUL BİR AŞKIN SON NAĞMELERİ: TEVFİK FİKRET’İN “TESADÜF” ŞİİRLERİ / YARD. DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM
  => Tarihsel Romanın Eğitimsel İşlevi
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ1
  => Tanzimat Dönemi Oyun Yazarliginda Batililasma
  => SİNEMA VE EDEBİYAT TÜRLERİ
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ, ESTETİK BİR HAZZIN EDİNİMİ
  => EDEBÎ TENKİT
  => ADALET AĞAOĞLU’NUN DAR ZAMANLAR ÜÇLEMESİNDE KİMLİK SORUNU
  => Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları
  => YAZIN VE GERÇEKLİK
  => MİLLÎ EDEBİYAT
  => HECE-ARUZ TARTIŞMASI/ Arş.Gör.Oğuzhan
  => AHMET HAŞİM’İN ŞİİRLERİNDE ATEŞİN DİLİ / ARŞ. GÖR. VEYSEL ŞAHİN
  => ROMAN TEKNİĞİ BAKIMINDAN YABAN
  => TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE COCUK EDEBİYATI
  => KADIN VE EDEBİYAT
  => Şiirin Temel Özellikleri-Christopher Caudwell
  => EDEBİYAT EĞİTİMİ: HERMENEUTİK BİR YAKLAŞIM Vefa TAŞDELEN
  => VOLTAİRE VE ROUSSEAU ETRAFINDA AYDINLANMA ÇAĞI FRANSIZ YAZINI
  => TÜRKİYE’DE ULUSAL KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA ÇAĞDAŞ UYGARLIK SORUNU
  => EDEBİYATIN DİLİ ÜZERİNE
  => TARİHİN SINIFLANDIRILMASI
  => Türk Milletini Uyandıran Adam: Attila İlhan
  => EDEBİYAT DERSLERİNİN İÇERİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA
  => "Yalancı şöhretlerin Gerçek Yüzünü Ortaya Koydum"-Hilmi Yavuz
  => AVRUPA BİRLİĞİNİ YARATAN NEDENLER VE TÜRKİYE Metin AYDOĞAN
  => DİVAN ŞİİRİYLE HALK ŞİİRİNDE ORTAK BİR SÖYLEYİŞ BİÇİMİ
  => divan şiirindeki sevgili tipini alaya alan bir roman
  => ALIMLAMA ESTETİĞİ VE EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
  => BAĞLANMA VE ÇELİŞKİ
  => Antik Çağ’da Tarih Yazmak
  => TARİHÎ ROMANDA POST-MODERN ARAYIŞLAR
  => Kültürel Batılılaşma
  => GARPÇILAR VE GARPÇILAR ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI
  => Harf Devrimi Üzerine Yeniden Düşünmek
  => EDEBİYAT ÖĞRETİMİNDE WALDMANN MODELİ
  => KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI
  => TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE URDUCA
  => Avrupalılaşmak mı, Avrupalılaştırmak mı?CEMİL MERİÇ
  => ŞAİRANE BİR ÇEVİRİ yahut TOPLUMBİLİMİN SERÜVENLERİ Cemil MERİÇ
  => 47 LİLER YAHUT BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => ZAMAN, ZAMAN – I TERAKKİ Cemil Meriç,
  => Kırk Ambar (Cilt1)
  => KADIN RUHU, Cemil Meriç
  => Umrandan Uygarlığa-C.Meriç
  => Balzac’tan önce modern roman-Cemil Meriç
  => ARİSTARK’LA ZOİL-c.meriç
  => ELİNDE CENNET AÇAN ZEND AVESTA- c.meriç
  => SELEFÎLİK–SÛFÎLİK VE ÂKİF-SÜLEYMAN ULUDAĞ
  => Mehmet Âkif- Mâhir İz’e Yazdığı Mektuplar
  => DİDO SOTİRİYU’NUN ROMANI GİBİ BİR ROMANIMIZIN OLMAYIŞI
  => HİLMİ YAVUZ’UN DENEMECİLİĞİ
  => İRONİ KAVRAMI, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE ERCÜMEND BEHZAD LAV ŞİİRİ ÜZERİNE
  => OKUNAMAYAN ROMANLAR
  => Gelenekçilik Geleneğe Dahil Değil
  => Türk Tiyatrosunda İronik Söz, İronisiz Metin
  => Postmodernist İroni
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNİN SİYASİ ETKİLERİ
  => NÂZIM HİKMET ŞİİRİNDE SİNEMASAL ÖĞELER
  => Savaş
  => Newton, Goethe ve Sosyal Bilimler
  => Bir Afyon (!) Olarak Diktatörlükten Demokrasiye Futbol
  => Adorno Yüz Yaşında
  => Theodor Adorno: Kültür Endüstrisini Yeniden Düsünürken
  => ADORNO'NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => ADORNO’NUN KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KAVRAMI ÜZERİNE
  => Frankfurt Okulu
  => TARİHİ MADDECİLİK VE KAPİTALİZM - ÖNCESİ TOPLUMLARASYA TOPLUMU - FEODALİTE Asaf Savaş AKAT
  => POSTMODERNİZM GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 2
  => Postmodernizm Ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı 3
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco
  => DİMİTRİ KANTEMİR'İN DOĞUBİLİM ARAŞTIRMALARINA KATKISI Georges Cioranesco 2
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak
  => II. MEŞRUTİYET'TE SOLİDARİST DÜŞÜNCE: HALKÇILIK Zafer Toprak 2
  => Türkoloji Araştırmaları Makaleler Veritabanı
  => Yeni Makaleler
  => Türkoloji Araştırmaları Dergisi
  => Türkoloji Makaleleri
  => ŞAİR DUYARLILIĞI Afşar TİMUÇİN
  => Yazılar.....
  => SEÇME YAZILAR
  => EDEBİYAT Tez / Makale / Kitap ara
  => Orhan Pamuk: Babamın bavulu Nobel konuşması
  => PiVOLKA'da Çıkan Yazılar
  => Amin Maalouf Üstüne
  => Öykünün Yüzyılı /Feridun ANDAÇ
  => Cumhuriyet Dönemi Türk Felsefesinde Bir Hareket Noktası Olarak Teoman Duralı-oktay taftalı
  => Sofist Bilgeliğin "Empirist" Dayanakları Üzerine 0.TAFTALI
  => Birlik ve Liderlik Hayalleri O.TAFTALI
  => Eğitilemeyen Bir Varlık Olarak İnsan O.TAFTALI
  => Çağdaş Bir Tarım Toplumuna Doğru O.TAFTALI
  => Sosyo-Politik Bağlamda Bir Dekadans Olarak Bilgi Toplumu O.TAFTALI
  => Aşkla Varolan Hayatlar O.TAFTALI
  => Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel O.TAFTALI
  => Nihat Genç Yazıları
  => Batılı Tarih Bilimi ve Tarihin Mantığı
  => Bir Hayat Alanı Olarak Aile O.TAFTALI
  => Bir Savaşın Kavramları Üzerine
  => Çalışma ve Erdem Kavramları Arasındaki İlgi Üzerine O.TAFTALI
  => Değer Üreten Hayatlar
  => Doğu'nun Hayal Ülkesi O.TAFTALI
  => Dostlukla Yükselen Hayatlar O.TAFTALI
  => Şiirimizin Hazin Sonu O. TAFTALI
  => Soğuk ve Sıcak Hayatlar OKTAY TAFTALI
  => Yalanın Fenomenolojisi O. TAFTALI
  => Günümüzde Medya Kılavuzluğu - Günümüzde Medya Kılavuzluğu
  => Ermeni Meselesinin Kökenini Batının Irkçılığında Aramak Lazım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
  => Osmanlı’dan Lozan’a Musul-Kerkük
  => “Sözümü Tutamadım, Artık Yaşayamam” Turhan Feyizoğlu
  => Gerilla Mustafa Kemal ve Türk Yurtsever Kurtuluş Hareketi Turhan Feyizoğlu"
  => SİYASİ TARİH YAZILARI -YEREL TARİH YAZILARI
  => Yazarlar - yazılar
  => TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLIĞIN DÜŞÜNSEL - SİYASAL TEMELLERİ
  => yazılar 1
  => yazılar2
  => türk dünyası
  => Derin devlet
  => YAZILAR,
  => SOSYOLOJİ.
  => YAZILAR,,.
  => TANZİMAT DÖNEMİ
  => İdealizm-Realizm
  => Cemil Meriç..
  => ilhan berk
  => NİYAZİ BERKES’İN TÜRK KİTLE İLETİŞİM TARİHİNE KATKILARI
  => yazılar.
  => yazılar..
  => yazılar,
  => yazılar,,
  => yazılar.,
  => YAZILAR.
  => YAZILAR..
  => YAZILAR-
  => YAZILAR-,
  => yazılar.1
  => y.1
  => y.2
  => y.3
  => y.4
  => y.5
  => y.6
  => y.7
  => y.8
  => y.9
  => y.10
  => y.11
  => y.12
  => y.13
  => y.14
  => y.15
  => y.16
  => y.17
  => y.18
  => y.19
  => y.20
  => y.21
  => y.22
  => y.23
  => y.24
  => y.25
  => y.30
  => y.31
  => y.32
  => y.33
  => y.34
  => y.35
  => y.36
  => y.37
  => y,38
  => y.39
  => y.40
  => y.41
  => y.42
  => y.43
  => y.44
  => y.45
  => y.46
  => y.47
  => İnsan-Mekan İlişkileri
  => SANAT VE ELEŞTİRİ
  => Türkiye’de olumsuz Pierre Loti eleştirileri
  => TÜRKiYE’DE MODERN EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ
  => ATATÜRK,
  => MAKALELER:
  => MAKALELER,
  => yz
  => yz1
  => yz2
  => yz3
  => yz4
  => yz5
  => yz6
  => yz7
  => yz8
  => FRIEDRICH NIETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI
  => Edebiyat Nedir?
  => YM1
  => YM2
  => YM3
  => YM4
  => YM7
  => YM8
  => YM9
  => İbn Battûta’da “Ahı” Kelimesi ve Anadolu
  => Simone de Beauvoir: Abjeksiyon ve Eros Etiği
  => Toplumsal Cinsiyet Düzenlemeleri
  => Psikanalitik ve Post-Yapısalcı Feminizm ve Deleuze
  => Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden İroni Tür ve Tekniklerinin Gelişimi ve Bazı Uygulama Örnekleri Tarihi Gelişim
  => İroni ve Melankoli*
  => İroni, Nostalji ve Postmodern
  => “Daha İyi Anlamak İçin Daha Fazla Açıklamak” İsteyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricœur
  => Kendi (Paul Ricœur Üstüne)
  => Sersemleşme Okulu
  => Osmanlı ve Avrupa Arasındaki Karşılıklı Etkileşimde Etnomaskeleme
  => Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği
  => Sonbahar Mitosu: Tragedya*
  => Ayrışma, Çatışma ve Fanatizm
  => Fanatizm İlkelliktir
  => Tuhaf Bir Çocuk
  => Huzursuz
  => Benjamin’in Mistisizmine “Üç Yönlü Yol”
  => Renan, Irk ve Millet
  => Varlık, Benlik, Hatırlayış ve Unutuş Üzerine
  => Hangi Kilidin, Hangi Anahtarı?
  => Romanda Tarih
  => Bugün Psikanalizi Tartışmak
  => Kültürde Bakış
  => 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla Frankfurt Goethe Evi’nde Konuşma
  => Jacques Derrida ve Konukseverlik Sorusu
  => Metafiziğin Kalesi Hakkında Düşünmek
  => Hakların İadesi
  => Modern Etiğin İki Temel Direği Agnes Heller
  => Ezoterizme Genel Bir Giriş
  => Turnanın Semahı, Ezoterizmin Zamanı: Bektaşi ve Alevi Zaman Kavrayışla
  => Yeni sayfanın başlığı
  => Ulus-Ötesinden Hukuka Bakmak: Jürgen Habermas
  => Yeni Perspektifler Gerçeğin Çölüne Hoşgeldiniz
  => Orlan: Kırılan Ten Kubilay Akman
  => Pusudaki Ten, Vice Versa
  => Cimri ve Çöp Arasındaki Güçlü İlişki Üzerine
  => Demokrasi Kavramı Üzerine Hayli Spekülatif Bir İrdeleme
  => Benim Çöp Bayramım
  => Kamu Yeniden Kurulurken Kadınlara Ne Olacak?
  => Sonsuzluğun Sınırında: Immanuel Kant
  => Kant ve Üniversite İdeası
  => İki Yüzüncü Ölüm Yıldönümünde: Immanuel Kant ve Kantçılık
  => Kant ve Yeni Kantçılık
  => Otuz Beşinci Gece: Ruh, Can, Hayat, Ölüm, Akıl ve Öte Dünya Üzerine1
  => Ölüm Üzerine Tıbbi Çeşitlemeler
  => Ölüme Karşı Ölüm
  => Avrupa İçin Yeni Bir Ethos Üzerine Düşünceler
  => Avrupa ve Ötekileri
  => Sûfî Şiirinin Poetikası
  => Byron ve Romantiklik
  => Kötülük Toplumu ve Biçimin Muhalefeti
  => Balkanlar: Metaforların Çarpıştığı Bir Savaş Alanı
  => Badiou: Etik Üzerine
  => “Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan
  => Âdet Kanaması Tecrübesi: Sınırlar ve Ufuklar
  => Said ve Saidciler ya da Üçüncü Dünya Entelektüel Terörizmi
  => Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken
  => Adorno ve Tanrının Adı
  => Kant, Adorno ve Estetiğin Toplumsal Geçişsizliği
  => Adorno ve Berg
  => İbn Battûta Seyahatnamesi
  => Irak Savaşı ve Sivil Etkinlikler
  => Yamalı Çelişkiler Semti: Saraybosna'dan Yenibosna'ya
  => Halkla Birlikte Bir Çağdaş Kent Söylemi Üzerine
  => Yeni Dünya Düzeninin Sonu?
  => Selçuklular Anadolu’da
  => Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd Dönemine (1220-1237) Bir Bakış
  => 13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret
  => Selçuklular Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriş)
  => Nietzsche ve ‘Akla’ İsyan
  => Bizans Manastır Sistemine Giriş
  => Öğrenci Radikalizmi Üzerine Düşünceler
  => 1968’i Yargılamak ya da 68 Kuşağına Mersiye
  => “Gelecekte İnsanlara Çok Güzel Görüneceğiz”
  => Nevroz, Psikoz ve Sapkınlık
  => Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Sigmund Freud
  => Psikanalist Kimdir?
  => Nerelisiniz?
  => Irak’a Kant Çıkarması
  => Bizans Şaşırtıyor
  => 12 eylül dosyası
  => FETHİ NACİ: Cesur, Gerçekçi Ve Halkçı... İzzet Harun Akçay
  => SON OKUDUKLARIM- İzzet Harun Akçay
  => Sabahın yalnız kuşları-İzzet Harun Akçay
  => Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL
  => ŞİİR NEDİR? Cahit Sıtkı TARANCI
  => Afşar TİMUÇİN - Şair Duyarlığı
  => Ahmet KÖKLÜGİLLER - Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Şiirleri
  => Atilla ÖZKIRIMLI - Dadaloğlu ve Çevresi
  => Aysıt TANSEL - Metin Eloğlu
  ARAŞTIRMA-İNCELEME
  SÖYLEŞİ
  DENEME
  ATTİLA İLHAN
  ATTİLA İLHAN-KÖŞE YAZILARI
  E-KİTAP
  ANSİKLOPEDİK
  SATRANÇ VİDEO DERSLERİ DÖKÜMANLAR
  SATRANÇ OYNA
  ŞİİR
  DİL ANLATIM TÜRK EDEBİYATI - LİSE KAYNAK
  EDEBİYAT RADYO
  EDEBİYATIMIZDA ŞİİR ROMAN ÖYKÜ (dinle)
  100 TEMEL ESER (dinle)
  100 TÜRK EDEBİYATÇISI (dinle)
  SESLİ KİTAPLAR
  FOTOĞRAF ÇILIK
  E-DEVLET
  EĞİTİM YÖNETİMİ DENETİMİ
  RADYO TİYATROSU
  ÖĞRETMEN KAYNAK
  EDEBİYAT TV
  SÖYLEŞİLER - BELGESELLER TV
  RADYO KLASİK
  TÜRKÜLER
  GAZETELER MANŞETLER
  ÖYKÜ ANTOLOJİSİ
  DERGİLER - KİTAPLAR - KÜTÜPHANELER
  E-DERGİ
  KİM KİMDİR BİYOGRAFİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİYAT OKYANUS
KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-IMEVLÂNÂ’SI

KEMÂL AHMED DEDE VE TERCÜME-İ MENÂKIB-I

MEVLÂNÂ’SI

Şerife AKPINAR*

ÖZET

Kemâl Ahmed Dede, M. 1558’de Akşehir’de doğmuştur. Mevlevî bir aileden gelen, Derviş

Kemâl Ahmed, gençlik yıllarında Konya’ya gelerek, Çelebi Hüsrev Hazretleri’nin hizmetine girer.

Bir süre sonra İstanbul’a gider ve bir dergâh bahçesindeki ağaç kovuğunda yaşamaya başlar.

Burada, gösterdiği olgunluk ve kerâmetler ile çevredekilerin sevgisini kazanır. Yenikapı

Mevlevîhânesi’ni yaptıran, Kâtip Mehmet Efendi’nin isteği üzerine bu mevlevîhânenin ilk postnîşîni

olur.

M. 1601 tarihinde vefât eden Kemâl Ahmed Dede, Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ adlı

manzum eseriyle, Mevlânâ ve ahfadı hakkında bilgi veren eserlere bir yenisini kazandırmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kemâl Ahmed Dede, Yenikapı Mevlevîhânesi, Tercüme-i Menâkıb-ı

Mevlânâ.

ABSTRACT

Kemâl Ahmed Dede was born in 1558 in Akşehir. Dervish Kemâl Ahmed who comes from a

Mevlevî family comes Konya and becomes an employee of Prophet Çelebi Hüsrev in his youth.

After a while he goes to İstanbul and begins to live in the hollow of a tree which is in a dervish

lodge’s garden. By the help of the maturity and miracles that he shows there he gains the love of

people around him. With the desire of Sir Kâtip Mehmet who had built the Yenikapı

Mevlevîhânesi ( lodge used by Mevlevî dervishes) built he becomes the first sheikh of the

Mevlevihane.

With his poem Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ, Kemâl Ahmed Dede who died in M. 1601,

gives a new work to the ones which give information about Mevlana and his grandchildren .

Keywords: Kemâl Ahmed Dede, Yenikapı Mevlevîhânesi ( a lodge used by Mevlevî

dervishes), Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ.

Hayatı

Kemâl Ahmed Dede, M. 1558’de ( Mehmed Ziya, 1913: 111) Akşehir’de

doğdu. Babası, Mevlevî Şeyhü’d-din Dede’nin oğlu İzzeddin Dede’dir ( Esrar

Dede, 2000:442; Tuman, 2001:861). Sâkıb Mustafa Dede, Sefîne-i Nefîse fi’l-

Menâkıbi’l-Mevleviyye adlı eserinde Akşehirli Kemâl Ahmed Dede’nin dedesini,

“Mevlevi evlatlarından Sinan Mevlevi” olarak tanıtmıştır ( Sâkıb Mustafa Dede,

No. 1901:64 ).

Kemâl Ahmed Dede, dünyaya gelmeden, ismi babası tarafından

“Kemâleddin” olarak konur ( Mehmed Ziya, 1913: 107 ).

Kemâl Ahmed, gençlik yıllarında Konya’ya gelir ve Çelebi Hüsrev

Hazretleri’nin hizmetine girer ( Sâkıb Mustafa Dede, No. 1901:64 ). Çelebi

Hüsrev’in ölümü üzerine ise, onun oğlu Ferah Çelebi Hazretleri’ne bağlanır.

Şeyhlik makamının Mevlânâ evlatlarından alınmasıyla Konya’yı terk eden Kemâl

Ahmed, İstanbul’a gider.

* Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Şerife AKPINAR

36

Akşehirli Derviş Kemâl, İstanbul’da altı yedi sene bir ağacın kovuğunda

yaşar (Ahmet Eflakî, 2001:143 ). Bu ağaç, Mevlevî âşıklarının manevî cilve yeri

olan, dergâhın civarındaki bir bahçededir. Bahçe ise, Yeniçeri katipliğinden

azledilen Mehmet Efendi’ye aittir. Mehmet Efendi, dergâha gelip gittikçe Derviş

Kemâl’deki olgunluk hallerini görüp ona bağlanır. Bir süre sonra da Mehmet

Efendi, Derviş’den bazı isteklerine kavuşabilmek için yardım ister. Derviş

Kemâl de kâğıda birşeyler yazarak Mehmet Efendi’ye verir ve isteğine ulaştığı

güne kadar bu kâğıdı açmamasını tenbih eder. Mehmet Efendi, bu tenbihe uyar

ve o kâğıdı başında taşır. İsteği ise, tekrar Yeniçeri kâtibi olmaktır. Bu sırada

Konya’ya giden Mehmet Efendi, Mevlânâ türbesini ziyaret eder. Burada büyük

bir aşkla kendinden geçer. Bu aşk içindeyken, İstanbul’a sağ salim gitmek nasip

olursa bir Mevlevîhâne yaptıracağını ahd eder ( Mehmed Ziya, 1913: 69 ).

İstanbul’a dönen Mehmet Efendi, tekrar Yeniçeri Kâtipliğine tayin edilir ve

o gün isteğine kavuştuğu için Derviş Kemâl’in verdiği kâğıdı açar. Kendisinin

kâtipliğe tayin edildiği sene, ay, gün ve saatin, tamamen aynısının Derviş’in

verdiği kâğıtta yazılı olduğunu görüp, şaşırır. Bunun üzerine Kemâl Ahmed

Dede’ye bağlılığı daha da artar. Bu olaydan sonra da ahd ettiği üzre, bahçesine

derhal bir Mevlevîhâne yaptırır ( Sâkıb Mustafa Dede, No. 1901:64 ). İşte bu

Mevlevîhâne H. 1006 / M. 1597’de inşa ettirilenYenikapı Mevlevîhânesi ( Bâb-ı

Cedîd Hânkâhı )dir ( Mehmed Ziya, 1913: 108 ). Âsârî isimli şair, bir beytinde

Mevlevîhâne’nin inşasını tarih düşürmüştür:

Tarih: Tārīin Āārī bu āār-ı ayrātu didi

ānāh-ı Mevlevīde oldı bu cāy-ı du‘ā

H. 1006 / M. 1597 ( Esrar Dede, 2000:442 )

8 Şubat 1597 Cumartesi günü tamamlanan Mevlevîhâne’nin ilk ayininde,

Kemâl Ahmed Dede kürsiye çıkarak; Mesnevî-i Şerif okur ve vaaz eder

(Mehmed Ziya, 1913: 79). Kâtip Mehmet Efendi’nin isteği üzerine de bu yeni

dergâhın şeyhliği, Derviş Kemâl’e verilir. Böylece Yenikapı Mevlevîhânesi’nin

ilk post-nîşîni Kemâl Ahmed Dede olmuştur.

Kemâl Ahmed Dede, vaktinin çoğunu mutfakta çile çekerek geçiren, derviş

vasıflı biridir. Hiçbir vakit aba ve sarıkla büyüklük satanlardan olmamıştır.

Dostları, onun bu kalenderliği terk edip, kıyafetini değiştirmesini istedikçe; “

Der īn kār medhal-i cāy u cāme nīst”, “ Bu işte makam ve elbisenin dahli

yoktur!” diyerek tevazuu göstermiştir ( Mehmed Ziya, 1913: 109 ).

Kemâl Ahmed Dede, dostlarının kendisine sikkesinin üzerine sarması için

hediye ettikleri sarıkları toplayıp, yine onların hediyesi olarak Konya’da bulunan

Çelebi Hazretleri’ne gönderirdi. Çelebi Hazretleri de birgün, Şeyhlik haysiyetini

koruması için ona kendi sarığını yollar. Kemâl Ahmed Dede, bu defa sarığı

sarmak zorunda kalır. Konya post-nîşîni, Derviş’in sarığı kabul etmesinden

duyduğu memnuniyeti bir toplantıda dile getirir. Kemâl Ahmed Dede çilesini

tamamlayınca da ona halifelik verir.

Kemâl Ahmed Dede, Çelebi Hazretleri tarafından kendisine hediye edilen

bu sarığı, sadece mukâbele ve ism-i Celâl okuduğu günlerde sikkesi üzerine

sarıp, diğer günlerde sarmayarak hediyenin sahibine duyduğu hürmeti ortaya

Kemâl Ahmed Dede ve Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ’sı

37

koyar. Vefâtından sonra vasiyeti üzerine bu sikke, mânevî bir işaret olarak

sandukası üzerine konulmuştur ( Sâkıb Mustafa Dede, No. 1901:65 ).

Dünyadan elini eteğini çekerek, ömrü boyunca çile ile meşgul olan Kemâl

Ahmed Dede’nin aile hayatı olamamıştır. Evlâdının olmayışına yakın dostlarının

üzüldüğünü duyan Derviş; “Bir insanın kendinden sonraya kalan en hayırlı

vekili; manevî sonuçtur, ma‘nâ âleminin önderleridir. Her ne kadar bizim evlâd

ve torunlarımız yok ise de ne zararı var? Çünki yedi Ahmed nöbeti alacaktır.”

diyerek, kendisinden sonra Mevlevîhâne’ye, Ahmed isimli yedi kişinin daha

şeyhlik yapacağı kerametinde bulunmuştur ( Sâkıb Mustafa Dede, No. 1901:66;

Mehmed Ziya, 1913: 110 ). Gerçekten de Kemâl Ahmed Dede’den sonra

Yenikapı Mevlevîhânesi’ne yedi tane Ahmed isimli şeyh gelmiştir. Her ne kadar

araya İsmail Merkezî Efendi, Seyyid Nesib Yusuf Dede gibi isimler girdi ise de

bunların şeyhliği, farklı sebeplerle gerçekleşememiştir.

Kemâl Ahmed Dede’den sonraki Ahmed isimli Yenikapı Mevlevîhânesi

şeyhleri sıra ile şöyledir; Tuğâni Ahmed Dede, Sabûhî Ahmed Dede, Câmî

Ahmed Dede, Karî Ahmed Dede, Naci Ahmed Dede, Pendârî Ahmed Dede,

Ârifî veya Beçevi Ahmed Dede. Akşehirli Derviş, işte bu gibi kerametleriyle

toplumda sevilip sayılmış ve şöhret bulmuştur.

Derviş, bir mukâbele günü, kürsüde mesnevî okuyup, açıklamalar yaptığı

sırada fenalaşır. Mesnevî okumayı bırakarak, asıl ve ezelî sevgiliye ulaşmaya dair

sözler söyler ve vecd içinde sema‘ ederek oradakilerle vedalaşıp, dışarı çıkar. O

gece sabaha kadar ibadet ve zikirle meşgul olur. Sabahleyin abdest alır ve biraz

sonra da ruhunu teslim eder (Mehmed Ziya, 1913: 111 ). Gölpınarlı’nın, Kemâl

Ahmed Dede’nin vefâtı için H. 1026’dan sonraya rastlar (Gölpınarlı, 1971 : 175)

demesine rağmen diğer kaynaklar onun ölüm tarihi için H. 1010 / M. 1601’de

söz birliği ederler (Mehmed Ziya, 1913: 111; Tuman, 2001: 861; Esrar Dede,

2000: 442; Ahmet Eflakî, 2001: 143; Ergun & Uğur, 2002:86; İpekten & vd,

1988: 250; Bursalı Mehmet Tahir efendi, 1975: 83 ).

Yenikapı Mevlevîhânesi bahçesine defn edilen ( Tuman, 2001: 861 ) Kemâl

Ahmed Dede’nin kabri, hem halkın hem de yüksek zümrenin ziyaretgâhı

olmuştur.

Kemâl Ahmed Dede’nin, üç eseri vardır. Bu eserlerin ilki; Mir Hand Tarihi

Tercümesi’dir. Bursalı Mehmet Tahir Efendi, bir tarih bilgini olarak tanıttığı

Kemâl Ahmed Dede’nin, bu eseri Farsçadan tercüme ettiğini belirtir. Diğer bir

eseri ise; Tuhfetü’l- Müştâkîn ilâ Menâkıbi’s-Sahâbeti ve’t-Tâbiîn’dir. Bu

da, Mehmet İbn-i Hasan Eş-Şâfiî’nin Menâkıbü’l-Ahbâb ve Merâtibu Uli’l-

Elbâb adlı eserinin tercümesidir ( Bursalı Mehmet Tahir Efendi, 1975: 83 ).

Kemâl Ahmed Dede’nin üçüncü ve en önemli eseri ise, Tercüme-i Menâkıb-ı

Mevlânâ’dır.

Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ

Sipehsâlar diye tanınan Ferîdûn b. Ahmed’in, “Risâle-i Sipehsâlar ba

Menâkıb-ı Hudâvendigâr” isimli eserinin tercümesidir (Ahmet Eflakî, 2001:

143). Sipehsâlar’ın eseri, on altıncı yüzyılda, Hemedanlı Abdülvahab bin

Mahmud Dede tarafından Farsça olarak kısaltılmış ve esere Sevâkıb-ı Menâkıb

Şerife AKPINAR

38

adı verilmiştir ( Ayan, 2003: 79 ). Ayrıca, Lokmanî Dede aynı yüzyılda Farsça

eseri, Menâkıb-ı Mevlânâ ( Lokmanî Dede, 2001: X ) adıyla tercüme etmiştir.

Mevlânâ için yazılan menâkıb-nâmelerin, Mevlânâ ve ahfadının hangi

düşüncelere kaynaklık ettikleri, hangi düşünceleri savundukları, toplumun onları

hangi konuda örnek aldığını göstermesi bakımından önemi tartışılmaz ( Ayan,

2003:81 ). Bu sebeple olsa gerek, Sipehsâlar’ın eseri, daha sonraki dönemlerde

ya kısaltılarak, ya da tercüme yoluyla sürekli yinelenmiştir. Sipehsâlar’ın eseri;

Sultan Veled’in İbtidânâme’de babası hakkında verdiği bilgilerden sonra,

Mevlânâ ve mümessilleri hakkında yazılan ilk eserdir ( Gölpınarlı, 1971: 175 ).

Eserin aslı, Farsçadır. Ahmed Eflâkî’nin, Âriflerin Menkıbeleri isimli eserinin

de esasıdır.

Kemâl Ahmed Dede, on altıncı yüzyılda eserin manzum tercümesini

yapmıştır (Gölpınarlı, 1971: 175). Bu tercümenin elde edebildiğimiz tek

nüshası, Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi Kitaplığı, ilave kısım 82

numarada kayıtlıdır.

Kahverengi meşin kapaklı olan eser, 159 varaktır. Yazısı, harekeli nesihtir.

Her sayfada çift sütun olarak yazılmış ortalama 15 beyit bulunmaktadır.

Eserin ilk sayfası besmele ile başlar. Hemen altında da eserin adı ve

mütercimin ismi bulunmaktadır:

“Terceme-i Menâkıb-ı Mevlânâ

Terceme-i Kemâl Ahmed Dede”

Süleymaniye Kütüphanesi’nin damgası bulunan bu ilk sayfada, Kemâl

Ahmed Dede’nin hayatı hakkında kısa bir not vardır. Kimin tarafından yazıldığı

belli olmayan bu notta; mütercimin Akşehir’de doğduğu ve Hüsrev Çelebi’ye

intisab ettiği belirtildikten sonra; H.1006’da inşa edilen Bâb-ı Cedid yani

Yenikapı Mevlevîhânesi’nde hizmete başladığı yazılıdır. Daha önce belirttiğimiz

H. 1010 ölüm tarihi ise H. 1024 olarak verilip; Mevlevîhâne bahçesinde medfun

olduğu belirtilmiştir. Sayfanın sol üst köşesinde ise bir okuyucu tarafından not

edildiğini düşündüğümüz “Menâkıbü’l-‘Ârifin Terceme-i Manzûmesi” ibaresi

yazılıdır.

1b’de kime ait olduğu belli olmayan mesnevî şeklinde yazılmış birkaç beyit

yer almaktadır. 2a’da Yunus Emre’ye ait bir murabba kayıtlıdır. Ayrıca,

içerisinde “Terceme-i Menâkıb-ı Sultânü’l ‘Ulemâ ve Mevlânâ Celâleddîn-i

Muhammed ve Hulefâ-i Îşân” yazılı bir mühür bulunmaktadır. Mührün hemen

altında “ İş bu terceme-i menâkıb-ı manzûm Yenikapu Mevlevîhânesi Şeyhi

Kemâl Ahmed Dede Efendi Hazretleri’nin tercemeleridir. Galata’da vâkı’

İskender Paşâ bina eylediği mevlevîhânenin vakfıdır gaflet olunmaya” ifadesi

vardır. Ayrıca birkaç varakta der-kenar olarak “Vakf-ı der Mevlevîhâne-i

Galata” yazılıdır.

Mesnevî şeklinde yazılmış, Terceme-i Menâkıb-ı Mevlânâ şu beyitle başlar:

Fâ‘i lâ tün Fâ‘i lâ tün Fâ‘i lün

Rāviler eyle rivāyet itdiler

Hākiler eyle hikāyet itdiler

Kemâl Ahmed Dede ve Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ’sı

39

158a’da yer alan son beyit ise şöyledir:

Nitekim buyurdı Mevlānā-yı mā

Bir ġazel içre bu beyti ey kiyā

Son varakta mesnevîden ayrı olarak, Farsça bir beyit ve hemen altında da

tercümesi yer almaktadır:

Me fâ ‘î lün Me fâ ‘î lün Me fâ ‘î lün Me fâ ‘î lün

Tebessüm kıldı yüzi māh hayāli şāhı hoş handum

Ki güldi nesli ber- neslüm gelür ferzendi ferzendüm

Menâkıb-nâme’de başlıklar, kırmızı mürekkeple yazılmış ve Farsçadır.

Mesnevînin aralarında yine kırmızı mürekkeple yazılmış âyet, hadis ve Farsça

beyitler bulunmaktadır. Farsça beyitler, daha sonra nazmen Türkçeye

çevrilmiştir.

Eserde, rübâî, tuyug ve kıt’a nazım şekilleriyle yazılmış manzumelerin yer

alması da dikkati çeker.

Kemâl Ahmed Dede’nin, bu manzum menâkıb-nâmesinde dikkatimizi çeken

bir husus da “Der Medh-i Konya” başlığı altında, Konya şehrinin medhinin

yapıldığı bir manzumenin olmasıdır. Şair, “Öyle bir zaman gelsin ki Konya

fitneden kurtulsun, güvenli, korkusuz bir şehir olsun; orada yaşayan herkes irfân

sahibi olsun; hatta Konya’da yaşanan bu hoşluklar karşısında, onun toprağı

altında yatan ölüler bile dirilmek için heveslenip, kefenlerini yırtsın” dileğinde

bulunur ( 41a-41b ). Ardından ahir zamanın fitnesinden kurtulan Konya

şehrini anlatan, 13 beyitlik bir manzume yer alır. Derviş, Konya’yı, içinde

Mevlânâ olduğu için sevmiş ve medh etmiştir:

Fâ‘i lâ tün Fâ‘i lâ tün Fâ‘i lün

Dem-be-dem ol āfitāb-ı burc-ı nāz

Ya‘ni Mevlānā o dürr-i dürc-i nāz

onyaya ol usrev-i ‘ālī neseb

Dirdi şehr-i evliyā eydü laab

Kim velī olur velāyet gösterür

Kim bu şehr içre vilādet gösterür

Atamu tā pāk cismi bundadur

Tā kim ol gencü ılısmı bundadur

Şerife AKPINAR

40

Ol şehu evlādınu ā‘ābınu

İLETİŞİM edebiyatokyanus@gmail.com  
   
edebiyatokyanus 640424 ziyaretçi (1177921 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol